İsmail KORKMAZ
Bulgaristan
5 ekim’de yapılacak erken genel seçimler için siyasilerin kıran kırana
mücadelesine tanık olurken Türk asıllı seçmene yönelik manüpilasyonların da
sonu gelmiyor.
Bu
siyasi algı operasyonlarının Bulgaristan Türkleri’nin en güçlü siyasi
temsilcisi Hak ve Özgürlükler Partisi (HÖH) yani Bulgarca adı ile DPS üzerinden
yürütüldüğü de şüphesiz.
Bulgar
siyasetini etkileyen en önemli faktör ise bu ülkede yaşayan Türk asıllılar ile
Türkiye’de yaşayan çifte vatandaşların kullanacakları oylardaki siyasi tercih.
HÖH
Bulgaristan’ın demokrasi ile tanıştığı 90’lı yıllardan bu yana ülkedeki en
etkin siyasi partilerden.
Her
dönem iktidarın oluşumunda kilit parti rolü üstlenen HÖH’e yönelik bu tavır
etkili olurmu?
Bunu
seçim sandığı ortaya çıktığında göreceğiz.
Ancak
Bulgar siyasetini etkileme çabasındaki manevraların en ilginci ülkedeki en
popüler web sitelerinden ‘Z Klüb’ de yaşandı.
Türkiye
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın HÖH lideri Lütfi Mestan’ı kabulünün
ardından yaşanan bu gelişme oldukça dikkat çekici.
HÖH-Türkiye
yakınlaşmasını yorumlayan siyasi yorumcu Ognyan Minçev, Z Klub dergisindeki köşe yazısında ‘Erdoğan, HÖH’ü Moskova
ile paylaşmayı kabul etti’diye
başlık attı.
Minçev,
Bulgaristan’ın şu an en önemli görevinin HÖH’ü ulusal düzeyde - mümkün
olduğunca da bölgesel düzeyde - iktidardan uzak tutmak olduğunu da iddia etti.
Türkiye
böyle bir projeye destek verirmi?
Cumhurbaşkanı
Erdoğan eğer bu yönde bir tavır sergileyecek olsa aralarında yıllardır soğuk
rüzgarlar esen HÖH yönetimini neden kabul etsin?
Bu
bir siyasi manevra olabilir mi?
Minçev’e
göre bu tavır Erdoğan’ın Putin ile Bulgaristan konusunda anlaştığının işareti.
Çünkü
HÖH partisini Moskova’nın talimatıyla Lukanov’un ekibinin kurduğu gerçeği, o
dönemde partiyi kuran Ahmet Doğan ile Ankara ilişkilerinde her zaman soğukluk
yaratmıştır.
Minçev
yazısında Doğan’ın Bulgar topraklarında Ankara’nın bütün önceliklerini
koşulsuzca gerçekleştirmesi de dahil ülkedeki
ajanların listesini Türk Büyükelçiliğine sunmasıyla Türk devletinin, son çeyrek
asırdır başta HÖH olmak üzere, iktidara ve paraya doyan Bulgar-Sovyet Ajanlarına
tolerans göstermesini sağladını iddia ediyor.
Ognyan
Minçev’in bu konudaki görüşü şu şekilde:
‘’Ankara, birkaç kez partinin
yönetimini değiştirme ve tamamen boyunduruğu altına alma girişiminde bulundu,
fakat her seferinde bu girişimler başarısızlıkla sonuçlandı. Moskova bu tür
değişimlere rıza göstermiyordu. Moskova’ya göre HÖH, Ankara’nın az bir hisseye
sahip olduğu Rus-Türk şirketi olarak kalmalı idi. Erdoğan uzun zamandır bunu
kabullenemiyordu ve tavır koyarak başarılı ajan Sava ile görüşmek istemiyordu. Anlaşılan
formalite icabı Mestan’ın Genel Başkan atanması, Erdoğan’ın, Bulgaristan
Türklerinin hayatını iktisadi,
toplumsal, özel ve siyasi
alanda kapsamlı bir biçimde tekeline alan ve Bulgar devletini, çete idaresi ağı
düzeyine indirgeme yolunda ilerleyen ahtapota dönüşen partiyi kabullenmesini
sağlıyor. Doğan ne olursa olsun Erdoğan onun cömertçe hediyesini (Bulgaristan
Türkleri ve Müslümanları üzerindeki geniş kontrolü, Çingene toplulukları
üzerinde artan etkisi ve Bulgar devletini tamamen yozlaştırma mekanizmaları)
kabul etmeye mecbur kaldı. E tabii Moskova’yla
bütün bunları paylaşması gerek, şu aşamada başka şansı yok. Bulgar devleti var
oldukça ayakta tutmanın yollarını aramak dışında Rus-Türk ilişkilerinin
dinamizmini Bulgaristan sorunları üzerinde dikkatlice değerlendirmek ve Moskova
ile Ankara’nın çıkarlarının çeliştiği her anı kullanarak Bulgaristan’ı iki
imparatorluğun boğucu kıskacından kurtarmak gerek. HÖH, Rusya ile Türkiye’nin
Bulgaristan üzerindeki ortak çıkarları temeli üzerinde gelişmekte.
Bulgaristan’ın var olması konusunda en büyük sorun Rus-Türk topluluğunun çıkarı
ve onun HÖH’ün şahsında hayata geçirilmesi. Tabi Rusya'nın bir dizi başka araçları
da var: BSP, Ataka vs. vs. ‘’
Bu
sözler gündeme bomba gibi düşerken, yürütülen algı operasyonlarının perde
arkasını iyi okumak gerek.
Bulgaristan’ın
yeniden şekillenen siyasi yapısının bürokratik yapıya yansıyıp yansımayacağı da
önemli.
Çünkü
Bulgaristan’da siyaset demek yerel yönetimler dahil tüm bürokratik kadroların
belirlenmesi demek.
Pasta
çok büyük yani.
Ekim
ayında iktidara kim gelirse tüm devlet mekanizmasındaki memurlar da hemen
değiştirilecek.
Sandıktan
çıkacak sonuç bu anlamda önemli...
Ancak
hiç unutmamak gerek ki Rusya’nın Bulgaristan’dan enerji yatırımları nedeniyle
var olan alacağının siyasi arenaya yansıması da olacaktır.
Son
iki hükümetin kaderini belirleyen bu alacak Avrupa-Türkiye-Rusya üçgeninde Bulgaristan’da
nasıl bir siyasi platforma taşınır bekleyip görmek gerek.
Seçimi
kim kazanırsa kazansın (Moskova’ya sempati duyanlar da dahil) bu borcu ödemek
için AB’den para dilenmek zorundalar...
Brüksel
ile Rusya’nın Ukrayna ile girdiği bilek güreşinde Sofya’nın ekonomik çıkar
sağlaması mümkün mü?
Borçlarını
ödeyecek kadar destek alabilirler mi?
Şüpheli...
Bulgaristan
seçimlerine yönelik yapılan kamuoyu yoklamalarında partilerin tahmini oy
oranları şu şekilde:
-
Bulgaristan Vatandaşları için Avrupa
Kalkınması Partisi (GERB) yüzde 34.3,
-
Bulgar Sosyalist Partisi (BSP) yüzde
23.7,
-
Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) yüzde
10.1
HÖH’ün
seçimler için yürütülen siyasi algı operasyonlarına rağmen 26 ila 36 arasında
milletvekili çıkaracağı tahmin edilirken GERB, BSP ve HÖH dışında meclise
Vatansever Cephe NFSB-VMRO Koalisyonu (VC), Reformcu Blok (RB), Bulgaristan
Kalkınma Alernatifi Parti (ABV), Sansürsüz Bulgaristan Koalisyonu (BBTs) ve
Türk karşıtı tavırlarıyla bilinen Ataka Partisi’nin girme olasılığı da var.
Yeşiller,
Halkın Sesi ve 21. YY Hareketi’nin ise tahmini yüzde 1’lik oy oranları ile
Meclis dışında kalacağı kesin gibi.
Şimdi
bu siyasi denklem içinde, tahmini gelişmeleri de hesaba katarak, iyi bir toto
oynayıp kazançlı çıkacak olanı belirlemeye çalışmak, iğneyle kuyu kazmaya
benziyor.
Bu
çerçeve de Türk asıllı seçmenin kullanacağı 400 bine yakın oyun rengi neden
önemli anladınız mı?
Yani
sizin anlayacağınız, Bulgaristan demokrasisinin kapı anahtarı Türk asıllıların
elinde...
5
Ekim sonrası için bütün hesaplar buna göre yapılıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder