16 Eylül 2021 Perşembe

İş dünyasının 'kaliteli insan' arayışı sürüyor

İdealist Yönetici Sanayici ve İş Adamları Derneği (İYSİAD)'nin 'Kaliteli İnsanı Arama' süreci devam ediyor. Bu amaçla Teras Kafe'de düzenlenen etkinliğin konuşmacıları Kalite Birliği Başkanı Mustafa Karaman ve geçmiş dönem Başkanı Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonometri Bölümü İstatistik Anabilim Dalı Başkanı Profesör Doktor Erkan Işığıçok idi. Oldukça renkli, zaman zaman da kahkahalı, neşeli bir ortamda gerçekleşen etkinlikte 'kalite ve insan' üzerine güzel bir sunum yapan konuşmacılar iş dünyasının da kaliteye yönelik değişimin içinde olması gerektiği mesajı verdi. Bursa sanayisinin ve üretim sürecinin de irdelendiği toplantıda konuklardan kaliteye yönelme sürecinde iradi kararlılık isteyen İYSİAD Başkanı Mehmet Yılmaz, tarihte kalite ve standart yönünde ilkleri yaşamış kentimizin ve iş insanlarının çıtayı yükselmesini ve kaliteli insan yetiştirme noktasında hedef büyültmesini istedi. Oldukça seçkin bir topluluğun hazır bulunduğu gecenin finali Kal - Bir Başkanı Mustafa Karaman'ın Başkan yılmaz ile MHP Bursa İl eski Başkanı Tevfik Topçu'ya Türk bayrağı hediye etmesi ile son buldu. 

BULGARİSTAN 14 KASIM'DA ÇİFTE SEÇİM YAPACAK

Bulgaristan'da Cumhurbaşkanı Rumen Radev, hükümetin kurulamaması üzerine parlamentoyu feshederek erken genel seçim için 14 Kasım tarihini belirledi. Parlamento ise daha önce cumhurbaşkanı seçimlerinin de aynı tarihte yapılması yönünde karar almıştı. Cumhurbaşkanı Radev ayrıca, ülkede 11 Temmuz’da yapılan bir önceki erken genel seçimlerin öncesinde kurmuş olduğu geçici teknokratlar hükümetinde 3 bakanı değiştirdi. 14 Kasım’daki erken seçimleri hazırlamakla görevli olacak 18 bakandan oluşan hükümette Başbakan Stefan Yanev görevine devam edecek. Ekonomi Bakanı Kiril Petkov’un yerini Daniela Vezieva, Maliye Bakanı Asen Vasilev’in yerini ise Valeri Belçev alacak. Petkov ile Vasilev’in erken seçime katılmak üzere yeni bir siyasi projeye katılmaları bekleniyor. Ulaştırma Bakanlığında ise Georgi Todorov’un koltuğuna Hristo Aleksiev geçecek.
Cumhurbaşkanı Rumen Radev kabine revizyonuyla ilgili açıklamasında, teknokratlar hükümetinin çalışmalarında başarılı olduğunu belirterek, bu hükümetin devletin denetim mekanizmalarını yeniden harekete geçirdiğini aktardı. Radev, “Teknokratlar hükümeti, oligarşi özlü iktidar modeli, sosyal sistemlerinde büyük bir çöküş ve büyük altyapı projelerindeki yolsuzluklardan oluşan ağır bir mirasla karşılaşmıştı.” dedi. Başbakan Stefan Yanev de hükümetinin ana görevinin “dürüst ve şeffaf seçimlerin yapılması olduğunu” söyledi. Yanev, gelecek ayların kolay olmayacağına, ancak devletin bir an önce olağan, parlamentoda geniş destek sahibi bir hükümete ihtiyaç duyduğuna vurgu yaptı. Bulgaristan bu yıl böylece 3. kez genel seçime giderken, 11 Temmuz’da yapılan son erken genel seçim sonrası koalisyon hükümeti için müzakereler başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
Radev’in de aday olacağı cumhurbaşkanı seçiminde ilk turda kesin sonuç alınmaması durumunda ikinci tur 21 Kasım’da yapılacak. (AA)

10 Eylül 2021 Cuma

Balkanlardaki nüfus sayımı özelinde Bulgaristan ülkede yaşayan Gagavuz (Gökoğuz) Türkleri ve karanlık geçmişi ile yüzleşmeli

Balkanların genelindeki Avrupa Birliği entegrasyon süreci, etnik ve kültürel kimlik tespiti ile devam ediyor.

Başta Bulgaristan olmak üzere tüm bölgede hummalı bir çalışma var.

Makedonya, Bulgaristan, Romanya ve Kosova’da yapılacak nüfus sayımında vatandaşlara ‘din’, ‘etnik köken’, ‘ana dil’ konusunda sorulacak üç hayati konu var.

Ülkelerin etnik yapısını da ortaya koyacak bu çalışma soydaşlarımız açısından oldukça hayati öneme sahip.

Balkanlarda faaliyet yürüten STK’larımız yayınladıkları bildiriler, sahada bire bir yürüttükleri çalışmalar ile halka demokrasinin aynı zamanda etnik kimliğini ifade etme hürriyeti olduğunu anlatıyor.

İlginç kampanyalar, görsel, işitsel şovlarla yürütülen çalışmada dikkat çekilen bir başka önemli konu da nüfus sayımının hafife alınmayıp, ‘’Ben de varım’’ denmesi noktasında çağrı yapılması.

Kimliğini ifade etme hakkını kullanacak olanlara güvende oldukları mesajı da verilmeye çalışılıyor.

Demokraside kimliğini ve varlığını ifade etmenin, haklarına da sahip çıkmanın ilk adımı olduğu hatırlatılan çalışmaya halk ne derece sahip çıkacak, sayım sonrası hep birlikte göreceğiz. 

Makedonya’da 5 Eylül’de başlayan çalışma 31 Eylül’de sona erecek.

Bulgaristan’da 7 Eylül’de başlayan çalışma ise 3 Ekim tarihine kadar devam edecek.

Kosova’da feshedilen parlamento nedeniyle önce seçim, ardında da sayım yapılacak.

Muhtemel seçim tarihi 17 Ekim olan Kosova bu konuda da oldukça sıkıntılı bir süreci yaşıyor.

Romanya ise bu konuda tam bir kapalı kutu.

Ne soydaş siyasilerde, ne de STK’larda bir hareket var.

Romen kamuoyu da gelişmelerden bi haber tavırda.

Konu hakkında aradığım Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkanlığı’nın ilgili birkaç birimi de sayımı hiç duymamış.

Gelişmelerden ve konudan haberleri bile yok.

Türkiye’nin yurtdışındaki gönüldaşlarından sorumlu birimin bu hali beni şaşırtmadı desem yalan olur.

Türkiye’de yaşayan ve çifte vatandaş olan Balkan, Rumeli orjinli soydaş ve dindaşlarımızın da bulundukları bölgelere en yakın konsolosluklar aracılığı ile veya internet üzerinden bu çalışmalara katılıp kayıt vermeleri mümkün.

Bu sayım çalışmasına duyarlılık sadece Kuzey Makedonya’da oldukça yüksek.

Bu konuda oldukça coşkulu kampanyalar yürütülüyor.

Bulgaristan’da da ‘’Türküm, Müslümanım, Anadilim Tükçe demekten çekinme’’ şiarıyla yürütülen çalışmada ise sessiz ve derinden yol alınmaya çalışılıyor adeta.

Bence bu konuda bir yanlışlık ve eksiklik var.

Toplumumuzda, camiamızda bu konuda bir heyecan dalgası, duyarlılık yok gibi.

Umarım bu duygusal geri duruş sahada kendimizi ifade etme noktasında da yaşanmaz.

Bulgaristan’da 1990 yılından bu yana demokrasiye dair bir geçiş süreci yaşanmaktadır.

Bu çalışma sırasında umarım burada oldukça yoğun bir nüfusa sahip olduğu bilinen Pomaklar ile Gagavuzlar ( Gök Oğuzlar) da unutulmaz.

Gerçi onların Bulgaristan’da temsilcisi konumunda öne çıkan bir STK’ları ile siyasi örgütlülükleri yok gibi ama hak iddiasındaki diğer sivil toplum kuruluşlarımız ile siyasiler onlara da el vermeli.

Konu sadece Müslümanlık, ya da etnik kimlik de değil.

Yaşanılan ülkede ‘insan’ olmanın da bileşkesini oluşturuyor bu çalışma.

Sayım sonucu ortaya çıkacak tablodan elde edilecek veriler Türkiye’nin bölge politikasına da yansıyacaktır kuşkusuz.

Bulgaristan’da Osmanlının son döneminde ve Bulgaristan devletinin kurulduğu ilk yıllarda peş peşe yapılan nüfus sayımlarında oldukça ilginç rakamsal tespitler var.

Ders alınması gerek bu sayılar ülkede yaşanan etnik ve dini kimlik tasfiyesinin de delili aynı zamanda.

Bulgaristan ilk nüfus sayımını fiili bağımsızlığını kazandıktan sonra 31 Aralık 1880 tarihinde yapmıştır.

Ancak ilginçtir ki, veriler dünya kamuoyuna aktarılmamıştır.

Nüfus  sayımı ile ilgili ciddi sorunlar bu sayımların güvenilirliğini zedelediği gibi köy ölçeğinde yapılan tespitlerin sonuçları da yayınlanmış değildir.

Bulgaristan Knyazlığı ve Doğu Rumeli Vilayetinin 1885 yılındaki birleşmesinin ardından 31 Aralık 1887 yılında yapılan sayımda ise nüfusun hane büyüklüğü, cinsiyeti, doğum yeri, medeni durumu, din, ana dil, okuma yazma, yaş, meslek, özürlülük durumları ve tabiyetleri sayılmıştır.

Ancak sayım sonuçlarındaki köy isimleri ile günümüz köy isimleri arasında çok büyük farklar bulunmaktadır.

Özellikle 1934 yılında ve sonrasında Bulgaristan'daki yerleşim isimlerinin Bulgar diline çevrilmesinin ardından Bulgaristan'daki köy isimlerinin tamamına yakını değiştirilmiştir.

Bu durum oradaki varlığımızın unutturulmaya çalışılmasının açık delili.

Şu anda mevcut köyler üzerinden nüfus sayımında ismi geçen yerleşim yerlerinin lokasyonlarını bulmak mümkün değildir.

1887 nüfus sayımına göre Burgaz il sınırları dahilinde yüz on bin üçyüz altmış üç (110 363 ) kişi yaşamaktadır.

Nüfusun yüzde 65'i Hristiyan Ortodokslardan oluşurken, Müslümanların oranı yüzde 34'tür.

Ana dili Bulgarca olanların oranı yüzde 52, ana dili Türkçe olanların oranı yüzde 32 iken, ana dili Yunanca olanların oranı yüzde 12 civarındadır.

Burgaz, Karnobat ve Ahyolu (Anhialo) ilçelerinde Ortadokslar yoğunluğu oluştururken, Aydos ilçesinde yüzde 67 ile Müslümanlar, Ahyolu (Anhialo) ilçesinde ise yüzde 36.5 ile Rumlar nüfus çoğunluğunu oluşturmaktadır.

Mesela bu sayımlarda Ortodoks Hristiyan kimliklerinden dolayı Gagavuzlar tasniflenmemiş, Bulgar nüfus içerisinde eritilmiştir.

Tarih boyunca Bulgaristan’da  yaşamakta  olan  Gagavuzların  nüfus  dağılımları hiçbir zaman ifade edilmemiş, hep saklanmıştır.

Türk  dili  Bulgaristan’da  birkaç  azınlık  topluluğu  tarafından  konuşulmaktadır.

Gagavuzlar da Türkçe konuşan bir topluluktur.

Günümüzde  de yoğun  olarak  Kuzeydoğu  Bulgaristan’da yaşamaktadırlar.

Mesela geçmişte Varna’da yaşayan nüfusun ezici çoğunluğu Müslüman Türkler ve Hristiyan Türkler olan Gagavuz iken bu istatistiklere hiç bir zaman yansımamıştır.

Sadece Osmanlı’nın 17. yüzyıl başındaki kadı sicillerinde kalan bu gerçekliği dünya kamuoyu ne kadar biliyor.

Bırakın Varna kentini şu anda bile Bulgaristan’da halen ne kadar Gagavuz’un yaşamakta olduğuna dair herhangi bir bilgi yayımlanmış değildir.

Bulgar nüfus istatistikleri Gagavuzları Bulgar hanesine kaydettikleri için bu topluluğun sayısını  öğrenmek imkansızdır. 

Geçmiş dönemler hakkında da şimdilik sağlıklı bilgiye ulaşılmış denilemez. 

Osmanlıların Gagavuzları ayrı bir topluluk olarak göstermeyip Hristiyan nüfus içinde sayması da Gagavuz araştırmalarını bir hayli zorlaştırmaktadır. 

O dönemlerde nüfus sayımlarında milliyet prensibi değil, din prensibi üzerinden hüküm yürütülüyordu. 

Doksanüç (1877 -78) Savaşı’ndan sonra yeni bir Bulgar Prensliği kurulur ve milliyet belirtisine göre nüfus sayımlarına geçilir.

Ancak o zaman da başka sorunlar ortaya çıkar.

Bulgaristan’da Bulgar asıllı nüfus neredeyse azınlığa düşecek sayıdadır.

Ancak Bulgar yönetimi hızla ve kısa zamanda durumu kendi lehlerine çevirecek politikaları oluşturur..

1879 tarihinden itibaren de söz konusu topluluk önce Türk (Osmanlı  Türk’ü), sonra Gagavuz, daha sonraları da Bulgar olarak adlandırılır. 

Örneğin, 1879-1910 yılları arası dönemde Bulgaristan’da yerleşim yerlerine ilişkin bir listede nüfus sayımları hakkında da bilgi verilmiş ve Gagavuzlar baştan Türk (Osmanlı  Türk’ü),  daha  sonraki  sayımlarda Gagavuz olarak yazılmıştır: 

Mesela Kavarna’ya bağlı Gavur Söğütçük Köyü (1942’den beri Bılgarevo adıyla bilinir) Gagavuzları 1880, 87, 92 yılları sayımlarında Türk (Osmanlı  Türkü);  1900,  1905 ve 1910 sayımlarında ise Gagavuz olarak gösterilmiştir. 

Zamanla bu topluluğun Bulgar halkının bir parçası olduğu görüşü ortaya atılmış ve o günden bu güne tüm sayımlarda Bulgar hanesine kayıtları yapılmaktadır.

İkinci Dünya Savaşı sonrası Bulgaristan’da değişen siyasi iktidarın yeni ideolojisi çerçevesinde yaşanan ‘hepimiz kardeşiz’ açılımı çok kısa sürecek ve tarihe onlar açısından utanılacak kayıtlar düşülecekti.

‘Soya Dönüş’ kampanyaları ile Türk asıllılar ve Müslümanlar üzerinde estirilen terör ve uygulanan asimilasyon politikasının acıları hala geçmedi.

1952’de Bulgaristan’ın yeni süreci çerçevesinde Sofya Üniversitesi’nde Türkoloji  Bölümü’nün açılması ile Bulgaristan’da yaşayan Gagavuzlar da araştırma konusu olmuş ve kültürel, etnik özellikleri ile yaşadıkları yerleşim yerleri kayıt altına alınmıştır.

Gagavuz araştırmaları konusu da aynı bu dönemde güncellik kazandı.

1959-61 yıllarında Bulgar Bilimler Akademisi Balkanoloji Enstitüsü’nce  bilimsel ekspedisyonlar düzenlenerek Kuzeydoğu  Bulgaristan Gagavuz köylerine gidildi, üç yıl boyunca yaz aylarında alan araştırmaları yapıldı.

Gagavuz topluluğun dili ve kültürüyle ilgili pek çok malzeme toplandı.

Ekspedisyon sorumlusu Gagavuz kökenliydi, deneyimli bir filologdu.

Bundan birkaç yıl sonra da Sofya Üniversitesi Türkoloji Bölümümüz Güneydoğu Bulgaristan’ın Yambol (Yan-Bolu) dolaylarında bulunan Gagavuz köylerini ziyaret etti, buradaki Gagavuzlardan dil ve kültür malzemesi topladı.

