3 Eylül 2018 Pazartesi

BULGARİSTAN SİYASİ AHLAKINI YÜKSELTTİ


Geçtiğimiz günlerde Bulgaristan’ın Svoge yerleşkesi yakınlarında meydana gelen ve 17 kişinin ölümüne neden olan trafik kazasının ardından İçişleri Bakanı Valentin Radev, Ulaştırma, Bilgi Teknolojileri ve Haberleşme Bakanı İvailo Moskovski ile Bölgesel Kalkınma ve Bayındırlık Bakanı Nikolay Nankov yolun kötü ve hatalı yapımı nedeniyle oluşan kaza için görevlerinden istifa ettiler. Başbakan Boyko Borisov’un üç bakanın istifa dilekçelerini kabul ettiği bildirildi. Borisov'un kaza sonrası kendilerinden gerekli sorumluluğu almalarını istediği bakanlardan İçişleri Bakanı Radev ve Bölgesel Geliştirme ve Bayındırlık Bakanı Nankov, istifalarla ilgili Başbakanlık Basın Merkezi'nde ortak açıklamada bulundular. Ulaştırma, Bilgi Teknolojileri ve Haberleşme Bakanı Moskovski, sağlık sorunları nedeniyle basın toplantısına katılmadı. Radev,”Bulgaristan’ın Avrupalı Geleceği İçin Vatandaşlar (GERB) partisi olarak bizler, böyle hareket ederek, siyasi sorumluluğu üstleniyoruz. Kişisel bir suçumuz yok, fakat belli ki bakanlıklarımız vatandaşları böyle bir trajediden koruyamadı” diye açıklama yaptı. Neden şimdi istifa ettikleri sorusuna cevap olarak Radev, trajediden sonraki beş gün boyunca tüm bilgileri soruşturma makamlarına ilettiklerini belirtti. Nankov, ”Biz yardımcı olduk, yardımcı oluyoruz ve şimdiden sonra da yardımcı olacağız ki soruşturma makamları mümkün olan en objektif şekilde soruşturmayı sonuçlandırsın ve suçu olan her bir kişinin alacağı cezai sorumluğu temelinde adalet olsun” dedi. Bakan, görevlerinden istifa etmelerinin bu üç bakanlığın başında bulunan politikacı olarak taşıdıkları ahlaki ve siyasi bir sorumluluk olduğunu da sözlerine ekledi. Svoge yakınlarındaki yolun onarımında ne tür bir hatalar yapıldığına ilişkin soru üzerine Radev, İçişleri Bakanlığı’nın yolun kötü olduğuna dair toplam yedi ihbarda bulunduğunu söyledi. Bakan,”Görünüşe göre biz ve bizden öncekiler gereğini yapmamışız, kısa cevap budur” dedi.

MERKEL MAKEDONYA’NIN GAZINI ALMAYA ÇALIŞIYOR

Uzun tartışmalar ve siyasi krizlerin ardından Yunanistan’ın baskısına boyun eğip 20 Haziran’da ‘Kuzey Makedonya’ adını alan Üsküp yönetimi Eylül ayı ile birlikte referandum süreci başlattı. Makedon medyası, 30 Eylül’deki halk oylaması nedeniyle dünyanın dört bir yanından üst düzey devlet liderlerinin ülkeye geleceğini belirtirken Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Cumartesi günü Üsküp'ü ziyaret edeceği açıklandı. Yunan haber ajansı ANA-MPA tarafından aktarılan haberde Merkel’in Kuzey Makedonya'daki referandumda gelişmeleri yerinde incelemek ve neler olduğunu görmek için Üsküp'ü ziyaret edeceği belirtilirken Merkel’in sözcüsü Stefan Seibert "Hala program üzerinde çalışıyorum, ancak Şansölyenin Başbakan Zoran Zaev ile görüşeceğini söyleyebilirim" dedi. Toplantıda bölgesel olaylar ile ikili ilişkilerin de ele alınacağı vurgulanırken referandumda vatandaşlara ‘’Makedonya ve Yunanistan arasındaki anlaşmayı kabul ederek AB ve NATO üyeliğine var mısınız?’’ diye sorulacağı belirtiliyor. Makedonya Meclisi, 30 Temmuz’da aldığı kararda Makedonya ile Yunanistan arasındaki isim sorununu çözen anlaşmaya ilişkin referandumunun 30 Eylül'de düzenlenmesi kararı almıştı. Oylamada, 120 koltuklu meclisten 68 milletvekili referandumun düzenlenmesi lehine oy kullanırken, 52 milletvekili ise oylamaya katılmamıştı. Siyasi analistler Makedonya ile Yunanistan arasındaki isim sorununa yönelik referandumda çıkacak sonucun gerilimi sona erdirmeyeceğini belirtiyorlar.

