16 Ağustos 2024 Cuma

Peevski'nin Gaytanski üzerinden HÖH (DPS) kurucu ve onursal başkanı Ahmed Doğan'ı siyasetten tasfiye etme operasyonu

Bulgaristan'da önceki gün başlayan yolsuzluk soruşturması gündem oldu.
Bulgaristan Başsavcılığı, Mafya ve Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu'nun tespitleri sonucu hazırladığı rapor doğrultusunda iş insanı Rumen Gaytanski'nin Sofya'daki mülklerinde arama yapıldı.
Bu operasyona eş zamanlı olarak Kırcali'de de Belediye eski Başkanı Hasan Aziz ile bağlantısı olan şirketlerin ofislerinde de arama yapıldı.
Operasyon sadece bunlarla da sınırlı değil. Soruşturmayı yürütenler, devlete ait Bulgaristan Kalkınma Bankası'nın eski müdürü Stoyan Mavrodiev'in ofisini de bastı.
Neler olduğu anlaşılmaya ve analiz edilmeye çalışılırken Bulgaristan Başsavcılığı BTA'ya yaptığı açıklamada, Bulgaristan Kalkınma Bankası'nın geçmişte verdiği 148,5 milyon leva (74,3 milyon euro) tutarındaki kredinin akıbetinin araştırıldığını bildirdi.
Yani sizin anlayacağınız Mafya ve Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu, 9 Ağustos günü Bulgaristan Kalkınma Bankası tarafından verilen kredinin makul bir ihlal varsayımı olduğunu, böylece söz konusu ihlal ile devlete büyük zarar verdirildiği tespiti yapmış.

Krediler, Rumen Gaytanski ile bağlantısı olan 'Roadway Construction' şirketine verilirken kredinin bir kısmı, Varna Termik Santrali’nin Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi (HÖH /DPS) onursal başkanı Ahmed Doğan tarafından satın alınmasının finansmanı için kullanıldığı da iddialar arasında.
Bu operasyon sonucu mallarına el konulan Rumen Gaytanski hala hazırda firararda, bir de malına dokunulmayan ancak attığı kredi imzası nedeniyle hakkında soruşturma yürütülen Bulgaristan Kalkınma Bankası'nın eski müdürü Stoyan Mavrodiev aranıyor. 
İkisinin de yurtdışında olduğu iddia ediliyor.
Bulgaristan basınında yer alan haberlere ve kamuoyuna yansıyan bilgilere göre olayı siyaseten ve bizler açısından analiz ettiğimizde bu operasyon için Hak ve Özgürlükler Partisi (HÖH) içerisindeki hesaplaşma zirveye çıktı diyebiliriz.
Bu olay Meclist'e hükümet oylaması sırasında gün yüzüne çıkan ve 15'e 30 bölünmeyle sonuçlanan HÖH parlamento grubu içindeki çatlağın devamında Doğan ile Peevski arasında açık savaş ve derin bir ayrılığın işaretidir.
Bu oylamada Peevski'nin talimatlarına uyan 30 milletvekili ile bazı belediye başkanlarının siyasi tavrını geleceğe nasıl yansıyacagı merak edilirken, Türkiye'de Bulgar derin devletinin HÖH'ü bölüp paramparça ettiği değerlendirmesi yapılıyor.
Bu kadarla da degil, bu durum aynı zamanda Hak ve Özgürlükler Hareketi'nin Onursal Başkanı Ahmet Doğan ile mevcut eşbaşkanlardan Delyan Peevski'nin parti içi mücadelesinin bürokrasi üzerinden de güç gösterisine dönüşmesi.
Batı ittifakı ile uzlaştığı ifade edilen Delyan Peevski'nin bir dönem Bulgaristan Ulusal İstihbaratı DNS'nin yetkilisi olması da olayı daha da ilginç hale getiriyor. 
Elinde rakipleri hakkında yüzlerce dosya olduğu iddia edilen Delyan Peevski'nin Ahmet Doğan'ı gerek partiden, gerekse de Bulgaristan siyasal yaşamından silip silemeyeceğini, ya da partiyi tamamen kontrol altına alıp alamayacağını zaman gösterecek.
Ancak bana ifade edilen bir bilgiye göre HÖH'ün Kurucu ve Onursal Başkanı Ahmet Doğan Bulgaristan ve Türkiye'de yaşayan taraftarlarına verdiği mesajda genç kadrolar ve pırıl pırıl bir ekip ile geleceğe yürüyecek bir HÖH sözü verdi. 
Bekleyip göreceğiz.

15 Ağustos 2024 Perşembe

Türkler olarak Schengen Vizesi'nde yaya kaldık!

Schengen macerasında kim nerede ne zaman hata yaptı? Umutlu günlerin zirve­sinden umutsuzluğun kuyusuna nasıl dü­şüldü? AB'nin malum çifte standartları­nın yanında, kolay vatandaşlık kampanya­ları ile Brüksel'in değirmenine su taşıyan politikalar işi bu noktaya nasıl getirdi? AB'nin "Schengen bölgesinin güvenliği ve düzenini koruma gerekliliği" dediği gerek­çeler ne kadar haklı? Oturup salim kafayla düşünmek lazım. Yoksa bu kopuş, telafisi imkansız bir noktaya sürükleniyor...

İstanbul'dan gelen Türk arkadaşıma hay­retle sordum: "Tanıdığım pek çok kişi ay­lardır Schengen vizesi alamıyor, çoğu ret yedi. Sen nasıl bu kadar çabuk hallettin?" Güldü: "Benim Schengen'e ihtiyacım yok ki, ben Gürcistan vatandaşıyım. 90 güne ka­dar Avrupa bize vizesiz!".
Bir anlık şaşkınlıktan sonra hafızamın kepenklerini araladım. 2003'teki "Gül Devrimi" sonrası Gürcistan'da iktida­ra Mihail Saakaşvili gelmiş, 2013'te sona eren iktidarında yabancı iş insanlarını teş­vik etmek için mavi boncuk gibi vatandaş­lık dağıtmış, bizimki de o furyada Rusya'da yaşayan pek çok Türk iş insanı gibi, bir yo­lunu bulup pasaportu kapmıştı. O günler­de bu iş bizim gibi vizyonsuzlara, manasız gelmişti. Meğerse bizimkine büyük ikra­miye vurmuş; sonra anladık!

Bu işin artık standardı kalmadı

O yıllarda 'dünyalığı epeyce sağlam' bazı arkadaşlar ise 2013'de Macaristan, devlet tahviline yatırım karşılığı oturma izni prog­ramı ilan edince hemen üstüne atlamıştı. Onlara da dudak bükmüştük. Ne gereği var­dı bir programa 250 bin euro bağlamanın? Türkiye zaten (2005 sonunda) AB ile tam üyelik müzakerelerine resmen başlamıştı. Schengen muafiyeti zaten ufuktaydı.
Yıllar geçti, köprünün altından çok su­lar aktı, bazı köprüler yıkıldı, biz yanıl­dık. Schengen'e giriş vizesini "bir yolunu bulup" alanların yanına kar kaldı. Türki­ye'nin Schengen sıkıntısı, büyük bir krize evrilirken, artık bu işin pek bir standardı da kalmadı.
Türk pasaportu taşıyanlar açısından ya­raya tuz basan sadece Gürcüler ve savaş mağduru Ukraynalılara kapıların açılma­sı değil. Liste uzuyor: Arnavutluk, Bos­na-Hersek, Karadağ, Kuzey Makedonya ve hatta Sırbistan vatandaşları bile Schen­gen Bölgesi'nde her 180 gün içinde 90 gün vizesiz kalma hakkına sahip. Biz bu işle uğraşmaya başlarken devlet bile olmayan­lar, bizi solladı. Şu anda tam da okulların açılması arifesinde, Avrupa üniversite­lerinden kabul alan ama vize için rande­vu almayan o kadar öğrenci, katır yüküyle belge taşıdığı halde vize başvurusu redde­dilen o kadar çok iş insanı var ki...

Türk pasaportları yüzde 20 ret yedi

Ve bir büyük darbe de geçen ay sonun­da geldi. Avrupa Birliği, Ermenistan ile vize serbestisi görüşmelerine başlama kararı aldı. Zaten Ermenistan vatandaş­ları şu anda da indirimli tarife ile vize için sadece 35 euro ödüyor. Ayrıca 2023 vize ret oranı onlar için yüzde 14'te kal­dı. Oysa Türk pasaportları yüzde 20, Rus pasaportları yüzde 30 ret yedi. AB kay­naklarından gördüğüm kadarıyla bu oran Hindistan için bile yüzde 18...
Schengen macerasında kim nerede ne zaman hata yaptı? Umutlu günlerin zirve­sinden umutsuzluğun kuyusuna nasıl dü­şüldü? AB'nin malum çifte standartları­nın yanında, kolay vatandaşlık kampanya­ları ile Brüksel'in değirmenine su taşıyan politikalar işi bu noktaya nasıl getirdi? AB'nin "Schengen bölgesinin güvenliği ve düzenini koruma gerekliliği" dediği gerek­çeler ne kadar haklı? Oturup salim kafayla düşünmek lazım. Yoksa bu kopuş, telafisi imkansız bir noktaya sürükleniyor...
( Suat TAŞPINAR / Dünya )

12 Ağustos 2024 Pazartesi

Balkan : "Atatürk ilke ve inkilaplarına gönülden bağlıyız. Bu vatan bizim. İlelebet cumhuriyetimizi koruyacağız, ilelebet devam ettireceğiz"

Bal Göç Genel Başkanı Prof. Dr. Emin Balkan Rumeli Türkleri'nin Türkiye Cumhuriyeti'ndeki konumu ve yeri ile bu güne kadar üstlendikleri önemli ve tarihsel görevlere rağmen bazılarının hala kendilerini öteki olarak gösterme çabası içinde olduklarını ifade ederek "Bizi yabancı unsur gibi göstermek isteyenleri hiç bir zaman dikkate almadık, almıyoruz da. Bu vatan bizim. İlelebet cumhuriyetimizi koruyacağız, ilelebet devam ettireceğiz" dedi.


Divan yazmanlıklarını Hatice İnan ve Sema Adalı'nın yaptıkları Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu 7. Olağan Genel Kurulu'nda Divan Başkanlığı yapan Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği (Bal Göç) Genel Başkanı Profesör Doktor Emin Balkan yaptığı konuşmada son 200 yılda Balkanlar'da emperyalist devletlerin kışkırtması ile yaşanan gelişmelerin biz Türkler açısından tam bir kan ve gözyaşı süreci olduğunu söyledi. 
Prof. Dr. Balkan bu süreci özetlerken "Bizim için maalesef kara bir talih. Balkan Türkleri bu dönemde Balkanlar'da acının ve gözyaşının hakim olduğu bir süreçte 2. sınıf insanlar olarak yaşam sürdüler. Bunun sonucu olarak yaşanan göçler ile 93 harbinden itibaren yeniden geriye, Anadolu'ya göçenler, evlad-ı fatihanlar olarak bu gün Türkiye nüfusunun 3'te birini oluşturmaktayız. Bu toplumun en büyük özelliği de kurtuluş savaşını yürüten Başkumandan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olan önder kadronun da kendilerinden olması. Büyük bir gurur bizim için. Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu güne 100 yıl geçti biz hep cumhuriyetin gelişmesi, ilelebet devam etmesi açısından Balkan Türkleri olarak Türkiye'de önemli görevler üstlendik. Camiamızın bu görevi halen de devam ediyor. Bizler Balkanlar'dan göç ettik evet, ancak oralarda halen 15 milyona yakın akraba ve soydaş topluluğu yaşıyor. Onların da en büyük güvencesi Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milletinin ilgi ve alakası. Orada onların her zaman yanındayız ve 1. sınıf vatandaş olarak yaşam sürmelerini de çok arzu ediyoruz. Bizim büyüklerimizin Balkanlar'da yüzyıllardan beri gösterdiği bir husus daha var. Biz üst kimlikte 'Ne mutlu Türküm ' demişik. 'Elhamdülillah Türküm' demişik. Alt kimliklerimiz ile ise hiç uğraşmadık. Anadolu'ya geldik biz yine kimseye karşı etnik ayrımcılık, bölgesel ayrımcılık yapmadık, yapmayız da. Ama son yıllarda hem Balkanlar'da hemde ülkemizde bizi alt kimliklerimiz ile ötekileştirmeye çalışanlar var. Ancak biz buna karşı topyekün cumhuriyetin bekçileriyiz. Bunu da ifade etmek isterim" dedi.
Bal Göç Genel Başkanı Prof. Dr. Emin Balkan konuşmasının devamında camia olarak vatan ve bayrak kaybının ne demek olduğunu çok iyi bildiklerini de ifade ederek Balkan Türkleri'nin bu nedenle milli ve manevi duygularına çok sıkı bir şekilde gönülden bağlı olduklarını vurgulayıp "En önemli husus da Atatürk ilke ve inkilaplarına olan gönül bağımızdır. Bunu da özellikle ifade etmek isterim"dedi.
Prof. Dr. Balkan Balkan Rumeli Türkleri'nin Türkiye Cumhuriyeti'ndeki konumu ve yeri ile bu güne kadar üstlendikleri önemli ve tarihsel görevlere rağmen bazılarının hala kendilerini öteki olarak gösterme çabası içinde olduklarını ifade ederek "Bizi yabancı unsur gibi göstermek isteyenleri hiç bir zaman dikkate almadık, almıyoruz da. Bu vatan bizim. İlelebet cumhuriyetimizi koruyacağız, ilelebet devam ettireceğiz" dedi.

7 Ağustos 2024 Çarşamba

Balkanlardan gelenler baba evine dönenlerdir!

Can TOPAKTAŞ

1789 Fransız Devrimi sonunda tüm Avrupa’yı saran milliyetçilik akımları, Balkan coğrafyasında 500 yıl geçiren Türkleri derinden sarstı. Bugün Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Arnavutluk, Sırbistan, Kosova ve Bosna-Hersek olarak tanıdığımız ülke ve bölgelerden göç ederek ‘babaevine’ dönen ‘soydaşlar’ geride, yüzlerce kültürel eser, gözyaşı ve akraba bıraktı. 1 milyon 500 bin kişi yola çıktı ancak Anadolu’ya 400 bin kişi ulaşabildi. Geriye kalan 1 milyon 100 bin kişinin akıbeti konusunda herhangi bir şey söylememe gerek yok sanırım.
Mora Yarımadası’ndaki Türk katliamı ve Girit’te neler olduğunu, 1960-1974 arasında Kıbrıs’ta kimlerin ENOSİS diye ortaya çıkarak ‘yarım kalmış’ katliamlarına devam ettiklerini, 1912-1915 arasında özellikle Adana, Tarsus, Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Mersin’de Fransa destekli yerli unsurların örgütlenerek intikam taburları oluşturduklarını en azından ben unutmadım.
Van Gölündeki Akdamar Adasında Türk ve Kürt kızlarına neler yapıldığını da bi zahmet öğreniverin. Çok yakın bir tarihte Bosna’da yaşanan ve 50 bin Boşnak kadına Sırpların hangi yöntemlerle saldırdıklarını, Srebrenitza’da yaşananları, Dağlık Karabağ’daki Hocalı katliamını da unutmayın.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kazım Karabekir, Refet Bele, Celal Bayar, İsmet İnönü, Rauf Orbay, ‘İngiliz Kemal’ ve isimsiz binlerce şehidimize çok şey borçluyuz.

BRTK DİMDİK AYAKTA

Konumuz, Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu’nun (BRTK) 7. Olağan Kongresi. 27 Temmuz 2024 tarihinde Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde (AKKM) gerçekleşen toplantının ağır misafirleri vardı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, İYİ Parti Milletvekili Lütfü Türkkan ve Selçuk Türkoğlu, Hak ve Özgürlükler Partisi (HÖH) Eş Genel Başkanı Cevdet Çakırov, Bulgaristan eski Başbakanı Nikolay Denkov, Bulgaristan’ın Bursa Ticari Ataşesi Lyubomir Yubenov, BRTK Başkanı Sabri Mutlu, İTN Milletvekili Taner Türkoğlu, HÖH Milletvekilleri Bayram Bayram ve Hamid Hamid, Kosova Cumhuriyeti Topluluklar Danışma Konseyi Temsilcisi İbrahim Ömer, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Avrupa Parlamentosu (AP) Milletvekili, Avrupa için Liberaller ve Demokratlar İttifakı (ALDE) Partisi Eş Başkanı ve Avrupa Parlamentosu Hukuk Komisyonu Üyesi İlhan Küçük, CHP Genel Başkan Yardımcıları Gökhan Zeybek, Prof. Dr. İlhan Uzgel, Zeliha Aksaz Şahbaz, CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, CHP Bursa milletvekilleri Nurhayat Altaca Kayışoğlu ve Hasan Öztürk, CHP Nilüfer İlçe Başkanı Özgür Şahin, BRTK Yönetim Kurulu Üyesi gazeteci İsmail Korkmaz, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, Kestel Belediye Başkanı Ferhat Erol, Edirne Büyükşehir Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Bilecik Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı, Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Şükrü Erdem, Kozlukkebir Belediye Başkanı Erdem Hüseyin, Zafer Partisi İl Başkanı Cihat Gazi, İYİ Parti İl Başkanı Dr. Mehmet Hasanoğlu, Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Prof. Dr. Emin Balkan, BALKANTÜRKSİAD Başkanı Fatih Şakir, RUMELİSİAD Başkanı Zarif Alp, Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Bursa Şube Başkanı Hasan Kara, Göçmen Türkleri Dernekleri Federasyonu Başkanı Salih Öztürk, Tunaboylular ve Deliormanlılar Derneği Başkanı Süleyman Ulusoy, FİL-DER Başkanı Mümin Tenekeci, İnaner Tekstil Yönetim kurulu Başkanı Süleyman İnan ve 300’e yakın davetli, Türklerin Balkanlardaki yeni girişimlerini ve Türkiye’de atılan adımları konuştular.

İLK TÜRK CUMHURİYETİ

İlk Türk Cumhuriyeti olan ’Batı Trakya Türk Cumhuriyeti’, Osmanlı Devletinin Balkanlar’da yaptığı son ve en önemli siyasi hamlesi oldu. Enver Paşa, Kuşçubaşı Eşref Bey ve Süleyman Askeri Bey’in gayretleriyle 1913 yılında kurulan devlet, önce Osmanlı Devletine bağlı bir yönetim, ardından da bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürdü. Balkanlar’daki ilk Türkçe gazete ise Tuna Gazetesi. 1871 yılında yayın hayatına başladığında büyük ses getirdi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bunları biliyor olmalı ki; "Balkanlar'daki soydaşlarımız, akrabalarımız Türklerdir. Kendi yaşam biçimleri vardır. Kendi inançlarını yaşama biçimleri vardır. O coğrafyaya, Arap kültürünü dayatmaya çalışmak ve bir ümmet üzerinden bağ kurmaya çalışmak sağlıklı bir iş değil. İnandıkları gibi ibadetlerini yaparlar, diledikleri gibi yaşarlar. Oranın giyimine, kuşamına karışamayız. Yediğine, içtiğine karışamayız. Balkanlar özgürdür, boyunduruğa gelmez. Balkanlar'ın ne kadar özgürlüğe düşkün olduğunu merak eden varsa Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatına baksın" dedi.
Siyasi rekabet içinde oldukları sağ ve muhafazakar parti başkanlarına ‘size oradan ekmek yok’ demeye getirdi.
Baba tarafından Üsküp, anne tarafından Selanikli olan Özel, soydaşlara net mesajlar verdi, onlara umut aşıladı.

BALKANLARDA 15 MİLYON TÜRK

Divan başkanlığını Prof. Dr. Emin Balkan’ın yaptığı genel kurulun en çarpıcı yanı CHP Genel başkanı Özel’e gösterilen ilgiydi. Salona ilk gelen Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın elini sıktı daha onlarca kişi gelip Özel’le konuştu, kimseyi kırmadı hatta arka sıralarda oturanlarla da ayağa kalkarak selamlaştı.
Kürsü hiç boş kalmadı. Süre kısıtlaması koyulmadığı için de mikrofona gelenler içlerinde ne varsa döktü.
Divan Başkanı Prof. Dr. Emin Balkan, açılış konuşmasında Türkiye nüfusunun 3’te birini Balkanlar’dan gelenlerin oluşturduğunu, son tahminlere göre yine Türkiye’ye yakın coğrafyada 15 milyon Türk’ün yaşadığını dile getirdi. Milli ve manevi duygularının kuvvetli olduğunu kaydeden Balkan, laik Cumhuriyete bağlı olduklarını, alt kimliklerle uğraşmadıklarını, vatan söz konusu olduğunda hemen harekete geçeceklerini söyledi. Sözlerini ‘Vatan bizim’ diye tamamladı, büyük alkış koptu.

300 DERNEK KURULDU

Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu (BRTK) Genel Başkanı Sabri Mutlu da misafirleri tek tek saydıktan sonra 52 İl’den delegeleri olduğunu, 300 dernekte örgütlendiklerini ve 11 bölgede federasyon çatısı altında yollarına devam ettiklerini söyledi. Makedonya’dan gelenlerin çifte vatandaşlık sorunu yaşadıklarını anlatan başkan, Bulgaristan’da ceza alanlar olduğunu, HÖH milletvekillerinin konuya eğilmelerini istedi.

KÖKLER UNUTULMAZ

CHP Genel Başkanı Özgür Özel kürsüye davet edildiğinde salon tıklım tıklım doldu.
Özel, özetle şunları söyledi;
"Manisa'daki MAK-GÖÇ'ün, Akhisar'daki BAL-GÖÇ'ün üyesi bir kardeşiniz olarak, bugün kökleri bir yanıyla Üsküp'e bir yanıyla Selanik'e dayanan bir Balkan Türkü olarak aranızda bulunmanın heyecanını yaşıyorum. Kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra CHP Genel Başkanlığı koltuğunda oturan ilk Balkan Türkü olarak sizleri selamlamanın gururunu yaşıyorum. Vatanın değerini en iyi vatan kaybedenler bilir. 550 yıllık tarihi bir, bilemedin iki bavula sıkıştırıp, alıp onu gurbet ellere gelmek, oralarda tutunmak, oralarda çalışmak, oralarda özünü kaybetmemek, geldiğin yeri unutmamak, vardığın yerin hem parçası hem tutkalı olmak, o ülkenin birliğine, bütünlüğüne, barışına katkı sağlamak aç da işsiz de yoksul da kalsa suça bulaşmayı aklından dahi geçirmemek, acından ölse de dilenmemek ama bir aç varsa bir somun ekmeğini bölmeden yanından geçmemek; Balkan Türkü olmak demek, böyle bir şey demek.”
Balkanlar’dan gelenleri en iyi özetleyen tümcelerdi. Bursa’yı bir sanayi kenti haline getirirken tercih edilen mühendis, ustabaşı ve işçi hep onlardı.
Özel devamla; "Bu dernekler bizim akrabalığımızı unutmamak açısından önemli. Bu organizasyonu çok önemsiyorum. Konfederasyonunun federasyonları var. Edirne, İstanbul, Sakarya, Samsun, Adana, Ankara, Eskişehir, Bursa ve İzmir'de var. Her birisiyle temas halindeyiz. Kimine gidiyor, geliyoruz. Kimine aidat ödüyoruz. Kimini Ankara'da ağırladık. Kimiyle dünyanın öbür ucunda kucaklaştık. Daha önce de söyledim; Belediye başkanlarımız Balkanlar’dan gelenlerin bir istekleri olursa hemen yapsın dedim. Balkan Türkleri ne istiyorsa yapılacak. Çünkü onlar toplum yararına çalışırlar” dedi.

NETANYAHU’YU ALKIŞLAYANLAR!

CHP Genel Başkanı Özel, uluslararası konularda da görüşlerini paylaştı.
Birleşmiş Milletler’in (BM) 29'uncu yılında 11 Temmuz'u yani ‘Srebrenitsa Soykırımını Hatırlama ve Anma Günü’ ilan ettiğini kaydeden Özel, “30 yıl sonra analım diyorlar. Daha önce neredeydiniz?” diye sordu. Filistin'de büyük bir katliam hatta soykırım yaşandığını, dünyanın gözü önünde 40 bin kişinin yok edildiğini hatırlatan Özel; “Geçtiğimiz gün, Amerika Temsilciler Meclisi'nde bir baktık, Netanyahu denen bebek katili, birileri tarafından avuçları patlarcasına alkışlanıyor. Netanyahu'yu alkışlayan herkes soykırım suçunun ortağıdır. Soykırım suçunu işleyen, Filistinli bebeklerin kanı elinde olan Netanyahu'yu alkışlayanları kınıyorum” dedi.

AZINLIK OKULLARI

1995 yılında 231 azınlık okulu faaliyet gösterirken bugün, Yunanistan'da 86 azınlık okulu kaldığına da vurgu yapan Özel; “Azınlık okullarının öğretmenleri Türkiye'den mezunlarsa veto edilmeye başlandı. Kendi eğitim sistemlerinden, o tornadan geçmiş olsun istiyorlar” dedi.
Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu’nun (BRTK) 7. Olağan Kongresi, katılımcı ve konuklarıyla daha uzun süre akıllarda kalacak ve sonuçları toplumu etkileyecektir.
11 bölgeden federasyon başkanları, 300 dernek başkanı, Türkiye’den üç siyasi partinin genel başkanı, Bulgaristan eski başbakanı, Avrupa Parlamentosu Hukuk Komisyonu üyesi, üç büyükşehir belediye başkanı, on ilçe belediye başkanı, Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) Eş genel başkanı ve HÖH milletvekilleri ile görebildiğim kadarıyla TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerden 8 milletvekilinin hazır bulunduğu genel kurulu ve orada dile getirilen konuları uzun uzun irdelemek gerekir.

TÜRK BİRLİĞİ MÜMKÜN

Türkler, birarada kalmayı başarabilirlerse; kendi ortak pazarlarını kurabilirler ve yeraltı kaynakları zengin olan coğrafyada ‘Rusya, Çin ve ABD’den icazet almadan’ insanlığa hizmet edebilir, hatta yön verebilirler.
BRTK Başkanı Sabri Mutlu’nun kısa ama etkili konuşması sırasında salonda bulunanlar her kelimeyi pür-dikkat dinlediler. Dünyaya asker ve çiftçi olarak tanıtılan Türkler’in çağı aşan projelere yönelmesi gerekiyor artık. Batı diye tanımladığımız; insanı merkeze alan tüm uygulamalardan elde ettiğimiz çıktıları da değerlendirerek yeni ufuklara doğru yelken açma zamanı geldi de geçiyor haberiniz ola.

MEDENİYET BU DEĞİL!

Fransa kökenli bir bilim insanının Çin’deki bir laboratuvarda ürettiği virüsün (COVİD-19) insanlığı yok edebileceğini, atom çekirdeğini parçalamanın 4000 derece ısı yayabileceğini ve insanı saniyeler içinde eriteceğini (Hiroşima ve Nagazaki), zararlı böcekler çoğaltılarak bir tarım ülkesinin kurutulabileceğini, iklim değişikliğinin gezegen üzerinde derin izler bırakacağını, tatlı su kaynaklarının bir avuç kendini bilmez tarafından ele geçirilebileceğini, ekmeklik buğday başta olmak üzere her türlü taneli bitkinin tohumları üzerinde genetik değişiklikler yapılabildiğini, daha az gıda tüketen ama daha çok çalışan insanımsı varlıklar üzerinde derin araştırmalar yapıldığını, Anadolu’daki yerel ve endemik bitkilerin soğanlı olanlarının çok önceden kaçırıldığını, Bursa’dan Merinos türü koyunun Avustralya’ya götürülerek çoğaltıldığını, Mercimek tohumlarının Kanada’da ekilerek verim alındığını ve Türkiye’ye oradan geldiğini, Dünya’daki tüm bitki türlerinin Norveç’te derin bir mağarada saklandığını, tek tip yiyecek ve giyecek üzerinden yeni yaşam biçimleri oluşturulmak istendiğini, robot teknolojisi ile insana ait bazı el ve beyin melekelerinin onlara yüklendiğini unutmamalısınız.
Batı, neandertal köklerini hiç unutmadı. Homo sapiens olan sizler, bu aşamada bilim ve sanat merkezlerini, üniversiteleri, kütüphaneleri, tıp ve mühendislik okullarınızı oluşturabilir; ekonominizi dolar ve euro üzerinden tanımlamaktan vazgeçerseniz yol alırsınız. Hamasetle bir yere varılamayacağını lütfen artık idrak edin. Üniversiteler arası geçişkenliği artırın, bilgiyi kullanmanın hazzını yaşayın. İcat çıkarın, tarımsal verimi artıran girişimleri destekleyin, matematik, cebir ve kuantum fiziğinde öne geçin. Gençlerin elinden tutun, onlara yol gösterin, alt kimliklerle uğraşmayın, işbirliği yapın, güçlü ülkeler yaratın. Ortaklıklarla yepyeni sinerji yakalayacağınızı da asla unutmayın.

BRTK YÖNETİMİ

Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu’nun (BRTK) 7. Olağan Kongresi’nde yeni yönetim, disiplin ve denetim kurulu üyeleri de seçimle belirlendi.
Başkan Sabri Mutlu güven tazelerken; Yönetim Kurulu Üyeleri; Sami Ömer, İsmail Kocaköse, Kenan Aral, Mehmet Serbest, İsmail Korkmaz, İbrahim Alagöz, Erhan Pekkan, İbrahim Yıldız, Hüseyin Kocaman, Hüseyin Vatansever, Aziz Sağıroğlu, Selçuk Kurtsatar, Şaban Yaprak, Prof. Dr. Koray Başol, Birol Özkardeşler, İbrahim Deliormanlı, Yavuz Cemil Erdem, Olcay Özgön, Ferruh Özkan, Hasan Hoşben, İlker Nişlioğlu, Habibe Aydın, Hasan Uçak, Abdurrahman Demirdak, Naci Kıral, Erol Ulu, Mert Sarıca ve Şaban Koludra’dan oluştu.
Denetim Kurulunda; Arzu Külahçıoğlu Altıntoz, İsmail Sami Tuna, Fatma Kübra Uyumaz Bucak, Oktay Erce ve Günay Uzun görev aldı.
Disiplin Kurulu’nda da; Sevgi Aral ve Atalay Özer, Nedim Dönmez, Ahmet Kara ve Cahit Kılınçarslan yer aldı.

BARIŞ İÇİN SAVAŞ OLMAZ

Barış içinde bir dünya özlemi içinde olduğumuzu anlatan en veciz sözü, Türkiye Cumhuriyetinin banisi, büyük devlet adamı Gazi Mustafa Kemal Atatürk 20 Nisan 1931’de söyledi; “Yurtta sulh dünyada sulh” hafızalara nakşedildi. Kanlı bir tarihten süzülerek geldiğimizi unutmadan, yapıcı ve kollayıcı bir anlayış geliştirmeliyiz. Vatanımızda ve yakın coğrafyamızda olup bitenlere sık sık bakmalı ve olabildiğince caydırıcı bir güç olarak konumlanmalıyız. Hazır ve nazır olmalıyız.
Balkan ülkelerindeki gelişmelere, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki çatışmalara ya da güneyimizdeki savaşlara veya bugünkü haliyle katliamlara sırtımızı dönemeyiz. Büyük devlet olarak ‘durun!’ dediğimizde her iki tarafın silah bırakmasını sağlayabilmeliyiz.
Öncelikle ‘bir olmalı, iri olmalı ve diri olmalıyız.’

5 Ağustos 2024 Pazartesi

Lütfü Türkkan Balkan Rumeli Türkleri'ni Suriyeliler ile bir tutanları 'soysuzlar' olarak tanımlayıp "Biz bu ülkenin gerçek evlatları, gerçek sahipleriyiz. Bundan sonra da böyle olacak" dedi

Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada Balkanlar'dan Anadolu'ya geri dönenleri Suriye'den gelenler ile bir tutanları 'soysuzlar' olarak niteleyen İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, "Onlara bir kez daha hatırlatırım. Bizler Sultan Alparslan 'ın torunlarıyız. Bizler bu türk yurdunun gerçek sahipleriyiz. Bizler sığınmacı değiliz. Bizler mülteci değiliz. Bizler Evlad-ı Fatihanlarız, bu ülkenin gerçek sahipleriyiz. Bu böyle de devam edecek"dedi.
Makedonya Türkü Üsküplü bir ailenin çocuğu olan Türkkan, Balkan Rumeli Türkleri olarak 550 yıldır bedel ödediğimizi belirtererek 1353'te Çimpe kalesini alarak Rumeliye çıkan atalarımızın 550 boyunca uç beyliği yaptığını vurgulayarak, " Hala orada uç beyliği yapanlar var" deyip Kosova Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Topluluklar Danışma Konseyi Başkanı Doktor Atakan Koro ile Bulgaristan'dan gelen konuklara atıfta bulundu.

BALKANLARDA BULGAR VE SIRP ÇETECİLER 1 MİLYON 100 BİN İNSANIMIZI KATLETTİ

Konuşması sık sık alkışlarla kesilen Lütfü Türkkan 1912 yılındaki Balkan savaşlarında 1.5 milyon insanımızın yerinden yurdundan sürüldüğünü, bunlardan sadece 400 bininin Türkiye'ye ulaşabildiğini belirterek 1 milyon 100 bin Türk'ün Bulgar ve Sırp çeteleri tarafından katledildiğini söyledi. 
Konuşmasında Soğuktan, açlıktan, hastalıktan yollarda ölen insanlarımızı da anımsatan Lütfü Türkkan, "Böyle bir katliamı dünya hiç bir zaman hatırlamadı. Maalesef üzülerek söylüyorum bunu hiç bir Türk tarihçisi de yazmadı, yazamadı. Bunu yazmak bir Amerikalı tarihçiye nasip oldu, Jastin Mc Carthy yazdı. Ermeni soykırımı iddiaları karşısında bile onun kitabını kaynak olarak göstermek durumunda kaldık. Gerçek katliam Balkanlar'da yaşananlardır. Ermeni katliamı diye birşey yoktur. Bizler kendi yurdumuzda yeşil sancağı, sonrasında Çanakkale'de Al sancağı yerden aldık, İstiklal harbinde ise göklere çıkarttık. Biz bu savaşların kurmay heyetiydik. Biz cumhuriyetin kurucu iradesiyiz. Lütfen evlatlarınıza anlatın. Sakın ha, kendilerine, göçmen, muhacir, sığınmacı vesaire tanımlamalar yaptırtmasınlar. Biz bu ülkenin gerçek evlatları, gerçek sahipleriyiz. Bundan sonra da böyle olacak. Biz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün akrabaları, soydaşlarıyız, hemşehrileriyiz. Burada bulunan bütün delege arkadaşlarıma, konfederasyon yöneticilerime, federasyon başkanlarıma başarılar diliyorum. Ömrünüz uzun, bereketli olsun. Başarınız daim olsun"dedi.

1 Ağustos 2024 Perşembe

Denkof Bulgaristan Türkleri'nin yaşadığı ve kronikleşmiş bir çok sorunu çözeceklerini belirterek; "Biz sözümüzü tutarız. Yalnız değilsiniz. Biz birlikte Bulgaristan'ız" dedi

Bulgaristan eski Başbakanı Nikolay Denkof Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu genel kurulu nedeniyle geldiği Bursa'da yaptığı konuşmada Bulgaristan Türklerine seslenerek kendilerine destek olunması halinde yeni sosyal güvenlik anlaşmaları, diploma denkliği, isim değiştirme sürecinde değiştirilmiş olan ve daha sonra reddettikleri isimlerini kullanmalarını gerektiren idari prosedürlerin ortadan kaldırılması, yurtdışında doğan çocukların evliliklerinin kaydedilmesi ve kişisel kimlik numaralarının verilmesi için prosedürlerin basitleştirilmesi, D tipi vize ve Bulgar vatandaşlığının yeniden kazandırılması için idari prosedürler ile konsolosluk hizmetlerinin iyileştirilmesi ve hızlandırılması konuları başta olmak üzere yaşanan birçok soruna çözüm vaadetti.


Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde 7. düzenlenen Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu (BRTK) genel kurulunda Bulgaristan siyasetinin duayenlerinden Bulgaristan eski Başbakanı Değişime Devam Partisi (PPDB) Parlamento Grubu Başkanı Nikolay Denkof da vardı. Türk asıllı seçmenler ile sıcak dialoğları dikkat çeken Denkof BRTK delegasyonuna yaptığı konuşmada aldığı davet için teşekkür ederken böylesi organizasyonların gerek Türkiye'de, gerekse de Bulgaristan'da yaşayan Bulgaristan Türkleri ile partisi arasında ilişkilerin güçlenmesi açısından önemli fırsatlar sağladığını söyledi.
Bu güne kadar bu ilişkilerin tek bir parti tarafından adeta tekellestirildiğini belirten Nikolay Denkof bu durumun yakın geçmişte yaşanan etnik çatışmaların geri gelme korkusundan kaynaklandığı tespitini yaparak 
"Artık ilişkilerimizi hepimizin fayda sağlayacağı yeni prensiplere dayalı olarak yeniden inşa etmenin zamanı gelmiştir"dedi.
Denkof bu doğrultuda Bulgaristan Türklerinin siyasi temsilinin tek bir parti ile sınırlı olmaması gerektiğini vurgulayarak bu durumun siyasette tekelciliğe yol açtığını ve seçmenler ile o partinin siyasi liderliği arasındaki ilişkide ciddi bir tahribata neden olduğunu söyledi.
Denkof'un konuşmasındaki ana hatlar şöyle; "Böylelikle seçmenler, siyasi liderliğin çıkarlarına ve geçici heveslerine fazlasıyla bağımlı hale gelmekte ve bu da tekelci liderliğin etnik köken kaynaklı oyları garanti olarak görmesini büyük ölçüde olası hale getirmektedir. Oysa, farklı partiler insanların güvenini kazanmak için yarışmalı ve liderleri seçmenlerin asıl çıkarlarını göz önünde bulundurmaya zorlamalıdır. Bu sayede, seçmenler ve parti liderliği arasındaki ilişki temelinden değişerek halkın lehine düzenlenebilecektir.

Bulgaristan hükümetleri, nüfusun etnik özelliklerini öne çıkarmaksızın düşük gelirli insanları ve geri kalmış bölgeleri desteklemeye öncelik vermelidir. Son üç yılda asgari ücret ve emekli maaşlarını önemli ölçüde artırdık ve 2024 yılında ülkenin daha yoksul bölgelerine çok daha fazla fon tahsis eden yeni bir ulusal altyapı yatırım programı başlattık. 
Bu önlemler, yüksek Türk nüfus oranına sahip bölgeleri ve yoksul Bulgaristan Türklerini önemli ölçüde desteklemiş ve tüm Bulgar vatandaşlarına eşit uygulandığı için herhangi bir etnik gerilim yaratmamıştır. Bölgesel eşitsizlikleri ve gelir eşitsizliklerini azaltmaya yönelik bu yaklaşım, bazı bölgelerdeki Bulgaristan Türkleri’nin kronik hale gelmiş yoksulluğunu ortadan kaldırmak ve yurttaşlarımızın yerel iktidar ağlarına olan ağır bağımlılıklarından kurtulmalarını sağlamak için genişletilebilir.
İki ülke arasındaki iktisadi ve ticari ilişkileri gelişim açısından çok daha büyük bir potansiyele sahiptir. İki ülkenin karşılıklı çıkarları doğrultusunda, Türkiye'nin jeostratejik konumu ve Bulgaristan'ın Avrupa Birliği üyeliği göz önüne alındığında bahsi geçen ikili ilişkiler büyük önem taşımaktadır. İki ülkenin iktisadi ve ticari ilişkilerinden doğan karşılıklı çıkar, her iki tarafın da uzun süredir devam eden sorunlarını çözmek için aktif çaba göstermesini de beraberinde getirecektir. Bu konuda iyi bir örnek, çeşitli yatırımcıların faydalandığı ve düzenli hükümetimiz döneminde hayat verdiğimiz büyük ölçekli yatırımlara yönelik destek programıdır. Destek alan en büyük şirketlerden biri de Şumen yakınlarındaki Alcomet idi. Bu tür endüstrilerin geliştirilmesi, karma nüfuslu bölgelere şüphesiz büyük fayda sağlayacak ve bölge insanı için yeni iş imkanları yaratacaktır. Böylelikle, bölgede daha yüksek bir gelir düzeyi yakalanarak insanların yereldeki ‘feodal ağalara’ olan bağımlılıklarını ortadan kaldıracaktır.
Bu yılın başlarında Bal-Göç ve Bultürk örgütleri ile yaptığımız toplantılarda, birlikte çalışmaya hazır olduğumuz birkaç öncelikli konu olduğunu görmüştük. Bu konuları şöyle özetleyebilirim:
- 2008 Sosyal Güvenlik Anlaşması'nı değiştirmek için müzakereler başlatarak, Bulgaristan'dan yeniden yerleştirilen Bulgaristan Türklerinin Bulgaristan'daki iş deneyimlerinin tanınmasını sağlamak.
- Doktorlar, mühendisler ve diğer düzenlenmiş meslekler için Bulgar diplomalarının Türkiye'de tanınması amacıyla iki ülke arasında müzakereler başlatmak. 
- Bulgaristan Türklerinin, İsim Değiştirme Süreci'nde değiştirilmiş olan ve daha sonra reddettikleri isimlerini kullanmalarını gerektiren idari prosedürlerin ortadan kaldırılması. Bunun tamamen kabul edilemez olduğunu anlıyoruz ve bir çözüm bulmalıyız. 
- Yurtdışında doğan çocukların evliliklerinin kaydedilmesi ve Kişisel Kimlik Numaralarının verilmesi için prosedürlerin basitleştirilmesi ve belediyeler ve devlet yetkilileri eliyle yapılabilecek idari suistimalleri önlemek için Bulgar devleti tarafından bir kontrol sistemi kurulması. 
- D tipi vize ve Bulgar vatandaşlığının yeniden kazandırılması için idari prosedürlerin hızlandırılması. 
- Konsolosluk hizmetlerinin iyileştirilmesi ve hızlandırılması.
Ezcümle, bizler, Bulgaristan Türklerinin bunca yıldır söz verildiği halde karşılanmayan taleplerini, beklentilerini, hayal kırıklıklarını, kolektif travmalarını ve refah içerisinde yaşam isteklerini görüyoruz ve duyuyoruz. Buradan siz değerli hazirunun şahitliğinde belirtmek isterim ki bizler tüm irademizle Bulgaristan'ın tüm unsurları için kapsayıcı, müreffeh ve örnek gösterilen bir demokrasi olması için çalışmaya devam edeceğiz. Yeter ki bize güvenin. Yeter ki birlikte aşamayacağımız hiçbir engelin olmadığına inanın. Bizlere güvenir ve inanırsanız, sesinizin çok daha gür çıktığını göreceksiniz.
Biz sözümüzü tutarız. 
Yalnız değilsiniz. 
Biz birlikte Bulgaristan'ız. ""

