22 Ekim 2024 Salı

Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu anayasa, Türk kimliği, Türkiye ve Balkanlar ile Rumeli'ye dair kırmızı çizgilerini deklare etti






Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu (BRTK) Ekim ayı yönetim kurulu toplantısını İstanbul merkezli Rumeli Balkan Dernekleri Federasyonu'nun (RUBAFED) evsahipliğinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zeytinburnu Sosyal Tesisleri'nde gerçekleştirdi.Başta Bulgaristan seçimleri başta olmak üzere Balkan ülkeleri ve Rumeliye dair her konu ve gelişmenin ele alındığı toplantıda Türkiye'nin içinde bulunduğu sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel konular ile gündeme dair öne çıkan konular da konuşuldu. BRTK yönetimi güncel gelişmeleri de değerlendirdiği İstanbul toplantısında Anayasa, Türk kimliği, Türkiye ve Balkanlar ile Rumeli'ye dair kırmızı çizgilerini de deklare etti.

"TÜRK KİMLİĞİ EROZYONA UĞRATILMAYA ÇALIŞILIYOR"

Türkiye'nin yeni anayasa tartışmalarına odaklandığı bir süreçte İstanbul Barosu'na başkan seçilen ve ardından yaptığı açıklama ile mevcut anayasa konusunda ''Değişmez maddelere olumlu anlamda dokunulabilir" diye açıklama yapan İbrahim Özden Kaboğlu'na tepki de gösterilen toplantıda BRTK'nın Türkiye'de Türk kimliğinin erozyona ugratılmaya çalışıldığı bir süreçte daha aktif bir tutum sergileyeceği belirtilerek Kaboğlu protesto edildi ve kendisinden utanç duyulduğu belirtildi.

"MİLYONLARI TEMSİL EDİYORUZ"

"Kimse anayasadan Türk kavramını silemez" denilen açıklamada Türkiye'de yaşanan gelişmelerin kaygı verici olduğu ancak Rumeli Balkan Türkleri'nin ebedi liderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün kurucu iradesi ile kendine görev kabul ettiği cumhuriyete ve anayasaya baglılık noktasında ülke genelinde yaşayan Rumeli Balkan kökenli milyonların sagduyusuna hitap ettiği vurgulandı.

"CUMHURİYET DEĞERLERİNE BAGLIYIZ"

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ana unsurunun Türkler olduğu hatırlatılan yönetim kurulu toplantısındaki konuşmalarda BRTK'nın bu konuda aktif tavır sergileyeceği belirtilirken "Kimliğimizin erozyona uğratılmaya çalışıldığı bir süreçte BRTK olarak Cumhuriyet değerlerine bağlılığımızı bir kez daha teyit ederiz" dendi.

"MUSTAFA KEMALİ'İN ASKERLERİYİZ"

BRTK yöneticilerinin konuşmalarındaki ortak ifadelerden bir tanesi de "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" ana söylemi idi. Milli olmanın Atatürk'ün çizdiği yaşam çerçevesi ile tanımlandığı ifade edilen toplantıda Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Genel Başkanı Sabri Mutlu güne ve gelişmelere dair yaptığı değerlendirmede camia olarak çok büyük bir aile olduklarını vurgulayarak; "Anayasa ilk dört maddesini bırakın değiştirmeyi tartıştırmayız bile. Bizim Atatürk, cumhuriyet ve anayasamızın temel ilkeleri ile degerlerimiz konusunda kırmızı çizgimiz var.

"İSTANBUL BAROSU'NA OPERASYON YAPILMIŞTIR"

Kim bu çizgiyi aşmaya kalkar ise karşısında sarsılmaz irademizi bulacaktır. Bu gün burada İstanbul Barosu'na başkan olarak seçilen İbrahim Özden Kaboğlu'nun ve açıklamalarının utancını yaşıyoruz. Daha koltuğa oturur oturmaz 'yeni anayasa' tartışmalarıyla ilgili "Değişmez maddelere olumlu anlamda dokunulabilir" diyen Kaboğlu bir operasyon görevlendirmesi ile baro başkanı yapıldığını ortaya koymuştur. Yaptığı açıklama nedeniyle kendisinden utanç duyuyoruz" dedi.
Genel Başkan Sabri Mutlu konuşmasında evsahibi konumundaki İstanbul federasyonuna tesekkür de ederek "İstanbul ayrıcalığını yaşamak güzel. Rumeli Balkan Dernekleri Federasyonu'muzun Rumelinin 'En'lerini ödüllendirdiği 'Best Of Rumeli 2024' etkinliği örnek bir çalışma. Bu nedenle organizasyona emek veren herkesi kutluyorum" dedi.

"EKSİKLERİMİZİ HER ANLAMDA SORGULAMAK DURUMUNDAYIZ"

BRTK'nın Bursa'da gercekleştirdiği genel kurul ile eş dost yapısı olmadığını ortaya koyduğunu belirten Mutlu kuruluş felsefesi gereği güçlü bir konfederasyon yönetimi oluşturduklarını, her federasyon ve bölgenin yönetimde temsil edildiğine dikkat çekti. Bu bakış açısı ile tüm Türkiye'yi kapsadıklarını ifade eden Sabri Mutlu "Bölgelerdeki gücümüz ve varlığımız ile her insanımıza dokunuyoruz. Ancak yine de dörd dörtlük olduğumuz iddiasında değilim. Eksiklerimizi her anlamda sorgulamak durumundayız. Daha da mükemmel olmamız gerek. Var olanı ileri taşımak ancak bu şekilde gerçekleşir. Balkanlardaki insanlarımız gibi ülke içindeki insanlarımıza da dokunabilmenin, onların dertlerine derman olabilmanin arayışında olmalıyız her daim" dedi.

"SİYASETTE VE BÜROKRASİDE VAR OLMA SORUNU YASIYORUZ"

BRTK Yönetiminin ayrıca tüm sahalarda seferber olma kararı da aldığı toplantıda Denizli, Samsun ve Afyonkarahisar'da yapılan çalışmalar örneklendi ve Balkan Rumeli Türkleri olarak bürokrasi ile siyasette var olmak sorunu yaşandığına dikkat çekilerek tüm federasyonlar ile bu sürecin iyi tahlil edilmesi istendi. 
Bu amaçla Türkiye'de gidilmefik yer, çalınmadık kapı bırakılmadığı da vurgulanan toplantıda 'doğru yolda' olunduğu tespiti ile açıklama yapan Genel Başkan Sabri Mutlu tüm federasyonların başkan ve yöneticilerine çalışmalarından dolayı teşekkür etti.

"BM RAPORTÖRLÜĞÜ VE ULUSLARARASI KAMUOYUNDA BRTK'NIN GÜCÜNÜN PEKİŞMESİ"

BRTK'nın yeni döneminin bu gücü sahaya yansıttığnı belirten Mutlu "Her alanda söz sahibi olmalıyız" derken Birleşmiş Milletler 'de raportör olmanın konfederasyonun kapsayıcılığı ve uluslararası kamuoyundaki gücünü pekiştirmesi açısından önemli olduğunu bu konuda oluşturulacak raporları da BM'ye sunacaklarını söyledi.  
Ülke ve Rumeli gündemi ile Türkiye'de Balkan ve Rumelilik konusunda cumhuriyet degerleri ve Atatürk İlke ve Devrimleri doğrultusunda net duruş sergilenmesi, STK'larda ve politikada daha fazla görev alınması, birçok konuda öncü olunması kararlarının da alındığı İstanbul zirvesinde BRTK'nın siyaset ve STK'lardaki konumu da masaya yatırıldı.
Balkanlardan anayurda yalınayak gelişimizin hiç bir zaman unutulmaması istenen toplantıda Rumelinin ve Balkanların hangi koşullarda vatan toprağı olmaktan çıktığının gelecek kuşaklara iyi ve doğru şekilde akrarılması istenerek yüz yıl önceki acı tecrübenin bu gün Türkiye'ye yol gösternesi, ışık olması, bunun da millete iyi anlatılması gerektiği vurgulandı.

GENİŞ KATILIMLI TOPLANTI

Genel Başkan Sabri Mutlu liderliğinde yapılan İstanbul toplantısına yönetim kurulu üyeleri Sami Ömer, İsmail Kocaköse, İsmail Korkmaz, Erhan Pekkan, Mert Sarıca, Birol Özkardeşler, Ferruh Özkan, Kenan Aral, İbrahim Yıldız, Olcay Özgön, Hasan Hoşben, İlker Nişlioğlu, Habibe Aydın, Abdurrahman Demirdak, Naci Kıral iştirak ederken ev sahibi konumundaki Rumeli Balkan Dernekleri Federasyonu'ndan (RUBAFED) da Genel Başkan Yardımcısı ve Rumeli Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (RUBASAM) Başkanı Süheyl Çobanoğlu, RUBASAM Başkan Vekili Hasan Yeniceler, RUBASAM Genel Sekreteri Halit Gökalp Küçük ve Anadolu Yakası Bosna Sancak Derneği Başkan Yardımcısı Aysun Kılıçaslan Soku toplantının misafir gözlemcileri idi.

21 Ekim 2024 Pazartesi

FETÖ mağduru Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbu’a Rumelililer 'Onur Ödülü'


İstanbul'da düzenlenen ve Rumeli'ye dair 'EN'lerin değerlendirildiği Best Of Rumeli 2024 ödülleri sahiplerini buldu.
Rumeli Balkan Dernekleri Federasyonu'nun (RUBAFED) düzenlediği ve Harbiye Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda gerçekleştirilen etkinlikte 1 milyondan fazla kişinin oyları ile seçilen ödül sahipleri plaketlerini aldı.
Edirne Belediye Bandosu'nun karşılama müzikleri eşliğinde salona alınan konukların hınca hınç doldurduğu Cemal Reşit Rey'deki gecede Genelkurmay eski Başkanlarından İlker Basbuğ RUBAFED Onur Ödülü'ne layık görülürken, Berk Atan da En İyi Erkek Oyuncu, beş sezondur başrolünde yer aldığı TRT 1’in dizisi Gönül Dağı da En İyi Dizi ödülünü kazandı. 
Gecenin açılışını Onur Baytan ile Berat Berke İkiz'in yaptığı etkinlikte sunumu Yusuf Emin, Suzan Kardeş ve Hülya Albayrak Bayar gerçekleştirirken, Best Of Rumeli 2024 ödüllerini alan Rumelinin EN'leri şu şekilde sıralandı; 
- En İyi Erkek Oyuncu: Berk ATAN,
- En İyi Kadın Oyuncu: Elvan Dişli,
- En İyi Balkan Sanatçısı: Senidah,
- En iyi Dizi: Gönüldağı,
- En İyi Haber: Kanal D,
- En İyi Kadın Sanatçı: Yeşim Salkım,
- En İyi Televizyon Yıldızı: Nermin Öztürk,
- RUBAFED Onur Ödülü: İlker Başbuğ,
- Rumelinin Parlayan Yıldızı: Atakan Hoşgören, -- En İyi Yazar: Pelin Batu,
- En İyi Gazeteci: Nevşin Mengü
- En İyi Makedon Sanatçısı: Suzana Gavazova, 
- En İyi Ekran Yüzü: Seyhan Şaşko,
- Rumeli İkonu: Cezmi Baskın,
- Duayen Sanatçı: Fuat Güner,
- En iyi Magazin Programı: Aramızda Kalmasın,
- En İyi Modacı: Erol Büyükbayrak,
- En İyi Arnavut Sanatçı: Şukurte Feza,
- En İyi Sosyal Medya Fenomeni: Babanın oğlu Kemal,
- RUBAFED Özel Ödülü: Norm Ender,
- En İyi DJ: Samet Kurtuluş, 
- En İyi Rumeli Müziği Yapan Sanatçı: Serhat Nişli,
- En İyi Radyo Programcısı: İrfan Aslanhan
- RUBAFED Kültür Ödülü: Umut Akyürek.

18 Ekim 2024 Cuma

Osmanlının Balkan ve Filistin yenilgisi ile AGA ZEKO'nun ders almamız gereken ibretlik öyküsü











BALKANLAR'DAN FİLİSTİN'E 

DEDEM AGA ZEKO (ZEKERİYA KARTAL)


(Necati KARTAL)

Henüz 27 yaşında, evli, iki çocuk sahibi çiftçi ve göçmen bir ailenin evladıydı.

İşte tam bu aşamada, kaderin kendisine hazırladığı o meşakkatli yollardan henüz haberdar değildi.

BALKAN COĞRAFYASI

Türklerin ve Müslüman halkların, her milletten Hıristiyanların yan yana yaşadığı bir halklar tapınağıydı Balkanlar. Yüzyıllar boyunca kardeşçe bir yaşama kucak açmıştı. 

19 yüzyılın başında Yunanistan’da patlayan isyan tüm Balkan ülkelerine model oldu. Osmanlı Balkanlar’dan atılırken, onun uzantısı sayılan Türkler, Arnavutlar, Boşnaklar, Pomaklar ya katliamlara uğradı ya da süngülerin önünde Türkiye’ye sürüldü. Son darbe, yüz yıl önce, 8 Ekim 1912’de başlayan Balkan Savaşları’yla vuruldu. 

Aga Zeko’nun da yaşayacağı o uzun meşakkatli yol, Makedonya’dan göç ile başladı. 

MAKEDONYA’DAN GÖÇ

1913 yılının başlarında Sırp-Bulgar-Yunan işgaline uğrayan Makedonya'dan 240 bin Türk'ün Osmanlı topraklarına göç eden ailelerden biriydi onunki de.

Babası Molla Meta, Amcası Molla Hasip olmak üzere karısı, Naim ve Nazım isimli iki oğlu, adları Demir Ali, Hurişah, Feyzullah, Arif olan üç kardeşi ve üç amca çocuğu ile Mateje ve Alacesa’da 36 parça (tarla, bahçe mülkü) topraklarını, evlerini bırakarak, arabalarına “yorgan, minder, kıyafet, üç beş torba bulgur, un koyarak ve para, altın ne varsa eşyalar arasına saklayarak” uzun, meşakkatli, vahşi saldırılara maruz kalarak bir aylık bir yürüyüşle İzmir Ödemiş’e göç etmek zorunda kalmışlardı. 

Göç; Ata topraklarından , kültüründen, evinden barkından, komşularından, yaşanmışlıklarından, anılarından ve kurgulanmış geleneklerinden kopup gelmek demekti. 

Aga Zeko için bu, kaderin kendisi için hazırladığı o meşakkatli yoldaki ilk büyük darbe oldu.

DÜNYA SAVAŞI BAŞLIYOR

Yeni hayata henüz hazırlanmak üzereyken İkinci büyük darbe geldi. Dünya Savaşı çıkmıştı. 

Osmanlı Devleti savaşa katılmış, birçok cephede savaşmak zorunda kalmıştı. 

Aga zeko’nun dahil olacağı savaş, Güney cephesinde, Yemen, Suriye, Filistin de 1915 yılında başladı.

Aslında Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nı kaybetmesinin en önemli sebeplerinden birisiydi, bu Filistin-Suriye Cephesi’nde uğradığı başarısızlık. 

Bu cephe, “Kanal Cephesi” adı ile açılmış, zamanla “Sina-Filistin-Suriye Cephesi” adını almıştır. 1915 Şubat ve 1916 Ağustos aylarında iki kez gerçekleştirilen Kanal Harekâtının mağlubiyetle sona ermesi, İngilizlerin Sina Yarımadası’na egemen olarak Filistin istikâmetinde ilerlemesine yol açmıştı. 

İngilizler, Mart ve Nisan 1917 aylarında gerçekleşen Birinci ve İkinci Gazze yenilgilerinin ardından aldıkları takviyelerle esaslı ve yoğun bir hazırlık dönemine girip, genel bir taarruza hazırlanmışladı.

Üçüncü Gazze Muharebesi, I. Dünya Savaşı sırasında Filistin'in güneyinde gerçekleşmiş bir muharebe olup, Osmanlı Ordusu'nun insan gücü tükenmekte olduğu, geniş bir hatta, az kuvvetle savunmak durumunda kalınmış, gerçekleşen muharebelerde İtilaf Birlikleri Gazze-Berşeba savunma hattını kırmış, Osmanlı Ordusu büyük bir yenilgi almıştı.

FİLİSTİN GAZZE'DE GAZİ ZEKERİYA ÇAVUŞ

Aga Zeko, hayatının tamamen değişeceği kaderine 1915 yılının Aralık ayında yürüyecekti.

Osmanlı Ordusu'nun güney cephesinde olan 21. Alay, 7 Fırka, 1 Tabur Piyade sınıfı Çavuşu olarak savaşa gitmekteydi.

Fevzi Paşa komutasında Osmanlı 7. Ordusu güney cephesi olan, Suriye (Sina ve Filistin)'de savaşmaktaydı.

Filistin Gazze'de 1., 2. Filistin Savaşı sonrası, 3. Filistin Savaşında Gazze-Berşeba savunma hattında 1917 yılında (hicri 1333) omuz kemiğini parçalayan mavzer mermisi ile yaralanmıştı. 



(Gazi raporu, Türkçe ve Osmanlıca)




ESİRLİK BAŞLIYOR

Neticede bir yıl Vatan Hastanesi'nde tedavi görmüş, tedavinin ardından 1918 de Osmanlı ordusunun yenilgisi sonucu esir düşmüştür. 

Mısır'ın İskenderiye şehri yakınlarında bulunan ve 1. Dünya Savaşı icin kurulan Askeri esir kampında iki yıl askeri esir olarak kalacaktır. 

Ardından, 1908'de II. Abdülhamid tarafından Mekke Şerifi olarak atanan ve I. Dünya Savaşı sırasında Arapların bağımsızlığı için ayaklanma başlatıp, İngilizler’den gördüğü destekle 1916 yılında bağımsızlığını ilan ederek, kendini Hicaz Kralı ilan eden Serif Hüseyin’in himayesinde yarı esir olarak kaldıktan sonra, 1915 yılının Aralık ayında gittiği savaştan, 1922 senesinin Nisan ayında Türkiye’ ye dönmüştür.

AGA ZEKO'NUN YAŞAM HİKÂYESİ:

Arnavut Aga Zeko, esas itibariyle Arnavutluk Debre-i Bâlâ Sancağında, 1867 yılında yaşanan iç karışıklıklar nedeniyle , Prizren ve İşkodra sancakları ile birlikte İşkodra Vilayeti'ne bağlandığı dönemde, dedesi Molla Arif’in Üsküp Mateje’ye yerleşen göçmen bir ailenin çocuğu olarak 1886 yılında Üsküp Mateje doğdu.

Dedesi Debre doğumlu Molla Nazım, Babası 1865 doğumlu Molla Meta, annesi Pembe Hatun, kardeşleri Hurişah, Demir Ali, Feyzullah, Arif olmak üzere 5 kardeşin en büyüğüydü. 

Makedonya’dan Türkiye’ye geldiklerinde kardeşleri Hurişah 12, Demir Ali 8, Feyzullah 5, Atif 2 yaşındaydı.

Yukarıda anlatıldığı gibi 1912 -13 yılında Balkan Savaşında Osmanlı’nın Makedonya’yi kaybetmesiyle Üsküp Mateç’ den, önce İzmir Ödemiş'e, oradan Bursa İnegöl'e tüm aile ( annesi babası, karısı, çocukları, kardeşleri, amcası ve amca çocuklarıyla birlikte) göç etmiş çiftçilik yapmaya ve yaşama tutunmaya çalışmıştı.

SAVAŞA GİDİŞ

Osmanlı 1. Dünya Savaş’ındadır.

Aga Zeko, Askerlik görevini yapmış olmasına rağmen, 1. Dünya Savaşı nedeniyle, seferberlik emriyle 1915 yılının Aralık ayında tekrar askere alındı.

Yokluk Yılları, inegöl’den Bursa’ya, Bursa’dan yeni katılanlara birlikte, iki gün tam 65 km yayan yürüyerek Mudanya’ya , oradan gemiyle istanbul Haydarpaşa limanına giderler. 

Istanbul Selimiye’de şimdiki 1 Orduda yapılan eğitim ve hazırlıktan sonra, daha önce askerlik yaptığı için Çavuş olarak rütbelendirilir. 

Tabur, Haydarpaşa’dan trene biner. Aslında güzargahı İstanbul, İzmit, Bilecik, Eskişehir, Kütahya, Afyon, Konya, Adana, Osmaniye, İslahiye, Halep, Hama, Şam, Amman, Müdevvere, Tebük, Medine ve Mekke olan Hicaz demiryoludur. 

Ne var ki, Adana'ya kadar trenle, geldikten sonra, demiryolu hattı İngiliz kuvvetleri ve Şerif Hüseyin’in Arap isyancıları tarafından tahrip edildiği için, Gazze'ye kadar, tam 499 kilometrelik yolu, 28 günde, çöle geldiklerinde gündüz dinlenip gece yürümek koşuluyla , tam teçhizatlı olarak yayan yürüyen ordu 28 gün sonra Gazze’ye ulaşır. 

İngilizlere karşı savaş vardır. 1. ve 2. Filistin Savaşında galip gelinen muharebeler sonrası, güç kaybettikleri 3. Muharebede Osmanlı ordusu büyük zayiat verir.



FİLİSTİN'DEN 7 YIL SONRA TÜRKİYE'YE 

Aga Zeko’da, 1917 yılında düşmanın açtığı ateş sonucu bir mavzer mermisinin omuz kemiğini parçalanmasıyla yaralanmış, bir yıl Vatan Hastanesi'nde kalmış, ardından iki yıl toplama kampında esir olarak hapsedilmiştir. Bu hayatının üçüncü ağır sillesidir. 

Ve birinci Dünya Savaşı 1918 yılında bitmiştir.

İngilizler ellerinde bulundurdukları Osmanlı Askeri esirlerini, 1916 yılında Yemen'den Suriye ve Halep'i kapsayan bağımsız bir Arap devleti kurma amacıyla ayaklanan Şerif Hüseyin'e teslim etmiş, esir askerler 2 yıl da Şerif Hüseyin himayesinde yarı esir kaldıktan ve gidişinden tam 7 yıl sonra, 1922 yılında esirlerin serbest bırakılması neticesinde Türkiye’ye dönmüştür.

YENI HAYAT

Bu dönüş neticesinde Aga Zeko kaderinin dördüncü sillesiyle karşılaşacaktır .

Evine, İnegöl'e geldiğinde, iki oğlu Nazım ve Naim’in ve karısının çoktan ölmüş olduğunu ve ailenin dağıldığı görmüştür. 

Önce kardeşlerini ve amca çocuklarını toplayıp, aileyi bir araya getirmiş, çiftçilik yapmaya başlamıştır.

Yeniden evlenip yaşama tutunmuş, 3 erkek, 3 kız çocuğu 16 torun sahibi olmuş, yaşamını çiftçilik ile kazanmıştır. 

Aga Zeko, 1975 yılında 89 yaşında, birlikte oturduğumuz evde, Gemlik'te vefat etmiştir.

Ülkenin onurlu bir insanı olarak yaşayan Aga Zeko’nun Babası Ahmet Kartal (Molla Meta), oğlu Necati Kartal, oğlu Hamdi Kartal'ın mezarı inegöl’de, Eşi Nazlı Kartal, Oğlu Mehmet Ali Kartal ve kendi mezarı Gemlik aile kabristanlığındadır.

GENİŞ AİLE

Aga Zeko’nun iki erkek kardeşi (Demir Ali ve Feyzullah) amcasının çocuğu (Ali) Eskişehir 'de, bir erkek kardeşi (Arif) Tiran'da, kız kardeşi (Hurişah) İnegöl'de yaşamaya başlamış, hepsi, ülkesine ailesine bağlı, topluma karşı saygılı, evlat ve torun sahibi olmuşlardır.

AHLI MAL HAYIR GETİRMEZ

Arnavut Aga Zeko, ne göç ettiğinde devletin verdiği Ermeni ve diğer azınlıklardan kalan malları, ne de sonra devlet tarafından verilen Gazi maaşını kabul etmemiştir.

Ona göre, biri buradan savaş dolayısıyla aynı Makedonya’dan kendileri gibi göç edildiği için kalan mülkler, diğeri savaşta ölüp, hiçbir hak alamayan Şehit aileleri olduğu için, bunlar üzerinde onların hakkı ve ahı vardır.

O'nun değerlerinde, üzerinde hak ve ah olan her şey haramdır.

Ruhu şad olsun.

DEĞERLER NEREDEN GELİR

Bugün çokça tartışılan değerler sisteminin çok büyük bir bölümü aslında aileden ve yetiştiğin çevreden gelir. Diğer zamanda yaşanan kazanımlar, bilgi düzeyinin artması ve karşılaştığın yeni kültürlerden kendi torbana aktardıklarındır.

Biz de değerlerimizi , vatanseverliğimizi, ülkeye ve insana bakışımızı dedem Arnavut Aga Zeko kültüründen aldık, haramı, helali, ah almamayı, hak yememeyi ve hakkını korumayı da ondan öğrendik.

Şehitlerimiz, gazilerimiz ve bize yaşanabilir bir vatan bırakmak için hayatlarını zorluklarla geçiren, onuru, şerefi, haysiyeti miras olarak bırakan isimlerini bilemediğimiz atalarımızı ve nice Aga Zeko’ları saygı ve minnetle anıyorum.

17 Ekim 2024 Perşembe

Bal Bal Dr. Akpınar ile "devam" dedi


Balıkesir Balkan Göçmenleri Kültür, Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (BAL-BAL)'nin 2. olağan genel kurulu üyelerinin büyük ilgisi ve katılımı ile Balkan Kafe'de gerçekleştirildi. Doktor Mustafa Akpınar'ın bir kez daha güven tazelediği genel kurulda oluşan yeni yönetim görev dağılımı yaparak gelecek dönem faaliyet programını netleştirdi.

 Dr. Mustafa Akpınar'ın liderliğindeki yönetimde; 

- Şevket Ocaktan, - Uzm.Dr.Mehmet Çalışkan, 

- Hakan Eser, - Vildan Duygulu, 

- Dr. Erdal Elmas, - Aynur Şahin, 

- Erol Osmanoğlu, - Muhittin Derindere 

görev aldı.

16 Ekim 2024 Çarşamba

Buca Uluslararası Balkan Şenliği'nde büyük coşku





İzmir'de gerçekleştirilen 12. Buca Uluslararası Balkan Şenliği Buca Belediyesi ve Balkan Rumeli Dernekleri işbirliğinde Buca Belediye Başkanı Görkem Duman'ın evsahipliğinde hayata geçirildi.
Makedonya İstanbul BaşKonsolosu İdris Fazliovski ile Kuzey Makedonya'dan Berova Belediye Başkanı Zvonko Pekevski ve Pirlepe Belediye Başkanı Borçe Jovçeski'nin de konuk olarak hazır bulunduğu şenlikte Kuzey Makedonya'nın Berova ve Pirlepe Belediyeleri ile Buca Belediyesi arasında kardeşlik protokolü de imzalandı.

İki gün süren etkinliklerde İzmir'de örgütlü olan sivil toplum kuruluşları ile Balkan Rumeli orjinli konfederasyon, federasyon ve dernekler tanıtım standları kurdu, STK başkan ve yöneticileri de Bucalılara gerçekleştirdikleri çalışmalar ile faaliyetlerini aktardı.

8 Ekim 2024 Salı

İzmir Balkanlılar Halk Dansları Festivali ile farkındalık yaratıyor




İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin evsahipliğinde gerçekleştirilen ve iki gün süren 18.Balkanlılar Halk Dansları Festivali neredeyse tüm Balkan ülkelerinin katılımı, muhteşem gösteriler, olağanüstü bir performans ve halkın büyük ilgisi ile tamamlandı. 
İzmir'de "Yer yerinden oynadı" dense eksik kalacak bir tanımlama ile hayata geçen etkinlikte başta Gültepe Makedonya Göçmenleri Derneği olmak üzere Balkanlar ve Rumeliyi temsil eden tüm sivil toplum kuruluşları görev aldı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Doktor Cemil Tugay'ın da onurlandırdığı final gecesi ise görülmeye, yaşanmaya değerdi. Fark ve farkındalık yaratan festivalin kusursuz bir şekilde gerçekleşmesini sağlayan İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Dairesi Başkanlığı Balkanlılar Halk Dansları Festivali ile kente sanat adına imrenilecek bir imza attı.