Sırbistan'da
yaşayan Müslümanlar, Karadağ'da seçimlerin ardından Müslümanları hedef alan
ırkçı saldırıların ardından yeni etnik çatışmaların çıkma riskinden dolayı
endişeli. Çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu Sırbistan'ın Sancak bölgesi
Karadağ, Bosna Hersek ve Kosova sınırında bulunuyor. Balkanların diğer
bölgelerinde siyasi depremler yaşandığında, burada da hissediliyor. Geçen yıl 30
Ağustos'ta Karadağ'da yapılan seçimlerin hemen ardından Müslümanlara yönelik etnik ve
dini saldırıların yaşanması eski yaraları tekrar kanattı. Karadağ nedeniyle hedef tahtasına oturtulan Müslümanlara yönelik nefret suçu işleyen saldırganlar Karadağ'ın Pljevlja
kentinde Müslümanlara ait ofislerin camlarını kırmış, kent ve çevresindeki
kasabaların duvarlarına Srebrenitsa soykırımını öven yazılar yazmıştı.
Sırbistan
İslam Topluluğu Başkanı Mevlud Dudiç, konu hakkında yaptığı değerlendirmede "Bu
gerçekten endişe verici. Boşnaklar ve tüm normal insanlar Srebrenitsa
soykırımından söz edildiğinde büyük ölçüde etkileniyorlar. 1990'lı yıllarda
eski Yugoslavya'yı hedef alan savaşların başlıca hedefi Müslümanlar idi.
Srebrenitsa'da 8 bin erkek ve erkek çocuğu Sırp milisler tarafından öldürüldü.
Müslümanlar Sırbistan ve Karadağ'da da etnik şiddet kurbanıydı. Sancak
bölgesinde de savaş sırasında sayıları hala kesin olarak saptanamayan Sırp
Müslümanlar öldürüldü ve binlerce kişi de ayrımcılığa uğradı. Olayların
üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen faillerin çoğu cezasız kaldı. Bu konuda hala
somut adımlar atılmaması devlete olan güveni zedeliyor, kamu vicdanını
kanatıyor’’ dedi.
Sancak
İnsan Hakları Komitesi'nden Semiha Kacar Euronews'e ise bu konuda adaletin
hiçbir zaman sağlanamamasının Müslüman toplumu ile Sırbistan'daki Müslüman
olmayan komşuları arasında önemli bir çatışma kaynağı olmaya devam ettiğini
söyledi. Semiha Kacar, "Sancak'ta Boşnaklara karşı işlenen suçlarla ilgili
somut anlamda hiçbir şey yapılmıyor. Bu durum bizi endişelendiriyor. İnsanımız kendini güvende hissetmiyor. Bu durum günlük yaşama da yansıyor” dedi. Novi Pazar sakini ve aktivist Sead Biberovic
de ülkede genel olarak eğitim eksikliğinin gerginliği artırdığı görüşünde.
Biberovic, "Savaş suçluları yargılanmıyor ve sıradan vatandaşlar bile ne
yapıldığının farkında değil" diyor.
Bulgaristan
Yatırım Ajansı'nın 15. 'Yılın Yatırımcısı Ödül Töreni' gerçekleştirildi. Bulgaristan
Ekonomi Bakanlığı'nda düzenlenen törene Başbakan Yardımcısı ve Turizm Bakanı
Mariyana Nikolova da katılırken ülkede 1997 yılından bu yana faaliyet gösteren
Şişecam’a ‘Sürdürülebilir Yatırım Ödülü’ verildi. Bakan Nikolova, ödülü Şişecam
Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdür Prof. Dr. Ahmet Kırman’a takdim
ederken, yaptığı konuşmada böyle bir dalda ilk kez başarı ödülü verildiğine
dikkat çekti.
Şişecam’ın
ülkede istikrarlı büyük yatırımcıların arasında yer aldığını da vurgulayan
Bakan Nikolova, “Kendi alanında ülkemizde lider konumunda olan şirket, buradaki
20 yılı aşkın faaliyetlerinde cam sektöründe ilgi gören bir üretici olmakla
birlikte, aranan ve sosyal sorumluluğu taşıyan bir işveren olarak da itibarını
kanıtlamıştır.” dedi. Nikolova, açıklamasında Şişecam’ın yerel ve ulusal alanda
Bulgaristan ekonomisinin geliştirilmesine katkı sağladığını, yabancı
yatırımların kalıcı ve istikrarlı olabileceklerini gösterdiğini de belirtti.
Şişecam
Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kırman da ödül ve
faaliyetleri hakkında yaptığı açıklamada "Bulgaristan, gerek
yatırımlarımız gerekse AB pazarlarına açılan ilk kapımız olması nedeniyle
Şişecam'ın önem verdiği ülkeler arasında yer almaktadır" dedi. Bulgaristan’ın
şirket için önemli bir piyasa olduğuna da vurgu yapan Kırman “Çalışmalarımızın
ana amacı ekonomiye katma değer sağlamaktır. Bu ödül bizim için önem taşıyor”
dedi. Prof. Dr. Ahmet Kırman’ın konu
hakkındaki değerlendirmesi şu şekilde ; ‘’Bugün düzcam, otocam, cam ev eşyası
ve kimyasallar alanlarında üretim faaliyetleri gösterdiğimiz Bulgaristan'da
faaliyetlerimize sürdürülebilir değer yaratarak büyüme vizyonumuz doğrultusunda
devam ediyoruz. Küresel ayak izimizi genişletirken Türkiye ve Bulgaristan
arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmesi konusunda da önemli katkılar sağlıyoruz.
Ana faaliyet alanlarımızda dünyanın en büyük 3 üreticisinden biri olma
hedefimiz doğrultusunda yatırımlarımızı ve büyümemizi sürdürüyor, dört kıtada
14 ülkede 43 tesis ve 22 bin çalışanımızla faaliyet gösteriyoruz. Şişecam,
bugün Avrupa'nın düzcam alanında lider, cam ev eşyası alanında da ikinci büyük
oyuncusudur. Bulgaristan ise gerek yatırımlarımız gerekse AB pazarlarına açılan
ilk kapımız olması nedeniyle Şişecam'ın önem verdiği ülkeler arasında yer
almaktadır’’
‘İŞ BİRLİĞİMİZİN DAHA DA
GÜÇLENMESİNİ TEMENNİ EDİYORUM’
Açıklamasında
Şişecam'ın Bulgaristan'da faaliyetlerini 1997 yılından bu yana sürdürdüğünü hatırlatan
Kırman, ‘’Bulgaristan'da çeyrek asra dayanan bir yatırım hikayemiz bulunuyor.
Ülkedeki yatırımlarımıza ilk olarak 1997 yılında kimyasallar alanında başladık.
Özelleştirme sürecinde olan Bulgar soda üreticisi Sodi'ye ortak olduk. Doğrudan
yeni yatırımlarımız için ise ilk adımı 2004 yılında hayata geçirerek temel
camlar, beyaz eşya camları, otomotiv camları ve cam ev eşyası fabrikalarımızın
temellerini attık. Bu yatırımlarımızla Bulgaristan'da 'en büyük greenfield
yatırımcı' unvanını aldık. Şişecam'a takdim edilen bu anlamlı ve özel ödül için
Bulgaristan Ekonomi Bakanlığı'na ve Bulgaristan Yatırım Ajansı'na bir kez daha
teşekkür ediyor, sürdürülebilir değer yaratan büyüme performansımızı artırırken
iş birliğimizin daha da güçlenmesini temenni ediyorum’’ dedi.
800 MİLYON DOLARI AŞAN YATIRIM
Sanayi,
yatırım ve iş geliştirme sektörlerin farklı alanlarında diğer ödüllerin de
dağıtıldığı tören, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle sanal
ortamında yayınlandı.
Ödül
töreni sonrası Türkiye Sofya Büyükelçisi Aylin Sekizkök ile bir araya gelen
Prof. Dr. Kırman, Bulgaristan Başbakan Yardımcısı Tomislav Donçev, Ekonomi
Bakanı Lachezar Borislav ve Sağlık Bakanı Kostadin Angelov ile de bir araya
gelerek görüş alışverişinde bulundu.
Bulgaristan'da
faaliyetlerine 1997 yılında Kimyasallar alanında Bulgar soda üreticisi Sodi’ye
ortak olarak başlayan Şişecam ülkede 'Trakya Glas Bulgaria' 'Şişecam Automotiv
Bulgaria' ile 'Paşabahçe Bulgaria' fabrikaları ile birlikte toplam 800 milyon
doları aşan yatırımda bulundu. (AA)
Bulgaristan'ın
başkenti Sofya'da düzenlenen Artistik Buz Pateni Sofya Trophy Yarışması'nda
milli sporcular, takım halinde birinci oldu. Türkiye Buz Pateni Federasyonundan
yapılan açıklamaya göre, milli sporcular farklı kategorilerde 6 altın, 6 gümüş
ve 4 bronz olmak üzere toplam 16 madalya elde etti. Türkiye, elde edilen toplam
derecelere göre belirlenen takım şampiyonluğunda ilk sırada yer aldı.
Organizasyonda
madalya alan sporcular ve kategorileri şunlar:
Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu’nun (BRTK) Cumhuriyet Halk
Partisi Balkan Masası ile birlikte gerçekleştirdiği ve ilki Ocak ayında
Samsun’da düzenlenen ‘Toplumsal Dayanışma Balkan Sivil Toplum Kuruluşları
İstişare Toplantısı’nın ikincisi İzmir’de yapıldı. Bornova Belediyesi’nin ev sahipliğinde
gerçekleştirilen ‘Balkan İşbirliği’ konu başlıklı toplantı başta Ege bölgesi
olmak üzere tüm Türkiye ve Balkanlar’da ses getirdi.
Bulgaristan, Makedonya, Arnavutluk, Yunanistan, Gagavuzya
başta olmak üzere Balkanların çeşitli bölgelerinden, Türkiye’den de Bursa, Samsun, Sinop, Tekirdağ, Afyon, Aydın,
Denizli, İzmir, Kütahya, Manisa, Muğla, Uşak, Antalya, Elazığ, Diyarbakır’dan milletvekilleri
ile Rumeli Balkan kökenli onlarca belediye, STK başkanı ile konusunda uzman
soydaşın katıldığı ve iki oturum halinde gerçekleşen etkinlikte katılımcılar
‘göç’ olgusu ile bu dönemde yaşanan acıları irdeledi.
Tarihsel belleğe katkı niteliğinde bilgilerin paylaşıldığı
toplantılarda hüznün yanı sıra mutluluk da yaşandı. Rumeli ve Balkanlardan
birçok belediye ile kurumun Türkiye’nin değişik bölgelerinden belediye ve STK’ları
ile kardeşlik ve işbirliği protokollerinin de imzalandığı oturumlar sonunda deklarasyon
yayınlandı. Çağrı niteliğindeki ‘Rumeli Balkan Dernekleri Bornova Deklerasyonu’
nda son ikiyüzyılı sürgün, katliam ve kimliksizleştirme çabaları ile geçen
Balkanlardaki soydaşlarımıza dikkat çekilerek onların sorunlarının giderilmesi
ve işbirliğinin geliştirilmesi için yapılması gerekenler aktarıldı.
MAKEDONYA ÖZELİNDE
KOMÜNİST REJİMİN BASKISI VE
YÜCEL DAVASI
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına saygı duruşu ve
İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan etkinliğin açılış konuşmasını Balkan
Rumeli Türkleri Konfederasyonu Genel Başkanı Sabri Mutlu yaptı. BRTK’nın Balkanlardaki çalışmalarını özetleyip,
hayata geçirdikleri projeleri aktaran Mutlu ‘’Çok kıymetli dava arkadaşlarım’’
diye başladığı konuşmasında 100 yıldır Balkanlarda yaşanan sıkıntıları ifade
ederken bu durumun en acı verici yanının gerisin geriye, anavatan Türkiye’ye
göç etmek olduğunu söyledi. Konuşmasında 1940’lı yıllarda Makedonya’da
yaşananları aktaran Mutlu, o dönemde komünist totaliter rejimin baskıları
altında ezilen insanlarımızın kendi örf adet ve kültürleri ile varlıklarını
korumak adına kurdukları Yücel Teşkilatı ve ‘Yücelciler’i anarak ‘’Onların
önünde saygıyla, hürmetle ve özlemle eğiliyoruz’’ dedi. Yücel Teşkilatı’nın
Tito’nun Türk ve Müslümanlara karşı başlattığı soykırımın sonucu oluştuğuna
dikkat çeken Mutlu, ‘’ Bundan 80 yıl evvel, 27 Şubat 1948 yılında idam edilen 4
evladımızı unutmadık. Hala mezarlarının bile yeri bulunamadı bu atalarımızın,
şehitlerimizin’’ dedi.
HER BİREYİMİZE SAHİP
ÇIKILMALI
Bu gün de Makedonya’da bu mücadelenin sürdüğüne inandığını
ifade eden Mutlu, Misak-ı Milli sınırları dışında kalmış her insanımızın
kendisini hüzünlendirdiğini, onlara sahip çıkılması, özellikle de gençler ile
ilgilenilmesi gerektiğini söyledi. Makedonya’da soydaşlarımızın bulunduğu her
evde, her cami minaresinde bir Türk bayrağı olduğunu, bu durumun kendisini çok
mutlu ettiğini ifade eden BRTK başkanının, buralara yönelik hazırladıkları
projeleri aktardığı konferans iki gün sürdü. Başkan Mutlu konuşmasında Balkanlardaki
soydaşlarımızın Türk insanının ve Türkiye’nin gücünü hissetmeye ihtiyacı olduğunu
vurgulayarak sözü Balkanlarda birçok ülkede bu yıl yapılacak seçim ve sayımlara
getirdi. Başta Kosova, Makedonya, Batı Trakya, Bulgaristan ve Romanya olmak
üzere daha birçok yerde Avrupa Birliği’nin isteği ile sayımlar yapılacağına dikkat
çeken Başkan Sabri Mutlu oralarda daha birçok insanımız bulunduğunu, sayılarının
ise 10 milyonun üzerinde olduğunu, bunun için de onların nüfus kayıtlarına
yansımasının önemli olduğunu belirtti.
AB’DEN SAYIYA GÖRE
PARA AKTARILACAK
Bu soydaşlara bulundukları ülkelerde farklı asimilasyon
yöntemleri uygulandığını da ifade eden Mutlu, ‘’Onlara sahip çıkmalıyız. Buraya
göç etmiş veya Avrupa ile dünyanın başka ülkelerinde olan insanlarımız mutlaka
sayım için kayıt yaptırmalı. Çünkü yarın oradaki insanlarımıza AB fonlarından
ve bütçesinden ortaya çıkacak sayılara göre bütçe aktaracaklar’’ dedi. Camianın
her ferdinin bu konuda duyarlı olmasını isteyen Başkan Mutlu Balkanlardaki
insanımıza, ulaşabilmemiz, oralara destek verebilmemiz için mutlaka yerel
yönetimlere proje bazında ulaşılması gerektiğini söyledi. Konuşmasında Bulgaristan
seçimleri için lojistik destek verdiklerini de hatırlatan Başkan Mutlu bu
konuda yerel yönetimlerden destek beklediklerini ifade ederek Türkiye’de 350
bine yakın soydaşın oy kullanma hakkı bulunduğuna dikkat çekti. Seçimlerde kimsenin
oyuna ipotek konulamayacağını, herkesin hür iradesi ile tercihte bulunacağını
belirten BRTK Başkanı Mutlu, seçimlere katılacak partilere daha önce
yayımladıkları ve sorunları ile beklentilerini sıraladıkları deklarasyonu
hatırlattı.
ATATÜRK’ÜN TESPİTİ VE
ÇAĞRISI HALA GÜNCEL
Etkinlikte yapılan konuşmalarda en anlamlı, belirleyici
cümleyi ise Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı, Grup Başkanvekili
ve CHP Balkan Masası Başkanı Faik Öztrak dile getirdi. Öztrak, konuşmasında ebedi
önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün sınırlarımız dışında kalan soydaşlarımız
için söylediği “Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde
bütünleşmeliyiz. Onların (Dış Türklerin) bize yaklaşmasını beklememeliyiz.
Bizim onlara yaklaşmamız gereklidir. “ sözü ve düsturu toplantının imzası
niteliğindeydi.
Etkinlikte Balkan Rumeli göçleri ile anavatana gelen göçmen
camiasının büyüklüğü, yoğunluğu ve anavatana kattıkları değerlere dikkat
çekilirken, Balkan ülkeleri ile buralarda yaşayan insanlarımızın sorunları ile
yapılması gerekenler ele alındı. Konuşmacılar Balkanlarda yaşanan Türk –
Müslüman soykırımına da dikkat çekerken, bu süreçte yitirilen canlarımız yaad
edildi. Yücel Teşkilatı ve onun idam
edilen önderlerinin de unutulmadığı süreçte Bornova Belediye Başkanı Doktor Mustafa İduğ da yaptığı konuşmada kendisinin
de Girit göçmeni bir ailenin evladı olduğuna dikkat çekerek, bütünlük
sağlamanın önemine vurgu yaptı ve amacın sonuç odaklı çalışmalar yapmak
olduğunu, bir adım daha ileri gidebilmek çabaladıklarını aktardı.