21 Ağustos 2018 Salı

YUNANİSTAN YOĞUN BAKIMDAN ÇIKTI

IMF desteğiyle Avrupa İstikrar Mekanizması'nın (ESM) Yunanistan'a sağladığı ekonomik kurtarma programı, 8 yılın ardından başarıyla tamamlandı. ESM Başkanı, "Yunanistan artık kendi ayakları üzerinde durabilir" dedi. 
Yunanistan, borç krizi sonrası Euro Bölgesi'nden aldığı üç yıllık kurtarma programını başarıyla tamamladı. Programın tamamlanmasıyla, Yunan hükümetinin sekiz yıl sonra ilk defa, uluslararası finans piyasalarına yeniden borçlanabilmesinin de önü açılmış oldu. Kurtarma paketi karşılığında Yunan hükümeti bir dizi kemer sıkma politikalarını yürürlüğe sokmuştu. Yunan ekonomisi son yıllarda büyüme kaydetse de, kriz öncesine kıyasla ekonomi yüzde 25 oranında küçüldü. Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) da desteğiyle, 2010 yılında Yunanistan'a 260 milyar euro'dan fazla kredi açılmıştı. Bu rakam, küresel finans tarihinin en büyük kurtarma paketi oldu. Avrupa İstikrar Mekanizması (ESM) ile 2015'te imzalanan anlaşma kapsamında, ekonominin düze çıkması ve bankaların sermaye yapılarının yeniden düzenlenmesine yönelik reformlar için Yunan hükümetine üç yıllığına 61.9 milyar euro verilmişti. ESM, para birimi euro olan ülkeler tarafından mali krizlerden çıkmasına yardımcı olma amacıyla kurulan bir fon. ESM, Yunanistan'a 27 milyar dolarlık ek bir bütçe daya ayırmıştı ama Atina'nın buna ihtiyaç duymadığı açıklandı. ESM Başkanı Mario Centeno, "Yunanistan kendi ayakları üzerinde durabilir" dedi. Yunan halkına işbirliklerinden dolayı teşekkür eden Centeno, Atina'nın başka bir kurtarma paketine ihtiyacı olmadığını söyledi. Avrupa Komisyonu, ekonomisini eline alan Yunanistan'ın, krediler karşılığında anlaştığı reformları uygulayıp uygulamadığını izlemeye ve denetlemeye devam edecek. London School of Economics Üniversitesi'nden Profesör Kevin Featherstone, Yunanistan'ın kurtarma programının şartlarına uymayı kabul ederek Euro bölgesinin de geleceğinin teminat altına alınmasına yardımcı olduğunu söyledi. Featherstone, "Bu tasarruf tedbirlerine uyulmasıyla Yunanistan'ın AB'den çıkma ihtimalini, 'Grexit'i de önlemiş olduk. 2015'te uygulamaya koyduğumuz üçüncü kurtarma paketi, kesinlikle çok talepkar ve yorucuydu" dedi ve ekledi: "Yıllarca kemer sıkma politikaları uygulayan ve ekonomik sıkıntıları bu denli derin olan bir siyasi sistemde toplumun ve demokrasinin işleyişini korumak, Yunanistan'ın modern bir devlet olarak direncinin göstergesidir." Avrupa Komisyonu Ekonomik ve Mali İşler sorumlusu Pierre Moscovici, Fransız France Inter radyo kanalına "Yunanistan gelecekte kendi ekonomik politikalarını belirleyebilecek duruma gelecek" dedi ve Atina'nın reformları yerine getirmesini, ekonomik ilerleme kaydetmesini umduğunu söyledi. Avrupa Birliği, Avrupa Merkez Bankası ve IMF, Yunanistan'a 2010, 2012 ve 2015 yıllarında olmak üzere üç pakette toplam 289 milyar euroluk kredi vermişti. 

ATİNA VİZEDE ‘ALTIN’ VURUŞ YAPMAYA HAZIRLANIYOR


Yunanistan ülkeye para girişi sağlamak için 5 yıl önce uygulamaya sokulan 'Altın Vize' programı, minimum 400 bin euroluk yatırım yapanları da kapsayacak şekilde genişletiliyor. Yatırımcılara karşılığında Avrupa Birliği ülkelerinde serbest dolaşım hakkı da sağlayan 5 yıllık oturum izni verilecek. Kathimerini gazetesinin duyurduğu haber Göç İşleri Bakanlığı yetkililerince de doğrulandı. Önerinin birkaç ay içinde oylanacağını belirten bakanlık kaynakları, "Amaç ekonomik canlanmaya yardım edecek yatırımcıları çekmek ve piyasanın ihtiyaçlarına cevap vermek" dedi. Şu an sadece Yunanistan'da minimum 250 bin euro değerinde emlak satın alanlar bu uygulamadan faydalanabiliyor. Ülkeye para girişi sağlamak için 5 yıl önce uygulamaya sokulan 'Altın Vize' programı, minimum 400 bin euroluk yatırım yapanları da kapsayacak şekilde genişletiliyor. Yatırımcılara karşılığında Avrupa Birliği ülkelerinde serbest dolaşım hakkı da sağlayan 5 yıllık oturum izni verilecek.Haber Göç İşleri Bakanlığı yetkililerince de doğrulandı. Önerinin birkaç ay içinde oylanacağını belirten bakanlık kaynakları, "Amaç ekonomik canlanmaya yardım edecek yatırımcıları çekmek ve piyasanın ihtiyaçlarına cevap vermek" dedi. Şu an sadece Yunanistan'da minimum 250 bin euro değerinde emlak satın alanlar bu uygulamadan faydalanabiliyor.

13 Ağustos 2018 Pazartesi

ROMANYA’DA YAZIN SICAĞI SİYASİ TANSİYONU DA YÜKSELTTİ

 Avrupa Birliği'nin en yoksul ülkelerinden biri olan Romanya hafta sonu hareketliydi. Romenler uzun bir süredir devam eden iktidar muhalefet gerginliğinde bir kez daha sokaklardaydı. Hükümeti destekleyenlerin aksine hafta sonu meydanlara çıkan Romenler yolsuzluk, rüşvet ve kayırmacılıkla suçladıkları hükümeti istifaya davet ettiler. Yozlaşmış ve suça karışmış politikacılar hakkındaki soruşturmaların devam etmesini isteyenlere hükümetin yanıtı sert oldu. Yurtdışından da birçok Romen’in katıldığı gösteriler 3. gününe girerken başta başkent Bükreş olmak üzere ülkenin birçok büyük kentinde yaşanan olaylarda 400’ün üzerinde yaralı olduğu belirtiliyor. Romen basınında yer alan haberlere göre protestolara 10 binlerce kişi katılırken hükümeti eleştirenler Romanya’da 2016 yılından bu yana Sosyal Demokrat Parti iktidara geleli beri yolsuzlukla mücadele sona erdi. Cuma gününden bu yana süren ve 'Kronik yolsuzluk' ve geçim şartlarının protesto edildiği gösteriler bu gün de devam ederken protestocuların Kaloş, Sibin, Yaş ve Temaşvar'da da sokaklarda olduğu belirtiliyor. Olayları değerlendiren ve bu konuda hükümet ile çatışma halinde olan Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis yaptığı açıklmada, polisin eylemcilere 'orantısız' tepki verdiğini belirtirken, "Polisin acımasız ve ciddi ölçüde orantısız müdahalesini şiddetle kınıyorum" dedi. Ülkedeki muhalefet partileri bir süredir iktidardaki Sosyal Demokrat Parti’nin (PSD) yargıyı zayıflatmaya çalıştığını öne sürüyor ve zaman zaman gösteriler düzenlşeyerek hükümetin istifasını istemekteydi. Dünya Bankası verilerine göre, Romanya nüfusunun dörtte biri (üç ila beş milyon kişi) ülke dışında yaşıyor. Bu kişilerin ülkelerine her yıl beş milyar dolar gönderdikleri tahmin ediliyor. Temmuz'da Cumhurbaşkanı Iohannis'in yolsuzlukları araştıran savcı Laura Codruta Kovesi'nin görevden alınmasını onaylaması büyük huzursuzluğa neden olmuştu. Bükreş'te geçen yıl hükümetin yolsuzluktan hüküm giyenlerin hapisten çıkmasını sağlayacak kararnamesinden sonra 150 bin kişi sokaklara dökülmüştü. Sosyal Demokrat Parti lideri Başbakan Viorica Dăncilă ‘nın göstericilere hoşgörü gösterilmemesi talimatı verdiği belirtilirken muhalefet çevik kuvvet polisinin şiddetli içeren müdahalesini kınadı. 29 Ocak 2018 tarihinden bu yana başbakanlık makamında bulunan ve Romanya’nın ilk kadın başbakanı olan Dăncilă, dönemin başbakanı Mihai Tudose'nin istifasının ardından bu göreve gelmişti.


8 Ağustos 2018 Çarşamba

BULGARİSTAN MAFYASININ LİDERİ BÖYLE YAKALANDI


Bulgaristan'ın en büyük mafya lideri olduğu belirtilen ve Interpol tarafından kırmızı bültenle aranan Dimitar Zhelyazkov'un İstanbul'da sevgilisi ve 6 adamıyla birlikte yakalanmasıyla ilgili ayrıntılar ortaya çıktı. Edinilen bilgilere göre Bulgaristan polisi, özellikle Varna ve Burgaz gibi şehirlerde faaliyet yürüten mafya lideri Dimitar Zhelyazkov ve adamlarına yönelik 2 Ağustos 2018 günü operasyon düzenledi. Ülkesinde bazı siyasiler ve polisleri de etkisi altına alan Zhelyazkov'un 18 adamı gözaltına alındı. Ancak mafya liderinin operasyondan dakikalar önce Türkiye'ye kaçmayı başardığı tespit edildi. Bulgar polisi, Dimitar Zhelyazkov'un kullandığı lüks otomobilin plakasını Türkiye'ye bildirdi.
İSTANBUL'DA OLDUĞU BELİRLENDİ
İstanbul Emniyeti Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Bulgaristan'ın en büyük mafya gurubunun lideri olan Dimitar Zhelyazkov'u yakalamak için çalışma başlattı. Plaka tanıma sistemlerinden yapılan incelemelerde, Bulgar polisinin verdiği plakalı otomobilin İstanbul'a girdiği tespit edildi. Organize polisi, Dimitar Zhelyazkov'un 2 yıl önce Bulgar polisiyle girdiği silahlı çatışmada karnından yaralandığını, böbreğine isabet eden kurşun nedeniyle karnında uzun süredir iyileşmeyen bir yara olduğu bilgisini aldı. Bu kritik bilgi üzerine, polis Zhelyazkov'un hastane yakınında otel tercih edeceğini değerlendirdi. Bakırköy'deki hastane bölgelerinde bulunan tüm otellere polis ekipleri yerleştirildi. Sevgilisi ve 6 adamıyla konaklamak için Bakırköy'de 5 yıldızlı bir otele gelen Dimitar Zhelyazkov kıskıvrak yakalandı. Dimitar Zhelyazkov Interpol kırmızı bülten prosedürü gereği işlemlerinin yapılması için cezaevine gönderildi. Zhelyazkov'un sevgilisi ve 6 adamı ise İstanbul'a gelen maskeli Bulgar polisi tarafından teslim alındı. Bulgaristan’dan gelen özel erkip, Zhelyazkov ve adamlarının kullandığı lüks 3 otomobil ile birlikte ülkelerine döndü.
Nihat ULUDAĞ / HABERTÜRK

5 Ağustos 2018 Pazar

CHP ÖRGÜTLERİ ORTAK AKLI ARIYOR


Cumhuriyet Halk Partisi‘nde seçim sonrası yaşanan kırılma ve akabindeki olağanüstü kurultay tartışmaları örgüt toplantıları ile ele alınıyor. Belirlenecek tavrın ne olması gerektiğini il ve ilçe yönetimleri üyelere danışarak tespit etmeye çalışırken bu kapsamdaki toplantılardan biri İstanbul’da CHP‘nin yerelde iktidar olduğu Beylikdüzü’nde de yapıldı. Eski ve yeni milletvekilleri ile il ve ilçe parti yöneticilerinin de katıldığı toplantıda mevcut durum sorgulanırken Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu sürecin ne olması gerektiği noktasındaki görüşlerini aktardığı konuşmasında parti yönetimine ‘ortak akıl masası‘ önerisi yaptı. CHP’de siyasi ahlak ve öncelik sorunu yaşandığını da ifade eden İmamoğlu partide yaşanan moral bozukluğuna rağmen yerel seçimlerde Beylikdüzü olarak oy artışı sağlayarak tekrar başkanlığı alacaklarını söyledi. Çok yoğun bir çalışma temposu ile seçime hazırlandıklarını ifade eden Başkan İmamoğlu kamuoyu araştırmalarına göre ibrenin kendilerinden yana olduğunu da belirtti.
          SADECE YERELİ DEĞİL GENELİ HEDEFLEMELİYİZ 
İmamoğlu 30 Ağustos itibari ile seçim startını vereceklerini de  vurgulayarak ; “Tüm kampanya modellerini hayata geçireceğiz. Tüm örgütü vatandaşın da katılımı ile sandığa hazırlayacağız. Kamuoyu ve saha verilerine göre belediye hizmetlerimizden ve yönetim anlayışımızdan yüksek düzeyde bir memnuniyet var. Proje uygulamada çok donanımlı bir süreç yönettik. Örgüt, halk, gönüllüler ve belediye kadroları ile örnek bir seçim sürecine imza atacağız. Bu iktidar sürecidir. Yerel sorunlar ve içinde bulunduğumuz durum seçimi etkileyecektir. Ancak bütünleşebilen karakter yapımız ile başarıyı yakalayacağımıza inanıyorum. CHP  yerel seçimde Beylikdüzü’nü değil başta İstanbul büyükşehir olmak üzere tüm ülke genelindeki başarıyı hedeflemeli. Çok farklı kesimlerden destek alıyoruz, bunu sahada yaşayarak göreceksiniz. Yaza rağmen Beylikdüzü belediyesi olarak en aktif süreçteyiz. Önümüzdeki günlerde Milyonu geçen katılımcı sayısı ile etkinlikler düzenleyeceğiz” dedi.
          İL BAŞKANLARI GELECEĞİMİZİ İPOTEK ALTINA ALDI 
CHP Beylikdüzü üyeleri de toplantıda dile getirdikleri görüş, öneri ve eleştiriler ile interaktif bir görüntü oluşturdular. Çoğunluk partinin yerel seçimler öncesi içinde bulunduğu tartışma ortamını doğru bulamazken bu düşünceye karşı olanlar da vardı. Yenilen ve tercihlerde yanılanların peşinden gidilmemesini isteyenler bu durumu içlerine sindiremediklerini, 9 seçim kaybettikten sonra değişim istemenin suç olmadığını belirttiler. “Ekip olarak genel başkan istifa etmeli. Ülke olumsuzluklar içinde iken nelerle uğraşıyoruz. Bu kafa, bu tüzük ve bu yönetimle daha çok yeniliriz. Değişime karşı çıkan il başkanları partimizin geleceğini ipotek altına almıştır “ diyenler ile bu taleplere karşı çıkanlar arasında süre tartışmalarının da yaşandığı toplantıda demokrasi, insan hakları ve cumhuriyet kazanımları tehlikedeyken yaşanan bu tartışmaların yersiz olduğuna da vurgu yapıldı. Genel merkezdeki imza tartışmalarında her iki tarafı da suçlayanların olduğu toplantıda yürüyen sürecin olgun CHP görüntüsü vermediği belirtilerek ortak aklın öne alınması gerektiğine vurgu yapıldı.
          BELEDİYE BAŞKANLARI YAŞANANLARA TEPKİ VERMELİ 
Eleştirilere çözüm sunarak yanıt verilmesi de istenen toplantıda başarının da, başarısızlığın da ortak olduğuna dikkat çekilerek yaşanan sürecin CHP’yi yıpratacağı ifade edildi. Bu durumun CHP’li yerel yönetimlere de zarar vereceği görüşünün öne çıktığı toplantıda CHP’li belediye başkanlarının yaşananlara tepki vermesi gerektiği vurgulanırken, hemen kongreye gidilerek birlik ve beraberliğin sağlanması da istendi. Partinin mükemmel bir seçim süreci yaşadığını, sonrasında ise bunların olmaması gerektiğini ifade edenlerin de olduğu toplantı ‘Ülke elden gidiyor. Milletin geleceği tehlikededir’ tespitiyle devam etti. Bazı partililerin önceden yaşanabilecek kırılmaları tahmin ettikleri ancak bunu bu kadar erken beklemediklerini de dillendirdikleri toplantıda, seçim gecesi ana kavşakların tutularak adeta bir darbe yapıldığına da dikkat çekildi. Dokunulmazlıklar ve süreç hatırlatması da yapılan toplantıda siyasette geleceği okuyamamanın faturasının ödendiği belirtilerek Enis Berberoğlu’nun tutukluluğuna atıfta bulunulup “Türkiye’nin bu noktaya geleceğini bilmemiz gerekiyordu” dendi.
          'MİLLET İTTİFAKI' BU KADAR ERKEN DAĞILMAMALIYDI 
CHP’nin kayyuma kalacağı iddiasının bir utanç olduğu da belirtilen Beylikdüzü toplantısında Eren Erdem ve Barış Yarkadaş örneği üzerinden seçim öncesi yapılan milletvekili aday tercihleri de eleştiri konusu oldu.  “Mehmet Bekaroğlu ve İlhan Kesici kim? Tercihleri sorgulamalıyız.“ diyen partililer millet ittifakının bu kadar erken dağılmasına seyirci kalınmasına da tepkiliydi. Siyasette kimsenin bulunmaz hint kumaşı olmadığına dikkat çekilirken, toplumun umudunun tazelenmesi ve kasaba politikacısı mantığının derhal terkedilmesi istendi. Seçim yenilgisinin çok sert bir şekilde eleştirildiği toplantı Karaoğlan hatırlatmasıyla ideolojik olarak da CHP ‘nin masaya yatırıldığı bir süreçti. “Parti politikamız nedir?” diye soran üyeler örgütlenme modeli önerisi yaparlarken, yerel seçimde iktidar olamayanların genelde hiç olamayacakları vurgusuyla partinin varoşlardan oy alamıyor olmasına dikkat çektiler.
         CHP'LİLİK, PARTİ VE MÜCADELE KÜLTÜRÜ ZAYIF 
Doğu ve güneydoğuda sandıklara sahip çıkılamadığının da iddia edildiği toplantı CHP‘nin hala kurumsallaşamadığı iddiasıyla da dikkat çekti. “Parti kültürü ve mücadele kültürü olmalı. Ortada bir yenilgi, cenaze varken kurultay çağrısı yapıldı” diyen bir üye değişim şart, ancak zamanlamanın ve bu konudaki tartışmaların yanlış olduğunu belirtti. Bu tartışmalar sırasında partililerin birbirlerini kırmamaları da istenen toplantıda dikkat çekilen bir konu da CHP’lilerin seçkin ve değerli bir topluluk olduğuydu. Yapılan konuşmalarda sürecin ve değerlerin yıpratılmaması istenirken, iktidarın kirli bir enformasyon süreciyle CHP’yi güdülemeye çalıştığı, oysa Türkiye’nin gerçekte demokrasiden yana olanlar ile olmayanlar arasındaki cepheleşmeyi yaşadığı ifade edildi. Yaşanan hayat pahalılığı ve zamlara da değinilen toplantıda sokağın gündemine dönülmesi istenirken ‘Aşagılanmış, horlanmış vatandaşlar olmayacağız’ vurgusu dikkat çekti.
          İNSANLARIMIZI VE İNANANLARIMIZI KAYBETMEMELİYİZ
Zaman zaman yaşanan tartışmalar nedeniyle tansiyonun bir hayli yükseldiği CHP Beylikdüzü örgüt toplantısında 129 milletvekilinin yaptığı imza açıklaması ile kurultay delegelerinin iradesine ipotek koyduğu da ifade edilirken, bir üyenin “Meclis işlevini yitirdi. 24 Haziran gecesi kırılganlık yaşadık. Çok güzel bir duruş ve seçim çalışmasının ardından seçmeni kaybettik. Cumhuriyet gitmiş, iktisadi teşekküllerimiz gitmiş, her şey kaybedilmiş. Ancak insanlarımızı ve inananlarımızı kaybetmemeliyiz. Şimdi yapılması gereken seçim sonuçlarını sağlıklı değerlendirmek, kırgın vatandaşlarımız nezdinde gönüllerin kazanılmasıdır. Kamuoyunda partimizi değerlendirenlerden akıl öğrenecek değiliz. 77 başarısını temel almalıyız. İmza sayısı tartışması iyi şeyler değil. Kemal bey olağanüstü kurultayı toplamalı. Yolu biz bulalım bize kimse yol göstermesin. Beklentilere umut olmak zorundayız. Yeni yüzlere ihtiyacımız var. STK’lar, demokratik kitle örgütleri ve sendikalara gitmeliyiz” sözleri günün önemini vurgulayan en dikkat çekici konuşmaydı.
         ERKEN YEREL SEÇİM KAPIDA , TOPLUMSAL HEYECAN YİTİRİLDİ
Kadın üyelerin cumhuriyet değerlerinin yitirildiği bu süreçte daha aktif olması istenen toplantıda çeşitli eylemler ile gündemin belirlenmesi ve bu konuda inisiyatif kullanılması gerektiği belirtilirken, “Adayımız ve parti genel merkezimizin yaptığı abuk sabuk açıklamalar nedeniyle 24’ ü akşamı büyük çöküntü yaşadık. Bu şekliyle değişim hareketi gündeme almak bizi yaralar. Bin parça olduk” dendi. Geçmişte yapılan yanlışların bedelinin ödendiği iddia edilen toplantı oturum başkanı Turan Taşkın Özer'in örgüt kültürü hatırlatması ile devam ederken yapılan konuşmalarda toplumda heyecan, istek kırıklığı olduğuna dikkat çekilerek “Bu durumu gidermeliyiz” dendi. Toplantının uzaması ve 3 saatlik zaman dilimi toplantıyı izleyenlerin sayısındaki düşüş ile dikkat çekerken bir diğer dikkat çekici öneri de genel merkez ve İnce’ye verilen desteğin geri çekilmesi ile üçüncü bir aday arayışı önerisiydi. Günün özeleştirileri içerisinde “Gençleri ögütüyoruz. Birbirimizi sevmiyor, çocuklarımızı partiye getirmiyoruz “ sözleri toplantıya damgasını vururken iktidarın yerel seçimler için Mart ayını beklemeyeceği ve Kasımda seçim olacağı iddia edildi. Toplantıda hatalardan ders alınması istenerek bütün parti örgütlerinin aynı gün toplanarak bir arama konferansı yapılması önerilip CHP Beylikdüzü İlçe Örgütü Danışma Kurulu’nun hazırladığı 24 Haziran seçim süreci öncesi ve sonrasındaki değerlendirmeleri içeren parti yöneticilerine tavsiyelerin de yer aldığı rapor okundu.