23 Eylül 2024 Pazartesi

Balkan Rumeli Türkleri Mora Yarımadası'nda onbinlerce insanımızın katledilmesinin 203. yılında Yunanistan'ı duyarsızlığından dolayı siyah çelenk ile kınayıp tarihe not düştü




Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu (BRTK) başta Edirne, Bursa ve İzmir'de olmak üzere Türkiye'nin birçok kentinde federasyonları ve dernekleri vasıtasıyla tam 203 yıl önce gerçekleşen ve Türk, müslüman, musevi olana yaşam hakkı tanımayan, onbinlerce insanın yaşamdan koparılması ile sonuçlanan Mora katliamları sürecini kınayan açıklamalar ve eylemler yaptı, bu konuda farkındalık oluşturmak için konferanslar düzenledi.
Genel Başkan Sabri Mutlu ile yönetim kurulu üyelerinin de katıldığı etkinliklerin Edirne ayağında sabah saatlerinde Yunanistan Konsolosluğu önüne siyah çelenk bırakıldı konu hakkında basın açıklaması yapıldı.

Genel Sekreter İsmail Kocaköse'nin BRTK Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Serbest'in kaleme aldığı ve Mora mezaliminin satırlara döküldüğü şiiri okuması ile başlayan etkinlikte Mart 1821'de Mora yarımadasında başlayan ve Rum azınlığın yaşadığı diğer bölgelere yayılan ayaklanmalar esnasında silahlı Yunan çeteler tarafından Mora, Orta Yunanistan ve Ege adalarında yaşayan Türklere yönelik gerçekleştirilen katliamlar kınandı, yapılan basın açıklamasında Yunanistan yönetiminin konu hakkındaki duyarsızlığı eleştirildi.
Yunan isyancılar tarafından 23 Eylül 1821 tarihinde ele geçirilen Tripoliçe'de 30 binden fazla Türk, Müslüman ve Musevi Osmanlı vatandaşının katledildiği hatırlatılan basın bildirisinde 1821 yılı öncesi şu anki Yunanistan sınırlarında bulunan Mora yarımadasında 80 binden fazla Türk ve Müslümanın yaşamakta olduğuna vurgu yapıldı.

BRTK Edirne Temsilcisi Zürfeddin Hacıoğlu tarafından okunan basın bildirisinde; "Philiki Eterya örgütü 1821-1829 yılları arasında bölgede çok büyük katliamlar yaparak Mora yarımadasında tek Türk-Müslüman bırakmamıştır.
Kan ile beslenen bu caniler kadın, hamile, çocuk, yaşlı demeden, aralarında Musevilerin de bulunduğu on binlerce Türk'ü hunharca, acımasızca işkence ile katletmişlerdir.
Rum isyancılar intikam hissiyle Müslüman köylerini yağmalayıp Türkleri katletmiş, kuşattıkları şehir ve kalelerde Türkleri açlığa mahkum etmişlerdir. Rumların ele geçirdikleri şehirlerde yağma ve katliam rutin hale gelmiştir. Rum din adamları ise isyana katılan Rumlar'a şehitlik vaat ederek katliamları teşvik etmiştir.
Amerikalı tarihçi Justin MCCARTHY 'Ölüm ve Sürgün' adlı eserinde Türklerin nasıl kıyımdan geçirildiğini çocuk, kadın, yaşlı ayrımı yapmadan acımasızca öldürüldüklerini yazmaktadır.
Bir İngiliz tarihçi Williams St.CLAİR ise ele geçirilen Türk erkeklerin derhal öldürüldüğü, kadınlar ve çocukların ise köle olarak asilere dağıtıldığını, Rum çetelerinin katliam ve yağmalarında papazların önderlik ettiği ve sözde kutsal eylemlerinde isyancıları kışkırttıklarını kaleme almıştır.
Yunan eşkiyalarının Çamerya'da olduğu gibi Navarinde, Tripolide, Mora da yaptığı katliamları tarihten silmek mümkün olmayacaktır.
203 yıl geçse de biz "Mora Katliamını Unutmadık, Unutmayacağız, Unutturmayacağız" dendi.


Basın açıklaması öncesi okunan 'Mora Mezalimi' başlıklı şiirde de 

"Çook yıllar önce Yüzer iken hayat denizinde 
Bir fırtına batırdı gemimizi 
Deniz yuttu hepimizi, 
kimimizi boğdu, 
kıyıya attı kimimizi 
Bakın şu Yaradan'ın işine 
Paylaşmak için Mora soykırımını Bugün burada buluşturdu bir birimizi
Yıl 1821,
Mora yarımadasını sardı alev alev sönmeyen bir ateş. 
Karabulutlar ile kaplandı Mora Türkleri üzerindeki asırlardır parlayan o güneş 
Bir anda sessizlik gök gürültülü bir şimşek ve bulutlar paramparça 
O; bulutlardan yağan her zaman görmeye alışageldiğimiz kar veya yağmur değil 
O; bulutlardan yağan Mora Türklerinin kan ve gözyaşlarıydı 
Kan ve gözyaşları kiminin yüreğine aktı zehir zindan oldu, 
Kiminin ise dışarıya aktı sel ırmak oldu 
Ve 3 günde 40 bin Mora Türk'ü kan ve gözyaşları içinde boğuldu 
Tüm bu olup bitenler ise Avrupa'nın gözü önünde oldu
O yüzden;
Unutmadık, binsekizyüzyirmibir yılını! Unutamayız, kırk bin Türk'ün katliamını! Unutturmayacağız vahşilerin soykırımını!
Unutmadık Tripoliçe kadısı Halim efendiyi Unutamayız onun kızgın yağda eridiğini Unutturmayacağız onun feryad ile can verdiğini" dendi.




İZMİR'DE DE SİYAH ÇELENK KONFERANS VE TV PROGRAMLARI İLE 
YAŞANAN ACILAR DİLE GETİRİLDİ

Mora eylemliliğinin İzmir ayağında ise 
'Mora katliamı, 203 yıllık tarihe bakış, Yunanistan ve haçlı emperyalistlere karşı Türkiye' konulu konferans Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu adına Bornova Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi.
Konferansa konuşmacı olarak katılan Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Profesör Doktor Ergun Aybars 1555 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın Viyana kapılarına ulaştığında yaşananları ve sonraki süreçte Mora'da yapılan katliamları aktardı.
O tarihe kadar birbirleri ile ölümüne mücadele eden Ordodokslar, Protestanlar ve Katoliklerin Kanuni'nin Viyanayı kuşatması üzerine nasıl bir araya geldiklerini aktaran Prof. Dr. Aybars 
İngiltere ve Fransa'nın Rusya'nın Balkanlara geçmesine karşi olmalarına rağmen, Viyana kuşatmasindan sonra bu politikalarından vazgeçtiklerini anlattı.
1821 yılında İngiltere ve Fransa'nın Moradaki yerli Rumları silahlandırarak Morada 40 bin insanımızın yaşamdan koparılmasına zemin hazırladığını belirten Ergün Aybars akabinde Mora'da Yunan Prensliği ilan edildiğini vurguladı.


Bu etkinliğin yanı sıra Ege Tv'de de İlkay Kıyak ile 'Hayatın İçinden' programının konuğu olan BRTK Genel Başkan Yardımcıları Birol Özkardeşler ile Hüseyin Kocaman Rumeli Balkan camiası ve Mora katliamının 203.yıldönümü için İzmir'de düzenlenecek etkinlikler ve anma programları hakkında bilgi verdi, yaşanan acıları tarihe not düştü, Yunanistan yönetimini geçmişte yaşanmış acılara ve katliamlara karşı sessiz kaldığı için kınadı.
Akabinde İzmir'deki Yunanistan Kosolosluğu önünde toplanan BRTK yöneticilerinin öncülüğündeki sivil toplum kuruluşlarının başkan ve temsilcileri Mora Katliamı'nın 203. Yılı nedeniyle yaşamdan koparılan onbinlerce insanımızın anısına yaşananları protesto etmek için konsolosluk binasına siyah çelenk bıraktı.

YUNAN MİLLİ MARŞI TÜRK NEFRETİ İÇEREN 158 KITALIK ŞİİRDEN ALINTIDIR

Okunan basın bildirisinde de Yunanistan kınanarak şöyle dendi;

"Değerli basın mensupları, sivil toplum kuruluşlarının, federasyon ve derneklerimizin değerli başkanları,

1821 yılına kadar Yunanistan güneyinde Mora yarımadası Tripolice şehrinde Türkler, Yunanlı ve farklı etnik milletler yaşıyordu. Osmanlı himayelerinde yaklaşık 400 yıl huzur ve uyum içerisinde yaşayan Yunanlılar, İngiltere Fransa ve Rusya'nın Osmanlıya baskılarını fırsat bilerek ayaklanmış ve bağımsızlığını ilan etmişlerdir. Yunan çetecilerin baş komutanları Kolokotronis öncülüğünde, "Eterya örgütü "adı altında ayaklanmışlardı, bu örgüt sanki bir yerden emir almış ilk önce Mayıs 1821 de Atina şehrinde 2000 Türk'ü katletmiş daha sonra 19.08.1821 de Nevarin şehrinde 3000 Türkü katletmiş. Bu acımasız ve insanlık dışı katliamlarda Türkleri öldürme provası, tekniklerini geliştirmiş ve bu katliamlar sonucu dünyadan hiçbir ses çıkmayınca daha da acımasızcasını, "Türklere ölüm" sloganlarıyla 23/09/1821 Mora yarımadası Tripolice şehrinde savunmasız çocuk kadın hamile yaşlı demeden, aralarında Yahudilerin de bulunduğu 40.000 Türkü hunharca acımasızca önce işkenceyle ellerini sonra kollarını bacaklarını ve gövdelerini ikiye ayırarak daha sonrada başlarını keserek katletmişlerdir. Tüm bu olup bitenler ise bu vahşete sessiz kalan 'medeni' modern Avrupa'nın gözü önünde bu soykırımı gerçekleştirmişlerdir. Bu katliamlar canlı bir Türk kalmayınca dek devam etmiştir. Canlı Türk kalmayınca kan ile beslenen bu caniler bu sefer de Türk mezarlarından ölülerin kemiklerini çıkarıp yakmışlardır. Yunan din adamları Türklerin öldürülmesini teşviki için kiliselerde çan çalıyordu. Bu vahşi katliama direnme çağrısında bulunan Tripolice Kadısı Halim Efendi Barbar çeteciler tarafından üzerine kızgın yağ dökülüp yakılarak katledildi. Rumlar katliamda kesilen kafaları piramit haline getirip gösteriler yapıyordu. Yunanlı isyanını başından beri destekleyen Avrupalılar bile gördükleri manzarada şaşkına döndüler. Bölgede bulunan Helen dostu Dr. Wilhelm Boldemann, katliamın ardından bunalıma girerek kendini zehirleyerek intihar etmiştir. Amerikalı tarihçi Justin McCarthy, şu sözlerle dikkat çekmişti; "Üç gün boyunca zavallı Türk yerleşimciler, bir vahşiler güruhunun şehvetine ve zulmüne teslim edildiler. Ne cinsiyet ne de yaş ayırt edilmedi. Kadınlar çocuklar dahi. Öldürülmeden önce işkenceden geçirildiler. 




Kıyım öyle büyük ölçüde idi ki çetecilerin sergerdesi Kolokotronis'in kendi bile; "Kasabaya girdiğimde yukarı hisar kapısından başlayarak Tripolice meydanına kadar, atımın nalları hiç yere değmedi' demektedir. İlerlediği zafer kutlama tören yolu, cesetlerden bir örtüyle döşenmişti. Yerde yatan kolsuz bacaksız başsız çocuk kadın yaşlı cansız bedenleri Kolokotronis atının nalları ile tepinerek bir kez daha cesetleri doğramış katletmiştir, bu nasıl bir vahşettir Allahım katliamdan sonra bölgeye gelen misyonerlerden Rufus ANDERSON, Yunan otoritelerine dayanarak verdiği bilgiyi şöyle açıklıyor: "Mora da 80.000'e yakın Türk yaşıyordu. 1829 itibarı ile bunların hiçbiri kalmamıştı' 'Uzun yıllar İtalya'da yaşayan Dionisios SOLOMOS şair, Türklere yapılan soykırımdan sonra Yunanistan'a dönüyor ve Türklere, içi nefret dolu Yunanlılara övgü dolu 1823 yılında 158 kıtalık şiir yazıyor ve bu şiir ile Yunanistan dünyanın en uzun marşına sahip ülke oluyor ve bu kıtalardaki sözlerin anlamı insanın kanını donduracak cinsten. İşte bazı mısraları:

"Derin okyanus, işte böyle uğuldasın isterdim,

Ve dalgasında boğulsun her Türk tohumu,

Bak ümitsiz eller nasıl biçiyor yaşamları Neden muharebe yavaşladı bir an

Düşüyor yere kopmuş eller, ayaklar, başlar

Neden azaldı Türk'ten dökülen kan

"Pis kanları nehir olmuş ovada akmakta

Masum otlar su yerine kan içmekte ".....

İşte değerli basın, değerli STK temsilcileri tüm dünyanın gözü önünde acımasızca bir katliam bu bir soykırımdır, bu bir insanlık suçudur, bu soykırımı kınıyoruz lanetliyoruz. Böyle bir soykırım dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir millete hangi dine mensup olursa olsun Müslüman, Hristiyan veya başka bir inanca sahip asla ve asla yaşanmasını istemiyoruz. Hiçbir şaire vahşet içerikli şiirler yazmak nasip olmasın o katliamda canlarını vermiş atalarımızı rahmetle anıyoruz.
Kabri mekanları cennet olsun.
200 yıl geçse de biz bu soykırımı ve
"MORA KATLİAMINI, UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder