10 Eylül 2024 Salı

Siz yapay gündemlerle oyalanırken Kerkük Türksüzleştiriliyor!



Türkiye’de gündemi iktidar belirliyor!
Eli çubuklu muhalif gazeteciler dahi, iktidarın yarattığı bu yapay gündeme alet oluyor maalesef!
Yıllar evvel Herman ve Chomsky’nin de belirttiği gibi medya seçkinlerin gündemini, toplumun da gündemi haline getiriyor!
Seçkinlerin ihtiyaçlarına hizmet ediyorlar dolaylı yoldan da olsa!
Dikkat edin Türkiye’de uzun süredir yapay gündemler yaratılıyor!
Bakın mesela, Dünyada gıda fiyatları Ağustos'ta yıllık %1.1 düşerken Türkiye'de %44.4 arttığı gün, Engin Polat’ı saldılar!
Tüm ülke Dilan Polat ile Engin Polat’ı konuştu!
Dilan Polat ile Engin Polat olayı fazla konuşulunca bu sefer de 5 gündür susan Erdoğan, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen teğmenleri hedef aldı!
Erdoğan şunları söyledi:
“Teğmenler kılıç çektiler. Siz bu kılıçları kime çekiyorsunuz? Kendini bilmezleri temizleyeceğiz!"
“30 olur 50 olur ordumuzda barınmaları mümkün değil"!
Gündem hemen hooppp diye değişti!
Aslında zamanlama hatası vardı!
CHP’de o gün Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun birbirine gireceğini bilseler bu açıklamayı o gün yapmazlardı!
5 gün beklemişlerdi ama tam da o güne denk gelmişti!
Toplumun tek gerçek gündemi olan ekonomik sorunlar konuşulsun istemiyorlar!
Yapay gündemler yaratıyorlar!
Hükümetin konuşmasını istemediği bir alan daha var Dış Politika!
Özellikle ABD’nin Ortadoğu faaliyetleri konuşulsun hiç mi hiç istenmiyor!
Hatırlayın!
2003 yılında “Saddam Hüseyin’in elinde kitle imha silahları var” diyerek Irak’a giren ABD, 2011’de “Pardon” diyerek Irak’tan çıktı!
Geride üçe bölünmüş bir Irak bıraktı!
Kuzeyi Kürtler için ayırmışlardı!
Bunun için en büyük engel Türkmenlerdi!
Bu nedenle ilk olarak Türkmen yurdu olan Erbil, Süleymaniye, Kerkük ve Musul’da Türkmenler yurtlarından edildi!

Tapu dairelerini yakıp yıktılar önce, hukuken Türkmenler bir şey ispatlayamasın diye!

Türkmenler soykırıma uğratıldı!
Bunu kurdukları IŞİD’e yaptırdılar!
2014’de başlayan saldırılarda Türkmenlere zulmedildi, tarihi miras yok edildi!
Her şeyi göz göre göre yaptılar ama Türkiye’de ne kadar gündem oldu?
Neredeyse “0”!
Geçtiğimiz ay, Irak Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşid, Talabani ailesine yakın Kürdistan Yurtsever Birliği'nden Rebvar Taha'yı Kerkük Valisi olarak atadı!
Güya seçim yapılmıştı!
Kerkük Valisi seçimi nerede yapıldı biliyor musunuz?
Bağdat’ta Reşit Otel’de!
Evet evet yanlış okumadınız. Kerkük Valisini Bağdat’ta bir otelde seçtiler!
Bölgede bir avuç kalan Türkmenler bu duruma isyan etti!
Türkmenler isyan ederken Rebvar Taha, resmi dil olan Türkçe’yi yasakladı, tepkiler sonrası ise geri adım attı!
Son olarak ne oldu biliyor musunuz?
Irak Türkmen Cephesi, seçimin yasal olmadığı gerekçesiyle iptali için Irak Yüksek Federal Mahkemesi dava açtı!
Daha karar çıkmadan valiye 5 yardımcı atandı!
Zorla kabul ettirmeye çalışıyorlar!
Kadim Türk yurdu Kerkük, Türksüzleştiriliyor!
Sizin bundan haberiniz var mı?
Yandaşı, muhalifi tüm medya “hükümetin yapay gündemine” alet olduktan sonra sizin bundan nasıl haberiniz olsun ki!

(Dr. Tolga ŞAHİN / Yeniçağ)

5 Eylül 2024 Perşembe

Bulgaristan'da HÖH ile Türk seçmen üzerinden yürütülen vekalet savaşında tehlikeli hamle!

Bulgaristan'ın en çok konuşulan karakterleri Ahmet Doğan ve Delyan Peevski belki de siyasi hayatlarının ilk sürprizini yaşıyor.

Çünkü tarafların Bulgaristan'da 27 Ekim'de yapılacak parlamento seçimlerine Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi (HÖH/DPS) adı ile iki ayrı blok halinde girme başvurusu kabul edilmedi. 

Bu konuda Bulgaristan Yüksek Seçim Kurulu'na başvuru yapan Ahmet Doğan ve Delyan Peevski'nin ekipleri hukuksal olarak HÖH adını kullanmayacakları bir seçim bloğu önermek durumunda. 

Taraflara 9 Eylül'e kadar süre tanınırken YSK'nın kararı Bulgaristan siyasi tarihinde HÖH'ün ilk kez seçimlere giremediği bir durum ortaya çıkardı.

YSK'nın verdiği karar sonrası görüşlerine başvurduğumuz HÖH’ün her iki kanat temsilcileri bu durumun DPS'yi siyaseten bitirme harekatının yeni bir adımı olduğu noktasında görüş birliği içerisinde.

HÖH içerisinde aylardır süren Doğan - Peevski mücadelesinde YSK kararı sonrası oluşan görüş birliği her iki kesimin uzlaşıp, ortak hareket ederek seçimlere girme durumunu ortaya çıkarır mı?

Bilemem.

Bu konuyu da sordum temsilcilere ancak YSK kararı sonrası oluşan bu görüş benzerliğinin seçim ittifakına dönüşmesinin zor olduğunu, ancak galibiyet ve başarı için siyasette her an her şeyin olabileceği yorumunu yapmaktan da geri durmuyorlar.

Bekleyip görecegiz!

Eğer HÖH içerisinde bir uzlaşma sağlanıp birlikte seçimlere girilmez ise Türk seçmen açısından kullanılacak siyasi blok adlarının bir önemi kalmayacak.

Ancak taraflar için belirlenecek oy kullanma sırası ve numarası yine de bir yarış sebebi olacak.

Hangi taraf seçmenden daha çok oy alırsa o kesim Türk asıllı seçmenleri temsil etme hakkı ve partinin siyasi tapusunu eline almış olacak.

Bir de 20 Eylül'den sonra başlayacak aday listeleri başvuru süreci ile ilgili mesele de var.

Başvurular için ilan edilen son tarih 27 Eylül.

Bu tarihe kadar aday listesi sunabilmek için her iki kesimin mutlaka seçime girme hakkı elde etmesi gerekiyor.

Yani ister uzlaşarak Hak ve Özgürlükler Hareketi adı altında, isterlerse de iki ayrı blok olarak HÖH/ DPS adını kullanmadan kendi başlarına seçime girme hakkı elde etmeleri gerek.

Parlamento Çatısı altındaki koruma kalkanı için isimler özelinde düşündüğümüzde gelecek siyasi dönemin yargı süreci kimleri kapsayacak?

Güç mücadelesi hangi dosya üzerinden kim tarafından yürütülecek? 

Kimler inisiyatif alacak?

Bu durum daha şimdiden akıl oyununa tabi.

Satranç hamleleri gibi her hareket kendi içinde tehlikeli hamleler barındırıyor.

Yani Şah ve Mat kardeş.

O yüzden şah çekerken mat olma ihtimali de iyi hesap edilmeli.

Sonuçta siyaset satranç sporu gibi kazanma stratejisi üzerine taktiksel kayıpları da içeren bir süreci iyi yönetebilme sanatı içeriyor.

Bazen kesin galibiyet getirecek diye düşünülerek yapılan hamleler mağlubiyete dönüşecek gelişmeler zincirini ve hamlelerini tetikleyebilir?

Akıl oyunlarının merkezinde tercihe zorlanan Bulgaristan Türk ve müslüman seçmeni için yeni bir siyasi çıkış yolu her daim mevcut.

Bu nedenle Bulgaristan siyasetinde özellikle de Türk seçmen üzerinden sürdürülen Rusya ile Bațı Bloğu vesayet savaşı yeni süreçler ortaya çıkarabilir.

Geçtiğimiz ay Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu (BRTK) kongresine katılıp yaptığı konuşmada Bursa'dan dünyaya mesaj veren HÖH Eşbaşkanı Cevdet Çakırov'un Bulgaristan iç barışına yönelik çağrısı ve sözleri iyi analiz edilmeli!

Bu gün Bulgaristan Parlamentosu'nda yapılan oturumda Peevski'nin dokunulmazlığı gündeme geldi.

YSK stratejik bir kararla topu kendi üzerinden yüksek mahkemeye atarken ortaya çıkan tablo yeni siyasi manevraları getirecek gibi.

Her ne kadar taraflar arasında gemiler yakılmış, köprüler atılmış gibi görünse de gölgeler dünyasında hareketlilik sürüyor.

Yazımı noktalarken Delyan Peevski'nin yaptığı açıklama da analizlerimi doğrular nitelikte.

Peevski YSK'nın aldığı kararı taraflı olarak yorumlayıp seçime HÖH/DPS olarak gireceklerini söyledi.

Bu nasıl mümkün olacak?

Bir uzlaşma mı var yoksa yeni bir yargı kararı mı bekleniyor zaman gösterecek.

2 Eylül 2024 Pazartesi

HÖH resmen ikiye bölündü. Hangisinin tercih göreceği 27 Ekim'de sandığa yansıyacak Türk seçmenin iradesinden anlaşılacak

Bulgaristan'da Türk seçmen üzerinden yürütülen NATO-Rusya kapışması Hak ve Özgürlükler Hareketi'nin (HÖH/DPS) resmen ikiye bölünmesine neden oldu.
Bir süre önce hükümet oylamasında ortaya çıkan ve Onursal Başkan Ahmet Doğan ile Eşbaşkan Delyan Peevski'nin birbirlerine kılıçları çektiği ayrılık siyasi yollarının da ayrılması ile noktalandı.
Yüksek Seçim kuruluna her iki tarafın da yaptığı başvuru kavram ve yetki karmaşasına neden olunca konuyu değerlendirmek için toplanan YSK 5 saat süren uzun tartışmalar sonucu Peevski ve diğer eşbaşkan Cevdet Çakırov adına yapılan başvuruları usul yönünden reddetti.
Merkez Seçim Kurulu Türk Sekreter Sevinç Solakova'nın da katıldığı toplantıda kararı uzun bir değerlendirme sonucu alırken, her iki tarafın da önceden yaptıkları belli olan hukuksal hazırlık hemen devreye sokuldu ve bu defa her iki kesim seçim ittifakları ile, yani yanlarına aldıkları adı sanı pek duyulmamış ikişer parti ile başvuru yaptılar ve bu başvuruları kabul edildi.
Tarafların ittifaklar ile seçimlere katılma talebimi oylayan YSK 8 kabul 5 ret ile kararı çıkartırken böylece Bulgaristan siyasi tarihine bir parti daha katan HÖH de 27 Ekim de yapılacak seçimlere iki ayrı hareket olarak katılacak.
Ahmet Doğan'ın temsil ettiği ve adı DPS Demokratik Haklar olan ittifak Adaletli Bulgaristan Sevdalıları ve Çiftçiler Birliği Partisi ile seçim koalisyonu yaparken, Delyan Peevski'nin liderliğini yaptığı grup DPS Yeni Başlangıç adı altında Bulgaristan'ın Sesi ile Yeni Liderler Hareketi partilerini bünyesine katıp sandığa gitme kararı aldı.
Bu durum ve parti içinde yaşanan çekişme tabanda nasıl karşılanacak bunu seçim günü yapılan tercihlerden anlayacağız. Yani Bulgaristan'da yaşayan Türk asıllı seçmenler ile Türkiye'den oy kullanan çifte vatandaşların kararı Parti'nin geleceği açısından hayati önem taşıyacak.
Bu arada HÖH içerisinde Ahmet Doğan'ın başlattığı görevden alma furyası da devam ediyor. Bu defa da HÖH Kırcaali İl Başkanı Resmi Murat Kırcaali Belediye Başkanı Erol Mümin, Cebel (Şeyhcuma) Belediye Başkanı Necmi Ali ve Çernoçene (Yenipazar) Belediye Başkanı Aycan Ahmet'i görevden aldıklarını ve partiden attıklarını açıkladı.
Peevski'yi destekleyenler Resmi Murat'ın bu kararının hukuki sonuçları olacağını çünkü 3/2 kuralı gereği 4 kişi ile alınan bu kararın yargıdan geri döneceği görüşünde.
Şimdilik kendisine yönelik uygulamaları Cumhurbaşkanı Rumen Radef'in atadığı korumaların güvenlik kalkanı ile savuşturan Ahmet Doğan bir taraftan da İlhan Küçük'ü Türkiye'ye gönderip destek arayışını sürdürürken kendilerine Peevski'nin liderliğinde siyasi gelecek arayanlar Bulgaristan özelinde Avrupa ve Amerika'nın devrede olduğunu, mali, idari ve bürokratik gücün de Delyan Peevski'nin yanında olduğunu iddia ediyor.
Bulgaristan'da sapla saman birbirinden ne zaman ayrılır bilmiyorum ama bu arada HÖH'ün yanı sıra BSP de karıştığı bilgisini de vereyim.
Bir süre önce Genel Başkanlıktan istifa eden Kornelya Ninova da BSP içerisinde operayona kalkışınca parti karıştı. Ninova'nın çekilmeden önce kendi yerine seçim kuruluna dosya vermesi için yetkilendirdiği kişinin inisiyatifini tanımayacaklarını ifade eden Kornelya Ninova muhalifleri aralarında yaptıkları toplantıda aldıkları karar ile Ninova'yı partiden attıklarını açıkladılar.

31 Ağustos 2024 Cumartesi

BRTK yönetimi İzmir'de yaptığı toplantıda Balkanlar'da ve anayurtta yürüteceği faaliyetlerin yol haritasını oluşturdu

Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu (BRTK) 2024-27 döneminde görev alan yönetim kurulu üyeleri ilk toplantılarının ardından bu kez de Genel Başkan Sabri Mutlu'nun liderliğinde İzmir'de bir araya geldi.
Yapılan görev dağılımının kamuoyuyla da paylaşıldığı toplantıda Türkiye'nin dörtbir yanından gelen temsilciler bölgelerinde yaşayan ve neredeyse 100 yıldır çeşitli tarihlerde ana yurda gelip yerleşen Rumeli Balkan Türkleri ile ilgili bilgiler aktardılar, yaşanan sorunların çözümü ile ilgili önermelerde bulundular, bu konuda yürüttükleri faaliyetlerden örnekler verdiler.
Buca Belediye Başkanı Mimar Görkem Duman'ın evsahipliği ve katılımı ile Buca Belediyesi Mevlana Sosyal Tesisleri'nde gerçekleştirilen toplantıda BRTK'nın Balkanlar'da ve bölgede yaşayan Türk ve kardeş akraba topluluklarının sorunları ile ilgili de çalışma yapıldı, bu konuda yapılması gerekenler plan ve programa alındı.



SADECE SÖYLEMDE DEGİL EYLEMDE DE BALKANLILIK RUHU 

Buca'da Mevlana'nın "Gel, ne olursan ol yine gel... Şefkat ve merhamette güneş gibi ol. Cömertlik ve yadım etmede akarsu gibi ol. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol. Hoşgörülükte deniz gibi ol. Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol. Ya olduğun gibi görün, yada göründüğün gibi ol... söylemi ile görev yapan Başkan Görkem Duman haziruna hitaben yaptığı konuşmada İzmir'de kurulan Balkan masasının yaptiğı çalışmalardan örnekler verdi ve Balkanlar'da kardeş belediyeciliği öne çıkararak bir çok sorunun çözümüne katkı sağladıklarını söyledi. 

Balkan ülkeleri ile ilgili faaliyetlerinin sadece söylem olarak değil fiili eylemlerle somutlaştırdıklarını da ifade eden Başkan Duman hem fiziki, hem de kültürel faaliyetler ile katkı koydukları bölgede ticareti de öne çıkardıklarını vurguladı. 
Buca Belediye Başkanı Görkem Duman konuşmasının devamında "Oradaki soydaşlarımızın bizim bu anlamdaki faaliyetlerimize ve işbirliğine ihtiyacı var. Bu çok önemli. Bundan sonraki süreçte de bunu sürdürecegiz. Ben deprem günlerinde insanlarımızın bir araya gelerek nasıl olağanüstü işlere imza attıklarına bizzat tanık oldum. Balkan derneklerimiz ile hayata geçirdigimiz seferberlik sonucu başta Adana olmak üzere birçok bölgede ihtiyaç sahibi insanlarımızın yardımına koştuk. Bunlar çok kıymetli faaliyetler. Bizler birlik ve beraberliğimizi pekiştirdiğimiz ve artırdığımız her noktada, gerek Balkanlar'da, gerek se de yurdumuzda daha da güzel faaliyetler hayata geçireceğimize inanıyorum. Konfederasyonumuz başta olmak üzere Balkan dernekleri ile koordineli olarak her daim insanlarımızın yardımına koşup dertlerine derman olacağız"dedi.
BRTK Genel Başkanı Sabri Mutlu ise konfederasyonun gelecek dönem ile ilgili çalışmaları hakkında somut bilgiler verdiği toplantıda partiler üstü bir anlayışla görev yaptıklarını belirterek "Bizler gerek Balkanlar ve Rumeli'de, gerekse de Türkiye'de bu konuda net tavır içinde olacağız. Biz siyaset ve partiler üstü kalıp insanlarımızın sıkıntılarını giderme, dertlerini çözme noktasında enerjimizi ortaya koyacağız"dedi.




ETİKET PEŞİNDE OLMAYAN BİR ANLAYIŞLA ÇALIŞMA VE GÖREV DÖNEMİ

Yeni dönemde daha çok kadın ve gencin BRTK çalışmalarına dahil edilmesi konusuna dikkat çeken ve konuşmasında BRTK'nın yeni sürecini özetlerken birlik ve beraberlik vurgusu yapan Başkan Mutlu ise  "Hep birlikte görev yapacağız. Camiamıza bunu hissettirmeliyiz. Ekip olarak çalışmalarımızı daha güçlü bir şekilde sahaya yansıtmalıyız. Tüm federasyon başkanlarımızın görüş ve önerileri ile oluşan yeni yönetimimiz adına kendilerine teşekkür ve şükran borçluyum. Görev almak demek çalışmak demek. Sadece etiket peşinde olmayan bir anlayışla görev yapmalıyız. Dönemsel zamanlama açısından daha kısa ve tekrar gözden geçirebileceğimiz bir görev anlayışını hayata geçirmeliyiz. Bu nedenle şu anda ek görev alacak arkadaşlar 6 aylık dönemsel değerlendirmeler ile faaliyet yapacaklardır. Verimli olmayanlar bu dönemsel değerlendirmelerde elenecektir. Bize ayak uyduramayan, ortaya koyduğumuz ana prensipler doğrultusunda faaliyet yürütmeyen, enerjisini hissetmediğimiz, çabasına tanık olmadığımız arkadaşlarımız hiç kusura bakmasın apoletlerini sökecektir. Bu kurum icraat odaklı, eylemsel yöneticilerin omuzlarında geleceğe taşınacaktır. İnsanımızın derdiyle dertlenmeyen, çalışmalarımıza yeterince katkı koymayan arkadaşlarımız gene başımızın tacıdır ancak kenara çekilip yerlerini bu heyecanı yüreğinde taşıyanlara vermeyi bilecektir"dedi.
Tüm kararların oybirliği ile alındığı ve 22 yönetim kurulu üyesinin katıldığı toplantıda Sami Ömer'in genel başkan vekilliği görevine getirilirken, Basın Yayından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığına İsmail Korkmaz, Teşkilatlanmadan sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine de Birol Özkardeşler getirildi.
Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Yönetim Kurulu toplantısında yeni süreçte ek görev alan BRTK yöneticileri ve görev tanımları ile isimleri şu şekilde; 
- Erhan Pekkan
(Dış İliskilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı),
- Mert Sarıca 
(Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı),
- Ferruh Özkan 
( Sosyal İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı),
- Hüseyin Kocaman 
(Kültürel İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı)
- İsmail Kocaköse
(Genel Sekreter)
-Mehmet Serbest
(Genel Sekreter Yardımcısı),
- Aziz Sağıroğlu
(Genel Sekreter Yardımcısı)
- Kenan ARAL
( Genel Sekreter Yardımcısı),
- Hasan Hoşben
( Makedonya Komitesi Başkanı),
- İlker Nişoğlu 
(Arnavutluk - Kosova Komite Başkanı), 
- Yavuz Cemil ERDEM
( Yunanistan Komite Başkanlığı),
- Hüseyin Vatansever 
(Muhasip)
- Selçuk Kurtsatar
( Bosna Hersek Komite Başkanlığı)

Sofya'da Ahmet Doğan için başlayan destek gösterileri ve demokrasi nöbeti kesintisiz devam ediyor


 
Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH/DPS) kurucu ve onursal başkanı Ahmet Doğan'a yönelik hukuk dışı uygulama ve konutuna yapılan izinsiz baskın parti tabanında öfke seline dönüştü. Eşbaşkan Delyan Peevski tarafından yürütüldüğü su götürmez operasyon nedeniyle Doğan'ın başkent Sofya ve Güney Bulgaristan Rosenets 'te bulunan konutları önünde HÖH'ün diğer eşbaşkanı Cevdet Çakırov ve partinin Avrupa Parlamentosu'ndaki temsilcisi ve Liberal Parti ALDE'nin eşbaşkanı İlhan Küçük'ün çagrısı ile ülkenin ve Türkiye'nin dörtbir yanından gelen Doğan taraftarları kesintisiz demokrasi nöbeti başlattı. 
Konu hakkında Bulgaristan basınında spekülatif haberlerin yer aldığı dikkat çekerken, Ahmet Doğan'ın evine yapılan gayri hukuki baskınının Bulgaristan demokrasisine gölge düşürdüğü ifade edildi. Avrupa normları ile geleceğe yürüme derdinde olan Bulgaristan'da bu tür bir hareketin kabul edilmesinin mümkün olmadığı da ifade edilen bilgilendirmede kamusal barışın devamı açısından bu uygulamaya son verilmesi istendi.
Bulgaristan'ın demokrasi ile tanışmasında azımsanmayacak bir katkısı olduğu ifade edilen açıklamada Doğan'ın Bulgaristan Cumhurbaşkanlığı tarafından özel olarak ödüllendirildiği de hatırlatılarak "Sayın onursal başkan Bulgaristan iç barışı için büyük fedakarlıklar ortaya koymuş,  toplumsal ve kamusal huzur ile düzenin demokrasi ile taçlandırılması noktasında belirleyici olmuştur. Geçmişte yaşanan acılara, işkencelere, hapis uygulamalarına, Belene sürgün kampları ile sokak infazlarına rağmen Bulgaristan Türkleri ve liderlik olarak sağduyudan hiç ayrılmadık. Sayın Ahmet Doğan'ın bu noktada kendini aşan bireysel bir inisiyatifi sözkonusudur. Bu gün bu yaşananları kabul etmemiz ve boyun eğmemiz mümkün değildir. Geçmişin karanlık günlerine dönülmemesi isteniyor ise demokrasiden ve hukuktan ayrılınmamalıdır"


30 Ağustos 2024 Cuma

Avusturya Büyükelçiliği Bulgaristan Türkleri'ne emanet


Bulgaristan ve Ahmet Doğan için kritik gece !


Hak ve Özgürlükler Hareketi onursal başkanı Ahmet Doğan için dün kritik bir gece yaşandı.
Konuta saldırı olduğu iddiası ortalığı ayağa kaldırdı.
Güney bölgesinde Rosenets parkında bulunan ve Ahmet Doğan'ın yaz sarayı diye nitelenen konutta kalan Doğan baskın yapan ne ve kim oldukları belirsiz kişiler tarafından gecenin bir yarısı sokağa atılmak istendi.

Dün gece olanlar ibretlikti.
Tıpkı 30 yıldır yaşananlar gibi.
Tam bir tiyatro idi bizim için herşey.
Şimdi ise bu oyunun son perdesini izliyoruz 
Tercihleri ve siyasi duruşu ile kamoyunda büyük prestij kaybeden Ahmet Doğan durumu toparlayabirse büyük bir atak ortaya koyar mı?
Bekleyip göreceğiz.
İlhan Küçük ve Cevdet Çakırov'un da aralarında bulunduğu bir gurup gönüllünün bütün gece nöbet tuttuğu yerleşkede resmi korumalar da yoktu.
Biz yıllardır Bulgaristan'da kimlik ve hak mücadelesi verirken HÖH'te yaşananlar yüreklerimizi burktu.
Beyaz yakalı Türklerin hep dışlandığı tarihsel süreçte Peevski Doğan'ı onursal başkanlık tahtından indirmeli mi?
Buna izin verilmeli mi?
Bence tarihsel süreç bu olmamalı.
Doğan'ı oraya taşıyan Türk seçmen inisiyatifi bir kez daha hayata geçmeli.
Doğan hakkındaki kararı bir Bulgar değil Türkler vermeli.
Ulaştırma eski Bakanı Dimitır Papazof'un yayınladığı basın bildirisi ile Doğan'ın hemen konutu boşaltması istendi.
Bu konuda mahkeme kararı çıkarttığı da iddia ediliyor.
Ancak anlamadığımız Ahmet Doğan'ın orada ne aradığı.
Kendine ait hiç bir sözleşme ve resmi belgenin olmadığı bu konutta niye ikamet ettiği?
Alacaklı taraf belli ki Peevski'nin tetikçisi.
Bu sabah Ahmet Doğan adına HÖH Sofya İl Başkanı Timur Halilof açıklama yaparak cumhurbaşkanı, başbakan, içişleri bakanı ve diplomatik temsilciliklere duruma el koymaları için çağrıda bulunup Doğan'ın 20 yıldır yaşadığı konuttan atılmak istenmesinin doğru olmadığını söyledi.
Doğan bu olaylardan sıyrılabilir mi?
Görünen o ki 27 Ekim'de seçim var.
HÖH için tarihsel bir süreç yaşanacak.
Türkler bu kader sürecinde nasıl bir tavır ortaya koyar?
Bir de 2 - 11 Eylül arası seçim için YSK kayıt açacak.
Bu konuda HÖH adına başvuruyu kim yapacak.
Yetki kimde belli değil.
Eşbaşkanlar Peevski ve Cevdet Çakırof arasındaki görev ve yetki dağılımı nasıl.
Bilen yok.
Tabanda Doğan için yaşanan bir ikilem var.
Bir kesim "O bize sahip çıkmadı, biz niye çıkalım" derken, diğerleri süreci biz belirlemeliyiz düşüncesinde.
Geçmişte ana dili gününde bile sessiz kalan Doğan, Türklerin kutsal kabul ettiği 30 Ağustos gecesi yaşadıklarını nasıl degerlendirecek?
Gagavuz Türkleri'nden olduğu da iddia edilen Doğan hem müslüman hem de hristiyan Türkleri yine etrafında toplar mı?
Bulgaristan Türkleri için nasıl bir gelecek kurgulanıyor?
1948'lerde başlayıp 1990'larda zirveye çıkarılan asimilasyon sürecinde Bulgaristan'da yaşananları unutacakmıyız?
Türkler hem Dogan'a hem de kendi kaderlerine sahip çıkıp yeni bir lider çıkarabilir mi?
Zaman bize ne gösterecek!
Burada Türkiye'de yaşam süren Bulgaristan Türkleri'nin de tavrı belirleyici olacak.
Kamu gücünü elinde tutan Peevski ile Doğan arasında kalan Türksoylular Bulgar derin devletinin güdülemesinden sıyrılıp Hak ve Özgürlükleri için yeni bir yapı inşa etmeli derim.
Ancak Doğan'ı da yedirmeden.
Bu bir irade süreci.
Biz Türkler kendi irademizi ortaya koymalıyız.


Yaşananlar Bulgaristan basının 1. gündemi oldu