18 Eylül 2014 Perşembe

Bulgaristan Türkleri Avrupa-Türkiye-Rusya üçgeninde ...



İsmail KORKMAZ
Bulgaristan 5 ekim’de yapılacak erken genel seçimler için siyasilerin kıran kırana mücadelesine tanık olurken Türk asıllı seçmene yönelik manüpilasyonların da sonu gelmiyor.
Bu siyasi algı operasyonlarının Bulgaristan Türkleri’nin en güçlü siyasi temsilcisi Hak ve Özgürlükler Partisi (HÖH) yani Bulgarca adı ile DPS üzerinden yürütüldüğü de şüphesiz.
Bulgar siyasetini etkileyen en önemli faktör ise bu ülkede yaşayan Türk asıllılar ile Türkiye’de yaşayan çifte vatandaşların kullanacakları oylardaki siyasi tercih.
HÖH Bulgaristan’ın demokrasi ile tanıştığı 90’lı yıllardan bu yana ülkedeki en etkin siyasi partilerden.
Her dönem iktidarın oluşumunda kilit parti rolü üstlenen HÖH’e yönelik bu tavır etkili olurmu?
Bunu seçim sandığı ortaya çıktığında göreceğiz.
Ancak Bulgar siyasetini etkileme çabasındaki manevraların en ilginci ülkedeki en popüler web sitelerinden ‘Z Klüb’ de yaşandı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın HÖH lideri Lütfi Mestan’ı kabulünün ardından yaşanan bu gelişme oldukça dikkat çekici.
HÖH-Türkiye yakınlaşmasını yorumlayan siyasi yorumcu Ognyan Minçev, Z Klub dergisindeki  köşe yazısında ‘Erdoğan, HÖH’ü Moskova ile paylaşmayı kabul etti’diye başlık attı. 
Minçev, Bulgaristan’ın şu an en önemli görevinin HÖH’ü ulusal düzeyde - mümkün olduğunca da bölgesel düzeyde - iktidardan uzak tutmak olduğunu da iddia etti.
Türkiye böyle bir projeye destek verirmi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan eğer bu yönde bir tavır sergileyecek olsa aralarında yıllardır soğuk rüzgarlar esen HÖH yönetimini neden kabul etsin?
Bu bir siyasi manevra olabilir mi?
Minçev’e göre bu tavır Erdoğan’ın Putin ile Bulgaristan konusunda anlaştığının işareti.
Çünkü HÖH partisini Moskova’nın talimatıyla Lukanov’un ekibinin kurduğu gerçeği, o dönemde partiyi kuran Ahmet Doğan ile Ankara ilişkilerinde her zaman soğukluk yaratmıştır.
Minçev yazısında Doğan’ın Bulgar topraklarında Ankara’nın bütün önceliklerini koşulsuzca gerçekleştirmesi de dahil  ülkedeki ajanların listesini Türk Büyükelçiliğine sunmasıyla Türk devletinin, son çeyrek asırdır başta HÖH olmak üzere, iktidara ve paraya doyan Bulgar-Sovyet Ajanlarına tolerans göstermesini sağladını iddia ediyor.
Ognyan Minçev’in bu konudaki görüşü şu şekilde:
‘’Ankara, birkaç kez partinin yönetimini değiştirme ve tamamen boyunduruğu altına alma girişiminde bulundu, fakat her seferinde bu girişimler başarısızlıkla sonuçlandı. Moskova bu tür değişimlere rıza göstermiyordu. Moskova’ya göre HÖH, Ankara’nın az bir hisseye sahip olduğu Rus-Türk şirketi olarak kalmalı idi. Erdoğan uzun zamandır bunu kabullenemiyordu ve tavır koyarak başarılı ajan Sava ile görüşmek istemiyordu. Anlaşılan formalite icabı Mestan’ın Genel Başkan atanması, Erdoğan’ın, Bulgaristan Türklerinin hayatını iktisadi, toplumsal, özel ve siyasi alanda kapsamlı bir biçimde tekeline alan ve Bulgar devletini, çete idaresi ağı düzeyine indirgeme yolunda ilerleyen ahtapota dönüşen partiyi kabullenmesini sağlıyor. Doğan ne olursa olsun Erdoğan onun cömertçe hediyesini (Bulgaristan Türkleri ve Müslümanları üzerindeki geniş kontrolü, Çingene toplulukları üzerinde artan etkisi ve Bulgar devletini tamamen yozlaştırma mekanizmaları) kabul etmeye mecbur kaldı. E tabii Moskova’yla bütün bunları paylaşması gerek, şu aşamada başka şansı yok. Bulgar devleti var oldukça ayakta tutmanın yollarını aramak dışında Rus-Türk ilişkilerinin dinamizmini Bulgaristan sorunları üzerinde dikkatlice değerlendirmek ve Moskova ile Ankara’nın çıkarlarının çeliştiği her anı kullanarak Bulgaristan’ı iki imparatorluğun boğucu kıskacından kurtarmak gerek. HÖH, Rusya ile Türkiye’nin Bulgaristan üzerindeki ortak çıkarları temeli üzerinde gelişmekte. Bulgaristan’ın var olması konusunda en büyük sorun Rus-Türk topluluğunun çıkarı ve onun HÖH’ün şahsında hayata geçirilmesi. Tabi Rusya'nın bir dizi başka araçları da var: BSP, Ataka vs. vs. ‘’
Bu sözler gündeme bomba gibi düşerken, yürütülen algı operasyonlarının perde arkasını iyi okumak gerek.
Bulgaristan’ın yeniden şekillenen siyasi yapısının bürokratik yapıya yansıyıp yansımayacağı da önemli.
Çünkü Bulgaristan’da siyaset demek yerel yönetimler dahil tüm bürokratik kadroların belirlenmesi demek.
Pasta çok büyük yani.
Ekim ayında iktidara kim gelirse tüm devlet mekanizmasındaki memurlar da hemen değiştirilecek.
Sandıktan çıkacak sonuç bu anlamda önemli...
Ancak hiç unutmamak gerek ki Rusya’nın Bulgaristan’dan enerji yatırımları nedeniyle var olan alacağının siyasi arenaya yansıması da olacaktır.
Son iki hükümetin kaderini belirleyen bu alacak Avrupa-Türkiye-Rusya üçgeninde Bulgaristan’da nasıl bir siyasi platforma taşınır bekleyip görmek gerek.
Seçimi kim kazanırsa kazansın (Moskova’ya sempati duyanlar da dahil) bu borcu ödemek için AB’den para dilenmek zorundalar...
Brüksel ile Rusya’nın Ukrayna ile girdiği bilek güreşinde Sofya’nın ekonomik çıkar sağlaması mümkün mü?
Borçlarını ödeyecek kadar destek alabilirler mi?
Şüpheli...
Bulgaristan seçimlerine yönelik yapılan kamuoyu yoklamalarında partilerin tahmini oy oranları şu şekilde:
-          Bulgaristan Vatandaşları için Avrupa Kalkınması Partisi (GERB) yüzde 34.3,
-          Bulgar Sosyalist Partisi (BSP) yüzde 23.7,
-          Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) yüzde 10.1
HÖH’ün seçimler için yürütülen siyasi algı operasyonlarına rağmen 26 ila 36 arasında milletvekili çıkaracağı tahmin edilirken GERB, BSP ve HÖH dışında meclise Vatansever Cephe NFSB-VMRO Koalisyonu (VC), Reformcu Blok (RB), Bulgaristan Kalkınma Alernatifi Parti (ABV), Sansürsüz Bulgaristan Koalisyonu (BBTs) ve Türk karşıtı tavırlarıyla bilinen Ataka Partisi’nin girme olasılığı da var. 
Yeşiller, Halkın Sesi ve 21. YY Hareketi’nin ise tahmini yüzde 1’lik oy oranları ile Meclis dışında kalacağı kesin gibi.
Şimdi bu siyasi denklem içinde, tahmini gelişmeleri de hesaba katarak, iyi bir toto oynayıp kazançlı çıkacak olanı belirlemeye çalışmak, iğneyle kuyu kazmaya benziyor.
Bu çerçeve de Türk asıllı seçmenin kullanacağı 400 bine yakın oyun rengi neden önemli anladınız mı?
Yani sizin anlayacağınız, Bulgaristan demokrasisinin kapı anahtarı Türk asıllıların elinde...
5 Ekim sonrası için bütün hesaplar buna göre yapılıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder