24 Eylül 2024 Salı

Bursa’daki uçak kazasında hayatını kaybeden Bulgaristan Türklerinden Pilot Ünal Aster’in başarılarla dolu hayat hikayesi yürekleri dağladı


Bursa'da iniş kalkış yapan eğitim uçağının Yenişehir Havalimanı apronuna çakılması sonrasında yaşamını yitiren öğretmen pilot Ünal Aster ile öğretmen pilot adayı Emir Gülal Nalcı'nın kaybı sivil havacılığa gönül verenleri üzüntüye boğdu.
İniş-kalkış çalışması yaptıkları Fenix Havacılık'a ait TC-UDI kuyruk numaralı eğitim uçağının kalkıştan kısa süre sonra pistin yanındaki boş araziye düşmesi sonucu hayatını kaybeden deneyimli pilot Ünal Aster'in geride kalan hayat hikayesi ise filmleri aratmayacak türden bir yaşamın öyküsü adeta. 
Türk olduğu için Bulgaristan'da pilot olması engellenen Aster 1963 yılında Bulgaristan'ın Razgrad şehrinde dünyaya geldi. 1995 yılında pilotaj eğitimlerine başlayan ve 32 yıldır pilotluk yapan Ünal Aster, ardında 1'i Tıp Fakültesi öğrencisi 2 çocuğunun yanı sıra tıp, spor, sanat ve havacılık sevdasıyla dolu bir hayat bıraktı.
Ünal Aster'in havacılık sevdası henüz lise yıllarındayken başladı. Sınavları kazanmasına rağmen Türk olduğu için Bulgaristan'da pilot olmasına izin verilmeyen Aster, veteriner hekim oldu, Doğum Hastalıkları Genel Cerrahi alanında ise uzmanlık yaptı

MOSKOVA SANAT AKADEMİSİ'NDE
PİYANO VE BALE EĞİTİMİ ALDI

Veterinerlik Fakültesi öğrencisiyken, aletli jimnastikte 4 kere Avrupa Şampiyonu olan Ünal Aster, Bulgaristan Milli Takımı adına yarıştığı 125 CC Go-Kart yarışlarında ise 2 kez dünya 3'üncüsü oldu. Spor kariyerini sürdürürken, bale sanatçısı olması için kendisine gelen teklifi kabul eden Aster, 4 yıl Moskova Sanat Akademisi'nde piyano ve bale eğitimi aldı.
1989 yılında Türkiye'ye göç eden ve burada Amerikalı dans ustası Fred Astaire'den esinlenip Aster soyadını alan sanatçı, İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nde birçok temsilde sahneye çıktı.

PİLOTLUK KARİYERİNE ZİRAİ İLAÇLAMA UÇAKLARIYLA BAŞLADI

Tıp, spor ve sanatla doldurduğu hayatında gökyüzü aşkı dinmeyen Ünal Aster, 1995 yılında pilotaj eğitimlerine başladı. 4 yıllık eğitimi 1 yılda tamamlayan Aster, pilotluktaki ilk kariyerine ise zirai ilaçlama uçaklarıyla başladı. Çeşitli uçuş okullarında öğretmenlik yapan ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde de ders veren Ünal Aster, 10 yıl boyunca çeşitli hava yolu şirketlerinin yolcu ve kargo uçaklarının kaptan pilotluğunu yürüttü. Tekrar uçuş eğitmenliğine dönen Aster, çeşitli uçuş okullarında öğrenci yetiştiriyordu. Demo ve akrobasi pilotluğu ile öğretmenliği de yapan Ünal Aster, SOLOTÜRK'ün kurucusu 1'inci Gösteri Pilotu Binbaşı Murat Keleş ile de aynı özel havacılık şirketinde öğretmenlik yaptı.

ESKİ EŞİ DE PİLOTMUŞ!

Veteriner hekim kimliği ve Doğum Hastalıkları Genel Cerrahi Uzmanlığı ile oğulları Kaan (19) ve Batu'nun (16), sezaryenle doğumunu da kendisi gerçekleştiren Ünal Aster'in ayrıldığı eşi Gamze Zorlu da kendisi gibi pilot. Özel bir havacılık şirketinde öğretmen pilotluk eğitimi alan Gamze Zorlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla, 2 çocuğunun babasına veda etti. Zorlu, mesajında şu ifadelere yer verdi:
"Ömrümüzden 20 yıl verdik birbirimize. Harika iki erkek evlat sunduk bu dünyaya. Birlikte aynı kokpiti, gökyüzünü ve evreni paylaştık. Ben uçma aşkını ilk kez onda gördüm, ondan öğrendim uçmanın nasıl eşsiz bir mutluluk getirdiğini bu hayata.
Çocukluk hayali için doğup büyüdüğü Bulgaristan'dan Türkiye'ye gelen, Devlet Opera Balesi'ndeki sanatçı kadrosundan istifa eden ve 10 bin saatten fazla uçuş saatini zirai ilaçlamadan, akrobasi, hava yolu ve uçuş öğretmenliğine kadar başarıyla yürüten ve hayatı haber olan çeşitli ödüllere layık görülen pilot Ünal Aster, 23 Eylül 2024 sabah saatlerinde eğitim uçuşu sırasında aramızdan ayrılmıştır.
Havacılık camiasına binlerce pilot ve uçuş öğretmeni kazandırmış, oğullarına başarılarla dolu gurur ve emek dolu bir soyadı bırakmıştır. Hepimize giyim tarzı ve genel kültürü ile neşesiyle havacılıkta eşsiz bambaşka bir pilot olmanın nasıl olunacağını öğretmiştir.
Aşık olduğu gökyüzünde daimi yerini almıştır. Sevgisi saygısıyla onu yalnız bırakmayan herkese teşekkürler. Onu ilk tanıştığımızda birlikte dinlediğimiz müzikle uğurlamak isterim. Melekler yoldaşın olsun Crazy Baron."

2 çocuk babası Ünal Aster İstanbul Büyükçekmece Hezarfen Havaalanı'nda düzenlenen törenin ardından toprağa verilirken 
1 kız çocuğu babası Emir Gülal Nalcı ise öğle namazına müteakip, İstanbul Eyüp'teki Yeşilpınar Camisi'nde kılınan cenaze namazının ardından Ayazağa Mezarlığı'nda son yolculuğuna uğurlandı.

23 Eylül 2024 Pazartesi

Balkan Rumeli Türkleri Mora Yarımadası'nda onbinlerce insanımızın katledilmesinin 203. yılında Yunanistan'ı duyarsızlığından dolayı siyah çelenk ile kınayıp tarihe not düştü




Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu (BRTK) başta Edirne, Bursa ve İzmir'de olmak üzere Türkiye'nin birçok kentinde federasyonları ve dernekleri vasıtasıyla tam 203 yıl önce gerçekleşen ve Türk, müslüman, musevi olana yaşam hakkı tanımayan, onbinlerce insanın yaşamdan koparılması ile sonuçlanan Mora katliamları sürecini kınayan açıklamalar ve eylemler yaptı, bu konuda farkındalık oluşturmak için konferanslar düzenledi.
Genel Başkan Sabri Mutlu ile yönetim kurulu üyelerinin de katıldığı etkinliklerin Edirne ayağında sabah saatlerinde Yunanistan Konsolosluğu önüne siyah çelenk bırakıldı konu hakkında basın açıklaması yapıldı.

Genel Sekreter İsmail Kocaköse'nin BRTK Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Serbest'in kaleme aldığı ve Mora mezaliminin satırlara döküldüğü şiiri okuması ile başlayan etkinlikte Mart 1821'de Mora yarımadasında başlayan ve Rum azınlığın yaşadığı diğer bölgelere yayılan ayaklanmalar esnasında silahlı Yunan çeteler tarafından Mora, Orta Yunanistan ve Ege adalarında yaşayan Türklere yönelik gerçekleştirilen katliamlar kınandı, yapılan basın açıklamasında Yunanistan yönetiminin konu hakkındaki duyarsızlığı eleştirildi.
Yunan isyancılar tarafından 23 Eylül 1821 tarihinde ele geçirilen Tripoliçe'de 30 binden fazla Türk, Müslüman ve Musevi Osmanlı vatandaşının katledildiği hatırlatılan basın bildirisinde 1821 yılı öncesi şu anki Yunanistan sınırlarında bulunan Mora yarımadasında 80 binden fazla Türk ve Müslümanın yaşamakta olduğuna vurgu yapıldı.

BRTK Edirne Temsilcisi Zürfeddin Hacıoğlu tarafından okunan basın bildirisinde; "Philiki Eterya örgütü 1821-1829 yılları arasında bölgede çok büyük katliamlar yaparak Mora yarımadasında tek Türk-Müslüman bırakmamıştır.
Kan ile beslenen bu caniler kadın, hamile, çocuk, yaşlı demeden, aralarında Musevilerin de bulunduğu on binlerce Türk'ü hunharca, acımasızca işkence ile katletmişlerdir.
Rum isyancılar intikam hissiyle Müslüman köylerini yağmalayıp Türkleri katletmiş, kuşattıkları şehir ve kalelerde Türkleri açlığa mahkum etmişlerdir. Rumların ele geçirdikleri şehirlerde yağma ve katliam rutin hale gelmiştir. Rum din adamları ise isyana katılan Rumlar'a şehitlik vaat ederek katliamları teşvik etmiştir.
Amerikalı tarihçi Justin MCCARTHY 'Ölüm ve Sürgün' adlı eserinde Türklerin nasıl kıyımdan geçirildiğini çocuk, kadın, yaşlı ayrımı yapmadan acımasızca öldürüldüklerini yazmaktadır.
Bir İngiliz tarihçi Williams St.CLAİR ise ele geçirilen Türk erkeklerin derhal öldürüldüğü, kadınlar ve çocukların ise köle olarak asilere dağıtıldığını, Rum çetelerinin katliam ve yağmalarında papazların önderlik ettiği ve sözde kutsal eylemlerinde isyancıları kışkırttıklarını kaleme almıştır.
Yunan eşkiyalarının Çamerya'da olduğu gibi Navarinde, Tripolide, Mora da yaptığı katliamları tarihten silmek mümkün olmayacaktır.
203 yıl geçse de biz "Mora Katliamını Unutmadık, Unutmayacağız, Unutturmayacağız" dendi.


Basın açıklaması öncesi okunan 'Mora Mezalimi' başlıklı şiirde de 

"Çook yıllar önce Yüzer iken hayat denizinde 
Bir fırtına batırdı gemimizi 
Deniz yuttu hepimizi, 
kimimizi boğdu, 
kıyıya attı kimimizi 
Bakın şu Yaradan'ın işine 
Paylaşmak için Mora soykırımını Bugün burada buluşturdu bir birimizi
Yıl 1821,
Mora yarımadasını sardı alev alev sönmeyen bir ateş. 
Karabulutlar ile kaplandı Mora Türkleri üzerindeki asırlardır parlayan o güneş 
Bir anda sessizlik gök gürültülü bir şimşek ve bulutlar paramparça 
O; bulutlardan yağan her zaman görmeye alışageldiğimiz kar veya yağmur değil 
O; bulutlardan yağan Mora Türklerinin kan ve gözyaşlarıydı 
Kan ve gözyaşları kiminin yüreğine aktı zehir zindan oldu, 
Kiminin ise dışarıya aktı sel ırmak oldu 
Ve 3 günde 40 bin Mora Türk'ü kan ve gözyaşları içinde boğuldu 
Tüm bu olup bitenler ise Avrupa'nın gözü önünde oldu
O yüzden;
Unutmadık, binsekizyüzyirmibir yılını! Unutamayız, kırk bin Türk'ün katliamını! Unutturmayacağız vahşilerin soykırımını!
Unutmadık Tripoliçe kadısı Halim efendiyi Unutamayız onun kızgın yağda eridiğini Unutturmayacağız onun feryad ile can verdiğini" dendi.




İZMİR'DE DE SİYAH ÇELENK KONFERANS VE TV PROGRAMLARI İLE 
YAŞANAN ACILAR DİLE GETİRİLDİ

Mora eylemliliğinin İzmir ayağında ise 
'Mora katliamı, 203 yıllık tarihe bakış, Yunanistan ve haçlı emperyalistlere karşı Türkiye' konulu konferans Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu adına Bornova Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi.
Konferansa konuşmacı olarak katılan Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Profesör Doktor Ergun Aybars 1555 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın Viyana kapılarına ulaştığında yaşananları ve sonraki süreçte Mora'da yapılan katliamları aktardı.
O tarihe kadar birbirleri ile ölümüne mücadele eden Ordodokslar, Protestanlar ve Katoliklerin Kanuni'nin Viyanayı kuşatması üzerine nasıl bir araya geldiklerini aktaran Prof. Dr. Aybars 
İngiltere ve Fransa'nın Rusya'nın Balkanlara geçmesine karşi olmalarına rağmen, Viyana kuşatmasindan sonra bu politikalarından vazgeçtiklerini anlattı.
1821 yılında İngiltere ve Fransa'nın Moradaki yerli Rumları silahlandırarak Morada 40 bin insanımızın yaşamdan koparılmasına zemin hazırladığını belirten Ergün Aybars akabinde Mora'da Yunan Prensliği ilan edildiğini vurguladı.


Bu etkinliğin yanı sıra Ege Tv'de de İlkay Kıyak ile 'Hayatın İçinden' programının konuğu olan BRTK Genel Başkan Yardımcıları Birol Özkardeşler ile Hüseyin Kocaman Rumeli Balkan camiası ve Mora katliamının 203.yıldönümü için İzmir'de düzenlenecek etkinlikler ve anma programları hakkında bilgi verdi, yaşanan acıları tarihe not düştü, Yunanistan yönetimini geçmişte yaşanmış acılara ve katliamlara karşı sessiz kaldığı için kınadı.
Akabinde İzmir'deki Yunanistan Kosolosluğu önünde toplanan BRTK yöneticilerinin öncülüğündeki sivil toplum kuruluşlarının başkan ve temsilcileri Mora Katliamı'nın 203. Yılı nedeniyle yaşamdan koparılan onbinlerce insanımızın anısına yaşananları protesto etmek için konsolosluk binasına siyah çelenk bıraktı.

YUNAN MİLLİ MARŞI TÜRK NEFRETİ İÇEREN 158 KITALIK ŞİİRDEN ALINTIDIR

Okunan basın bildirisinde de Yunanistan kınanarak şöyle dendi;

"Değerli basın mensupları, sivil toplum kuruluşlarının, federasyon ve derneklerimizin değerli başkanları,

1821 yılına kadar Yunanistan güneyinde Mora yarımadası Tripolice şehrinde Türkler, Yunanlı ve farklı etnik milletler yaşıyordu. Osmanlı himayelerinde yaklaşık 400 yıl huzur ve uyum içerisinde yaşayan Yunanlılar, İngiltere Fransa ve Rusya'nın Osmanlıya baskılarını fırsat bilerek ayaklanmış ve bağımsızlığını ilan etmişlerdir. Yunan çetecilerin baş komutanları Kolokotronis öncülüğünde, "Eterya örgütü "adı altında ayaklanmışlardı, bu örgüt sanki bir yerden emir almış ilk önce Mayıs 1821 de Atina şehrinde 2000 Türk'ü katletmiş daha sonra 19.08.1821 de Nevarin şehrinde 3000 Türkü katletmiş. Bu acımasız ve insanlık dışı katliamlarda Türkleri öldürme provası, tekniklerini geliştirmiş ve bu katliamlar sonucu dünyadan hiçbir ses çıkmayınca daha da acımasızcasını, "Türklere ölüm" sloganlarıyla 23/09/1821 Mora yarımadası Tripolice şehrinde savunmasız çocuk kadın hamile yaşlı demeden, aralarında Yahudilerin de bulunduğu 40.000 Türkü hunharca acımasızca önce işkenceyle ellerini sonra kollarını bacaklarını ve gövdelerini ikiye ayırarak daha sonrada başlarını keserek katletmişlerdir. Tüm bu olup bitenler ise bu vahşete sessiz kalan 'medeni' modern Avrupa'nın gözü önünde bu soykırımı gerçekleştirmişlerdir. Bu katliamlar canlı bir Türk kalmayınca dek devam etmiştir. Canlı Türk kalmayınca kan ile beslenen bu caniler bu sefer de Türk mezarlarından ölülerin kemiklerini çıkarıp yakmışlardır. Yunan din adamları Türklerin öldürülmesini teşviki için kiliselerde çan çalıyordu. Bu vahşi katliama direnme çağrısında bulunan Tripolice Kadısı Halim Efendi Barbar çeteciler tarafından üzerine kızgın yağ dökülüp yakılarak katledildi. Rumlar katliamda kesilen kafaları piramit haline getirip gösteriler yapıyordu. Yunanlı isyanını başından beri destekleyen Avrupalılar bile gördükleri manzarada şaşkına döndüler. Bölgede bulunan Helen dostu Dr. Wilhelm Boldemann, katliamın ardından bunalıma girerek kendini zehirleyerek intihar etmiştir. Amerikalı tarihçi Justin McCarthy, şu sözlerle dikkat çekmişti; "Üç gün boyunca zavallı Türk yerleşimciler, bir vahşiler güruhunun şehvetine ve zulmüne teslim edildiler. Ne cinsiyet ne de yaş ayırt edilmedi. Kadınlar çocuklar dahi. Öldürülmeden önce işkenceden geçirildiler. 




Kıyım öyle büyük ölçüde idi ki çetecilerin sergerdesi Kolokotronis'in kendi bile; "Kasabaya girdiğimde yukarı hisar kapısından başlayarak Tripolice meydanına kadar, atımın nalları hiç yere değmedi' demektedir. İlerlediği zafer kutlama tören yolu, cesetlerden bir örtüyle döşenmişti. Yerde yatan kolsuz bacaksız başsız çocuk kadın yaşlı cansız bedenleri Kolokotronis atının nalları ile tepinerek bir kez daha cesetleri doğramış katletmiştir, bu nasıl bir vahşettir Allahım katliamdan sonra bölgeye gelen misyonerlerden Rufus ANDERSON, Yunan otoritelerine dayanarak verdiği bilgiyi şöyle açıklıyor: "Mora da 80.000'e yakın Türk yaşıyordu. 1829 itibarı ile bunların hiçbiri kalmamıştı' 'Uzun yıllar İtalya'da yaşayan Dionisios SOLOMOS şair, Türklere yapılan soykırımdan sonra Yunanistan'a dönüyor ve Türklere, içi nefret dolu Yunanlılara övgü dolu 1823 yılında 158 kıtalık şiir yazıyor ve bu şiir ile Yunanistan dünyanın en uzun marşına sahip ülke oluyor ve bu kıtalardaki sözlerin anlamı insanın kanını donduracak cinsten. İşte bazı mısraları:

"Derin okyanus, işte böyle uğuldasın isterdim,

Ve dalgasında boğulsun her Türk tohumu,

Bak ümitsiz eller nasıl biçiyor yaşamları Neden muharebe yavaşladı bir an

Düşüyor yere kopmuş eller, ayaklar, başlar

Neden azaldı Türk'ten dökülen kan

"Pis kanları nehir olmuş ovada akmakta

Masum otlar su yerine kan içmekte ".....

İşte değerli basın, değerli STK temsilcileri tüm dünyanın gözü önünde acımasızca bir katliam bu bir soykırımdır, bu bir insanlık suçudur, bu soykırımı kınıyoruz lanetliyoruz. Böyle bir soykırım dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir millete hangi dine mensup olursa olsun Müslüman, Hristiyan veya başka bir inanca sahip asla ve asla yaşanmasını istemiyoruz. Hiçbir şaire vahşet içerikli şiirler yazmak nasip olmasın o katliamda canlarını vermiş atalarımızı rahmetle anıyoruz.
Kabri mekanları cennet olsun.
200 yıl geçse de biz bu soykırımı ve
"MORA KATLİAMINI, UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ"

22 Eylül 2024 Pazar

Kardeşler ve dostlar Lüleburgaz'da gerçekleşen Balkan Rumeli Trakya buluşmasında kucaklaştı











Lüleburgaz'da yapılan 8. Balkan Rumeli Trakya Buluşması tam bir dostlar, akrabalar kavuşması idi. 

Ev sahipliğini 1978 yılında Türkiye'ye gelen Bulgaristan Türkleri'nden Koşukavaklı Lüleburgaz Belediye Başkanı Doktor Murat Gerenli ile Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma (Bal Göç) Trakya Lüleburgaz Derneği Başkanı Veli Öner'in yaptığı etkinlik sevgi ve kucaklaşmanın Lüleburgaz adresi idi adeta.

Moldova'nın Gagavuz Özerk Yönetimi'nden kardeşlerimiz Tomay Belediye Başkanı Dimitri Köse, Tomay İş Dünyasının temsilcisi Ivan Nedov liderliğindeki folklor ekibi ve Koşukavak Belediye Başkan Yardımcısı Necdiye Akif ve Türk Gençlik Kültür Merkezi Müdürü Leyla Hüseyin liderliğindeki gösteri grubunun büyük beğeni topladığı etkinliğin starı ise Bulgaristanlı sanatçı Toni Storaro idi.
Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu (BRTK) Genel Başkanı Sabri Mutlu ve yönetim kurulu üyelerinin onur konuğu olduğu etkinliğin konukları arasında yurtiçi ve yurtdışından çok sayıda sivil toplum kuruluşu başkan ve yöneticisi ile siyasi parti temsilcileri de vardı. Trakya'daki Balkan Rumeli Türkleri'nin büyük ilgi gösterdiği etkinliğin bir diğer dikkat çeken katılımcıları ise Bulgaristan Hak ve Özgürlükler Partisi (HÖH/DPS) temsilcileri idi. Parti'nin kurucu ve onursal lideri Ahmet Doğan'ı temsil eden heyet her ne kadar seçimde Parti'nin adını kullanamayıp 'Demokratik Haklar' adı altında Adaletli Bulgaristan Sevdalıları ve Çiftçiler Birliği Partisi ile seçim koalisyonu yapıp onlarla bir blok halinde sandığa gidecek olsa da yaptıkları konuşmalarda Türkiye'de oy kullanacak olan Bulgaristan Türklerinden destek istediler.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE SİLAH ARKADAŞLARINA ŞÜKRAN

Açılış ve selamlama konuşmasını yapan Bal Göç Trakya Lüleburgaz Derneği Başkanı Veli Öner Balkanlardaki Türklerin Osmanlı İmparatorluğu açısından önemini aktardığı konuşmada atalarımızın Balkanlarda süren büyük savaşlarda bile farklı dil ve dinden insanlara hoşgörü ile baktığını hatırlatarak " Onlar barış içinde ve bir arada yaşamayı bilmiştir"dedi. Osmanlı'nın Rumeli'den çekildiği yıllardan sonra buradaki Türklerin çeşitli tarihlerde 550 yıllık geçmişini bir kaç bavula sıkıştırarak anavatana göç ettiğini söyleyen Başkan Öner Türkiye'nin kurucu unsuru olan Balkan Türklüğünün yeniden geriye döndüğü anayurtta da barış ve kardeşlik felsefesini hayatlarının temel ve rehber bakış açısı olarak yaşam sürdürdüğünü vurguladı.
Sözlerine "Kültürümüz ve medeni duruşumuzla dünyaya örnek olduk"  diyerek devam eden Bal Göç Başkanı "Vatanın değerini en iyi vatan kaybedenler bilir. Vatan kaybetmenin ne demek olduğunu da en iyi bizler biliriz. Bu yüzden bu topraklarda artık acı göç hikayelerinin, kavgaların ve savaşların yaşanmasını istemiyoruz. Bizlere özgür ve bağımsız bir şekilde yaşayabileceğimiz bir vatan bırakan ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını sevgi ve rahmetle anıyor, şükranlarımı sunuyorum"dedi.


Koşukavaklı olmanın gururunu yaşayan başkanlar Sabri Mutlu,  Murat Gerenli ve
 Necdiye Akif hemşehrilerine selam yolladı

CUMHURİYET KENTİ ÇAĞDAŞ LÜLEBURGAZ TRAKYA'NIN CAZİBE MERKEZİ

Festival'in evsahibi konumundaki Lüleburgaz Belediye Başkanı Dr. Murat Gerenli ise konuşmasında bir Bulgaristan Türkü olduğunu anımsatarak Lüleburgaz'ı Trakya'nın cazibe merkezi, demokrasinin ve hoşgörünün egemen olduğu herşeyin sevgi ile başladığı çağdaş cumhuriyet kenti olarak tanımladı.
Gelenekselleşen ve bu yıl 8. düzenlenen Trakya Rumeli buluşmalarının Balkan coğrafyasındaki soydaşlarımızla, hısımlarımızla, akrabalarımızla ve dostlarımızla yılda bir kez dahi olsa bir araya gelme, kucaklaşma imkanı sağladığını ifade eden Başkan Gerenli bu topraklarda çok büyük acılar yaşadıklarını vurguladığı konuşmasında; "Zulümler gördük, yurtlarımızdan sürüldük,  savaşlarda canlarımızı yitirdik, ama asla mücadeleden, bağımsızlığımızdan ve köklerimizden vazgeçmedik. Bulunduğumuz topraklarda yeniden kök saldık, filizlendik ve bu filizlerden demokrasiyi, hoşgörüyü ve kardeşliği yeniden büyüttük" dedi.
Kendi atalarının Kırcaali Koşukavaklı olduğunu anımsattığı konuşmasında "Ailesinin bir tarafı Selanik'ten bu topraklara göçmüş biri olarak burada yeniden kök salmanın mutluluğunu yaşıyorum. Bu topraklarda yetişen her bir filizle çok büyüyor ve hep birlikte aydınlık geleceğimize yürüyoruz. Bizler Horasan'dan kalkıp göçen Anadolu erenlerinin, Hacı Bektaşi Veli'nin, Yunus Emre'nin, Mevlana'nın ve Sarı Saltuklar'ın torunlarıyız. Anadolu'dan kalkıp Balkanlara, Avrupa'ya Türklüğü yaymak için giden Türkmenlerin, yörüklerin Selanik'te doğup büyüyen, Manastırda oluşturduğu cumhuriyet fikri ile Samsun'da bağımsızlık ateşini yakan, kurtuluş savaşıyla bizlerin özgür ve bağımsız bireyler olarak yaşamasını sağlayan Mustafa Kemal'in evlatlarıyız "dedi.
Son cümlesi alanda bulunan konuklar arasında büyük bir coşkuya neden olan Lüleburgaz Belediye Başkanı Dr. Murat Gerenli sözlerinin devamında yaptığı vurgu ve okuduğu şiir ile de Rumeli Balkan Türklerini Türkiye'ye sığınmacı olarak gelen başta Suriyeliler ve diğerleri ile bir tutmaya kalkışanlara anlamlı bir mesaj verdi Gerenli'nin sözleri şöyle;  "Yani bizler muhacir, göçmen değil, bu ülkenin, Türkiye Cumhuriyeti'nin asli unsurlarıyız. Sormuşlar bir gün göçmene ne işin var burada? diye. Cevap vermiş Rumelili, "Sormayın burada ne işimiz var? Tuna boylarında Alişimiz var. Yemen türküsüne ağlayışımız, Nasreddin Hoca'ya gülüşümüz var. Sorma bre, sorma burada ne işimiz var? Tuna boylarında Alişimiz var. Alı var diyorlar kırmızı güle, Hasanım martini alıyor ele, Ramize'nin evi kapılmış yele, Yusufla Arda'ya dalışımız var. Sorma bre. Sorma burada ne işimiz var. Tuna boylarında Alişimiz var. Kızanlar hatıra getire bizi. Kızçeler dizinde uyuya bizi. Beşyüzyıl koynunda yaşatır bizi. Üsküpte çok büyük tarihimiz var. Sorma bre, sırma burada ne işimiz var. Sarı Saltuk gibi erlerim durur, Yunus Emre gibi pirlerim durur. Anıt tepe gibi yerlerim durur. Samsun'dan yükselen güneşimiz var. Gök gözlü, nur yüzlü Mustafa Kemalimiz var."
Gerenli konuşmasını tüm katılımcılara, Bal Göç Trakya Başkanı Veli Öner ve ekibi ile çalışma arkadaşlarına yapılan organizasyona verdikleri emek, kattıkları değer için Lüleburgaz halkı adına tesekkür ederken sözlerini Nazım Hikmet 'in 'Davet' başlıklı şiirinden alıntı yaparak şöyle tamamladı; "Demokrasi ve hoşgörünün tüm dünyada egemen olduğu, gelecek güzel günlerde, bir ağaç gibi tek ve hür, ve bir orman gibi kardeşçesine yaşamak dileğimle sizleri selamlıyorum."

"BRTK OLARAK BALKANLARDA 7 BİN ÇOCUĞUMUZA UMUT OLDUK"

Lüleburgaz 8. Balkan Rumeli Trakya Buluşması'da Belediye Başkanı Dr. Murat Gerenli'den sonra söz alan Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu (BRTK) Genel Başkanı Sabri Mutlu ise şenliğe yurtiçi ve yurtdışından katılan tüm protokolü tek tek selamladığı konuşmasında BRTK bünyesinde yer alan federasyonların başta Bursa olmak üzere Sakarya, İstanbul ve Edirne'den etkinliğe katılım sağlayan başkan ve yöneticileri ile konfederasyona dahil dernek başkanlarının güçlü temsilinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek "Çok kıymetli dava arkadaşlarım ve camiamızı sevgi, saygı ve hürmetle selamlıyorum"dedi. 
Lüleburgaz şenliğinde bulunmanın mutluluğunu da ifade ettiği konuşmasında Başkan Sabri Mutlu bir diğer sevinçlerinin ise Moldova Cumhuriyeti Gagavuz Özerk Bölgesi Tomay Belediye Başkanı Dimitri Köse ve ekibi ile Gagavuz gençlerinin aralarında bulunması olduğunu vurguladı. Doğum yeri olan memleketi Koşukavaklı gençler ile Haskovo ekibini de selamlayan ve etkinliğe katılımlarından duyduğu memnuniyeti dile getiren Mutlu bu katılım ve oluşan tablonun BRTK'ın gücünü hem Türkiye'de hem de Balkanlar'da tüm dünyaya gösterdiğini ve ortaya koyduğunu söyledi. 
Bu şenliklerin Balkan Rumeli Türklüğü adına geçmişten geleceğe taşınan güçlü bir kültürel miras ve rüzgar olduğunu da ifade eden Sabri Mutlu "Geleneksel hale gelen bu şenlikler bizim için çok kıymetli. Bu vesile ile insanlarımız ve camiamız kucaklaşıyor, bir duygu ve düşünce alışverişi yaşıyoruz hep birlikte. Bizler Balkanlar'da yaşayan insanlarımız başta olmak üzere oralardan Türkiye'ye göç etmiş insanlarımız ile bu etkinliklerde bir arada olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Lüleburgaz ise bu kavuşmaların, buluşmaların önemli bir noktası"dedi. 
BRTK Genel Başkanı konfederasyonlarının Türkiye'nin 52 ilinde 11 federasyon ile 300'ün üzerinde derneği temsil ettiğini vurguladığı konuşmasında Gagavuzya'dan Batı Trakya'ya, Bosna'dan Bulgaristan'a kadar olan geniş bir coğrafyadan Türkiye'ye göç etmiş veya hala orada yaşayan insanlarımızın dertlerine deva olmaya çalıştıklarını ifade etti. 
"Balkanlar'da hala hazırda 10 milyondan fazla insanımız var ve bizler federasyonlarımız aracılığı ile bu insanlarımız için seferber olduk" diyen BRTK Genel Başkanı Sabri Mutlu bu kapsamda geçen yıl birçok bölge ve ülkede özellikle de Gagavuzya, Makedonya, Kosova ve Bulgaristan'da gençlerin eğitim ve giyim ihtiyaçlarını karşıladıklarını, Türkiye adına 7 binden fazla çocuğumuza umut olduklarını ifade etti. Bu yıl da bu çalışmayı yürüteceklerini vurgulayan Mutlu konuşmasının sonunda 1981 yılında Babaeski Pancarköy'de düşen uçağımız sonucu şehit olan 65 askerimize Allah'tan rahmet geride kalan ailelerine de başsağlığı diledi.

"DÜNYANIN HANGİ ÜLKESİNDE YAŞARSAK YAŞAYALIM HEPİMİZDE AYNI KAN AKIYOR, BİZ HEPİMİZ KARDEŞİZ, HEPİMİZ BİR AİLEYİZ"

Moldova Cumhuriyeti Gagavuz Özerk Yeri Tomay kenti Belediye Başkanı Dimitri Köse ise yaptığı selamlama konuşmasında kendilerinin de 'Türk' olduklarını vurgulayarak tüm katılımcıları Gagavuzyeri'ne davet etti. 
Başkan Köse katılımcılara Türkçe (Gagavuzca) hitap ederek ; " Merhaba sayın arkadaşlar. Çok mutluyum bugün burada 8. düzenlenen Trakya Rumeli Türkleri buluşmasında, bu önemli toplantıda bulunmaktan. Selamlar getirdim size Moldova Cumhuriyetimizden, Gagavuzya'dan ve Tomay Belediyemiz'den. Teşekkür ediyoruz Lüleburgaz Belediye Başkanımız Murat beye, Trakya dernek, federasyon ve konfederasyon başkanlarımıza. Vali beye, İlhan beye ve Sabri beye ilgilerinden ve sıcak karşılaşmalarından, bizi aralarına kabul etmelerinden dolayı da. Türkiye Gagavuzya ve Tomay belediyemize çok yakın. Ben şunu söylemek isterim ki burada kim var ise hepimizde aynı kan akıyor. Ben sayıyorum ki biz hepimiz bir büyük aile, kardeşiz. Hangimiz nerede, hangi ülkede yaşıyor olsak da. Bunu biz biliyoruz, bunu ilerletiyoruz ve bütün dünyaya da gösteriyoruz. Sayın arkadaşlar Türkiye bana ikinci vatan sayılıyor. Çünkü burada benim anam, babam ve kardeşlerim yaşıyorlar. Türkiye'ye geldiğimiz zaman Türk arkadaşlarımız bizi çok yakın ve sıcak karşılıyorlar. Buraya geldiğimiz zaman çok gururlanıyor, mutlu oluyoruz. Bunun için size çok teşekkür ediyoruz. Türkiye çok yardımcı oluyor bizim Gagavuzya aftonomiyamıza ve Tomay belediyemize. Bunu biliyoruz, açıklıyoruz ve çok memnunuz. Çünkü bu desteklerle Gavuzya ve belediyemiz kalkınıyor ve ilerliyor. Çok teşekkür ediyorum. Size şunu teklif ediyorum. Tomay'a ve Gagavuzya'ya gelin. Kapılarımız size ve her bir Türk vatandaşlarına açık. Sizi karşılayacak ve misafir edeceğiz. Çünkü biz hepimiz kardeşiz, hepimiz bir aileyiz. Ne zaman olursa biz size kapılarımızı açacağız, biz size adetlerimizi göstereceğiz. Bizi, dilimizi ve kültürümüzü tanıyın. Burada bulunduğum, buraya davet edildiğim için size çok teşekkür ediyorum."







Bulgaristan Koşukavak ve Gagavuzya Tomay folklor ekipleri nefes kesen gösterileri ile izleyenleri  adeta büyüledi.


Ayrıntılar daha sonra....


21 Eylül 2024 Cumartesi

MAKEDONYA ANAYASA MAHKEMESİ AZINLIKLARI KAMUDAN SİLMEYE HAZIRLANIYOR


Kuzey Makedonya Anayasa Mahkemesi Türk ve Arnavut üyelerin karşı çıkmasına rağmen temsiliyet ilkesinin önemli bir kazanımı olan ‘dengeleyici-balanser’ mekanizmasının iptali için süreç başlattı. Bu kararın kamuda çoğunluk olmayan ülkedeki azınlıkların işe alımlarında ciddi sıkıntılar yaratacağı belirtiliyor.

Türk Demokratik Partisi (DTP) Genel Başkanı ve Kuzey Makedonya Milletvekili Beycan İlyas ile Anayasa Mahkemesinin eski Başkanı ve Milletvekili Salih Murat konu hakkında yaptıkları açıklamada Kuzey Makedonya Anayasa Mahkemesinin aldığı bu karara tepki gösterdi.
TDP Genel Başkanı İlyas konuyla ilgili olarak yaptığı değerlendirmede 
"Bugün Kuzey Makedonya Anayasa Mahkemesi kamuda işe alımlarda anayasal hak olan hakça temsiliyet ilkesinin önemli bir kazanımı olan ‘dengeleyici-balanser’ mekanizmasının iptali için süreç başlattı. Türk ve Arnavut hakimlerin karşı geldiği bu karar, kamuda çoğunluk olmayan milletlerin iş alımlarında ciddi sıkıntı yaratacaktır"dedi.

Avrupa Cephesi İttifakı – Makedonya Türklerinin Hak ve Demokrasi Hareketi Milletvekili Salih Murat ise 'dengeleyici-balanser' kararının iptal girişimi hakkında yaptığı değerlendirmede ülkede yaşayan Türklerin durumunu hatırlattı.
HSYK Kanunu ve olası tüm üyelerinin görevine son verilmesi ve hakça ve orantılı temsili işlevsel hale getiren dengeleyici prensibin ortadan kaldırılmasıyla ilgili her üç konu üzerinde, fikirlerini, kazanımları ve bu konularda soydaş Türklerin konumunu ve varlığını dile getiren Murat "Türk topluluğu, yönetimden ve üst düzey kurumlardan dışlanmaktadır. Bu, eşitliği ve sosyal barışı zedelemektedir" dedi

15 Eylül 2024 Pazar

Türkiye - Bosna Hersek zirvesinde Balkanlar ve Dünyaya soykırım hatırlatması




Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Becirovic ile düzenlediği basın toplantısında 1990'lı yıllarda Bosna Hersek'te dünyanın gözleri önünde gerçekleştirilen katliamın bir benzerinin bugün Gazze'de ve işgal altındaki Filistin'de yaşandığını söyledi

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Denis Becirovic, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde gerçekleştirdikleri görüşmenin ardından basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Becirovic'i İstanbul'da ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğunu kaydetti.
Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Becirovic ile çok verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Özel bir niteliğe sahip Türkiye-Bosna Hersek ilişkilerini ayrıntılı şekilde ele aldık. Balkanlar odağında bölgesel gelişmeler hakkında fikir alışverişinde bulunduk. Gazze'de yaşanan soykırım ve İsrail karşısında Birleşmiş Milletler nezdinde atılacak adımlar üzerinde durduk." dedi.

"Hem Bosna Hersek'in hem de bölgenin barış ve istikrarına katkı sağlıyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bağımsızlığının ilanından bu yana Türkiye olarak Bosna Hersek'in her daim yanında olduklarını ve olmaya devam edeceklerini belirterek, "Bosna Hersek'in toprak bütünlüğü ve egemenliğine yönelik güçlü desteğimizi de kararlılıkla sürdürmekteyiz. Barışı Uygulama Konseyi Yönlendirme Kurulu üyeliğimiz ve EUFOR-Althea Harekâtı'ndaki mevcudiyetimizle hem Bosna Hersek'in hem de bölgenin barış ve istikrarına katkı sağlıyoruz." diye konuştu.
Bosna Hersek'te tüm kesimlerin katılımıyla, geniş tabanlı bir toplumsal uzlaşının ve barış içinde bir arada yaşama anlayışının hâkim kılınmasının önemi ve değerinin açık olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçmiş tecrübeler ışığında Bosna Hersek'te yaşanabilecek herhangi bir menfi gelişmenin tüm Balkanlar'ın istikrarına tehdit oluşturacağı gerçeğini unutmamamız gerekiyor. Dost ve kardeş Bosna Hersek'e yaklaşımımızın temelinde tarihî ve kültürel bağlarımızın yanı sıra bu anlayış yatmaktadır." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çerçevede Bosna Hersek'te 6 Ekim'de düzenlenecek yerel seçimlerin huzur içinde tamamlanarak hayırlara vesile olmasını diledi.


"Askerî ve güvenlik alanlarındaki iş birliği de gündemimizde yer aldı"

Görüşmelerinde, Bosna Hersek ile ikili ilişkilerini derinleştirmek amacıyla atılacak adımlar üzerinde de durduklarını da belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"İkili ticaret hacminin bu senenin sonunda 1 milyar dolara ulaşacağını tahmin ediyoruz. Tabii bu rakamı yeterli bulmuyoruz. Bu minvalde karşılıklı ticareti artırma noktasında yapılabilecekler hakkında fikir teatisinde bulunduk. Saraybosna-Belgrad Otoyolu'nun yapımına ilişkin çalışmaları da bu kapsamda ele aldık. Projenin bir an evvel tamamlanmasına dair temennimi Sayın Başkan ile paylaştım. Enerji ve altyapı başta olmak üzere Bosna Hersek'in kalkınmasına yönelik projelere destek vermeye devam edeceğimizi de bu vesileyle kıymetli kardeşime aktardım."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılın 7 ayında Bosna Hersek'i ziyaret eden turistler arasında Türk vatandaşlarının, komşu ülkeleri de geride bırakıp ilk sırada yer almasının sevindirici olduğunu vurgulayarak, "Ülkelerimiz arasında kimlikle seyahati mümkün kılacak anlaşmayı yakın zamanda imzalayarak, halklarımız arasındaki beşeri münasebetleri daha da geliştirmeyi hedefliyoruz. Askerî ve güvenlik alanlarındaki iş birliği de gündemimizde yer aldı. Özellikle savunma sanayisine yönelik iş birliğimizi nasıl ve ne denli geliştireceğimizi değerli kardeşimle ele aldık. FETÖ ile ortak mücadele bağlamındaki beklentilerimiz üzerinde durduk." diye konuştu.

"Hesabını mutlaka soracağız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda, 11 Temmuz 1995 Srebrenitsa Soykırımını Uluslararası Düşünme ve Anma Günü ilan edildiğini, Türkiye'nin alınan bu kararı eş sunucu olarak desteklediğini söyledi.
Bu temelde Türkiye'nin 11 Temmuz'u "Srebrenitsa Soykırımını Düşünme ve Anma Uluslararası Günü" olarak kabul ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bosna Hersek'in ilk Cumhurbaşkanı merhum Aliya İzzetbegoviç'in 'Unutulan soykırım tekrarlanır.' sözünden ilhamla, soykırımın gelecek nesillere anlatılmasına yönelik gayretlerimizi sürdüreceğiz. 1990'lı yıllarda Bosna Hersek'te dünyanın gözleri önünde gerçekleştirilen katliamın bir benzerini maalesef bugün Gazze'de ve işgal altındaki Filistin topraklarında yaşıyoruz. Srebrenitsa Soykırımı'nın failleri uluslararası mahkemelerde nasıl hüküm giydilerse, Gazze'de yaşananların failleri de uluslararası hukuk karşısında hesap vereceklerdir. 41 bini aşkın Gazzeli kardeşlerimizle birlikte İsrail işgal güçleri tarafından öldürülen Ayşenur Ezgi Eygi evladımızın da hesabını adalet önünde mutlaka verecektir, hesabını da mutlaka soracağız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başkan Becirovic'e ziyaretleri için teşekkür ederek, kardeş Bosna Hersek halkına selam gönderdi.

"Erdoğan bizim de Bosna Hersek'imizin de büyük bir dostu olarak bilinmekte" 

Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Becirovic ise Cumhurbaşkanı Erdoğan ile düzenlenen ortak basın toplantısında"Gazze (soykırımı) aslında bu dünyanın en büyük ayıbıdır." dedi.
Becirovic, açıklamasında Gazze'de bir an önce sivillerin öldürülmesinin durdurulması ve bir an önce barış ve hak sağlanması gerektiğini de vurguladı.
Konuşmasında Türkiye ile Bosna Hersek'in iyi ilişkilerine de işaret eden Becirovic, "(İkili ilişkilerin) İktisadi ve turizm, eğitim, sağlık ve diğer alanlarda gelişebileceğini düşünüyorum. Önümüzdeki dönemlerde daha da ilişkilerimizi güçlendireceğimizi düşünüyorum ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bir kez daha samimiyetle bize yardım ettikleri için teşekkür etmek istiyorum." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Bosna Hersek'e verdiği destek için teşekkür eden Becirovic, "Bildiğiniz gibi Sayın Erdoğan dünya çapında bir lider ve o bizim Bosna Hersek'imizin de büyük bir dostu olarak bilinmekte." dedi.
Becirovic, toplantının "son derece verimli" ve ülkesi için "çok olumlu" geçtiğini belirterek, "Türkiye-Bosna Hersek arasındaki ilişkiler son derece olumlu ve ilişkilerimizin daha da güçlenmesini dilerim." diye konuştu.
İki ülkenin güçlü tarihî, kültürel ve ekonomik ilişkilerinin olduğunu belirten Becirovic, bunun iki ülkeyi daha da güçlü hâle getirdiğini söyledi.

"Önümüzdeki yıllarda ticari ilişkilerimizin daha da artacağını düşünüyoruz"

Becirovic, Türkiye-Bosna Hersek arasındaki ticari ilişkilerin daha da güçlenmesini dileyerek, "(İki ülke ticaret hacmi) Zamanında 100 milyon avrodan bugün 1 milyar dolara gelmiştir ve önümüzdeki yıllarda bu ticari ilişkilerimizin daha da artacağını düşünüyoruz." ifadesini kullandı.
Belgrad-Saraybosna otoyolunun hızlandırılması gerektiğini düşündüğünü dile getiren Becirovic, ülkesinin "en büyük dostu olarak" Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Bosna Hersek'e davet etti.
Becirovic, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile savunma sanayiyi de konuştuklarını, iki ülke ilişkilerinin bu alanda da güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Gelecek yıl Srebrenitsa Soykırımı'nın 30. yılı olacağını hatırlatan Becirovic, şunları kaydetti:
"Bildiğiniz gibi bu konuyu da ele aldık. Tabii ki ilerideki dönemde de tekrar konuşma fırsatımız olacaktır ve önümüzdeki sene Birleşmiş Milletler'de, New York'ta Srebrenitsa Anma Günü de orada yapılacak, anma törenleri yapılacak. Biz asla nefret politikası gütmeyeceğiz."

12 Eylül 2024 Perşembe

Bulgaristan son iki ay içerisinde Türkiye'ye sokulmak istenen beyan edilmemiş toplam 46 milyon TL değerindeki dövizlere el koydu

Kapitan Andreevo Sınır Kapısı’nda Türkiye plakalı bir otobüste saklanan beyan edilmemiş 200 bin Euro, yaklaşık 7,5 milyon TL bulundu. Ağustos ayında yapılan 7 operasyonda da 38.5 milyon TL değerindeki kaçak dövizlere el konmuştu

Kapıkule’nin karşısında yer alan Bulgaristan’ın Kapitan Andreevo Sınır Kapısı’nda Türkiye plakalı bir otobüste saklanan yaklaşık 7,5 milyon TL'ye eş değer binlerce Euro’ya beyan edilmediği gerekçesiyle el konuldu. Otobüs Romanya'dan Türkiye'ye gidiyordu.

NAKİT TAŞIMADIKLARINI SÖYLEDİLER

Türkiyeli sürücünün yönetimindeki otobüs Bulgaristan’ın Kapitan Andreevo Sınır Kapısı’na ulaştıktan sonra şoför ve içerisinde bulunan beş yolcu beyan edecekleri nakit taşımadıklarını söyledi. Gümrük Dairesi, Sınır Polisi Genel Müdürlüğü, Organize Suçlarla Mücadele Genel Müdürlüğü ve Gelir İdaresi Başkanlığı ekiplerinin kapsamlı şekilde yaptıkları kontrollerde otobüsün ön kapısının fabrika boşluklarında euro banknotlarının saklandığı tespit edildi.

AĞUSTOS'TA 38.5 MİLYON TL

Ortaya çıkarılan paranın miktarı 200 bin Euro olarak belirlendi. Kapitan Andreevo'da yalnızca geçen Ağustos ayında, çeşitli ülkelerden Türkiye’ye gelen araçlarda çoğunluğu ABD doları ve Euro olmak üzere toplam değeri yaklaşık 2 milyon Bulgar Levası (38,5 milyon TL) olan 7 beyan edilmemiş para vakası ortaya çıkarıldığı belirtildi.

Avrupa sınır yönetimini modernize etmek için vizede yüz tanıma sistemine geçiyor


Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin sınır güvenliğini artırma ve yasadışı göçü önleme amacıyla uygulamaya koyduğu Elektronik Giriş/Çıkış Sistemi (EES), 10 Kasım 2024 itibarıyla yürürlüğe girecek. Yeni sistem, Schengen bölgesine seyahat eden AB dışı ülkelerden gelen kişilerin giriş ve çıkışlarını dijital olarak kaydedecek ve sınır yönetimini modernize edecek.

EES, Schengen bölgesindeki 27 ülke ile Bulgaristan ve Romanya’da geçerli olacak.

Bu sistemle birlikte, Schengen vizesi sahibi Türk vatandaşları da dahil olmak üzere, tüm AB dışı vatandaşların sınır geçişleri artık elektronik ortamda kaydedilecek. Pasaport damgalarının yerini alacak olan sistem, girişte ve çıkışta kişilerin biyometrik verilerini, yani yüz resmi ve dört parmak izini toplayacak.
Yeni sistemin temel amaçları arasında AB sınır güvenliğini artırmak, yasadışı göçü önlemek ve AB dışı ülkelerden gelen kişilerin ikamet sürelerini izlemek bulunuyor. EES ile kişisel veriler dijital olarak kaydedileceğinden, sınır yönetimi daha şeffaf ve verimli hale gelecek.

Türk vatandaşları için ne anlama geliyor?

Türk vatandaşlarının Avrupa’ya yapacakları seyahatlerde EES uygulaması, sınır kapılarında biyometrik verilerin alınmasını gerektirecek. Seyahat öncesinde herhangi bir ekstra belge sunmalarına gerek olmayacak, ancak giriş ve çıkış işlemleri sırasında biyometrik verilerin toplanması, sınırda bekleme sürelerinin uzamasına neden olabilir.

“Uzun bekleme sürelerine hazırlıklı olun”

Bu yeni sistemle ilgili olarak göç politikaları uzmanları ise "Elektronik Giriş/Çıkış Sistemi, Avrupa sınır yönetimini modernize etmek için atılmış önemli bir adımdır. Dijital kayıtlar, sınır geçişlerini daha hızlı ve güvenli hale getirebilir. Ancak, sistemin uygulamaya konulmasının ardından, sınır kapılarında biyometrik veri toplama süreçlerinin etkin ve verimli bir şekilde yönetilmesi kritik önem taşıyacaktır. Ayrıca, sınır geçişlerinde yaşanabilecek uzun bekleme süreleri ve teknolojik aksaklıklar gibi olası sorunlara karşı hazırlıklı olunması gerekmektedir" ifadelerini kullandı.