21 Şubat 2021 Pazar

AB’DEN ARNAVUTLUK’A TERÖR FİNANSMANI İLE GÖÇ SINAVI

Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun içişlerinden sorumlu üyesi Ylva Johansson, Arnavutluk Cumhurbaşkanı İlir Meta ve Başbakan Edi Rama ile bir araya geldi. Görüşme ile ilgili sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulunan Cumhurbaşkanı Meta, Arnavutluk'un Avrupa yolculuğu hakkında açık ve verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini belirtti. Meta, paylaşımında, "FRONTEX'le olan iş birliği aracılığıyla yasa dışı göçün engellenmesi ve yönetilmesi dahil AB'nin ülkemize birçok alanda vermiş olduğu destekten dolayı teşekkürlerimi ilettim. Özgür ve adil seçimlerin düzenlenmesinin, Arnavutluk'un Avrupa yolu yönündeki önemine vurgu yaptım." ifadelerini kullandı. Ylva Johansson ise hükümet binasında Başbakan Rama ile yaptığı görüşmenin ardından Arnavutluk'un AB Başmüzakerecisi Zef Mazi ile ortak basın toplantısı düzenledi. Arnavutluk'un son yıllarda kaydettiği ilerlemenin harika olduğunu söyleyen Johansson, "Terörün finanse edilmesine son verilmesi ve göçün yönetilmesi noktasında birlikte çalışmamız gerekiyor. Emniyet alanında daha iyi bir iş birliği olması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu. Başmüzakereci Mazi ise Arnavutluk'un AB üyelik müzakerelerinin başlatılması arifesinde bulunmasından dolayı bu ziyaretin doğru zamanda gerçekleştirildiğini vurguladı. Mazi, "Başbakan (Edi Rama) ve Komisyon üyesi (Johansson), Arnavutluk ve AB arasındaki yakın iş birliğinin, sadece paylaştığımız ortak değerlere dayalı değil vatandaşlarımız için daha fazla güvenlik noktasında karşılıklı ilgiye dayalı olması yönünde mutabık kaldı. (Görüşmede) Emniyet alanındaki iş birliğinin önemli noktaları, AB'nin farklı emniyet teşkilatları ile iş birliği, sınır kontrol meseleleri ve göçün daha iyi yönetilmesi konularına değinildi." dedi.

20 Şubat 2021 Cumartesi

BOŞNAKLAR, SIRPLAR VE HIRVATLAR BALASEVIC İÇİN YASTA

Müzik ve sanat bir kez daha enternasyonal ve halklar üstü olduğunu kanıtladı ve Balkanlarda dünün düşmanlarını bir araya getirdi. Önceki gün coronaya bağlı zatürre nedeniyle Novi Sad’da tedavi gördüğü klinikte yaşama veda eden Sırp asıllı sanatçı Dorde Balasevıc tüm sevenlerini yasa boğdu. Milliyet farkı gözetmeden her kesimden insanı bir araya getiren sanatçının vefatı nedeniyle başta doğduğu kent Novi Sad olmak üzere Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna, Sırbistan’ın başkenti Belgrad ve Hırvatistan’ın başkenti Zagreb ile daha birçok kentte salgın önlemleri alınmadan yapılan anma toplantıları ile yad edildi ve sevenleri tarafından gözyaşları arasında son yolculuğuna uğurlandı. Sosyal ağlar üzerinden yapılan duyurular ile meydanlara akın eden Balasevic hayranları şarkıcının anısına mumlar yakıp şarkılarını dillendirdi. Söz yazarı ve besteci ünlü müzisyenin doğum yeri olan Sırbistan’ın ikinci büyük kenti Novi Sad’da toprağa verilmesi beklenirken dün gece Saraybosna Belediye Binası Balasevıc’in anısına özel bir lazer gösterimi ile ışıklandırıldı. Saraybosna Belediye Başkanı Abdulah Skaka Facebook'ta sanatçı için yaptığı paylaşımda, ‘’O her şeyde özeldi, müzikte, insanlıkta ve aynı zamanda şehrimize olan gerçek aşkta. En büyük cazibelerin olduğu zamanlarda, büyüklüğünü tüm dünyaya gösterdi. Şu anda bile bizi gördüğüne ve duyduğuna inanıyoruz. Bu nedenle, tüm Saraybosnalılar adına ona şunu söylemek istiyorum ‘’Teşekkürler Dola’’ Sözlerin ve müziğinle sonsuza kadar yaşayacaksın ve bu şehir seni unutmayacak "diye yazdı.

KOSOVA’DA 400 ÖĞRENCİYE ‘TÜRKÇE EĞİTİM’ BURSU



Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı (YTB), Türkiye Cumhuriyeti Priştine Büyükelçiliği, Kosova Demokratik Türk Partisi (KDTP) ve Kosova Türk Öğretmenler Derneği’ni ortaklaşa çalışması ile gerçekleşecek ‘Türkçe Eğitimi Teşvik’ Projesi’nin sanal ortamda gerçekleştirilen toplantı ile dijtal tanıtımı yapıldı.

Dijital Tanıtım Programı’na YTB Başkanı Abdullah Eren, T.C Priştine Büyükelçisi Çağrı Sakar, KDTP Genel Başkanı Fikrim Damka, KTÖD Başkanı Erol Kala ve Prizren, Priştine, Gilan Doburçan, Mamuşa ve Mitroviça’da eğitim veren öğretmenler katılım sağladı. KTÖD Başkanı Erol Kala, “ Uzunca bir süredir üzerinde çalıştığımız bu projenin gerçekleşmesi, burs almaya hak kazanan 400 öğrencimizi ve velilerini çok sevindirmiştir. Maddi değerinin yanı sıra, bu projenin Türkiye Cumhuriyeti’nin değerli kurumu YTB tarafından gerçekleştirilmesi, bizim için manevi değeri çok büyük olan bir durumdur. Projenin gerçekleşmesinde emeklerinizden dolayı, hepinize teşekkür ederim. Projemizin amacı, Kosova’da Türkçe eğitim gören öğrencilerimize maddi destek sağlayarak, Türkçe eğitime teşvik etmektir. İlk etapta, 1.ve 2. Sınıfta eğitim gören 400 öğrencimize Kasım-Haziran ayları arasında burs desteği sağlanacaktır. Bugün itibariyle, Kasım ve Aralık bursları, öğrencilerimizin hesaplarına yatırılmıştır. Bu proje, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kosova’daki Türkçe eğitime yönelik ne ilk, ne de son projesidir. Sadece içinde bulunduğumuz eğitim-öğretim yılında, tüm kademelerde öğretim gören öğrencilerimize, Türkiye Cumhuriyeti’nin çeşitli kurumlarından kitap desteği, kırtasiye desteği, uzaktan öğretim ders destek sistemi ve daha nice yardımlar sağlanmıştır. Kosova’da Türkçe eğitime katkılarından dolayı anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti’ne minnettarız.” dedi.

‘’TÜRKÇE EĞİTİM VARSA TÜRKLÜK VAR’’

KDTP Genel Başkanı Fikrim Damka, konuşmasında Türkçe eğitimin önemine vurgu yaptı:
“Bu proje, Kosova Türk toplumunun ayakta kalması için önemli bir değere sahiptir. Kosova’da Türkçe eğitim varsa, Türklük var, biz varız. Öğrenci ve velilerimizden bu projeyle ilgili olumlu geribildirim almaktayız. Bu durum bizi çok mutlu etmiştir. Önümüzdeki dönemde Gilan’daki lise öğrencilerimizin de proje kapsamına girmesi için gayret göstereceğiz. Projenin devamlılığı Kosova Türk toplumu açısından çok önemlidir.  Emeklerinizden dolayı hepinize teşekkürlerimi sunuyorum.

DÜNYA STANDARTLARINDA EĞİTİM

Türkiye Cumhuriyeti’nin Priştine Büyükelçisi Çağrı Sakar ise konuşmasında soydaş çocuk ve gençlerin geleceğe hazırlanmasının önemine dikkat çekerek “Kosova gibi genç ve dinamik nüfusa sahip bir ülkenin çocuklarının, dünya standartlarında eğitim görmesi hayati bir öneme sahip. Özellikle soydaş çocuklarımız ile gençlerimizin, geleceğe olabilecek en iyi şekilde hazırlanmaları için üzerimize düşen görevleri yapmaya hazırız. Çocuklarımızın en iyi şekilde kendilerini geliştirerek, Kosova ve Kosova Türk toplumuna katkı sağlamalarını amaçlamaktayız. Bu projenin, Kosova’da Türkçe eğitime önemli derecede katkı sağlayacağını düşünüyorum. Türkiye Cumhuriyeti olarak, Kosova ve Kosova Türk toplumunun her daim yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz’’ dedi. Büyükelçi Sakar sözlerinin devamında Türk Dili ve Medeniyeti’nin temel taşlarından biri olan Yunus Emre’nin vefatının 700. yıldönümü nedeniyle 2021 yılının Türkiye tarafından ‘Yunus Emre Yılı’ olarak anılacağını hatırlatarak ‘’Yunus Emre’nin mimarı olduğu Türk Dili’nin Kosova’da yaşatılması bakımından önemli bir katkı olan bu burs projesi, çok anlamlı bir zamanda hayata geçiriliyor. Projede emeği geçen herkese teşekkürler ediyorum “ dedi.

TÜRKÇE EĞİTİME DESTEK OLMA MUTLULUĞU

YTB Başkanı Abdullah Eren ise, Kosova’da Türkçe eğitime destek olma mutluluğunu ifade ettiği konuşmasında “ YTB olarak, bu tür projelere destek vermek bizim görevimiz. Balkan Coğrafyası’nda Türklerin en yoğun yaşadığı bölgelerden biri olarak gördüğümüz Kosova’da Türkçe eğitime destek sağlayan bir projenin hayata geçirilmesi bizim için büyük bir onurdur.
Türkçe Eğitimi Teşvik Projesi, Kosova’da Türkçe eğitime önemli bir katkı sağlayacağını düşünüyorum. Çocuklarımızın daha iyi şartlarda eğitim almalarına ve Türkçe eğitimde öğrenci sayısını arttırmaya teşvik etmek açısından önemli bir değere sahip olan bu projede emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.
Dijital Tanıtım Programı’na katılan öğretmenler, bu projenin Kosova’da Türkçe eğitimi teşvik açısından önemine vurgu yaparken, öğrenci ve velilerden olumlu geri dönüşler aldıklarını bildirdiler. Önümüzdeki dönemlerde burs miktarı ve kapsamının arttırılmasını yönündeki temennilerini dile getiren öğretmenler, projede emeği geçen YTB, KDTP ve KTÖD’ne öğrenci ve veliler adına teşekkürlerini ilettiler.  
(Kosova HABER)

YUNANİSTAN SELANİK'TEKİ OSMANLI MEZARLARINI TALAN ETTİ

Yunanistan’da Selanik’e bağlı Simantra (Gargara) köyünde spor salonu yapımı için yürütülen hafriyat çalışmalarında 201 adet Osmanlı mezarının ortadan yok olduğu belirtildi. Yunanistan medyasının haberlerine göre hafriyat çalışmaları sırasında ortaya çıkarılan mezarları gören iş makinesi operatörleri işi durdurdu. Halkidiki Tarihi Eserler Müdürlüğü'ne ve Nea Propontida (Yeni Bandırma) Belediyesi'ne haber verildi. Müze ve belediye yetkililerinin yaptığı incelemenin ardından alanda hafriyat çalışmalarına meclis kararı ile izin verildi. Belediye tarafından yapılan açıklamada, “Kazıda Osmanlı dönemine ait iki yüz bir (201) çukur şeklinde mezar ortaya çıkarıldı. Bunlar fotoğrafları çekildikten ve planlandıktan sonra inşaat alanından uzaklaştırıldı” ifadeleri yer aldı.

MÜSLÜMANLARDAN SERT TEPKİ

Bölgede yaşayan Müslümanlar ise yaptıkları açıklamada, mezarların ortadan kaldırılmasına tepki göstererek şu ifadeleri kullandı: “Bu mezarlardan çıkan kemikler nereye kaldırıldı, nasıl kaldırıldı? Gerekli hassasiyet gösterilmediği açıkça ortada, çünkü İslam dini kurallarına göre “nakli kubur” yapılması gerekirdi ve anlaşılan yapılmadan iş makineleriyle gelişi güzel bir şekilde kamyonlara doldurulup bir tarafa boşaltıldı. Böylece Osmanlı döneminde Gargara (Simantra) köyünden 1920-1922 yılları arasında mübadeleyle göç edenlerin mezarları silinip süpürüldü. Ölülerimize bu yapılan büyük bir saygısızlıktır.” (SÖZCÜ)

Türk-Yunan ilişkilerinde sabırlı, anlayışlı ve özellikle dürüst olmalıyız

Türkiye'nin Atina Büyükelçisi Özügergin, Türk-Yunan ilişkilerine rehberlik edecek sağlam bir uluslararası hukuk temeline sahip olunduğunu belirterek, "Sabırlı, anlayışlı ve özellikle dürüst olmalıyız. Gerisi gelecek." dedi.

 Türkiye'nin Atina Büyükelçisi Burak Özügergin, "Atina Enerji Diyaloğu" adlı çevrim içi forumda, Türk-Yunan ilişkileri ve Kıbrıs meselesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye ve Kıbrıs Türklerinin, 60'lı yıllardan bu yana Ada'da kapsamlı bir çözüm bulmak için müzakerelere aktif olarak katıldığının altını çizen Özügergin, "Kıbrıs sorununu çözmek için ilk girişimler başladığında ilk insan henüz aya inmemişti." diye konuştu.
Özügergin, müzakerelerin ilerleyen turlarında bizzat bulunduğuna dikkati çekerek, "Açıkça gözlemlediğim üzere müzakereler, makul fikirlerin eksikliği veya bu fikirleri sunacak yetkin insanların eksikliği nedeniyle değil, Rum tarafındaki irade eksikliği nedeniyle başarısız oldu." ifadesini kullandı.
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi gibi platformlara yansıyan modellerin uğradığı başarısızlığa işaret eden Özügergin, "Herhangi bir çözüm, Ada'daki gerçekleri dikkate almalı ve gerçekliği çözüme uydurmak için bükmeye çalışmamalıdır." görüşünü dile getirdi.

İSTİKŞAFİ GÖRÜŞMELERİN ÇERÇEVESİ YETERSİZ 

Türkiye ile Yunanistan arasındaki istikşafi görüşmelerin tekrar canlanmasına da değinen Özügergin, Ankara ile Atina arasındaki temasların sadece istikşafi çerçeveyle sınırlı olmadığını vurguladı.

Özügergin, siyasi istişareler, Güven Artırıcı Önlemler, NATO'daki ayrıştırma usulleri mekanizması, Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyleri ve diğer siyasi, askeri, ekonomik iş birliği mekanizmaları gibi çeşitli kanallara sahip olunduğunu aktardı.
Bu unsurlardan bazılarının halihazırda işlediğini belirten Özügergin, "Bize rehberlik edecek sağlam bir uluslararası hukuk gövdesine sahibiz. Sabırlı, anlayışlı ve özellikle dürüst olmalıyız. Gerisi gelecek." dedi.
Özügergin, Türkiye ve Yunanistan'ın, Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) ve Trans Adriyatik Boru Hattı doğal gaz projesi aracılığıyla halihazırda yakın iş birliği yaptığına dikkati çekerek, enerjinin, çatışma değil, bir iş birliği alanı olması gerektiğini söyledi.
Kıbrıs çevresindeki hidrokarbon rezervlerinin de Ada'daki iki toplum arasında adil ve kazan-kazan odaklı bir iş birliğiyle ele alınmasının gerekliliğine değinen Özügergin, bu enerji kaynaklarının Kıbrıs meselesinde güven oluşturan bir rol oynayabileceğini kaydetti. (AA)

''Türkiye ile Yunanistan konfederasyon çatısı altında birleşsin, aralarına İsrail'i de alarak yeni bir Akdeniz Birliği oluştursun''


Bir süre önce Yunanistan’da tarihin derinliklerinde eşsiz bir yolculuk yaparken, içimdeki önyargılar ile de hesaplaşmak durumunda kalmıştım.
Antik çağlardan bu güne uzanan zaman diliminde ben onların da düşündüğü gibi hep Ege’nin karşı yakasında olandım.
Ama gerçeklik hiç de öyle değil.
Bizim aklımızı çelen siyasilerin güdümünden sıyrılırsak bam başka bir coğrafyaya adım atmakla kalmıyoruz, algılarımız da doğru çalışmaya başlıyor.
İkili ilişkilerde, Yunanlılar ile aramda geçen diyaloglarda hiçbir olumsuzluk yaşamadım.
Ama ülkelerimiz arasındaki siyasi süreç hiç de bizim insan olarak yaşadığımız güzellikte değil.
Bizim Yunanistan’daki tarihimiz ile onların Türkiye’deki geçmişi bizi birbirimize bağlayacak en önemli değer olması gerekirken maalesef görmezden gelinip, dikkate alınmıyor.
Türkiye ile Yunanistan’ın Doğu Akdeniz başta olmak üzere Ege’de kıta sahanlığı sorunları yaşadığı, sinir savaşının iki ülkeyi sürekli karşı karşıya getirdiği bu günkü süreçte de siyasilerden hiç kimse yeni bir şey söylemiyor.
Bir süre önce tekrar başlayan istikşafi görüşmeler beklendiği gibi ortaya bir çözüm çıkarmayıp sadece günü oyalarken, katkım olması açısından yıllar önce kamuoyuna yansıyan dikkate değer bir çözüm önerisi ile görüşü sizlere aktarmak isterim.

Yazımızın öznesi konumundaki Yunan asıllı Türkolog Ord. Prof. Dr. Dimitri Kitsikis’in 2016 yılında Türk basınına yansıyan görüşleri oldukça dikkatimi çekmişti.
Okuduğumda ‘’Neden olmasın’’ düşüncesi, bölgenin barış ve istikrar adası olması fikri ile gelip beynimin merkezine yerleşmişti.
Öyle ya, bu bölgede çıkacak bir savaş kimin işine yarar?
Olası senaryoları kurgusal anlamda irdelemeliyiz.
Savaşı kim ister?
Daha doğrusu bir Türk-Yunan savaşı kimin çıkarına olur?
Aksine bölgemizde oluşacak yeni bir birlik, federasyon tüm kirli oyunları bozduğu gibi, müreffeh, kalkınmış bir Yunanistan ile Türkiye ve geleceğe barış içinde birlikte yürüyecek iki mutlu ulus ortaya çıkarır.   
Neden olmasın düşüncesini entellektüellerin değerlendirmesine bırakırken, Kitsikis’in Akdeniz için önerdiği Türkiye-Yunanistan-İsrail merkezli, bölgede oynanan oyunları bozacak nitelikteki yeni bir birlik fikrinin tartışılmasını isterim.
Bir dönem 8. Cumhurbaşkanımız rahmetli Turgut Özal'ın danışmanlığını da yapan ve ‘Yunan-Türk Konfederasyonu’ fikrinin teorisyeni olan Yunan asıllı Türkolog Ord. Prof. Dr. Dimitri Kitsikis, Türkler ile Yunanlıların birbirinden nefret ettiği fikrinin Batı'nın yaydığı milliyetçilik mikrobunun etkisi olduğu görüşünde.
Kitsikis, "Yunanistan ve Türkiye'yi ayırarak bir vücudu ikiye böldüler. Vücudu ikiye bölünen insan yaşayabilir mi? diye soruyor.
Güncelliği halen devam eden bu öneri her iki ülkenin siyasilerinin de gündeminde olmalı.
Sayın Kitsikis’in bu talebi ve açıklaması paradigma kırıcı.
‘Yunan-Türk Konfederasyonu’ fikrinin teorisyeni de olan 86 yaşındaki Kitsikis, bu konuda  Batı'yı sert sözlerle eleştiriyor.
“Osmanlı İmparatorluğu'nu sömürmek isteyen Batı, milliyetçilik ve ırkçılık mikrobu yaydı" diyen Prof. Dr. Dimitri Kitsikis, “Batılılar, Yunanların Türklerden nefret etmelerini istedi. Türkler, imparatorluğun her yanını ırkçılık mikrobu sardığının yüz yıl sonra farkına vardı. Türkler, Yunanların kendilerinden neden nefret ettiğini ise anlamakta güçlük çekti. Bu fitnenin Batı'dan kaynakladığını bilemediler. Bu nedenle bugün pek çok Türk, halen Yunanlıları sever, buna karşılık daha az sayıda Yunan, Türkleri sever. Okullarda okutulan tarih kitapları nefretten beslenen ön yargılarla dolu" diyor.
‘Yunan-Türk Konfederasyonu’ tezini irdelerken Amerika’nın bölgeyi yeniden şekillendirmek istediğine de dikkat çeken Kitsikis Amerika'nın Yunanistan üzerinden AB'yi zayıflatmaya çabasında olduğuna işaret ediyor.
Türkolog Ord. Prof. Dr. Dimitri Kitsikis’in bu konudaki önermesi iç içe geçmiş bir çözüm paketi niteliğinde.
Bölgenin güçlü aktörü İsrail ile de yeni bir bileşeni öneriyor.
Kitsikis, ‘’Yunanistan ve Türkiye, yanlarına İsrail'i de alarak, Akdeniz Birliği oluşturmalılar. Amerika da AB'ye karşı bu oluşumu destekliyor. O yüzden Yunanistan'ı zayıflatmaya çalışıyor. Yunanistan öyle bir hale geldi ki kangren oldu. Bu kangrenin Yunanistan üzerinden bütün Avrupa'yı sarmasını istiyor. Oysa Türkiye-Yunanistan-İsrail bir araya gelirse AB'ye alternatif bir güç oluşturur. Ege Denizi'ni, bir insanın nefes borusu olarak düşünün. Bu kişinin akciğerleri ise Ege ile ikiye bölünmüş durumda. Yarısı Türkiye'de, yarısı Yunanistan'da kaldı. Yunanistan ve Türkiye'yi ayırarak bir vücudu ikiye böldüler. Vücudu ikiye bölünen bir insan yaşayabilir mi? O yüzden Türkiye de Yunanistan da zorluklar çekiyor. Siyasilerimiz, iş insanlarımız ve entelektüel çevrelerimiz bir araya gelerek, Türkiye-Yunanistan Konfederasyonu perspektifini masaya yatırmalıdır" diyor.

Yaşamını yitirdiğinde Türkiye’ye defnedilmesini isteyecek kadar bize sevdalı bu insanın ‘’Öldüğünde Çamlıca Tepesi'ne gömülmek isterim’’ sözleri üzerine Türk olsun Yunan olsun aklı başında  herkesin dikkatle düşünmesini isterim.

Tarihin omuzlarımıza yüklediği ağır, zor, ama bir o kadar da önemli bir görev bizi bekliyor. (İsmail KORKMAZ)

19 Şubat 2021 Cuma

LUFTHANSA HAFTADA İKİ GÜN TİRAN SEFERİ YAPACAK

Alman Lufthansa yaz sezonun Münih merkezinden Arnavutluk’un başkenti Tiran’a seferlere başlayacağını açıkladı. Münih-Tiran hattındaki uçuşların 30 Mart’ta start alacağını belirten yetkililer seferlerin A320 tipi uçakla gerçekleştirileceğini belirtti. Tiran seferleri Salı ve Cuma günleri olmak üzere haftada iki frekans olarak yapılacak. (AİRTÜRKHABER)