ASİMİLASYON
POLİTİKALARI SONA ERDİRİLMELİ
Türkiye’deki Balkan orjinlilerin çok büyük bir aile olduğunu
bunun kıymetini bilmemiz gerektiğini de ifade eden Başkan İduğ, ‘’Bu
birliktelik ve sinerjiyi iyi kullanmalıyız’’ dedi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i temsilen söz
alan Başkanvekili Mustafa Özuslu ise
Bulgaristan’ın Çırpan ilçesinden İzmir’e göceden bir ailenin oğlu olduğunu
söyledi. Özuslu, Balkan çalışmalarında öne çıkmış, bayraklaşmış her insanı saygıyla
selamladığını ve andığını belirtirken bu anlamda çalışmaları ile Balkan
camiasında anıtlaşmış bir isim olan Bosna Hersek Fahri Konsolosu merhum Ahmet
Kemal Baysak’ı da yadetti, Mustafa Özuslu Balkanlarda Türklere karşı yürütülen
asimilasyon politikalarının sona erdirilebilmesi için en üst çabanın
sergilenmesi gerektiğini de söyledi.
CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel de konuşmasında tam 3 ayrı
koldan Balkanlı bir ailenin üyesi olduğuna dikkat çekerek, anneannesinin
Selanik, babasının Kırçova, Büyük dedesinin de Üsküp doğumlu olduğunu söyledi.
Özel, karşısında bulunan insanların sıcak bakışlarında her zaman Balkanları
hatırladığını ifade ederek ‘’Geldiğimiz uzak diyarların, güzel coğrafyası,
sıcak insanlığı, dostluğu, kardeşliği ile hemhal olmamdan dolayı sizlerle
beraberim. Göçmen olmak, göçetmiş olmak, zorunlu göçe tabi olmuş olmak,
topraklarından, atalarından koparılmanın ne demek olduğunu bu topraklarda
yaşayan pek çok insan bilir. Göçün iki zorluğu vardır. Göçedince eğer her şey
yolunda değilse, bir artık ayrıldığınız yerden değilsinizdir, gitiğiniz yerde
de her şey yolunda değilse artık oralı da değilsinizdir. Bu göçün, göçmenin
yaşadığı en büyük sıkıntıdır. Bunu aşmanın yolu burada yapılanlardır’’ dedi.
ÖZEL’DEN SAYIMLAR
İÇİN HASSASİYET ÇAĞRISI
Balkan STK’larının emeklerinin ve çabalarının bu açıdan çok
önemli olduğuna da işaret eden Özel ‘’Gelenin, geldiği yere enteğrasyonu,
geldiği yerden de kopmaması, köklerini kaybetmemesi, orayla dayanışma
duygularını, iletişimini sürdürmesi, dönüp oraya yardımını, katkılarını
esirgememesi ve oradan güç almaya devam edebilmesi için, geldiği yerde de o
kentten olabilmesi için, bir kenarda, bir köşede sıkıntılar çekmek yerine oraya
entegre olabilmesi, kendi taşıdığı renkle o kentin, o toplumun çok renkliliğine
katkı sağlayabilmesi önemlidir’’ dedi. BRTK’nın çalışmalarını bu açıdan çok
önemsediklerini, Başkan Mutlu’nun da Avrupa Birliği’nin demografik yapıyı
tespit çalışmaları ve Balkan coğrafyasında yapılan sayımlarla ilgili hassasiyet
çağrısının çok önemli olduğunu vurgulayarak Bulgaristan seçimleri başta olmak
üzere bölgedeki her aktivitenin tarafı olmak gerektiğini, STK’larımızın da
oralardan ellerini çekmemesini istedi. Balkanlardaki her insanımızın demokratik
haklarını kullanmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Özel oradaki her
insanımızın da daha iyi yaşayabilmesi, ezilmemesi, kültürel asimilasyona tabi
tutulmamaları için oradaki birliktelik ve siyasi duruştaki doğruluğun çok
önemli olduğuna işaret etti.
SADECE BALKANLARDA
DEĞİL TÜRKİYE’DE DE GÖREVİMİZ VAR
Ortak akıl ile orada darmadağın bir görüntü vermeden bütün
bu çalışmaların yürütülmesi gerektiğinin önemli olduğunu belirten Özel ‘’Orada
doğru yerde, doğru zamanda, doğru duruşu gösterebilecek iradenin ortaya
konabilmesi için bu tip toplantıları, bu tip birliktelikleri son derece
önemsiyorum’’ dedi. Konuşmasında Balkan insanının görevinin sadece balkanlarda
olmadığına da değinen Özel ‘’ Çağdaşlık yolunda, çağı yakalamak için, çağdan
kopmamak adına, elde edilmiş demokratik kazanımları sürdürmek, bu ülkenin
kurucu kadrolarına, kuruluş felsefesine ve kurucusuna bağlılık noktasında
hepimizin suyun o tarafında olduğu kadar bu tarafında da görevleri var. Biz
yürüyüşümüzün 1881’de Selanik’te açılan bir çift mavi göz ile başladığını
biliriz. ‘Atatürk’ümüze, O’nun önce kurtardığı sonra kurduğu bu güzel
cumhuriyete, cumhuriyetin kazanımlarına, cumhuriyet kadrolarına sahip çıkma
noktasında bu salondaki her bir yüreğin benden daha coşkuyla çarptığını, her
bir gözün de en ışıldayan, en kendinden emin gözler olduğunu mutlulukla
seyrediyorum’’ dedi.
EN BÜYÜK SOYKIRIMLAR
BU BÖLGEDE VE BİZE YAPILDI
Kürsüye gelen CHP Balkan Masası Başkanı Faik Öztrak ise adeta Balkanların bölge bölge analizini yaptı. Öztrak,
yakın tarihte yaşanan acılara da değindiği konuşmasında, ‘’ Cumhuriyet Halk partisi
Balkan Masası olarak amacımız Balkanlardaki kardeşlerimiz ile dayanışma ve
işbirliğini artırmak, var olan kardeşliğimizi pekiştirmek, Hem Türkiye’de hem
Balkanlarda mutluluğumuzu çoğaltmak, paylaşmak. Buna ihtiyacımız var. Çünkü bu coğrafyada yakın tarihimizde büyük
acılar yaşadık. Makedonya Türklerinin özelinde tüm Balkanlarda sürgün ve
katliamlar aslında Balkan savaşları ile başladı. Birinci ve İkinci Dünya Savaşında
bu acılar devam etti. Aslında belki de dünyanın görüp görebileceği en büyük
soykırımları bu süreçte yaşadık, ama bizler bunları çok fazla konuşmadık.
TARİHTEN DERSLER
ÇIKARMALIYIZ
Daha dün gibi, Bosna Hersekte’ki katliamları nasıl
unutabiliriz. Çok büyük insani kayıplar verdik. İkinci Dünya Savaşı’nda
Makedonya Türklüğünün varlığı tehlikeye girdiği zaman içinde bulunduğu şartlara
bakmaksızın mücadeleye atılan kardeşlerimizi de elbette unutamayız. Burada, bu
mücadelede yaşamını yitiren tüm kardeşlerimizi ve Yücel teşkilatının tüm
mensuplarını rahmetle anıyoruz. Elbette tarihten dersler çıkartmalıyız. Ama
bugün yaşadığımız güncel sorunlarımız da var. Küresel bir salgın yaşıyoruz. Tam
da böyle bir dönemde, Nisan ayında Kuzey Makedonya nüfus sayımı var. Bu nüfus
sayımında hem oradaki soydaşlarımızın hem de buradaki akrabalarının nüfus
kayıtlarına tam olarak yansımasını çok önemli buluyoruz. Temsilde adalet olması
ve daha bir çok hakkın kullanılabilmesi için bunu önemsiyoruz. Her konuda
olduğu gibi bu konuda da soydaşlarımızın yanında olacağız. Her türlü lojistik
desteği vermeye çalışacağız. Buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum. Makedonya
ile vatandaşlık bağınız varsa elektronik ortamda da kayıt yaptırabilirsiniz.
Ayrıca oradaki akrabalarınız aracılığı ile de kayıt yaptırabilirsiniz.
BEKLENTİMİZ GÜNLÜK
YAŞAMDA VE TEMSİLDE ADALET
Bu imkanları lütfen kullanalım, nüfus sayımında kaydolalım.
Bu arada anadilde eğitim konusunda Makedonya’da gösterilen çabayı takdirle
karşıladığımızı belirtmek isterim. Kamu kurumlarında anayasal haklarını temsil
için gösterilen çabaları da önemsiyoruz. Makedonya farklılıkların ahenk
içerisinde yaşayabileceği en güzel yerlerden biridir. Biz Makedonya’yı kendi
tarif ettiği biçimde kabul ediyoruz. Bizim herkesten beklentimiz günlük yaşamda
ve temsilde adalettir. Soydaşlarımızın, siyasi, iktisadi ve sosyal alanda
hakettiğini alması en büyük temennimiz olacaktır. 17 Şubat’ta kardeş Kosova
Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 13. yılını kutladık. Kosova Cumhuriyeti’nin salgın
sürecinde 14 Şubat’ta gerçekleştirdiği genel seçimler olgunluk içinde geçti.
Kosova Parlamentosu yeniden şekillendi. Seçimleri kazanan ‘Kendin Karar Al
Hareketi’ Albin Kurti’yi tebrik ediyorum. Çok kıymetli soydaşlarımız da parlamentoda
yer alacaklar. Bu çerçevede milletvekili seçilen Fikrim Damka ve Fidan Brina
Jilta’yı da buradan kutlamak istiyorum.
BULGARİSTAN SEÇİMLERİ
İÇİN DESTEK VERİLECEK
Bir başka seçim süreci de Bulgaristan’da yaşanıyor.
Bulgaristan’da da halkın iradesinin sandığa dürüstçe yansımasını temenni ediyoruz.
Doğdukları ve uzun süre yaşadıkları vatanlarından Anadolu’ya kendi köklerinin
olduğu topraklara gelen soydaşlarımızın bu süreçte Bulgaristan’daki seçimlere
katılacaklarına az sayıda da olsa kurulan sandıklara gideceklerine eminiz.
Belediyelerimiz hemşehrilerinin kolay oy kullanması için her türlü önlemi
alacaklardır. Biz tüm soydaşlarımızdan birlik ve beraberlik içinde hareket
etmelerini ve yönetime talip olmaları için bir bütün içinde olmalarını
bekliyoruz. Belki hükümet kuracak çoğunlukta olmayabilirler ama mutlaka
hükümeti belirleme noktasında olmalarını umut ediyoruz’’ dedi.
Öztrak konuşmasında CHP Balkan Masası’nın başta BRTK olmak
üzere tüm soydaş STK’ları ve kardeş belediyeler ile ortak bir çalışma takvimi
oluşturmayı önemsediğini vurguladı. Öztrak, oluşturdukları yapının bir
görevinin de Balkanlarda dini cemaatler üzerinden yapılan çalışmaların, ahbap
çavuş ilişkileri ile yapılan görevlendirmelerin, ideolojik yaklaşımların,
yapılan işlerde süreklilik sağlanmamasının soydaşlar ile ilişkilerde yarattığı
tahribatı önlemek olduğunu ifade etti.
ATATÜRK’ÜN VİZYONU VE
ANLAYIŞI REHBERİMİZ
Öztrak konuşmasında Atatürk’ün Balkanlılık kimliğine de
vurgu yaparak ‘’Balkanlardan gelen büyük hemşehrimiz, cumhuriyetimizin ve
Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucusu ebedi liderimiz ve genel başkanımız
Mustafa Kemal Atatürk’ün sınırlarımız dışında yaşayan soydaşlarımız için
söylemiş olduğu şu sözler bizim düsturumuz olacaktır; ‘’Onların bize
yaklaşmasını bekleyemeyiz, Bizim onlara yaklaşmamız gerekli. Köklerimize inmeli
ve olayların böldüğü tarih içinde bütünleşmeliyiz. Tarihi bağı kurmamız lazım.
Folklor bağı kurmamız lazım.’’ Bunları kim yapacak. Elbette biz. Bu vizyon ve
anlayış bizim yol göstericimiz olacak. Bu gün sadece bu salonda değiliz.
İştipteyiz, Radovişte’deyiz, Resne’deyiz, Kocacık’tayız, Üsküp’teyiz,
Balkanlardayız. Yüzü aşkın Balkan masası temsilcisi ile Anadolu’nun her
yerindeyiz‘’ diyerek organizasyona destek veren, katkı koyan her kişi ve kuruma
teşekkür etti.
SOYDAŞLAR TÜRKİYE’NİN
BÖLGEDEKİ GÜCÜDÜR
Balkan İşbirliği Toplantısı’nın çevrimiçi katılımcıları
adına ilk söz Makedonya Türkleri’ni temsil eden STK başkanlarına verildi.
Oturuma Zoom programı üzerinden katılan Makedonya’nın İzmir eski Ticari Ataşesi
Alev Süleyman yaptığı konuşmada
mevcut gündem ve çalışma ile Türk Devleti’nin, Türkiye Cumhuriyeti’nin
başkalarında olmayan bir gücüne şahit olduklarını ifade ederek, ‘’Bu insan
sermayesi gücüdür. Makedonya’da, Bulgaristan’da, Kosova’da, Yunanistan’da,
Bosna Hersek’te, Polonya, Romanya ile Sırbistan’da yaşayan ve hala buralarda
Türklüğün, Türkiye’nin savunuculuğunu yapanlardır. Bu sermaye iyi kullanılmalı
ve değerlendirilmelidir’’ dedi.
Makedonya yörüklerinden İştipli araştırmacı yazar İzzeti İbrahimSoylu ise Makedonya özelinde Türk iskanlarını anlattığı
konuşmasında Türkmen – Yörük taifelerinin Osmanlı zamanında 200 binin üzerinde
bir sayıda buralara yerleştirildiğini belirterek, Atatürk’ün soy ağacı ve aile
bilgilerini de aktardı.
ANAVATANIMIZA
YÜREKTEN BAĞLIYIZ
Bornova toplantısının üçüncü sanal katılımcısı ise Makedonya
Siyasi İşlerden Sorumlu Bakan Yardımcısı İlhan
Rahman’dı. Rahman ‘’ Tüm evladı Fatihanlara Kuzey Makedonya’dan
Atatürk’ümüzün baba ocağından selam var’’ diyerek başladığı konuşmasında
anadilde eğitim, isdihdam, kültür ve birçok alanda sıkıntılar olduğunu
belirterek ‘’Umarım Avrupa sürecinde bu problemleri NATO üyeliğimizin
avantajıyla da aşarız’’ dedi.
Makedonya Türk Milli Birlik Hareketi Başkanı Erdoğan Saraç ise Balkanlar ve
buralarda yaşayan soydaşlar için bir devlet politikasına ihtiyaçları olduğunu
vurgulayarak başladığı konuşmasında ‘’Biz hiçbir siyasi partinin arka bahçesi
olmak istemiyoruz. Anavatanımıza yürekten bağlıyız. Türkiye Cumhuriyeti
kalbimizde taht kurmuştur. Kim bu tahtı yıkmak isterse bizim de düşmanımızdır’’
dedi. Türkiye’nin büyüklüğünün sınırlar dışında daha iyi anlaşıldığını belirten
Saraç Makedonya’nın Yunanistan’ın dümen suyuna girdiğini belirterek Türkiye’nin
bir Balkan politikasına ihtiyacı olduğunu söyledi. Türkiye’nin Makedonya’yı ilk
tanıyan ülke olduğunu ancak bu gün gelinen noktada bu desteğin iki ülke
ilişkilerine yansımadığını söyledi.
KAYBEDİLMİŞ
TOPRAKLARIN AZİZ HATIRALARI
Günün sürpriz katılımcısı hiç şüphesiz Adana Büyükşehir
Belediye Başkanı Zeydan Karalar idi.
Başkan Karalar konuşmasında Balkanlar’daki kardeş belediyeleri ile işbirliğini daha
da geliştireceklerini vurguladı. Konuşmasında Makedonya halkı ile Adana’nın
ilişkilerinin çok eski olduğunu, kentlerinde 15 binin üzerinde sadece Priştine
asıllı göçmen bulunduğunu belirten Karalar Makedonya, Bosna, Karadağ ve Kosova
başta olmak üzere Balkanların pek çok kentinin belediyesi ile kardeşlik bağları
olduğunu anlatarak, kaybedilmiş topraklarımızın aziz hatıralarına saygılarını
sundu.
BALKANLAR İÇİN UZUN
VADELİ STRATEJİ ŞART
Türk Demokrasi Partisi Genel Başkanvekili Gönül Bayraktar ise ‘’Yahya Kemal
Beyatlı’nın memleketi Üsküp’ten selamlar’’ diyerek başladığı konuşmasında
1800’lü yıllarda kurulan ve Yücelci liderlerin de okuduğu Tefeyyüz İlkokulu’nda
18 yıl müdürlük yaptığını vurguladı. Bayraktar, Makedon’yadaki en eski siyasi
partilerden biri olduklarını ve 19 belediyenin 2 sinde başkan olarak, 17’sinde
de meclis üyesi olarak 26 temsilcilerinin olduğu bilgisini paylaştığı
konuşmasında Makedonya Türklerinin yaşadığı sorunları özetledi. Türkiye’den
beklentilerinin Balkanlara yönelik uzun vadeli bir stratejinin oluşturulması
olduğunu da ifade eden Bayraktar Makedonya’da Nisan ayında yapılacak nüfus sayımlarının Türk
toplumu açısından önemine de değinerek Türkiye’deki çifte vatandaşların
kendilerini mutlaka kayıtlara geçirtmelerini istedi.
İLİŞKİLER DAHA İYİ
SEVİYEYE GETİRİLMELİ
Priştine Belediyesi Başkan Yardımcısı Selim Pakoli de Türkçe selamlamanın ardından Arnavutça yaptığı
konuşmada Balkanlarda yaşayan halklar ile Türkiye’nin ilişkilerinin daha iyi
bir seviyeye getirilmesi gerektiğini söyledi. Pakoli, kendileri açısından zorlu
geçen savaşlarla dolu bir sürecin ardından Türkiye ile böyle bir iletişimin
kendileri açısından önemini aktardığı konuşmasında Türkiye’ye bölgeye sağladığı
desteklerden ve varlığıyla hissettirdiği güven duygusundan dolayı teşekkür
etti.
Kocacık Belediye Başkan Yardımcısı ve Kocacık Derneği Kurucu
Başkanı Caner Sezai kentten
görüntüler eşliğinde yörenin bilgilerini görsel olarak da aktararak buranın mutlaka
ziyaret edilmesi gerektiğini belirtip Türkiye’ye davet yaptı.
BALKAN GÖÇMENLERİ
NİTELİKLİ TARIM GETİRDİ
Elazığ’ın Sivrice ilçesi belediye eski başkanı Metin Öztürk ise konferans
katılımcılarına aktardığı aile bilgilerinin ardından Balkanlardan Elazığ’ın Sivrice
ilçesine göç edenlerin yörede meydana getirdiği olumlu değişiklikleri sıraladı.
1936 yılında Makedonya’dan gelenlerce kurulan köylerin başta Hazar Gölü etrafı
olmak üzere bölgedeki arazileri nasıl bataklık vasfından çıkarıp tarım
arazisine dönüştürdüğünü de özetleyen Metin Öztürk bu sayede yöre insanının
tarımsal üretim ile tanıştığını aktardı.
Daha sonra sırasıyla konuşmacı olan Makedonya’dan Elazığ
bölgesine göç etmiş bir ailenin üçüncü kuşak temsilcisi Şükran Aktan ile Bulgaristan’ın Deliorman ve Rusçuk bölgelerinden Diyarbakır’ın
Bismil ilçesine göç etmiş ailelerin temsilcileri olan Nihal Maral ile İsmail
Kaykaya Siri de toplantıya yönelik aldıkları davetten duydukları mutluluğu
özetledi. Oldukça duygusal anlar da yaşayan konuşmacılar köylerinden büyük
şehirlere taşınan ailelere dönün çağrısı da yaparken,atalarının göç hikayelerini ve göçle beraber
yörede yaşananları da aktardılar.
Bu katılımcıların ardından söz alan Mersin Tarsus Belediye
Meclis Üyesi Ayla Erciyas etnik ve
inanç temelli ayrımcılıkla yaptıkları mücadeleyi özetledi, göç ile birlikte
oluşan sorunların giderilmesi için oluşturdukları projeleri ve hedefledikleri
işbirliklerini ifade etti.
GAGAVUZ TÜRKLERİ DE
KATILIMCIYDI
Moldova Gagavuz Özerk Cumhuriyeti Vulkaneş ilçesi başkanı Viktor Petrioğlu ise Balkan İşbirliği
Toplantısı katılımcılarına yaptığı konuşmada Türkiye’ye yönelik en içten sevgi
ve hürmetlerini ifade ederek toplantıya katılımdan dolayı yaşadığı mutluluğu
aktardı. Yaşadığı bölgede 150 bin Gagavuz Türkü bulunduğunu aktaran Başkan
Petrioğlu Türkiye ile çok iyi ilişkilere sahip olduklarını belirtti.
Konuşmasında Vulkaneş İlçe Belediyesi’nin Tarsus Belediyesi ile kardeş olmak
istediğini de ifade eden Başkan Viktor Petrioğlu bu çalışmaların pandemi süreci
nedeniyle sekteye uğramasından ve görüşememekten üzgün olduklarını ifade etti.
Antalya’nın Manavgat ilçesi Belediye Başkan Yardımcısı Mustafa Ceylan ise Romanya’nın Mecidiye
ilçesi belediyesi ile imzalayacakları kardeşlik protokolü hakkında
bilgilendirme yaptığı konuşmasında ilçesindeki müzede Balkan göçmenlerinin
bağışladığı göç günlerini anımsatan eşyaları sergilediklerini aktardı. Suyun
öteki yakasında kalmalarının kendileri için önemli olmadığının altını çizen
Başkan Ceylan, ‘’Balkanlar bizim içimizde kanayan yaradır. Bu yarayı sarmak,
içimizde hissetmek adına elimizden gelen her şeyi yapıyoruz’’ dedi.
SAMSUN’DA BALKAN
ASILLI 400 BİN SOYDAŞ VAR
Samsun Atakum Belediye Başkanı Cemil Deveci Batı Trakya da bulunan Yassıköy Belediyesi ile kardeşlik
protokolü imzaladıklarını vurguladığı konuşmasında Samsun’da 1923 yılında
Yunanistan ile Türkiye arasında imzalanan mübadele anlaşması sonrasında gelen
ailelere mensup hali hazırda 400 bin soydaş yaşadığını ifade etti. Deveci
Balkan göçmenlerinin karakteristik özelliklerini ifade ederken,
‘’Çalışkanlıkları, dürüstlükleri, bayrağına sahip çıkmaları ile örnek
insanlardır’’ dedi.
Rodos Kozlukebir belediyesi ile kardeşlik protokolü
imzalayan Sinop Belediye Başkanı Barış
Ayhan ise suyun iki yakasında yaşayan soydaşları bir araya getirme hedefi
olduğunu ifade ederek protokol selamlamasının ardından yaptığı konuşmada
‘’Soydaşlarımızın dertlerini, acılarını paylaşmak, mutluluklarını kalplerimizde
hissetmek adına atılan adımları çok önemsiyorum. Emeği geçenlere minnettarım.
Kozlukebir’e gerçekleştireceğimiz ilk ziyaretin anını özlemle bekliyoruz‘’
dedi.
TOPLANTILAR GÖÇMENLERDEKİ
HEYECANI TETİKLİYOR
Amasya Merzifon’dan oturuma katılan Batı Trakya’nın İskeçe
kenti Mustafçova ilçesinin kardeş Belediye Başkanı Alp Kargı da çok keyif verici bir çalışmanın içerisinde
olduklarını, Samsun Atakum’da yapılan ilk toplantının sahadaki yansımasının çok
olumlu olduğunu ifade etti. İlçelerindeki Arnavutluk göçmeni vatandaşlarının bu
vesile ile kendilerine ulaştığını, pozitif görüş ve duygularını dile
getirdiklerini söyleyen Başkan Kargı bu tür çalışmaların devam etmesini ve
önemini daha iyi anladıklarını söyledi.
Yine Amasya’dan toplantıya sanal ortamdan katılan
Gümüşhacıköy Belediye Başkanı Zehra
Özyol yaptığı konuşmada ‘’Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal
Atatürk’ün ebedi hemşerileri, hepinizi saygı ve sevgi selamlıyorum’’ diyerek
başladığı sözlerinin devamındakendisinin
deSelanik Kayalar’dan, mübadele ile Batı
Trakya’dan göç etmiş bir ailenin evladı olduğunuve Makedonya’nın Gostivar Belediyesi ile
kardeşlik protokolü imzaladıklarını söyledi.
HEPSİ ATATÜRKÇÜ VE CUMHURİYETÇİ
Karabük Safranbolu Belediyesi’nin kardeşi Moldova’nın
Gagavuz Özerk Cumhuriyeti Avdarma Belediye Başkanı Malina Kapsomon ise konuşmasında ilçelerinin kuruluşu ve geçmişi
ile ilgili bilgilendirme yaptı. Avdarma belediye sınırları içerisinde yaklaşık
4 bin kişinin yaşadığını ve herkesin Gagavuzca Türkçesi ile konuştuğunu ve bu
konuya çok önem verdiğini ifade eden Başkan Kapsomon ayrıca Türkiye’de yaşayan
tüm kardeşlerine kucak dolusu selamlar gönderdi.
Toplantıya katılan diğer konuklardan İzmir Konak Belediyesi
ARGE Müdürü Turan Ateş Manastır
Bitola ile kardeşkent olduklarını, Balkanlardaki kardeşlerimiz için proje
yapmak istediklerini söyledi. Toplantıya bizzat katılan Akhisar Belediye
Başkanı Besim Dutlulu da söz aldığı
konferansta Akhisar’ın bir göçmen kenti olduğunu,kendisinin de Balkanlardan göç etmiş bir
ailenin çocuğu olduğunu, aile büyüklerinin Bulgaristan Kırcaali‘den Akhisar’a
geldiklerini belirtti. Balkanların çocuğu olarak kendisine oralara gitmenin
nasip olmadığını ifade eden Başkan Dutlulu oradan bir belediye ile kardeşlik
protokolü imzalamak istediğini söyledi. İlçesindeki göçmenlerin hepsinin Atatürkçü,
cumhuriyetçi ve iyi insanlar olduğunu ifade eden Başkan Besim Dutlulu ‘’Ancak
ne yazık ki bağlarımız kopuyor, geldiğimiz toprakları unutuyoruz’’ dedi.
SOYDAŞ ÇOĞUNLUĞU VAR,
ASAYİŞ SORUNU YOK
Denizli’nin Bozkurt İlçesi Belediye Başkanı Birsen Çelik de kürsüden yaptığı
konuşmada ilçesinin Osmanlı-Rus savaşı sonrasında Bulgaristan’ın Deliorman
bölgesinden gelen muhacirler tarafından kurulduğunu anlattı. Denizli’nin yüzde
65 oranındaki soydaş nüfusu ile tek yerleşkesi olduklarının altını çizen Başkan
Çelik bu nedenle ilçelerinde asayişin her zaman çok iyi olduğunu ve ilçelerinin
çok düzenli ayrıca çok temiz bir yer olduğunu ifade etti. Bundan dolayı çok
onurlu ve gururlu olduğunu belirten Bozkurt Belediye Başkanı Birsen Çelik
ayrıca Bulgaristan’ın Deliorman bölgesindeki Opaka (Hacıyürük) belediyesi ile kardeş
kent oldukları bilgisini de verdi.
Afyonkarahisar’ın Dazkırı Belediye Başkanı İsmail Taylan ise konuşmasında aile
büyüklerinin Bulgaristan’ın Şumnu (Şumen) kentinden gelme olduğunu, ilçelerinin
nüfusunun 12 bine yakın olduğunu, bu nüfusun da yüzde 30-35’inin Deliorman’dan göç
eden insanlardan oluştuğunu ifade etti.
BALKAN KARDEŞLİĞİ
ONUR VE GURUR VESİLESİ
Bornova toplantılarının birinci oturumunda söz alan son konuk
konuşmacı İzmir Selçuk Belediye Başkanvekili Serkan Topalan idi. İlçelerinin 6 kardeş belediyesinden 2’sinin
Balkan ülkelerinden Makedonya’dan Radoviç ve Dion olduğunu ayrıca Gagavuz Özerk
Cumhuriyeti’nden Kiriyet belediyesi ile kardeş olmak için de hazırlık
yaptıklarını vurgulayan Topalan, ‘’Bu durum Balkanlara verdiğimiz önemi
göstermektedir. Bu durumdan onur ve gurur duyuyoruz’’ dedi.
Toplantının ikinci ve basına kapalı olarak gerçekleşen oturumunda
ise Ege bölgesinde bulunan tüm Balkan ve Rumeli göçmen dernek başkanları söz
aldı, bölgelerinde yaşadıkları sorunlar ile çözüm önerilerini katılımcılara
aktardı.
YAYINLANAN DEKLARASYON
İLE TARİHE NOT DÜŞÜLDÜ
Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu (BRTK) ile Cumhuriyet
Halk Partisi Balkan Masası’nın Bornova’da gerçekleştirdiği Balkan İşbirliği Çalıştayı’nda
ortaklaşa kaleme alınan Rumeli Balkan Dernekleri Bornova Deklerasyonu’nun konu
başlıkları ve maddeleri ise şöyle;
‘’Son ikiyüz yılı sürgün, katliam ve kimliksizleştirme
çabaları ile geçen Balkanlardaki soydaşlarımıza;
Doğduğu ya da atalarının mezarının olduğu vatanlarından
Van’dan, İzmir’e kadar anavatanları Anadolu’ya dönen vatandaşlarımıza;
Dün Balkanlarda, Balkan
Savaşları, Birinci Dünya Savaşı, İkinci Dünya Savaşı, Bosna ve Kosova
Savaşı’nda;
27 Şubat 1948 yılında Balkanlarda
Türk varlığı için Yücel Davası’nda;
Hepimizce kaynağı belli,
sadece maşalarınca göz bebeğimiz, son kalemiz, vatanımız Türkiye’mizi en
son olarak Gara’da olmak üzere parçalama yok etme çabalarında;
katledilen sivil ve asker
şehitlerimizin huzurunda saygıyla eğiliriz.
Balkanlarda:
Yerel yönetimler arası
işbirliği ve kardeşliklerin geliştirilmesini,
Vatanlarımızla bir köprü
olan Türk dili ve kültürünün, farklılıklarımızı da muhafaza ederek
yaşatılmasını,
Sivil toplum
kuruluşlarımız ile yerel yönetimlerin beraber yapacağı ortak faaliyetlerin
geliştirilmesini,
Soydaşlarımızın
tercihlerini birlik beraberlik içinde sandığa yüksek derece katılımları ile
yansıtılmasını,
Makedonya’da
gerçekleştirilecek nüfus sayımlarına amasız ve fakatsız ülkelerinde ya da
ülke dışında katılınmasını,
bekliyoruz.
Karanlıklarda ışık olan
Balkanlardaki ulusal sivil toplum kuruluşları ile ulusal siyasi
teşekküllerin masumane dahi olsa yok edilmesi ve kimliksizleştirilmesi ve
değersizleştirilmesini kabul etmiyoruz.
Makedonya Türk Toplumu
Temsilcilerinin konuşmaları ile Makedonya Türk toplumunu yakından tanıma;
Balkanların bir özeti olan onların içinde bulundukları durumu anlayıp bir
şeyler yapabilme; Balkanlarla ekonomik, sosyal ve kültürel işbirliği
imkânlarını araştırma fırsatı veren;
Afyonkarahisar, Aydın,
Denizli, İzmir, Kütahya, Manisa, Muğla ve Uşak’ta kurulu Anadolu’nun hayat
damarları olarak değerlendirdiğimiz muhacir ve mübadillerin kurduğu sivil
toplum kuruluşları ile bir araya getiren;
Balkan Masası etrafında
bizleri toplayan;
Balkanlardaki kardeş
belediye örneklerini sunan;
Başta Bornova Belediye Başkanımız Mustafa İDUĞ olmak üzere Balkanlarda
var olma mücadelesinde Balkan sorumluluğu alan herkese şükranlarımızı sunarız.
Bulgaristan'da düzenlenen 72. Uluslararası Strandja
Boks Turnuvası'nda 6 milli sporcu çeyrek finale yükseldi. Türkiye
Boks Federasyonundan yapılan açıklamaya göre, kadınlarda 57 kiloda Hatice
Akbaş, 60 kiloda Esra Yıldız, 69 kiloda Busenaz Sürmeneli ve 75 kiloda Şennur
Demir rakiplerini mağlup ederek adlarını çeyrek finale yazdırdı. Erkeklerde ise
+91 kiloda Mehmetcan Işık ve Berat Acar da rakiplerini yenerek çeyrek finalist
oldular.
Türkiye ile Macaristan arasında hem ticari hem de
askeri alanda çok sayıda iş birliği anlaşması imzalandı. Macaristan’ın Türkiye
Büyükelçisi Viktor Matis, ikili ilişkilerde atılacak adımları özetleyerek ‘’İki
ülke arasındaki ilişki, tarihten gelen güçlü bağlar ve kültürel yakınlık ile
köklü bir geçmişe sahip. Bu geçmiş; stratejik ortaklıkla, hem ticari, hem
askeri hem de kültürel alanlarda bugün de devam ediyor. Son yıllarda tarafların
attığı karşılıklı adımlar ise, ikili ilişkilerin daha fazla güçlenmesini
sağlıyor’’ dedi. Son olarak geçtiğimiz günlerde Türk Eximbank ile Macaristan'ın
resmi ihracat destek kuruluşu Mehib arasında imza atılan anlaşmayla ticarette
de yeni bir dönemin kapısının açıldığını da vurgulayan Viktor Matis 3 milyar
dolara ulaşan ikili ticaret hacminin kısa sürede 6 milyar dolara ulaşmasının
hedeflendiğini de söyledi.
İşte Büyükelçi Matis'in Türkiye ile Macaristan
arasındaki iş birliği süreci hakkındaki açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
“İKİLİ
TİCARETTE HEDEFİMİZ 6 MİLYAR DOLARA ULAŞMAK”
‘’Geçtiğimiz günlerde iki ülke arasında
önemli bir ticaret anlaşması imzalandı. Mevcut ticaret hacmi de 2,7 milyar
dolara ulaştı. Bu anlaşma iki ülkeye ne gibi katkılar sağlayacak?’’
"Tabii ki çok önemli bir anlaşma imzalandı ama
bütün ticari ve ekonomik ilişkilerimize bu yönden bakmamak gerekiyor. Sayın
Cumhurbaşkanı (Erdoğan) ve Macaristan Başbakanı Viktor Orban tarafından çok net
bir hedef gösterildi. O da ikili ticaret hacminin 6 milyar dolara ulaşması.
Şimdi elimizdeki rakamlara göre 3 milyar dolardayız.
Durum çok kötü değil ve çeşitli alanlarda iş
birliklerimiz var. Bunun için elbette ikili yatırımlar çok önemli. Geçtiğimiz
hafta da bu konuda çok önemli bir adım attık ve Ankara’ya yapılan ilk direkt
yatırımı açıklama fırsatı bulduk. Bunun dışında yıllardır çok sık ticari iş
birliğimiz devam etmekte.
Mesela bu kapsamda, birkaç sene önce,
Macaristan İhracatTeşvik Ajansı’nın
Türkiye ofisi kuruldu. Bu şirketin tek amacı, Macaristan ve Türkiye arasındaki
ticareti geliştirmek. Bu çok önemli bir iş ve çok güzel bir alt yapı kurduk
Türkiye’de. Bu kapsamda dört kişi ticari müşavir olarak Türkiye’de görev yapıyor.
Geçen hafta imzalanan anlaşma ise, Macaristan ile
Türkiye Exim bankaları arasında imzalanan bir reasürans (ikili sigorta)
anlaşması. Yani özellikle üçüncü ülkelerde gerçekleştireceği projelerde
finansal kaynaklara ihtiyaç duyanlar için, iki Exim bankasının da bu projeleri
desteklemesi anlamına geliyor. İki ülkenin de Exim bankaları yatırımcıların, iş
insanlarının arkasında duracak."
‘’SAVUNMA SANAYİİ ALANINDAKİ
İLERLEME SÜPER’’
‘’Türkiye’nin
savunma sanayii hakkında ne düşünüyorsunuz ve ilerleyen süreçte ne gibi iş
birlikleri yapılacak?’’
"Türkiye’nin savunma sanayii, son yıllarda
gerçekten takdire şayan bir ilerleme gerçekleştirdi. Bunu sadece biz değil,
bütün Avrupa, bütün ülkeler çok net bir şekilde gördü. Hem devlet desteğiyle
hem de kendi imkânlarıyla çıkan birçok şirket var.
Bunlardan Nurol Makine ile bir iş birliği yapıyoruz.
Bu, birkaç sene önce başlayan, uzun süreli bir işbirliği. Üst düzey kaliteli
olan Ejder Yalçın’lardan bir miktar satın aldık. İlk 10 araç Macaristan’a
vardı. Bundan sonraki süreçte üretimin bir bölümü Macaristan’da yapılacak.
Ordumuzun geliştirilmesi projesi kapsamında bunları kullanmaya başlayacağız.
Şuanda Macaristan’daki yetkili kişiler, Türk savunma
sanayisindeki diğer projelere de detaylı bir şekilde bakıyorlar. Bu güzel iş
birliğinin devam edebileceğini umuyorum. Çünkü Türkiye’den bu alanda kaliteli
mallar satın alabileceğimizi biliyoruz. Bu önemli bir iş birliği."
“TÜRK DÜNYASI BİZİM İÇİN ÖNEMLİ ÇÜNKÜ KENDİ KÖKLERİMİZİN
ARAYIŞINDAYIZ”
‘’Macaristan,
Türk dünyasıyla da güçlü bağlar kurmaya başladı. Türk Konseyi’nin gözlemci
üyesi oldu. Macaristan’ın bu konudaki perspektifi nedir? Üyeliği geliştirmeyi
düşünüyor musunuz?’’
"Türk Dünyası Macaristan için çok önemli. Çünkü
biz kendi köklerimizin arayışındayız. Özellikle kominizim döneminde bize nerden
geldiğimizi unutturmak istediler. Bu nedenle de “Macarların asıl kökü nerde”
üzerine bir düşünce ortaya çıktı. Özellikle komünizmin çöküşünden sonra birçok
araştırmacı, birçok analiz ve belgeyle Türk kökenli olduğumuzu kesin ve net bir
şekilde ifade etti.
Elbette Macarlar, Türklere, Azerbaycanlılara,
Özbeklere, Kazaklara, Kırgızlara kendilerini çok yakın hissediyor. Bu
yakınlığın hissedilmesinin siyasi alandaki adımı da Türk Konseyi’nin gözlemci
üyesi olmak oldu. Bu adımı atmamızın ardından Macaristan Başbakanı bu zirvelere
devamlı katılıyor. Şuanda Kazakistan’da bir zirve yapılması planlanıyor ve
oraya da sayın başbakanımızın katılımı kuvvetle muhtemel. Bu iş birliklerine
katılmak istiyoruz.
Bu sadece başbakanlar ya da cumhurbaşkanları
seviyesinde bir görüşme anlamına gelmiyor. Diğer bakanlar da sürekli görüşüyor.
Mesela sağlık bakanları, geçen sene Ekim ayında bir araya geldi. Bunun dışında
iş insanlarının da iş birlikleri söz konusu. İstanbul’daki Türk Konsey
Sekreterliği’nin bu konuda son zamanlarda ciddi katkıları var. Türk
Konseyi’ndeki işbirliğinin geliştirilmesi gerekmekte. Biz bunu tamamen
destekliyoruz.
Gözlemci üyeden tam üyeye yükselmemiş devamlı söz
konusu ve bunu değerlendiriyoruz. Üye ülkeler tarafından biz gözlemci olarak
değil, tam üye olarak görülüyoruz ve bunun için çok minnettarız."
AVRUPA’NIN
GÜVENLİĞİ TÜRKİYE’DE BAŞLIYOR
‘’Avrupa
Birliği’nin Türkiye’ye karşı objektif bir tavır takındığını düşünüyor musunuz?’’
"Macaristan için Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne
tam üye olması gerekiyor ve bunun için olabilecek en fazla desteği vermeye
hazırız. Çok eskiden beri aynı düşünüyoruz. Sadece Türkiye artık Avrupa
Birliği’ne katılmak istemezse, bunu da destekleriz. Türkiye’nin kendi
kararlarını vermesinin yerinde olduğunu düşünüyoruz.
Bizim Avrupa Birliği’nde gördüğümüz şey strateji
eksikliği. Türkiye strateji açısından çok önemli bir ülke. Hem başbakanımız hem
dışişleri bakanımız çok net bir şekilde Avrupa’nın güvenliğinin Türkiye’de
başladığını hatırlattı.
Bugünlerde Türkiye’de 4 milyon göçmen bulunuyor ve
bu insanlar için bir çözüm üretmek gerekiyor. Ama insanlar çözüm üretmek yerine
sadece bu dönemin geçmesini bekliyor. Ama bu doğru değil. Türkiye ile iş
birliğini geliştirmek, daha aktif hale getirmek, çözümler üretmek gerekiyor.
Türkiye’yi çözümler konusunda çok net bir şekilde desteklemek gerekiyor.
Türkiye’nin tam üyeliğini biz istiyoruz ve
destekliyoruz. Bizim için önemli olan Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi kaybetmemesi.
Türkiye ile her türlü iş birliğine devam etmek gerekiyor. Eğer tam üyeliği
konuşmuyorsak, Gümrük Birliği, Vize Serbestisi gibi alanları da kapatmamamız
gerekiyor."
Özellikle
Budapeşte Türkler için çok popüler bir lokasyon. İki ülke arasında turizm alanında
yeni iş birlikleri sağlanacak mı?
"Macaristan’a gelen Türklerin çoğu, Viyana,
Budapeşte, Prag gibi turları seçiyor ve belki iki, üç gün Budapeşte’de
geçiriyor. Döndüklerinde ise hangi yerde neyi gördüğünü hatırlamıyor. Özellikle
Türkler için, sadece Budapeşte’yi görmek için 5 dolu gün gerekli. Çünkü
Osmanlı’dan kalan bir sürü tarihi kültürel miras, Budapeşte’ye özel.
Mesela Budapeşte’yi tanıtan her kitapta, orada ne
kadar fazla Türk hamamı olduğundan, Gül Baba Türbesi’nden bahsediyor. Bunları
çok detaylı bir şekilde görmek gerekiyor.
Budapeşte dışında da Türkleri ilgilendiren birçok
yer var. Osmanlı’nın en kuzeyde kalan minaresi Eger şehrinde. Macaristan’ın
Pecs kentinde Gazi Kasım Paşa Camii var. Bugünlerde müze olarak
ziyaret edilebiliyor.
Ciddi sayıda Macar da koronavirüs öncesi
dönemde Türkiye’ye geldi. 2018’den 2019’a yaklaşık yüzde 50’lik bir artış oldu.
Ancak ben de şunu görüyorum ki bu insanlar Antalya’ya beş yıldızlı bir otele
geliyor ve sonra otelden çıkıp gidiyor. Türkiye bundan daha fazlasını hak
ediyor.
KANUNİ
İÇİN ANIT MEZAR GÜNDEMDE
Bizim tarafımızdan Budapeşte dışının da görülmesi,
Türkiye tarafından da oteller dışında başka yerlerin de görülmesi üzerine
beraber çalışmamız gerekiyor. Umarım 2021 yeni bir başlangıç olacak. Türkiye’ye
gelecek Macarların sayısının daha fazla olacağını düşünüyoruz."
‘’Kanuni
Sultan Süleyman’ın mezarı ziyarete açılacak mı? Bölgedeki son çalışmalar ne
durumda?’’
Öncelikle nasıl başladığından bahsedeyim.
Macaristan’da bir bilim insanı grubunun girişimi oldu. Bu girişim için Türk
İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) da ciddi bir destekte
bulundu. Macaristan Hükümeti de bunun çok önemli bir proje olduğunu gördü ve
çok daha büyük bir destekte bulundu. Ardından detaylı bir çalışma başlatıldı.
Bu projenin sonunda Kanuni Sultan Süleyman’ın çok uzun zaman önce kaybolan
yerini bilim insanları buldu.
Macaristan’daki arkeolojik kazı kurallarına uyarak,
belirlenen alan tekrar kapatıldı ve korumaya alındı. Şimdi aynı bilim insanları
Macaristan Hükümetine orada bir ziyaretçi merkezi oluşturma ve kalıntıları gün
ışığına çıkartma girişiminde bulundu. Macaristan hükümeti, koronavirüs
nedeniyle bu proje için henüz bir karar almadı ama hala gündemde ve unutulmadı.
Bu projenin yapılacağından eminim.
UZUN
YILLARDIR TÜRKİYE’DE GÖREVLİ
Türkçeye
çok hakimsiniz. Büyükelçilik görevi öncesinde de Ankara geçmişiniz
var değil mi?
"Büyükelçilik Ankara’daki üçüncü görevim. Daha
önce 2010-2014 yılları arası kültür ataşesi, basın ataşesi gibi görevlerde
çalıştım. Akabinde direkt Misyon Şefi Yardımcısı olarak çalıştım. Sonra kısa
bir süre için Macaristan’a gittim. Orda da farklı görevlerde Türkiye ile
çalışmaya devam ettim. Tam 2 sene önce, benim de beklemediğim, biraz erken
şekilde Ankara’ya bu kez büyükelçi olarak geldim. Bu benim için elbette büyük
bir onur. Aynı zamanda çok ciddi bir görev.
Her türlü görüşme için Türkçeyi kullandım. Bu çok
ciddi bir avantaj. Çünkü muhataplarla aynı zaman içinde iki kat fazla
görüşebiliyorum. Ama bir yandan da zor. Hızlı konuştuğum için çok özel
kelimeler de kullanmaya başlıyorum. Fazla olmasa da aksanda biraz bozukluk var
diyebiliriz. Bununla ilgili benimle her zaman şakalaşıyorlar. Türkçeyi sokakta
mı, Trabzon’da mı öğrendiniz diye soruyorlar. Ben fahri Trabzonlu olduğumdan
dolayı, her zaman Trabzonlu olduğumu söylüyorum. Bu Trabzonlular için iyi bir
şey mi, kötü bir şey mi bilmiyorum. Ama benim için elbette büyük bir
onur."
TAKİPÇİ
SAYISI İLE REKOR KIRIYOR
‘’Twitter’da
Türkiye’deki en popüler büyükelçilerinden birisiniz. Hatta rekora koşuyorsunuz.
Tweetlerinizi kendiniz mi atıyorsunuz?’’
"Ben Türkiye’deki en çok takip edilen büyükelçi
olmak istemiyorum. Macaristan’ın dünyada en fazla takip edilen büyükelçilik
olmasına çalışıyorum. Bunun için yaklaşık 3 bin takipçi eksik. Bunu
kazanacağımı umuyorum.
Tabii ki tweetlerimi kendim atıyorum ve gelen
mesajlara da kendim cevap vermeye çalışıyorum. Zaten Macaristan için ilgi çok
büyük. Benim şahsım için değil. Ben Macaristan’ı temsil ettiğimden dolayı ilgi
ülkeme yönelik. Bu benim için çok iyi bir his."
‘’Türk
mutfağıyla aranız nasıl?’’
"Özellikle yabancı diplomatlar Türk mutfağından
yemeye başladıktan belli bir zaman sonra kilo almaya başlıyor. Ben ilk kez
Türkiye’ye geldiğimde çok ciddi kilo aldım. Ama biraz alıştıktan sonra normal
halime geldim.
TÜRK
YEMEKLERİ VE FUTBOL TUTKUNU
Bu işte çok fazla spor yapma imkânı yok, biraz daha
sağlıksız yaşanıyor ve Türk kası her geçen gün gelişiyor. Elbette bu
kültürlerarası bir diyalog diyebiliriz.
Ben hemen hemen her şeyi seviyorum ama özellikle bir bölgeye gittiğimde o
bölgenin yemeklerini kesinlikle denemek istiyorum.
Tatlılar bambaşka bir konu. Buraya atandıktan sonra
ilk 1 sene boyunca haftada en az 2 kere künefe yiyordum. Ama bunun böyle devam
edemeyeceğini anladım. Biraz dikkatli olmak gerek."
‘’Futbolla
da yakından ilgileniyorsunuz. Türkiye’deki lig hakkında ne düşünüyorsunuz?’’
"Eğer Youtube’da mesela 2020’nin en güzel
gollerine bakarsanız onların üç, dört tanesinin Türkiye liginden olduğunu
görürsünüz. Hamit Altıntop’un Puskas ödülü sahibi olduğunu biliyorsunuz. Bu ödül o sene en güzel golü
atan futbolcuya verilir. Türkiye’deki lig çok güçlü. Ben büyük takımları
tutmuyorum. Ankaralı olduğumu düşündüğümden dolayı Gençlerbirliği ve
Ankaragücü vardı. Biraz baktım, Gençlerbirliği daha sempatik geldi. Yasaklar
biterse maça gidebiliriz diye passolig kartımı hep yanımda taşıyorum.
Resmi
temaslar için Budapeşte’de bulunan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Macaristan
görüşmeleri kapsamında Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szijjarto ile bir
araya geldi. Toplantıda, Türkiye’den kaçırılan ancak Macaristan’da ele
geçirilen Roma dönemine ait 412 tarihi eser Bakan Çavuşoğlu’na teslim edilirken
görüşmenin ardından yapılan ortak basın açıklamasında Ermenistan’da yaşanan askeri
darbe girişimine tepki gösterildi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Biz
dünyanın neresinde olursa olsun darbeye ve darbe girişimine karşıyız.
Ermenistan'da olan bu durumu da şiddetle kınıyoruz. Seçimle iş başına gelmiş
hükümete istifa çağrısı kabul edilemez. Bölge ülkeleriyle de ne
yapabileceğimizi konuşuyoruz. Darbe girişimleri, ülke istikrarını bozucu
adımlardır. Türkiye'nin bu tutumu ilkeli bir tutumdur, darbeye karşıyız"
dedi. Dışişleri
Bakanı Çavuşoğlu, Pandemi döneminde Macaristan ile çok örnek bir dayanışma
sergilediklerini de belirttiği açıklamasında, "İhtiyaç duyduğumuz ilaçları
üretmek için bazı maddeleri Macaristan'dan aldık, bize bu konuda pozitif
ayrımcılık yaptılar. Biz de Türk aşısını öncelikle vatandaşlarımızla ve
dostlarımızla paylaşmak istiyoruz" dedi. Çavuşoğlu görüşmede Türkiye'nin
ve Avrupa'nın gündeminde olan birçok konuyu ele aldıklarını da belirterek ‘’Çabalarımıza
verdiği destek için Macaristan'a teşekkür ediyoruz. İkili ilişkilerimizi
geliştireceğiz. Afrika ile de iş birliğimizi güçlendirmek için çalışıyoruz"
dedi.