16 Nisan 2019 Salı

RODOP DAĞLARI’NDAN YUNANİSTAN’A AZINLIK HAKLARI MESAJI


Türkiye’nin iki ünlü ismi Devlet eski Bakanı Cavit Çağlar ile Başbakan eski Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu ata toprakları Batı Trakya’yı ziyaret ederek Rodop Dağları’ndan Yunanistan’a azınlık hakları çağrısı yaptı. Cavit Çağlar’ın eşi Nursel Çağlar, dayısı Kadir Şankaya ile eşi Raife Şankaya, kuzeni Coşkun Şankaya ve eşi Sevim Şankaya ile birlikte 67 yıl sonra katıldığı ziyarette AK Parti Bursa İl Başkan Yardımcısı Enbiya Akkuş, Yıldırım Belediye Başkan Yardımcısı Ali Mollasalih, Batı Trakya Derneği Bursa Şube Başkanı Ali Eminlatif  de vardı. Cumartesi günü İpsala Gümrük Kapısı’ndan Batı Trakya’ya giriş yapan heyet burada Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği (BTTDD) Keşan Şube Başkanı İsmail Beyli ve beraberindekiler tarafından çiçeklerle karşılandı. Buradan Dedeağaç’a geçen Cavit Çağlar  ve Çavuşoğlu onurlarına verilen yemeğe katıldı. İki günlük ziyaret programının ikinci durağı Çağlar’ın babasının doğduğu dağ köyü Üşekdere idi. Buraya giderken Hakan Çavuşoğlu’nun köyü Kızılağaç’ın girişinde bir süre mola veren ve halkla kucaklaşan Çağlar, Üşekdere’ye vardığında büyük bir ilgi ile karşılandı. Adeta insan selini andıran kalabalık karşısında oldukça duygulanan Çağlar’ı burada baba ocağının bugünkü sahibi İsmail Hüse ve eşi ile akrabaları çiçeklerle karşıladı.  Köy halkı sıraya girerek, Türkiye’den gelen konuklar ile tek tek el sıkıştı. Çağlar ve beraberindekiler karşılamanın ardından babasının doğup büyüdüğü eve geçti. Ev sahibi İsmail Hüse’nin ikramı olan yemek köy halkı ile birlikte yenilirken buradan köyün camisine geçen Çağlar, cami avlusunda hemşerilerine seslendi.
RODOPLAR’DA YER YERİNDEN OYNADI
Kendisinden önce söz alan Gümülcine Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif, “Bu bölgede, Batı Tkakya’da yetişip Türk dünyasına, İslam alemine hizmet etmiş insanlar bugün aramızda. Köklerinin olduğu yerlere tekrar gelip bizleri görmelerinden ziyadesiyle memnun olduk” dedi. TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu da, Cavit Bey’in babasının köyü Üşekdere’ye 4 kilometre uzaklıktaki Kızılağaç’ın kendi babasının köyü olduğunu söyledi. Bugün Cavit Çağlar ile birlikte atalarının topraklarında olmalarının kendisi için büyük bir gurur vesilesi olduğunu anlatan Çavuşoğlu, Cavit Çağlar’ın kendilerine örnek olduğunun altını çizdi. Çavuşoğlu, “Bizim önümüzde adeta bir yol haritası olmuştur. Ülkeye, millete, insana nasıl hizmet edilir onu göstermiştir. Onu burada kucaklamak benim için çok değerliydi. Kendisi yıllardır şu köye gelme heyecanını ve hasretini yaşıyordu. Buralara gelmesi bizler için güç kaynağı oldu” diye konuştu. Çavuşoğlu’nun ardından söz alan Cavit Çağlar Batı Trakyalı hemşerilerine teşekkür ederken duygularını anlatmakta güçlük çektiğini ifade ederek, kendisine gösterilen ilgiden duyduğu memnuniyeti belirtti. Kendi ailesinin şartlar gereği bu köyden ve Batı Trakya’dan göç etmek zorunda kaldığını dile getiren Çağlar, “Sizleri burada kalarak evinizi barkınızı bırakmadığınız için tebrik ediyorum. Babam burada doğmuş. Sonra Gümülcine’ye geçmişler. Orada babam Hasköylü olan annemle evlenmiş. Oradan da anavatana göç etmişler. Önce Akhisar’a gitmişiz. Sonra babam, dedem rahmetli olmuş İstanbul’a gelmişiz. Benim başımdan çok olaylar geçti. Ama bu yörenin insanının doğuştan gelen bir gücü var. Asla pes etmiyor. Ben de Hakan Bey kardeşim gibi Türkiye’nin iki numarası oldum; Başbakan Yardımcılığı yaptım” ifadelerini kullandı.
DOĞDUĞU TOPRAKLAR İNSANI ÇEKİYOR
Konuşmasında ne olursa olsun doğup büyüdüğü yerlerin insanı çektiğini vurgulayan Çağlar sözlerini şöyle sürdürdü; “Toprak çekiyor insanı. Beni de çekti. İnanın buraya insanın sevgilisine, âşık olduğu birisine gelir gibi geldim. Sizlere, Hakan kardeşime teşekkür ediyorum. Allah izin verirse bir daha gelmek isterim” dedi. Oldukça duygulandığı gözlenen Çağlar sözlerini “Türk dünyası hep böyle asil kalacaktır’ cümlesiyle noktaladı. Etkinliğin ardından Gümülcine’ye geçen Cavit Çağlar, Hakan Çavuşoğlu ile birlikte Batı Trakya Türklerinin hak arama mücadelesinin sembol noktalarından biri olan Gümülcine Türk Gençler Birliği’nde de (GTGB) halkla buluştu. Türkiye’nin Gümülcine Başkonsolosu Murat Ömeroğlu’nun da hazır bulunduğu organizasyonda, Gümülcine Türk Gençler Birliği’nde oluşturulan köşede Cavit Çağlar’ın da kısa bir özgeçmişi ile birlikte fotoğrafına yer verilmesi dikkat çekti. GTGB Başkanı Necat Ahmet, Çağlar ve Çavuşoğlu’na gecenin anısına elişi tablo hediye etti.
TÜRKLER İÇİN EŞİT VATANDAŞLIK VURGUSU
Devlet eski Bakanı Cavit Çağlar, Batı Trakya ziyaretinin ikinci gününde Gümülcine'ye bağlı Menetler ve Değirmendere köylerinin 9 yılda bir birlikte organize ettiği Kurbantepe etkinliğine katıldı. Çağlar, ilk gün ziyaret ettiği babasının köyü Üşekdere'nin yakınındaki köyde de hemşerileri tarafından büyük coşku ile karşılandı. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Gümülcine Başkonsolosu Murat Ömeroğlu ve Batı Trakya Türk Azınlığı'nın önde gelen isimleri ile birlikte Menetler Köyü’ne gelen Cavit Çağlar ve Hakan Çavuşoğlu hemşerileri ile kucaklaştı. Yoğun katılımın olduğu camide Edirne Selimiye Camii İmamı Alpcan Çelik’ in okuduğu Kur’an-ı Kerim sonrası kürsüye çıkan Hakan Çavuşoğlu 65 yıl sonra Batı Trakya’yı ziyaret eden ilk Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın selamını iletip şu mesajı verdi: “Burası Batı Trakya. Burada kök