Böylelikle tüm Bulgaristan Gagavuz yerleşim yerleri araştırma kapsamına alınmış oldu. 

Bilimler Akademisi’nin düzenlemiş olduğu ekspedisyona katılan genç Türkologlar Deliorman köylerinden ve Varna kentinden başlayarak Vinitsa (Kestriç), Oreşak (Cevizli), General Kantarcievo (Çavuşköy), Bılgarevo (Gâvur  Söğütçük), Kiçevo (Caferli), Kumanovo (Yeniköy) başta olmak üzere unutulmaz veriler derlemişler ve kayıt altına almışlardır.

Elde edilen veriler o dönemki iktidarı ürkütmüş olmalı ki, hızla bu politikayı terk etmişler, bu çalışmalar katılan bilim insanlarına dünyayı dar etmişlerdir.

Evlerine ve işyerlerine yapılan polis eşliğindeki operasyonlara rağmen bilim namusu ağır basan akademisyenleri sindirememişler, bu konudaki delilleri de yok edememişlerdir.

Ancak geçmişte yaşanan acılara yönelik dilenen yarım ağızlı özürler, oluşan yaraları iyileştirmeye yetmiyor.

Bulgaristan siyasileri ve bilim insanları bu karanlık geçmişleri ile yüzleşmelidir.

Belki gelecekte bu ülkede de gerçek demokrasi inşa edilir ve tüm Bulgaristanlıları kucaklayacak, şeffaf politikalar oluşturulur.

İşte o zaman Bulgaristan’da yaşayan insanların gerçek etnik, kültürel ve dini kimlikleri Gagavuzlar da dahil olmak üzere kayıt altına alınır ve bu konuda bilimsel çalışmalar ortaya konur.

KAYNAKÇA

-          (Acaroğlu 2006; Hacısalihoğlu 2008).
-          Beycan Hocaoğlu /Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi)
-          Kültür Evreni (Prof. Dr. Hayriye SÜLEYMANOĞLU YENİSOY)
 

9 Eylül 2021 Perşembe

Kosova'da yapılan katliama 'uydurma' diyen vekile hapis cezası

Kosova mahkemesi, 1999 yılındaki bir katliamın ‘uydurma’olduğunu iddia eden Sırp milletvekili Ivan Todosijeviç'in mahkumiyetini onadı. Aralık 2019'da etnik nefreti kışkırtmaktan suçlu bulunan Todosijeviç, iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. Todosijeviç, Kosova Savaşı sırasında Racak köyünde Kosovalı sivillerin katledildiğini inkar etmiş ve etnik Arnavut bağımsızlık savaşçılarını ‘terörist’ olarak adlandırmıştı. Eski Sırp Bakan, bir Priştine mahkemesi tarafından ulusal, ırksal, dini ve etnik nefreti körüklemekten suçlu bulundu. Todosijeviç, bu yorumları sonrası eski Başbakan Ramuş Haradinay tarafından da görevden alınmıştı. Kosova Temyiz Mahkemesi, Sırp siyasilerin itirazlarına rağmen kararı onadı. (KosovaHaber)

8 Eylül 2021 Çarşamba

BTSO, Çek-Türk Müşterek Ticaret Odası ile gündem belirledi

Bursa'da yapılan ve ev sahipliğini Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO)' nın yaptığı toplantıda Türkiye ile Çek Cumhuriyeti arasındaki ticaretin artırılması ele alındı. ' Çek Cumhuriyeti'nde Ticaret Yapmak ' konu başlıklı toplantının konuk konuşmacıları Çekya Çek -Türk Müşterek Ticaret Odası Denetleme Kurulu Başkanı Martın Felenda ve Genel Sekreter Orhan Batur Karacibioğlu ülke hakkında yaptıkları bilgilendirmede Çekya'yı Honkong ve Singapur'dan sonra dünyada en açık ekonomiye sahip ülke olarak tanımladı. Hem ihracat hem de ithalat yapmaya müsait bir yapısı olan ülkede iş yapmak oldukça karlı. Kar marjlarının Türkiye'ye göre 4 kat fazla olan Çek Cumhuriyeti alım gücü ve refah seviyesinin yüksekliği ile de dikkat çekiyor. Ekonominin ana gücü otomotiv endüstrisi sayesinde yüksek bir performansa sahip. Ülkenin lojistik altyapısı güçlü şirketler tarafından temsil ediliyor. İpekyolu'nun son durağı olan ülkede ortalama maaş ise bin 300 euro düzeyinde. Bu durum sadece başkent Prag da değişiyor. AB tarafından çok güçlü fonların verildiği ülkede yeşil enerji projeleri ve KOBİ'ler yatırımların merkezinde yer alıyor. Avrupa'nın deposu konumundaki ülkede 500 kilometre karelik bir alan içerisinde 350 milyon tüketiciye ulaşmak mümkün. Havacılık sanayi ile de dikkat çeken ülkede yatırım yapan şirketler sertifika güvencesi ile Avrupa pazarına hitap edebiliyor. Türkiye ile 3 milyar euro ile ticaret hacmine sahip ülkenin potansiyeli mevcut rakamların onlarca kat üzerine çıkmaya aday. Çek Cumhuriyeti'nin en büyük ticari partnerleri  arasında Türkiye 5. sırada.

6 Eylül 2021 Pazartesi

Kuzey Makedonya Başbakanı Zoran Zaev ‘den Türkiye’ye teşekkür

Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu (BRTK) ‘nın Balkanlar ile ilgili sosyal ve kültürel çalışmaları kapsamında Kuzey Makedonya’da bulunan Türk heyeti Başbakan Zoran Zaev  ile görüştü. Edirne Valisi Ekrem Canalp, Büyükkarıştıran Belediye Başkanı Ertuğrul Çamlıca, BRTK Başkanı Sabri Mutlu ile Edirne Balkan Türkleri Federasyonu Başkanı Erhan Pekkan’ın da aralarında bulunduğu heyetin kabulü Başbakan Zaev’in doğum yeri olan Usturumca kentindeki başbakanlık ofisinde  gerçekleşti. 
Oldukça samimi bir ortam yaşanan görüşmede gündem iki ülke arasındaki dostluk ve kardeşlikti. Kuzey Makedonya’da yaşayan soydaş ve dindaşlarımızın durumlarının da ele alındığı görüşmede Türkiye’ye ve Türkiye’de yaşayan Makedonya asıllı Türk vatandaşlarına teşekkür eden Başbakan Zaev aldıkları destekten büyük bir mutlulukla söz etti. Yüzyıllardan beri Makedonya’dan Türkiye’ye göç olduğunu, bu insanların muğduriyetini gidermek için vatandaşlık yasası dahil birçok konuda yeni yasal düzenlemeler yaptıklarını ifade eden Başbakan Zoran Zaev, bu konuda Kuzey Makedonya ile Türkiye arasında özel bir çalışma yapılmasını da istedi. 
İkili ilişkilerin gelişmesinden çok memnun olduğunu belirten Başbakan Zaev Türkiye’de yaşayan Makedonya göçmenlerinin anayurda ilgilerinden oldukça verimli süreçler ortaya konduğunu belirterek ‘’Ülkemizi el birliği ile yeniden inşa edeceğimizden hiç şüphem yok. Kendilerine sizlerin aracılığı ile bir kez daha teşekkür ediyorum’’ dedi. Türkiye’nin bölgedeki yapıcı politikalarını takdir ettiğini de vurgulayan Başbakan Zoran Zaev, özellikle pandemi sürecinde aldıkları destekten çok memnun olduğunu vurguladı. 
 
MAKEDONYA İLE KARDEŞLİK BAĞLARIMIZ KUVVETLENİYOR
 
Kuzey Makedonya ile Türkiye’nin liderliğinde Kuzey Balkanlar’da Avrupa Birliği süreci ile ilgili ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal uyum projelerinin hayata geçirilmesi için çalışma yapılması da kararlaştırılan görüşme bölge için yeni fırsatlar oluşturmaya aday bir potansiyel ortaya koydu. Kabulde Türk STK’ları ve soydaş camiası adına Başbakan Zaev’e teşekkür eden BRTK Başkanı Sabri Mutlu her zaman iyi komşuluk ve kardeşlik bağlarının geliştirilmesinden yana çaba sarfettiklerini belirtti. BRTK Başkanı Mutlu konuşmasında Kuzey Makedonya’nın AB üyeliği sürecinde Bulgaristan ile yaşadığı olumsuzluklara da değinerek, ‘’Bulgaristan bu konuda Türkiye’nin yapıcı politikalarını örnek alarak, iyi komşuluk ilişkileri bağlamında Kuzey Makedonya’nın üyeliğini engellemekten vazgeçmeli. Bulgaristan’ın bu utumunun değiştirmesi Balkan ülkeleri ve bölge açısından yeni, olumlu bir süreç başlamasına neden olacak’’ dedi. Çifte vatandaşlık konusunda Kuzey Makedonya’da yapılan yasal düzenleme için de Başbakan Zoran Zaev’e teşekkür eden Başkan Mutlu, tarihsel bir adımla kardeşler arasında köprü kurulduğunu, bunun için de müteşekkir olduklarını vurguladı.

Sırp Kilisesi'ne öfke Karadağ'ı yangın yerine çevirdi

Karadağ’da Sırp Ortodoks Kilisesi'nin Karadağ Metropoliti Joanikije'nin tahta çıkma törenini ülkenin tarihi başkenti Cetinje'de yapma kararının ardından çıkan protestolarda 20’si polis olmak üzere toplam 50 kişi yaralandı.

Karadağ'da Sırp Ortodoks Kilisesi'nin Karadağ Metropoliti Joanikije'nin tahta çıkma töreninin ülkenin tarihi başkenti Cetinje'de yapılması protesto edildi. Tahta çıkma törenine karşı çıkan binlerce kişi, kilise yetkililerinin törene gelişini engellemek amacıyla Podgorica-Cetinje yolu lastik, konteyner ve taşlarla ulaşıma kapattı.
 
20'Sİ POLİS 50 YARALI
 
Yolu açmaya çalışan polis, kalabalığa göz yaşartıcı gaz ile müdahale ederken, göstericiler ise polise taş, şişe ve havai fişek ile karşılık verdi. Çıkan olaylarda 20'si polis olmak üzere toplam 50 kişi yaralandı. Sırp Ortodoks Kilisesi Patriği Porfirije ile Karadağ Metropoliti Joanikije'nin ise yoğun güvenlik önlemleri altında törene katılmak üzere helikopterle Cetinje'ye ulaştığı bildirildi.
 
KARŞILIKLI SUÇLAMALAR

Karadağ Başbakanı Zdravko Krivokapiç ise yaptığı açıklamada, polise yönelik saldırıları terörizm olarak nitelendirerek, protestolar için Cumhurbaşkanı Milo Dzukanoviç'in Sosyalist Demokrat Partisini suçladı. Törene karşı çıkan Cumhurbaşkanı Dzukanoviç ise polisi aşırı güç kullanmakla suçladı. Karadağ 2006 yılında bağımsızlığını ilan etti, ancak kilisesi Sırp kontrolünde kaldı. Karadağ'da, Sırbistan ve Sırp Ortodoks Kilisesi ile olan bağları konusunda derin ayrılıklar var. Ülkenin 600 binlik nüfusunun yaklaşık yüzde 30'u kendini Sırp olarak tanımlıyor ve Sırp Ortodoks Kilisesi'ni destekliyor. Diğer Karadağlılar ise Sırp Kilisesi'nden ayrı bir Ortodoks Kilisesi kurulmasını istiyor.
 
"İŞGALİN SEMBOLÜ"
 
Öte yandan Sırp Ortodoks Kilisesi, Joanikije'nin tahta çıkma töreninin 5 Eylül'de gerçekleştirileceğini duyurmuştu. Karadağ Kilisesi'nin meşruiyetini tanımayan Sırp Kilisesi'nin, tören için Cetinje'yi seçmesi ülkedeki Karadağ milliyetçilerinin tepkisini çekmişti. Cetinje'deki törene karşı çıkanlar, töreni Karadağ'ın "işgalinin" bir sembolü olarak gördüklerini ifade etti.