8 Temmuz 2018 Pazar

BALKANLAR'IN PARİS'İ BÜKREŞ’TE 'TÜRK' OLMAK


Balkanlar'ın Paris'i olarak da anılan Avrupa’nın 6. büyük kenti Bükreş sadece bu yönüyle değil kendine has özellikleriyle de dikkat çekiyor. Bir gezi yazarının ‘Gri Anıların Yeşil Şehri’ olarak da betimlediği Romanya’nın başkenti Bükreş çok eski bir yerleşim yeri. Bükreş (Bucureşti) adına ilk defa 1459'dan kalma yazılı belgelerde rastlanmaktadır. Zamanın içindeki evrimsel gözleme ulaştığınız bu kentte devasa yapılar, köpekli sokaklar, dar kaldırımlar, nemli bir metro, kendini aşmış
hatunlar ve tabi ki çılgın gece yaşamı var. Kocaman bulvarları, caddeleri, görülmeye değer mimarisiyle dikkat çeken bu kent Çavuşesku döneminde yarıya yakını yerle bir edilerek yeniden inşa edilmiş. Geçmişte barok ve neo-klasik tarzdaki binaları, küçük meydanlara açılan dar Arnavut kaldırımı kaplı sokaklarıyla, Doğu Avrupa'nın Paris'i adını almasını sağlayan büyük bohem yapılarıyla görülmeye değer. Parlamento binası öyle bir insanüstü yapı ki, kentin her yerinden görülebiliyor. Çavuşesku’nun sarayının önünden Karadeniz’e uzanan, bir ucu Tuna Nehri’ne de açılan kanal hala bitirilmeyi bekliyor. Bükreş’in bizim açımızdan en önemli iki özelliği de bu kentteki Atatürk büstü ve Türk şehitliğidir. 1917'de Galiçya Cephesi’nde şehit düşen 535 mehmetçiğin bulunduğu Türk Şehitliği Tuna Nehri'nin Dimbovita kolunun hemen yanında, şehir merkezindedir.

http://www.haberturk.com/romanya-bukres-gezi-rehberi-kucuk-paris-olarak-bilinen-bukres-tatilinde-gezilecek-yerler-hts-1999225

7 Temmuz 2018 Cumartesi

YUNANLI İŞ ADAMI ANGELOPOULOS BODRUM’U FULLEDİ


Yunanistan’ın en zengin iş adamlarından biri olan Theodore Angelopoulos’a ait 2014 yapımı 66 metre uzunluğundaki lüxs yat Yalıkavak Marina’ya demirleyince olay oldu. Mega yata 9 tankerle 700 bin liralık yakıt ikmali yapılırken, 4 minibüs içerisinde 100 TL’lik de yiyecek transfer edildi. Yatı gören vatandaşlar fotoğraf çektirme kuyruğuna girdi.

http://www.haberturk.com/luks-yatiyla-bodrum-a-geldi-tanker-tanker-yakit-kamyon-dolusu-yiyecek-aldi-2048941-ekonomi/8

BÜKREŞ’TE ‘PARALEL’ PROTESTOSU

Bükreş'teki Zafer Meydanı'nda bir araya gelen hükümet taraftarı 100 bine yakın kişi hükümetin yolsuzluk iddialarıyla baskı altına alındığı gerekçesiyle hali hazırda yürütülen yolsuzluk soruşturmalarını ve bu konudaki uygulamaları protesto etti. Gösteriye katılanların bir bölümü kentin bazı ana ulaşım arterlerini grafiğe kapatırken başbakanlık binası önünde toplanan kalabalığa hitap eden seslenen Senato Başkanı Calin Popescu Tariceanu, burada yaptığı konuşmada, "Demokratik bir ülke olana kadar savaşacağız. Şu anda paralel devletle savaşıyoruz. Kontrollü bir demokrasi var." dedi. Romanya basınında yer alan haberlere göre gösterilere hükümetteki koalisyon ortakları Sosyal Demokrat Parti (PSD) ile Liberal ve Demokratlar Birliği (ALDE) yanlıları katılırken, mitingin 90’lı yılların başından beri yapılmış en büyük kitlesel gösteri olduğu belirtiliyor. Romanya’da koalisyon içinde yer alan partilerin belediye başkanları ile milletvekillerinden bazıları yolsuzlukla mücadele kapsamında yargılanıyor. Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis’in yolsuzlukla mücadele adına destek verdiği yargılamalara tepki gösteren hükümet savcıların paralel bir devlet tarafından kontrol edildiğini ve hükümette yer alan siyasetçilerin baskı altında olması sebebiyle ülkeyi yönetemediklerini iddia ediyor.

5 Temmuz 2018 Perşembe

SOFYA'DA FATİH'İN NAMAZGAHINI MUTLAKA GÖRMELİSİNİZ


Avrupa Birliği dönem başkanı Bulgaristan’ın başkenti Sofya, Vitosha ve Lyulin Dağları arasında, Sofya Vadisi üzerinde kurulu, ülkenin ekonomik, politik ve kültürel merkezi. Avrupa’nın en eski yerleşim birimlerinden biri olan Sofya’nın uzun geçmişi onu pek çok bakımdan eşsiz kılıyor. Sofya’da Doğu Orta Çağ sanatının başarısını kanıtlayan freskleri ile yıllara meydan okuyan Boyana Kilisesi, altın kubbeleri ile Alexander Nevsky Katedrali, Eski Kraliyet Sarayı, Ayasofya Kilisesi, klasik mimarisi ile Ivan Vazov Ulusal Tiyatrosu, Slaveykok Meydanı, kutsal bilgeliği temsil eden Ayasofya Kilisesi Sofya’nın köklü geçmişini mimari güzellikleriyle taçlandırıyor. Trakya Krallıklarına, Bizanslılara, Romalılara, Slavlara ve Türklere ait tarihi eserler barındıran sayısız arkeolojik alana sahip Sofya, tarihi mirasıyla büyülerken, müzeleriyle de bu zenginliğini sergilemekten geri durmuyor. Diğer yandan, Eski Kraliyet Sarayı olan Ulusal Sanat Galerisi hem mimarisi hem de koleksiyonuyla görülmeye değer. 19.yüzyıl itibari ile modern ve çağdaş sanat eserlerinden oluşan koleksiyonu, heykel ve resimlerden oluşuyor. Bulgaristan’ın başkenti Sofya Vitoşa Dağı’nın eteğine kurulmuş 1.3 milyon nüfusu ile Avrupa Birliği’nin en büyük şehirlerinden biridir. Eski adı Serdica olan Sofya’nın gezilecek yerlerinden bazılarını sizler için derledik. Avrupa’nın en eski şehirlerinden biri olan Sofya’nın adı bilgelik anlamına gelen Yunanca ‘Sofia’ kelimesinden gelmektedir. Balkan ve Dünya savaşlarında büyük zarar görse de bu gün modern binalar, parklar, alışveriş merkezleri, kiliseler, müzeler, galeriler ve pek çok ilgi çekici yapıları ile dikkat çekmektedir. Sofya seyahatinizde sizi cezbedecek oldukça fazla cazibe merkezinden bazılarını sizlere aktaralım.

ALEXANDER NEVSKİ KATEDRALİ
Yüksekliği 52 metre olan Bulgar Ortodoks katedrali Sofya’nın merkezinde yer alıyor. 1877-78 Osmanlı-Rus savaşında ölen Rus askerlerinin anısına inşa edilen katedralin yapımına 1882 yılında başlanmış ve 1912 yılında resmi olarak açılmıştır. 3 bin 170 metrekare alan içerisinde yer alan Alexander Nevski Katedrali’nin çan kulesinin tepesi ve üstünde bulunan haç tamamen altındandır. Çanın sesinin de 30 kilometre uzaktan duyulduğu söylenmektedir. Yaklaşık 10 bin kişinin bir arada ibadet edebildiği katedral Balkanlardaki ikinci büyük katedral olma özelliğini taşır.

ROTUNDO KİLİSESİ
UNESCO tarafından koruma altına alınmış olan Aziz George Rotunda Kilisesi’nin Milattan Sonra 54 yılında Roma kenti Serdica’nın kalıntıları üzerine inşa edildiği söylenmektedir. Sofya’da bulunan en eski yapı olma özelliğine de sahip kilise ilginç bir mimari yapıya ve kubbesinde birçok farklı zamanda yapılmış olan muhteşem fresk süslemelere sahiptir. Osmanlı döneminde cami olarak kullanılan kilisede 22 peygamberin tasvir edildiği freskler 20. Yüzyılda keşfedilmiştir. Kırmızı kiremitlerden inşa edilmiş olan kilise bahçesinde Serdica şehrine ait arkeolojik kalıntıları barındırmaktadır.

AZİZ NİKOLAS RUS KİLİSESİ
Aleksander Nevski Kilisesi yakınında yer alan Aziz Nikolas Rus Kilisesi Sofya’nın mimari olarak en dikkat çeken, en zarif kilisesi olarak nitelendirilebilir. Göz kamaştırıcı altın kaplamalı kubbelere sahip olan kilisenin çanları İmparator II. Nicolas tarafından hediye edilmiş. İnşasına 1907 yılında başlanan ve yedi yılda tamamlanan kilise renkli ve etkileyici görselliği ile kentin simgelerinden biri durumunda. Kilisenin içinde geleneksel Rus mozaik ve ağaç oymacılığı sanatlarından enfes örnekler görülmeye değer.

BANYABAŞI CAMİİ
Mimar Sinan’ın Balkanlar’daki en eski eserlerinden olan yapı 1576 tarihinde inşa edilmiş. Maria Louiza Meydanı’nın Triaditsa Sokağı ile kesiştiği noktada yer alan cami Kadı Seyfullah Efendi Camii olarak da biliniyor. Tek kubbeli ve minareli olan caminin içinde Kur’andan alınan kaligrafik yazı ile yazılmış ayetler, sözler bulunmakta ve cami muhteşem mavi çiniler ile süslenmiş.  Günümüzde ibadete açık olan Banyabaşı Camii’nden yükselen ezan sesini durdurmak için fanatiklerin başlattığı kampanyalar başarılı olmasa da  zaman zaman burada namaz kılan Müslümanlara yönelik gösteri ve tepkiler devam etmekte.

FATİH SULTAN MEHMED’İN NAMAZGAHI
Beşyüzyıl Osmanlı yönetiminde kalan Sofya’nın birçok bölgesinde Osmanlı izlerini görmek mümkün. Bu izleri taşıyan binalardan biri de Sofya’nın merkezinde bulunan bir namazgah. Fatih Sultan Mehmed döneminde inşaa edildiği tahmin edilen, bir mahalle pazarı içindeki namazgah Osmanlı döneminde Sofya’nın en güzel mesire yerlerinden olan Kurubağlar semtinde. Askerlerin sefere çıkarken kılıç kuşandığı, hac yolculuğuna çıkmadan önce namazların kılındığı ve uğurlamaların yapıldığı bir mekân olarak biliniyor. Geleneksel Osmanlı mimarisinden izler barındıran namazgâhın, hutbe okunan minberinin bir kısmı zamana mağlup düşerek yok olsa da, mihrap hâlâ sapasağlam duruyor. Namazgah Sofya’da Roma Duvarı veya Eski Duvar olarak da biliniyor. 

ULUSAL ARKEOLOJİ MÜZESİ
Osmanlı döneminde yaptırılan Büyük Cami Balkan Savaşları’nın ardından Bulgaristan’ın Osmanlı’nın elinden çıkmasıyla 1893 yılında Ulusal arkeoloji Müzesi’ne dönüştürülmüş.  Müzede Trak, Roma ve Yunan kültürlerine ait arkeolojik eserler sergileniyor. Bulgaristan Bilimler Akademisi bünyesinde faaliyet gösteren müzede bulunan en önemli eserlerden biri ise hiç şüphesiz Vulchitrun Hazinesi. 12 kilo ağırlığındaki hazineye ait parçalar 13 altın objeden oluşuyor. Hazinenin geçmişte Trak Krallarına hizmet eden bir rahibe ait olduğu ve dini ritüellerde kullanıldığı söyleniyor.

ULUSAL TARİH MÜZESİ
Ulusal tarih Müzesi 650 binden fazla belge ile Balkanlar’ın en büyük tarih müzesi olma özelliğini taşıyor. Birbirinden etkileyici koleksiyon ve sergileriyle Sofya’daki en önemli kültür duraklarından biri.1973 yılında kurulan müzede Bulgaristan’ın 8 bin yıllık tarihi ve Balkanlar’da yaşamış pek çok medeniyet ile ilgili bilgiye ulaşmak mümkün. Balkanların en büyük tarih müzesi olan Ulusal Tarih Müzesi 650 binden fazla belgeye ev sahipliği yapan, etkileyici koleksiyon ve sergileriyle Sofya’daki en önemli kültür duraklarından biri. Eski evlerdeki kültür değişkenleri, geleneksel kostümler ve tarih boyunca moda, geleneksel motifli nakışlar, Bulgar sinemasında kullanılan özgün kostüm, silah, eşya ve dekorlar; eski dünyanın izleri gibi birçok ilgi çekici bölümden oluşan müzeyi hakkını vererek gezmek için, bir tam gününüzü ayırmanız gerekiyor. Ulusal Tarih Müzesi’ni, haftanın her günü 09.00-17.30 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.

IVAN VAZOV ULUSAL TİYATROSU
Sofya'nın merkezinde yer alan Ivan Vazov Ulusal Tiyatrosu gezip görülmesi gereken yerlerden biridir. Hemen önünde havuzlu park bulunan tiyatronun bulunduğu meydanda zaman zaman sosyal etkinliklerde düzenlenmektedir. Merkeze yürüyüş mesafesindedir. Bulgaristan’ın en büyük tiyatrosu olmasının yanı sıra ülkenin en eski, göze çarpan ve etkileyici tiyatrosudur.1904 yılında Viyanalı mimarlar Hermann Helmer ve Ferdinand Fellner tarafından neoklasik tarzda tasarlanan bina 1907 yılında kullanıma açıldı. 1923 yılında meydana gelen yangında ve 2. Dünya savaşı yıllarında Sofya’nın bombalanması nedeniyle bina ciddi şekilde hasar gördü. Mimar A. Momov ve mühendis M. Sakelarov tarafından yeniden inşa edildi. Tiyatronun seyirci kapasitesini 1200 e çıkardılar ve tarzı Alman tarzı planlarını uyguladılar. Fakat orjinal görünümü bozulmadı. İç mimarisi ve ses düzeninde değişikliler yapıldı. Ana salondaki koltuk sayısı artırıldı, sahne daha geniş hale getirildi ve modern ekipmanla donatıldı. 1925 yılında Ulusal Tiyatro’nun bir parçası olarak bir tiyatro okulu da bulunan yapı orijinal görünümünü hiçbir zaman kaybetmemiş. Tiyatroda 800 kişilik büyük sahnenin yanı sıra iki adet 120 kişilik küçük salon da bulunmakta.

RİLSKİ MANASTIRI
Sofya kent merkezinin 120 kilometre güneyinde Alp Dağları’nın eteklerinde kurulu olan Rilalı aziz İvan Manastırı ya da yaygın ismi ile Rila Manastırı ulusal parkın içinde bulunmaktadır. 1983 yılında UNESCO Dünya kültür Mirası listesine dahil edilen yapı kompleks olarak 8 bin 800 metrekarelik bir alanı kaplıyor. Avlusu 22 metre boyundaki taş duvarla çevrili olan yapıda 300 oda ve bir müze bulunuyor. Halen 60’a yakın keşişe ev sahipliği yapmakta olan tesis deniz seviyesinden bin 172 metrelik yüksekliği ile de not edilmeye değer.

ULUSAL SANAT GALERİSİ
Dini ikonalardan ulusal tablolara kadar Tzanko Lavrenov, Stoyan Sotinov, Zograf Dospevski ve Nikolay Pavloviç gibi ünlü Bulgar ressamların eserlerini barındıran Ulusal Sanat Galerisi Çarlık Sarayı’nın içerisinde yer almaktadır. İçiresinde 60 bin eser sergilenen yapı Sofya meydanındaki dikkat çekici konumu ile hemen farkediliyor. Çarlık Sarayı’nın içerisinde yer alan ülkenin en kapsamlı sanat koleksiyonuna sahip Ulusal Sanat Galerisi, sergilediği 60 binden fazla eserle Sofya’nın en değerli çalışmalarını barındırıyor. Ulusal Sanat Galerisi içerisinde, Tzanko Lavrenov, Stoyan Sotinov, Zograf, Dospevski ve Pavlovic gibi değerli Bulgar ressamların eserlerini görebileceğiniz galeriyi çarşamba–pazar 10.00-17.30, salı-perşembe ise 10.00- 18.30 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.

HABERTÜRK SON BASKI İLE YAYIN HAYATINA VEDA ETTİ


Bugün kâğıda basılı Habertürk’ün son günü.
Bu gazete artık yok.
Ama Habertürk ve biz var olacağız.
Gazeteciler ve o gazetecilerin fikirleri kolay yok olmuyor. Direniyoruz zamana.
Direnmeye de devam edeceğim kendi adıma.
Bu gazeteyi, daha doğrusu bu eşsiz gazeteyi yaratmamız için bize destek veren, bize inanan ve arkamızda duran Turgay Ciner’e nasıl teşekkür etsem bilemiyorum. Kelimeler yetmez.
Meslek hayatımın en keyifli deneyimiydi.
Çalıştığım en harika ekiple çalıştım. Tek tek hepsine teşekkür ediyorum yol arkadaşlıkları, yoldaşlıkları ve güvenleri için. Bu gazete sizin yüzünüzden değil, size rağmen kapanıyor, siz Türkiye’nin en iyi gazetecilerisiniz. İyi ki vardınız, iyi ki var olmaya devam edeceksiniz.
Tanıdığım en iyi ve en evrensel patronla bu rüyayı gerçekleştirdik.
Merak etmeyin, yarından sonra da Habertürk internet sitesinde ve Habertürk TV’de sizlerle olacağım.
Ama emin olun o kâğıdın hışırtısını, mürekkebin o kokusunu çok özleyeceğim.
Siz de özleyin olur mu!

2 Temmuz 2018 Pazartesi

CİNER MEDYA GRUBU'NDA BÜYÜK DÖNÜŞÜM

Ciner Medya yazılı basından çekiliyor. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kenan Tekdağ, medya grubunun yeniden yapılandırılacağını ve yeni dönemde Habertürk gazetesinin kapatılarak sadece dijital ve görsel yayıncılık yapılacağını, grubun bu dönüşümle daha iddialı hale geleceğini söyledi

Ciner Medya Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Tekdağ, Habertürk gazetesinin kapatılmasıyla ilgili çalışanlara bilgilendirme mesajı gönderdi. “Gücü Özgürlüğünde” sloganı ile yaklaşık 10 yıldır okurları ile buluşan Habertürk gazetesi kapanıyor. Sadece 10 günlük kağıt stoğu kalan gazete, cuma günü son kez okurlarla buluştuktan sonra dijital olarak yayın hayatına devam edecek. Gazetenin bir süredir zarar ettiği ve mali sorunları aşamadığı biliniyordu. Bu kapsamda geçtiğimiz aylarda Anadolu’da bulunan baskı tesisleri ile bürolar de aşama aşama kapatılmıştı. Son olarak, gazetede ilk etapta işten çıkarma beklenmediği de öğrenilmişti. Ayrıca bu sabah çalışanlara konuyla ilgili Kenan Tekdağ imzalı bir bilgilendirme mesajı gönderildi.
Mesajında dijitalleşmenin önemine vurgu yapan Ciner Yayın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kenan Tekdağ, “İngiltere Fransa Almanya gibi Avrupa ülkelerinde Singapur Malezya gibi uzakdoğu ülkelerinde yerel bölgesel ve ulusal nitelikte yüzlerce gazeteyi yazılı baskılarını sonlandırmak mecburiyetinde bıraktı. (Google'da yapılacak basit bir araştırma bu olgunun sayısal dökümünü verecektir.)” ifadelerini kullandı.
İşte Habertürk çalışanlarına gönderilen o mesaj:
Bildiğimiz gibi, 20. yüzyılın büyük çoğunluğunda en önemli kitle iletişim aracı gazetelerdi. Bununla birlikte kitle iletişim araçları teknolojisinde meydana gelen olağanüstü gelişmeler (televizyon ve internetin yaygınlaşması, mobil iletişim teknolojisindeki baş döndürücü erişim artışı ve hızı) medya endüstrisinde gazetelerin yazılı baskısının 21. yüzyılda sürdürülebilir bir geleceği olup olmadığın konusunu gündeme getirdi. Özellikle son on yıllık gelişmeler Dünyada medya endüstrisiyle ilgili çevrelerde bu soruya olumsuz yanıt verenlerin sayısında belirgin bir artışa yol açtı. Nitekim, öncelikle demografik olarak genç kuşağın yazılı basımdan uzaklaşması ve iletişimi mobilden yapmaya yönelmesi sonucunda meydana gelen önlenemez tiraj düşüşleri, diğer taraftan medya ekosisteminde yazılı basının aldığı reklam payının düzenli olarak kayba uğraması gibi sebepler, Amerika ve Kanada başta olmak üzere İngiltere Fransa Almanya gibi Avrupa ülkelerinde Singapur Malezya gibi uzakdoğu ülkelerinde yerel bölgesel ve ulusal nitelikte yüzlerce gazeteyi yazılı baskılarını sonlandırmak mecburiyetinde bıraktı. (Google'da yapılacak basit bir araştırma bu olgunun sayısal dökümünü verecektir.Elbette ülkemiz de bu gelişmelerin dışında kalmadı. Son on yılda internet erişimi nüfusumuzun ve coğrafyamızın neredeyse tamamını kapsadı aynı şekilde internet ve mobil iletişiminde dünyada en hızlı büyüme ve en uzun süreli zaman geçirme oranlarında ülkemiz dünya sıralamasında en üst sıralara yerleşti. Yaşanan bu gelişmeler ülkemizde de kitle iletişiminin doğasını değiştirdiği gibi Medya endüstrisinin parametrelerini de sarsıcı değişimlere zorladı. Son beş yılda ülkemizde de gazetelerin yazılı baskılarının tirajı düzenli olarak düşmekte, reklamdan aldığı pay düzenli olarak azalmakta buna mukabil baskı maliyetleri sürekli olarak artmakta iken televizyon ve İnternet mecralarının erişimi ve reklam payı düzenli olarak yükselmektedir. Bu gelişmelerin ve değişimlerin sonucunda dünyada olduğu gibi ülkemizde de yazılı basının bir endüstri kolu olarak geleceğinin olup olmadığı bir tartışma konusudur.

Değerli Çalışma Arkadaşlarımız;

Ciner Medya Grubu olarak, dünyada ve ülkemizdeki kitle iletişiminin doğasında meydana gelen bu olağanüstü teknolojik ve ticari değişimleri gözönüne alarak ve bu gelişmelere paralel olarak haber medyamızda stratejik dönüşüm kararı vermiş bulunmaktayız. Buna göre, yazılı basın faaliyetlerimizi 5 Temmuz 2018 tarihi itibariyle sonlandırmaya, buna mukabil gazetecilik faaliyetlerimizi televizyonlarımız Show Haber, Habertürk TV, Bloomberg HT ile entegre bir vaziyette Habertürk com başta olmak üzere internet mecralarımız odaklı olarak daha da güçlü bir şekilde devam ettirmeye karar verdik. Bu kararımızın sonucunda yazılı basın endüstrisinden çekilmenin yaratacağı ilave imkanlarla elektronik ve dijital habercilikte daha da güçlü bir şekilde yayıncılık yapmaya devam edeceğiz. Böylelikle bir 20. yüzyıl iletişim aracı olan yazılı basın yerine 21. yüzyılın kitle iletişim aracı olan televizyon, internet, elektronik, dijital ve mobil mecralarındaki markalarımıza yatırım yapacağız. Bir başka deyişle gazeteciliğimiz kağıda matbaaya değil televizyona elektroniğe mobile ve internete dayalı olarak daha da güçlü bir şekilde yoluna devam edecektir. Bu alanlarda önümüzdeki süreçlerde gerek organik büyüme ve gerekse yeni mecralar kurma ve edinme yoluyla büyüme ve sektörde liderlik iddiamızı hayata geçirmeyi hedefliyoruz .Bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da en güçlü habercilerle en güçlü yorumcularla mücehhez olarak Haber Türk markası, “doğru ve tarafsız haber” “güçlü ve çoğulcu yorum” ilkesi ışığında daha da güçlü bir şekilde Türk medyasında yer almaya devam edecektir.

Değerli Çalışma Arkadaşlarımız;

Yukarıda duyurusunu yaptığımız kararımızın çalışma ilişkilerimizde bazı değişmeler ve sonuçlara yol açması doğaldır ve kaçınılmazdır. Bu konudaki kararlarımız ve uygulamalarımız kısa süre içerisinde insan kaynaklarımız tarafından değerli çalışma arkadaşlarımızla paylaşılacaktır. Ancak şu kadarını belirtelim ki, sektörde meydana gelen değişimlere ekonomik olarak zorunlu yanıt niteliğindeki bu dönüşüm kararımızla nitelik ve nicelik olarak uygun özelliklere sahip olduğunu değerlendirdiğimiz çalışma arkadaşlarımızla grubumuz bünyesinde yol arkadaşlığımızı devam ettirme kararlılığımız mevcuttur. Bu konuda da yönetim düzeyinde yapılan ve yapılacak değerlendirmeler en kısa sürede insan kaynakları Birimimiz tarafından çalışma arkadaşlarımızla paylaşılacaktır.

Değerli Arkadaşlarımız;

Hayatın her alanında olduğu gibi iş hayatında da her stratejik kararın belirgin etkilerinin ve sonuçlarının olması kaçınılmazdır. Bu etkilerden bir kısmı ise duygusaldır. HaberTürk Gazetemizin 1 Mart 2009 yılında başlayan print yolculuğunu 10 yıl sonra sonlandırıken elbette duygusal olarak hüzünlüyüz. Geriye dönüp baktığımızda, Türkiye’de yazılı basında ses getiren iz bırakan yenilikler, tarafsız, doğru habercilik ve çoğulcu bir fikir ortamı yaratmak açısından HaberTürk’ün özel ve saygın bir yer edinmiş olduğuna yürekten inanıyoruz. Ancak duygusal olarak burada takılıp kalmak ve verimsiz bir şekilde faaliyet sürdürmek yerine gazeteciliğimizi çağın gerektirdiği mecralarımızda daha da güçlü bir şekilde sürdürmenin daha rasyonel ve sürdürülebilir bir karar olduğunu değerlendirmekteyiz. Bu kararımızın grubumuz ve tüm çalışma arkadaşlarımız için hayırlı olmasını temenni ediyoruz.

Bu duygu ve düşüncelerle yolculuğumuzun başından bu yana bize desteklerini esirgemeyen başta değerli okur ve paydaşlarımıza ve emekleriyle Türk basınında pırıl
pırıl on yıllık Habertürk gazetesi yaratan tüm değerli çalışma arkadaşlarımıza içtenlikle teşekkür ediyoruz.

Mehmet Kenan TEKDAĞ
Ciner Yayın Holding
Yönetim Kurulu Başkanı

26 Haziran 2018 Salı

BELGRAD GENÇ NÜFUSU VE YÜKSEK ENERJİSİYLE BÜYÜLÜYOR


Bir şehrin sokaklarında plansızca yürürken günlerden hangisi olduğuna, saatin kaçı gösterdiğine bakmaksızın aylaklık yapmanın o şehri en iyi tanıma yöntemi olduğuna inanıyorum. Bu aylaklık hali sizde de plansızlık kaygısıyla hep bir şeyi (en gözde mekânda yemek yemek, en ünlü müzenin tüm katlarını santimetrekaresine kadar gezmek gibi) kaçıracakmışsınız hissi yaratmıyor; yer-yön kayıplarına aldırmaksızın keşfe başladığınız şehrin coğrafyasına duygusal bir aşinalık kazandırıyorsa Belgrad’ı gezi listenize almalısınız. Sırpça’da ‘Beyaz Şehir’ anlamına gelen Belgrad, gün boyu sürecek uzun yürüyüşler yapmaya, bisikletle seyahate ve ara sokaklarında beklenmedik keşiflere imkân tanıyan sürprizli bir şehir. İnsanın omuzlarındaki yükü hafifleten, özgün bir ritmi olan Belgrad’ın akışını yakalama yöntemi size kalmış!Belgrad, gurme lezzetler arayanlardan sabaha kadar dans etmek isteyen gece kuşlarına farklı tatil anlayışları için alternatif seçenekler vaat ediyor. Şehri gezerken haritalarda mekân aramak ve ‘en iyiler’ listelerine bağımlı kalmak yerine bireysel ‘psikocoğrafya’ (çevrenin, bireylerin duygu ve davranışları üzerindeki etkilerini tanımlarken beklenmedik karşılaşmalar ve sezgilerle, genel olarak göz ardı edilen mekân ruhunun algılanabileceğini anlatır) haritanızı çıkarmayı deneyimleyin! Çünkü Belgrad, suya yakın bir şehir olmanın rehavetini taşırken genç nüfusu ve yüksek enerjisiyle tezatların birleştiği bir coğrafya ve göründüğünden fazlasını barındırıyor. Belgrad’ı ziyaret eden hemen her İstanbullunun ortak düşüncesi Knez Mihailova Caddesi’nin, şehrin İstiklal Caddesi olduğu. 1800’lü yıllardan beri şehrin öne çıkan noktalarından olan cadde günümüzde alışveriş ve yeme-içmenin kalbi... Belgrad’da da gezintiler bir şekilde hep Knez Mihailova Caddesi’nde sonlanıyor! Yolunuz düştüğünde tasarım ürünleri kurcalayabileceğiniz Belgrad Kültür Ofisi’ne, lokal yemeklerin tadına bakabileceğiniz Prolece Restaurant’a uğrayabilir; el yapımı sanat ürünlerinin sergilendiği tezgâhlara göz atabilir, kedileriyle sempati kazanan Apropo, üst katında saatler geçirmenin mümkün olduğu Pijaca, The Green Mile gibi kafebarlarda mola verebilirsiniz. Knez Mihailova Caddesi’nden şehrin bohem buluşma noktası Dorcol’a doğru ilerlerken İstiklal Caddesi’nden Cihangir’e iniyor gibi hissedeceksiniz. Her bir köşede karşınıza çıkacak içecek mönüsü hayli zengin olsa da çoğunda atıştırmalık çerez bile bulamayacağınız Popara, The Rolling Barrel mekânlarda ağaçların arasından süzülen gün ışığını izleyerek aylaklığın tadını çıkarabilir; Endorfin, Blaznavac, Fig gibi popüler restoranlarda nispeten geniş mönüyü kurcalayabilirsiniz. İkinci el dükkânlar, tasarım butikler, bisikletli hipsterlar, şahane kokularıyla lokal pastaneler semtin öne çıkan detayları... Parlamento, adliye, posta teşkilatı gibi heybetli devlet binalarının önünden; Nikola Pasic Meydanı’nı geçerek varılan, şehrin en geniş ve alımlı noktalarından biri Alexandra Bulvarı... Aşina gözler için Bağdat Caddesi havası veren, alışveriş meraklılarının favorisi ve aynı zamanda Belgrad Üniversitesi öğrencilerinin okul çıkışı yarattığı kalabalıkla hep hareketli ve enerjik olan bulvarda saatlerce zaman öldürebileceğiniz parklar da var. Bulvar’ın paralelinde yer alan şehrin bir başka popüler semt Vracar’ın ilk bakışta yarattığı hissiyat İstanbul’un iki yakası arasında bölünüyor: Bir tarafta Teşvikiye’nin alımlı butikleri, öğle yemeğinde buluşan beyaz yaka konuklarını ağırlayan şık mekânlar diğer taraftaysa Moda’nın bundan yıllar önceki sakinliği... Keşfe değer tasarım butikleriyle sabit semt pazarı, Nikola Tesla Müzesi gibi şehirle özdeşleşen detaylar da cabası. Semtin başarıyla korunmuş eski binaları arasında karşınıza çıkıverecek Toposka 18, Caffe Galerija Prica, Cafeteria Moment bahçelerinde oturup, sıkılmadan etrafı izleyebileceğiniz kafeler.Kalemegdan ve çevresi, Sava ve Tuna nehirlerinin birleştiği sahil şeridi ve yine burada yer alan şehrin popüler gece hayatına can veren kulüpler, Stari Grad, Zemun, Savamala gibi şehrin diğer hareketli semtleri, müzeler, su sporlarından pikniğe dev yapay gölet etrafında yaza uygun deneyimler sunan Ada Ciganlija... Roma İmparatorluğu’ndan Osmanlı’ya uzanan zeminiyle Belgrad’ı keşfetmeyi mini bir hafta sonu kaçamağı olarak görmeyin. Zira bu şehir acele etmeden deneyimlenecek; ana caddelerinden ara sokaklarına adım adım adım yürünerek tadı çıkarılacak bir şehir...Belgrad’da akılda kalan 3 detay- Alerjiniz varsa gerekli ilaçları yanınıza almadan gitmeyin. Bahar aylarında esintili günlerde ağaçlardan yağmur gibi yağan polenler yeşile uzak bünyelerde aşırı etkili! - İçecek mönüleri sayfalarca uzayan ama atıştırmalık fıstık bile bulunmayan barlara giderken çantaya fıstık-fındık atmak günün keyfini uzatmaya yardımcı olacak! - Arnavut kaldırımları ve müdavim bohem sanatçılarıyla tanınan Skadarska; Balkan tavernaları, sokak müzisyenleriyle coşkulu bir ortam sunsa bile ilk bakışta ‘turist kapanı’ hissi yaratıyor.
(Selin Özavcı Tokçabalaban / HABERTÜRK)