31 Temmuz 2024 Çarşamba

HÖH LİDERİ ÇAKIROF BURSA'DAN DÜNYAYA BARIŞ VE KARDEŞLİK MESAJI VERİP BULGARİSTAN'IN İSTİKRARI İÇİN DESTEK İSTEDİ

Bulgaristan Hak ve Özgürlük Partisi (HÖH) Eşbaşkanı Cevdet Çakırof Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu (BRTK) genel kurulunda yaptığı konuşmada camiayı ve soydaşlarımızı selamlayarak başarılar diledi.
Başta Bulgaristan olmak üzere yaşanan sorunların farkında ve bilincinde olduğunu belirten Çakırof, BRTK Genel Başkanı Sabri Mutlu ile Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği ( BAL GÖÇ) Genel Başkanı Prof. Dr. Emin Balkan'ı daha yıllar önceden, 1996 yılında Bursa'da ihtisas yaptığı yıllardan tanıdığını vurguladığı konuşmasında "Burada ve Bulgaristan'da yaşadığımız sorunlar ile insanlarımızın ihtiyaçlarını biliyorum. Mücadelemizi siyasi zeminde belirli bir yere getirdik. Ancak daha yapılacak çok işler var" diyerek destek istedi.
Şu ana kadar HÖH'e verilen destekler için minnettar olduklarını vurgulayan ve soydaş camiasına teşekkür eden, şükranlarını sunan HÖH lideri Çakırof partisine olan bu güvenin ve desteğin devam etmesini dileyerek "Bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da birlikte başaracağız. Bundan eminim"dedi.
Konuşmasında Türkiye ile Bulgaristan arasındaki ikili ilişkilere de değinen Cevdet 

Çakırof anavatanın ne demek olduğunun farkında olduklarını belirttiği konuşmasında iki ülke arasında daha iyi ilişkiler kurulması için çaba sarf etmeye devam edeceklerini vurguladı.
Çakırof Bulgaristan"da başta Türkler olmak üzere bir çok etnik grubun yaşadığını anlattığı toplantıda Bulgaristan'da başarı için, zafer için Türkiye'nin ve çifte vatandaşların önemini ve desteğini bir kez daha hatırlattı.
Bulgaristan 'da yaşayan etnik grupların birlik ve barış içerisinde yaşamasının önemine de değinen HÖH Eşbaşkanı Çakırof bunun devamının bütün toplumun ve herkesin yararına olduğunu söyledi.
Konuşmasında bu etnik modelin başarılı bir şekilde geleceğe taşınmasında alacakkarı desteğin önemine de işaret eden Çakırof, " Biz fatkındayız ki parti kurucumuz ve yöneticimiz, onursal başkanımız Ahmet Doğan'ın da katkısı ile Avrupa ve dünyada var olan bu farklı etnik model geleceğe başarılı bir şekilde taşınacaktır ve barış içerisinde yaşanacaktır" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel'in Bosna'da ve özellikle Srebrenitsa'da yaşananlara değindiği konuşmasını alıntılayan ve o dönem Yugoslavya'da yaşanan acılara dikkat çeken HÖH lideri Bulgaristan'da 80'li yıllarda yaşananlara da değindiği konuşmasında "Buna rağmen barış içerisinde demokrasiye adım atıldı ve bizler Hak ve Özgürlükler olarak Bulgaristan'ı NATO'ya ve Avrupa Birliği'ne taşıyan belirleyici siyasi güç olduk. Türkiye de bu süreci desteklemiştir ve bize sahip çıkmıştır. Bu bundan dolayı toplum olarak Türkiye'ye şükranlarımızı sunuyoruz. Niye? NATO demek demokrasi, hak ve özgürlükleri her gün savunmaktır, bir çeşit savaştır bir şekilde hayatımızda"dedi