salmış, tarihi ile geçmişi ile bir varlığımız var. Biz burada Yunanistan vatandaşları olarak yaşamımızı sürdürüyoruz. Yunanistan devletinin vatandaşıyız, ama ana vatanımız Türkiye. Burada azınlığız, ama eşit vatandaşlık bekliyoruz. Azınlık haklarının temini ve iadesini sağlamak önceliğimiz olmalı. Misyonumuzu iki ayaklı sürdürmek zorundayız. Değerlerimize sahip çıkarak yürüyüşümüzü sürdürürken yapmamız gereken en iyi vatandaş olmak ve Yunanistan devletinden eşit vatandaş olarak yaşama hakkını sunmasını beklemek olmalı.’’
TÜRK VE MÜSLÜMAN OLMA BİLİNCİ
Sözlerini ‘’Biz burada Müslüman Türk Azınlığı olarak bulunuyoruz. Dolayısıyla iki ayaklı bir yürüyüşümüz söz konusu. Bir tarafımız Müslüman, diğer taraftan da etkin kimliğimiz Türk'' diye sürdüren Çavuşoğlu, Türk azınlığın varlığını sürdürmesi için bunun bilinciyle hareket edilmesi gerektiğini vurgulayarak, ‘’Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sizlerin varlığını önceleyerek politika yaptığını unutmayın. Yapamadıklarımız var, ama samimiyetimizde ve gösterdiğimiz yakınlıkta eksilme olmayacak” dedi. Hakan Çavuşoğlu konuşmasını şu sözlerle noktaladı: ''Çocukluğundan beri adını duydukları Bursa'da bir 'Cavit Ağabey' olarak bildiğimiz 15 bin insanın evine aş, ekmek götürmesine vesile olan, aynı zamanda bir devlet adamı kimliğiyle bizlere o tarihten itibaren sahip çıkarak yol yürüyen, bütün bir Türkiye'nin, dünyanın tanıdığı bildiği Sayın Bakanımız Cavit Çağlar da bizimle beraber. Bunun ayrı bir huzurunu, mutluluğu yaşıyoruz. Gerçekten televizyondan izlediğimiz, okuduğumuz zaman iftihar ettiğimiz, gururlandığımız ama kendisini tanıdıktan sonra bu gururumuzun ve iftiharımızın ne kadar haklı ve yerinde olduğunu bir kez daha tespit ettiğimiz bir Ağabeyimiz olarak bugün burada bizim için ayrı bir mutluluk kaynağı’’
MAL MÜLK DEĞİL, SİZLER ÖNEMLİSİNİZ
Çavuşoğlu’nun ardından kürsüye gelen Çağlar sözlerine “Başbakan Yardımcım Hakan kardeşime beni siz kardeşlerimle buluşturduğu için teşekkür ediyorum” diye başladı. Çağlar konuşmasında çok güzel bir gün yaşadığını vurgulayarak ‘’ Ben inanamıyorum; rüyada mıyım? Nasıl oldu? Şimdi gene burada Türkiye'de yaşayabileceğimiz bir güzelliği yaşıyoruz. Sizleri tebrik ediyorum, kutluyorum. Müslümanlığımızı en iyi şekilde yaşatıyorsunuz. Buradan Türkiye'ye giden atalarımız da medeniyet götürmüştür Türkiye'ye. Bu arada şunu söylemek istiyorum; benim dayım da benimle beraber geldi. Rahmetli Şükrü Şankaya Batı Trakya uğruna çok kıymetli hizmetler verdi. Kadir Ağabey’im de aynı şekilde; ben Kadir dayıma ağabey derim. Bugün o da burada. Kendisi 19 yaşına kadar Gümülcine'de yaşadı'' dedi. Çağlar, konuşmasında Üşekdere Köyü’nde 'Çinço' lakaplı rahmetli dedesinin yaptırdığı kuyuların olduğunu da öğrendiğini belirterek, ''Şimdi evin sahibi olan İsmail Hüse kardeşim söyledi. Orada hayvanlar hâlâ su ihtiyaçlarını giderirmiş. İsmail kardeşim, 'Ayrıca burada sizin tarlalarınız var' dedi ve oraları bana gösterdi. Tarlalar değil, hiçbir şey önemli değil, buradaki insanlar önemli benim için. Siz güzel kardeşlerimizi, dostlarımızı gördük. Biz aranızdan çıkıp gittik Türkiyemize. Biz orada anavatımızda siyaset yapıyoruz. Büyük işler kurduk'' dedi.
MÜSLÜMAN TÜRKLERİN GÜVENCESİ TÜRKİYE
Bu başarılarında geçmişte atalarının ve kendilerinin Yunanistan'da yaşadıkları zorlukların büyük etkisi olduğunun altını çizen Çağlar, ''Şunu söylemeden geçemeyeceğim. Allah insanlarımızı ve ülkemizi muhafaza etsin. Şunun için diyorum bunu. Müslümanlığı dünyada en iyi, doya doya yaşayan millet biziz. Buradaki geleneksel etkinlikte kurbanlar kesilmiş. Biz de bu kurbanlardan hissemizi alacağız'' diye konuştu. Cavit Çağlar, konuşmasında hemşerisi TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu'ndan övgüyle söz ederken, ''İyi ki Hakan gibi bir evlat bu yöreden çıkmış. Kendisi çok başarılı. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da sevdiği, takdir ettiği bir kardeşimizdir. Benim de Sayın Cumhurbaşkanımla iyi diyaloglarım vardır, severim, sayarım kendisini. Çok zaman söylerim; Türkiye'de ben 3 dönem milletvekilliği, 3 dönem bakanlık, başbakan yardımcılığı yaptım. O günlere göre şartlar çok değişti. Yeri geldiği zaman bizim Cumhurbaşkanımız diklenebiliyor. Bu bizlerin, burada yaşayan Müslüman Türklerin güvencesi Türkiye'nin daha da iyi olduğunu görüyoruz'' ifadelerini kullandı.
BURALAR BIRAKILIP GİDİLECEK YERLER DEĞİL
Çağlar atalarının Karaman’ dan Batı Trakya’ ya geldiğini, Batı Trakya'nın bugün Yunanistan toprakları içinde yer aldığını vurguladıktan sonra sözlerine şöyle devam etti : “Biz yıllar önce  buralarda yetimdik, öksüzdük, ana vatandan mahrumduk. Benim dönemimin şartlarıyla bugünün şartları çok değişti.  Burada da, dünyanın başka yerlerinde de yaşayan Türklerin güvencesi Türkiye’dir. Biz Yunanistan’da kanunlara uyuyoruz, ama azınlık haklarını da bekliyoruz. Bazı konularda Türkiye Yunanistan'a fazlasıyla iyi yaklaşım gösteriyor. Onların da bize aynı yaklaşımı göstereceklerine inanıyorum. Hakan kardeşim bunun takipçisidir. Atina'da cami yaptırılıyor; bu konulara fazla girmek istemiyorum. Biz de Sayın Yunanistan Başbakanı Çipras'a Heybeli Ada’yı açtık; 'ziyaret için buyurun' dedik. Karşılıklı hoşgörü ile birbirimize sarıldığımız takdirde bizler de sizler de rahat edersiniz. Ama şunu iyi bilin ki Türkiye her zaman yanınızda, arkanızda. Buralarda azınlık olarak yaşamaya devam edeceğiz. Bu topraklar bırakılıp da gidilecek yerler değildir.”
          (Ahmet Emin YILMAZ / Hasan Ali ÇAVUŞ)

Çanakkale Şehidi Kosovalı Boşnaklara ahde vefa



Yunus Emre Enstitüsü Kosova’nın Jupa ve Podgora bölgelerinden Çanakkale Savaşı'na katılıp şehit düşen Boşnaklar için anma töreni düzenlendi. Prizren yakınlarındaki Reçana Köyü’nde gerçekleşen etkinliğe Kosova Kamu Yönetimi Bakanı ve Kosova Demokratik Türk Partisi (KDTP) Genel Başkanı Mahir Yağcılar, Bölgesel Kalkınma Bakanı Rasim Demiri, Türkiye'nin Priştine Büyükelçisi Çağrı Sakar, Türkiye'nin Prizren Başkonsolosu Eylem Altunya, Kosova'daki Boşnak ‘Vakat Koalisyonu’ Milletvekili Duda Balje, Kosova Barış Gücü (KFOR) Türk Temsil Heyeti Başkanı Albay Numan Baş ve Priştine Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Mehmet Ülker'in yanı sıra Kosova’daki Türk kurum ve kuruluş temsilcileri ile Boşnak halkı katıldı. Bakan Rasim Demiri, toplantının açış konuşmasında tüm şehitleri saygı ve minnele anarken, "Kendi hayatlarını hiçe sayarak İstanbul'un savunmasına koşan ve orada şehit düşenler nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti'nin burada yaşayan Boşnak halkına sahip çıkması gerekiyor. Bu sorumluluk bilincinde son zamanlarda gösterilen desteklerin devam etmesini umuyorum." dedi. Büyükelçi Çağrı Sakar da konuşmasında etkinlikte bulunmasının önemine dikkat çekerek, "Bugün bulunduğumuz bu topraklardan İstanbul'un ve Anadolu'nun çağrısına gönül veren Türk, Boşnak, Goralı ve Arnavut binlerce kardeşimiz Çanakkale'de Mehmetçiğimizle yan yana kahramanca savaşmış, çok sayıda Kosovalı kardeşimiz bu savaşta şehit düşmüştür. Bu nedenle Çanakkale savaşında yakınlarını kaybetmiş ya da bu savaşla ilgili anıları, acıları, kahramanlıkları dinleyip kalbinde Çanakkale'ye özel bir yer açmış sizlerle birlikte olmak benim için çok değerli" dedi. Boşnak tarihçiler tarafından Çanakkale destanının anlatıldığı, Boşnak öğrencilerin Çanakkale ile ilgili Boşnakça şiir ve türküler okuduğu, halk oyunları gösterisi yaptığı törende Çanakkale şehitliğini ilk olarak 6 yaşında iken dedesiyle birlikte ziyaret ettiğini belirten Milletvekili Duda Balje ise, "Halkımızın kendi ülkeleri gibi gördükleri Türkiye'yi ve İslam'ı müdafaa etmek için yapılan çağrıya hiç tereddüt etmeden koşarak gittiler. Şehitlerimizin gösterdikleri azimden ve kararlılıklarından her zaman gurur duyacağım" dedi.

4 Mart 2019 Pazartesi

SELANİK'TE ÇİRKİN SALDIRI

Selanik Aristoteles Üniversitesi’nden çıkan yüzleri maskeli bir grup, Türk Konsolosluğu’nu koruyan Yunan polis ekiplerine molotof kokteyli ve taşlarla saldırdılar. Olay yerine takviye gelen polis ekipleri, yaklaşık 50 kişiden oluşan guruba göz yaşartıcı gaz ile müdahale etti. Bir saat süren olaylarda 15 kişi gözaltına alındı, 3 kişi tutuklandı. Kaçan diğer saldırganlar ise üniversite binasına geri çekildiler. Atılan molotof kokteylleri 4 aracın yanmasına neden oldu. Yanan araçlar olay yerine sevk edilen itfaiye tarafından söndürüldü. Atina’da da 40 maskeli saldırgan, bir polis noktasına saldırdı. Molotof kokteyli ve taşlarla yapılan saldırıda polis araçları ve bir iş yeri zarar gördü. Geçen ay yine Selanik´teki Türk Konsolosluğu yakınlarında bulunan polislere molotof kokteylli saldırı düzenlenmiş; saldırıda ölen ya da yaralanan olmamıştı. Geçtiğimiz yıl Mart ayında Türk Başkonsolosluğu binasının yakınında bulunan polis kulübesine molotofkokteylli ve taşlı saldırı düzenlenmiş; 3 araç zarar görmüştü. Geçtiğimiz ay da öğlen saatlerinde anarşist grup Rubikonas üyeleri, Atina’nın merkezinde bulunan İsviçre Büyükelçiliği’ne zorla girip sloganlar atarak yazılı bildiriler dağıtmış; 4 kişi gözaltına alınmıştı.

1 Mart 2019 Cuma

BOSNA İLE KOPMAZ BAĞLARA SAHİBİZ

Bosna Hersek'in bağımsızlık yıldönümü dolayısıyla Bosna Hersek Bursa Fahri Konsolosluğu’nda düzenlenen resepsiyona siyaset, iş dünyası başta olmak üzere çok sayıda STK başkan ve temsilcisi katıldı. Bosna Hersek Bursa Fahri Konsolosu Muzaffer Çilek'in ev sahipliği yaptığı etkinlikte Bosna'nın acılı tarihi ile bir kez daha yüzleşen konuklar Türk - Boşnak kardeşliğinin kopmaz bir bağ olduğu mesajı verdiler. Bosna Hersek'in Ankara Büyükelçisi Bakir Sadoviç, etkinlikte yaptığı konuşmada Türkiye ve Bosna Hersek arasındaki ekonomik ilişkilerin ticari hacminin 20 katına çıktığını belirtertirken İki ülke arasındaki turistik ziyaret oranının da 3 katına çıkmış durumda. Osmanlı İmparatorluğu Bosna Hersek'te bir hoşgörü geleneği bıraktı. Biz de bunu korumayı başardık." dedi. Sadoviç, ülkesinin referandum sonrasında çok zorlu ve acılı bir süreçten geçtiğini de anımsattığı konuşmasında Bosna Hersek'in bugün Avrupa Birliği yolunda olan bir ülke olduğunu vurgulayarak, "Bosna Hersek, kalkınan ve reformlarla halkının refah seviyesini yükselten bir ülke. Bu yolda tecrübesi çok olan Türkiye'nin desteğini her zaman yanımızda hissediyoruz. Bu reformlar sayesinde son yıllarda Türkiye ve Bosna Hersek arasındaki ekonomik ilişkilerin ticari hacmi 20 katına çıkmış durumda. İki ülke arasındaki turistik ziyaret oranı da 3 katına çıkmış durumda. Osmanlı İmparatorluğu Bosna Hersek'te bir hoşgörü geleneği bıraktı. Biz de bunu korumayı başardık." diye konuştu. Resepsiyona katılan TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu da NATO üyeliğinin Bosna Hersek için çok önemli olduğunu söyledi. Türkiye'nin amacının Bosna Hersek'in toprak bütünlüğünü muhafaza etmek ve NOTA'ya üyeliğini gerçekleştirmek olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, şunları kaydetti: "Bosna Hersek'teki yaşama kültürü bütün dünyaya örnek olabilecek nitelikte. Ne yazık ki, radikal ve marjinal düşüncelerin bu birlikte yaşama kültürünü zehirlemeye ilişkin bir çabalarının olduğuna şahitlik ediyoruz. Biz Türkiye olarak genelde Balkanlarda özelde de Bosna Hersek'te her türlü etnik, siyasi ve dini çatışmadan uzak bir yaşam hayal ediyoruz. Biliyoruz ki, Bosna Hersek'teki bir kriz, bir çatışma, küresel bir çatışmayı tetikleme istidadını taşıyor.”




27 Ocak 2019 Pazar

PUTİN'İN BELGRAD ÇIKARMASI BATI İÇİN ALARM UYARISI

Times, Rusya lideri Vladimir Putin'in Sırbistan'a yaptığı ziyareti ele aldığı başyazılardan birinde, Putin'e Belgrad'da sunulan sıcak karşılamanın, Batı'da alarm zillerinin çalmasına neden olması gerektiğini söylüyor.
Times, Rusya lideri Vladimir Putin'in Sırbistan'a yaptığı ziyareti ele aldığı başyazılardan birinde, Putin'e Belgrad'da sunulan sıcak karşılamanın, Batı'da alarm zillerinin çalmasına neden olması gerektiğini söylüyor." Putin'i karşılamak için onbinlerce coşkulu Sırp'ın Belgrad sokaklarına çıkması Avrupa çapında alarm zillerinin çalmasına neden olmalı." diyen gazete "Balkanlar kendi iç krizlerimizle dolu kıyılarımızdan uzak görünebilir ancak sorunlu bölge hala çözülmemiş gerilimlerin barut fıçısı" ifadelerini kullanıyor. Times, Putin'in ziyaretinin "bölgenin bir kez daha dünyanın büyük güçlerinin nüfuz için yarıştığı stratejik odak noktası haline geldiğini hatırlatan bir gerilme olduğunu" vurguluyor. Gazete, bu durumun da İngiltere dahil tüm kıtaya, hem şiddet olaylarının tekrarlanması potansiyeli hem de organize suç ve olası kontrolsüz göç üzerinden tehdit oluşturduğunu ifade ediyor. Yazı şöyle devam ediyor; "Putin'in sıcak bir şekilde karşılanması, kısmen Rusya ve Sırbistan arasındaki derin kültürel ve dini bağları yansıtıyor. Aynı zamanda Putin'in Kosova'nın bağımsızlığını tanımayı reddetmesine gösterilen takdiri de gösteriyor. Belgrad'dan 2008'de bağımsızlığını ilan eden, çoğunluğunu Arnavutların oluşturduğu bu bölgenin statüsü sorununu çözmek, bölgede kalıcı istikrar için anahtar önemde olmaya devam ediyor. Batı, sınır sorunlarını çözmeyi NATO ve AB üyesi olmanın ön şartı olarak koydu. Ancak bu strateji şu ana kadar pek başarılı olamadı. Kosova dışındaki dört eski Yugoslav ülkesi AB adayı. Ancak Sırbistan'ın 2014'te başlayan katılım müzakerelerinde çok az mesafe alındı. Karadağ ise NATO'ya giren tek ülke oldu." Avrupa'nın sorunun elinde pek fazla koz bulunmaması olduğunu belirten Times, AB'nin kamuoyunun genişleme iştahını kaçıran iç sorulara odaklandığını söylüyor. Aynı zamanda daha önce AB'ye giren bazı ülkelerin bu alanda geriye gitmesine tepki olarak, birliğin hukukun üstünlüğüne daha da odaklanmasının, AB adayları için giriş seviyesinin daha da yükseltilmesiyle sonuçlandığı vurgulanıyor. Buna karşın, Batı'nın Makedonya, Yunanistan ile yaşadığı isim sorununu aşmasıyla önemli bir kazanım elde ettiğini söyleyen Times, böylece yeni adıyla Kuzey Makedonya için NATO'ya katılma ve AB'yle müzakerelere başlama yolunun açılacağını vurguluyor. Times, Salı günü Yunan Parlamentosu'nda bu konudaki anlaşmanın oylanacağını söylüyor ve yazıya şu uyarıyla son veriyor; "Anlaşmanın parlamentoda onaylanmaması, etnik azınlıkların ayrılıkçı taleplerini tetikleme riskini beraberinde getiriyor. Bu da bölgede bir domino etkisi yaratabilir. Bu durumdan tek çıkar sağlayacak ise Putin olur."
https://m.haberturk.com/times-putin-in-belgrad-da-sicak-karsilanmasi-bati-icin-uyari-2295373-amp?__twitter_impression=true

BELGRAD'DA GÖSTERİLER BU HAFTA DA SÜRDÜ

Sırbistan'da Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic'in karşı 2 ay önce başlayan hafta sonu gösterileri dün gece de devam etti. Başkent Belgrad caddelerine inen on binlerce gösterici, 'Uyan Sırbistan', 'Vucic aşağı, kapitalizm aşağı' ve 'Halkın yanındayız' yazılı dövizler taşıdı. Sembolik olarak hazırlanan ve üzerinde yalnızca Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic'in adının bulunduğu oy pusulalarıyla Meclis ve hükümet binasına yürüyen göstericiler, 'Hırsız Vucic' sloganı attı. '5 milyondan yalnızca biri' sloganlı protesto, başkentin yanı sıra Nis, Novi Sad, Vranje, Cacak, Mladenovac, Pozarevac ve Uzice şehirlerinde de düzenlendi. Sırbistan'daki hükümet karşıtı protestolar, 8 hafta önce muhalefetteki Sırbistan Solu Genel Başkanı Borko Stefanovic'in saldırıya uğraması nedeniyle başlamıştı. Stefanovic, Krusevac şehrinde yapmayı planladığı konuşma öncesinde, başına vurulan metal çubukla yaralanmıştı. Muhalefet kanadının geçen yıl aralık ayı başında yaptığı çağrıya cevap veren binlerce kişi, her cumartesi Belgrad'da toplanma kararı almıştı.

24 Ocak 2019 Perşembe

BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN YÜZ AKI SABAHATTİN ALİ'NİN KARANLIKTA KALAN YAŞAM ÖYKÜSÜ

Kırcaali'nin Eğridere kasabasında 25 Şubat 1907'de dünyaya gelen Sabahattin Ali 1948 yılında henüz 41 yaşında iken katledildi. Türkiye'nin en çok okunan yazarlarından olan Ali ölümünün ardından 70 yıl sonra telif hakları ile yeniden gündemde.
Hakkında açılan davalar nedeniyle kendini güvende hissetmediğinden dolayı Bulgaristan’a geçmeye çalışırken Kırklareli’nde ormanlık bir arazide hunharca öldürülmüştü. Yıl 1948 idi. Yani aradan 70 yıl geçtiği hesaplandığında Sabahattin Ali’nin varisi tek kızı müzikolog Filiz Alide artık yazarın kitapları ne kadar satarsa satsın hiç bir telif ücreti alamayacak.Sabahattin Ali’nin kitaplarının yayın hakkı 1997 yılından 31 Ocak 2018’e kadar Yapı Kredi Yayıncılık’ta (YKY) idi. 21 yılda YKY, yazarın 30 kitabını yayınladı. Tekrar ve yeni basılan kitapların sayısı, toplam 501 baskı ile 5 milyon adete yaklaşıyor. Sadece kitap basmak mı? Sabahattin Ali ile ilgili 167 etkinlik yaptılar, 4 de sergi açtılar. 1943 yılında ilk kez basılan Kürk Mantolu Madonna, açıklanması zor bir biçimde, son zamanlarda bestseller oldu ve 92 baskı yaptı. 1937’de basılan Kuyucaklı Yusuf 82 baskı ve 1940’da ilk kez basılan İçimizdeki Şeytan da 51ci baskıyı yaptı YKY’da. Yani okurlar 21 yılda 5 milyon Sabahattin Ali kitabı aldı. Telif hakkı 2019’un ilk günü kalktı ya, Epsilon, Everset, Can Yayınları, Doğan Kitap, İthaki ve Altın Kitaplar gibi yayınevleri yepyeni kapaklarla harıl harıl baskıya girdiler. Hatta Epsilon için Mert Fırat yazarın bazı kitaplarını ve şiirlerini seslendirecek. Ancak şöyle bir durum var; yazarın ölüm haberi ailesine 1949 yılında geldi ama cesedi ailesine teslim edilmediğinden hukuken kayıptı. Hala da bir mezarı yok ve hiçbir zaman aileye teslim edilemedi. Ölüm yani veraset ilanı ancak 1953’te alındı. Kitapları 1944 ve 1948 yıllarındaki Bakanlar Kurulu Kararıyla yasaklandı. Taa ki 1965 yılına kadar. Yani yazar Sabahattin Ali’nin 70 yıllık telif hakkı süresi 1949 yılından mı yoksa kitaplarının baskıya girmesine izin çıktığı 1965 yılından mı başlamalı? Varisi Filiz Ali’nin çözümünü istediği konu da bu; kayıp 17 yıl, telif hakkının kullanılmadığı 17 yıl bu süreye eklensin.
Serfiraz ERGUN'un yazısı HABERTURK.COM'da
https://www.haberturk.com/yazarlar/serfiraz-ergun-2502/2289718-sabahattin-ali-olduruleli-70-yil-oldu 
https://www.haberturk.com/sabahattin-ali-nin-telifleri-ne-olacak-2289742