Balkan ülkeleri ile olan ortak tarihsel geçmişimizden insanlarımızın bu gününe yansıyan kültürel mirasımızın birçok güzel tarafı var.
Ortak yiyecek, içecek isimlerinden, yerleşke adlarına kadar.
Etle tırnak misali ‘bütün’ olduğumuz yüzyıllara dayalı sürecin ardından gelen zorunlu ayrılık bile ortak kültürel, sosyal değerlerimizi öldürememiş.
Soğuk savaş yıllarının yarattığı travmayı bir kenara koyan bölge ülkeleri ile insanları Türkiye sevgisini ve hayranlığını her fırsatta ifade ediyor.
Adeta bizimle yatıp, bizimle kalkan bu insanların ülkemiz ile olan kader birliği arayışı yeni nesillere de yansıyor.
Türkiye’de eğitim alan, sonra ülkesine dönüp yaşama atılan onbinlerce gencimiz var.
Şu anda da önemli görevler de yürütüyorlar.
Kendinilerini ifade ederken Türkiye’yi ve bizleri yere göğe koyamayan bu insanlarımızın ülkelerinde karşılaştıkları Türkçe sorunu bu gün konumuz.
Malum ’21 Aralık Türkçe Eğitim Bayramı’ idi dün oralarda.
Birçok etkinlik hayata geçirildi, çeşitli programlar ortaya kondu.
Ancak en muhteşem etkinlik ise hiç şüphesiz Makedonya’nın Konçe Kasabası’nda idi.
21 Aralık’ı Makedonya Türkleri’nin eğitim günü olarak da kabul eden oradaki kardeşlerimiz düzenledikleri proğram ile göz yaşarttı.
Günün anlam ve önemi bir yana yaşanan mutluluk ve heyecan görülmeye değerdi.
Gençlerin halk oyunları ile taçlanan günde 1957 yılında 30 yaşında iken yitirdiğimiz Ferat Kurt öğretmenimiz de yadedildi.
Başta Belediye Meclisi’nin Başkanı İsmail Kurt olmak üzere, Belediye Başkanı Blagoy İliev ve öğretmen Hasan Dalipov ile emeği geçen, katkı koyan herkese binlerce teşekkür.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Enver Hüseyin, Konçe Belediye Meclis Konseyi’nin Türk üyeleri Fikri Hüsein Üzeir ve Veysel İsmail Kurt ile Ziya Gökalp Kültür ve Spor Dernek Başkanı Hasan Nanuş başta olmak üzere birçok siyasi kimlik ve STK başkanının da katıldığı etkinliğin Balkan ülkelerinde örnek alınacağına eminim.
Bu vesile ile konuyu bir kez daha irdelemek, sürece katkı koymak istedim.
Bu gün Balkan halklarının ve orada yaşayan soydaşlarımız ile din kardeşlerimizin Türkiye ile bütünleşmenin, aynı ortak değerde geleceğe yürümesinin bir başka yolu da Türkçemiz.
Bırakın oralarda Türk dizilerinin izlenme rekoru kırmasını, bilinçlere kazınmış, bugünün yaşamında bile çok güçlü bir şekilde ortaya konan öyle bir tavır var ki gözlerimiz yaşarıyor.
Bu nedenle oralardaki insanlarımızın ve halkların Türkçe düşünüp, kendini Türkçe ifade etmesi de çok önemli.
Türkiye’nin dünya ile bütünleşme sürecine de katkı sunan bu durum sadece devletimizin yürüteceği programlar ile geleceğe taşınmamalı.
Bizim de görevlerimiz arasında bir konu başlığı olarak sürekli gündemimizde olmalı.
Gönül erlerimize el uzatmalı, en önemlisi de bu konuda somut, elle tutulur projeler ortaya koymalıyız.
İşte bu gereklilikten yola çıkan Balkan Rumeli Türkleri (BRTK) yöneticileri de kolları sıvayıp bu konuyu kendilerine görev edindiler.
Genel Başkan Sabri Mutllu BRTK’nın öncülüğünde bu işe gönül vermiş STK’ları bir araya getirerek muhteşem bir çalışmaya start verdirdi.
Bulgaristan’ın Başkenti Sofya merkezli faaliyet yürüten Kültürel Etkileşim Derneği Başkanı Avukat
Hilmiye İnce ile Edirne’de bulunan Rumeli Akademisi Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı İbrahim Tarancı bu muhteşem programın ana aktörleri.
Onlara milyonkere teşekkür borçluyuz.
Bu düşüncemi ve duygularımı ifade etmem onlara olan tarihsel borçtur.
Sağolsunlar, varolsunlar.
Allah onlara bu virüslü, hastalığın kol gezdiği ölüm günlerinde zeval vermesin.
Konu Türkçe olduğu için ne diyeceğimi az çok tahmin etmişsinizdir.
Haydi durma sen de ‘’Gel
konuşalım’’
başlıklı çağrıyı içeren afişi gördüğümde müthiş etkilendim ve duygulandım.
Bulgaristan’dan atılan bu ilk adım inanıyorum ki çok kısa zamanda Balkanların tamamında ortak
geleceğimize uzanacak güçlü bir koşuya dönecek.
Programa göre çalışmaya dahil olacaklara internet üzerinden Türkçe eğitimi verilecek.
Ocak ayının 18’ine kadar haftada sadece 1 saat olacak bu emsalsiz çalışmada katılımcılara ödev verilmeyecek ve derslerin tekrarı olmayacak.
Bulgaristan’dan başlatılmasının sebebi ise hali hazırda bu ülkede Türkçe eğitim konusunda tercih
noktasında büyük sıkıntı yaşanmasından.
Nasıl mı?
Şöyle.
Bulgaristan’da yaşamını sürdüren soydaşlarımız geçmişin karanlık günlerinin üzerlerinde bıraktığı negatif etkinin neticesinde okula gönderdikleri çocukları için yasal hakları olan Türkçe eğitimini birinci koşul olarak gündemlerinde tutmuyor.
Talep de etmiyor.
Bulgaristan’da 1990’lı yıllarda 100 bin civarında Türkçe eğitim alan öğrenci vardı.
Bu gün bu sayı 5 bine kadar geriledi.
Türkleri ve soydaşlarımızı temsil eden siyasiler de konuyu yeterince sahiplenmiyor.
Yaşanan olumsuzluğun en temel sebeplerinden biri de bu.
Ben kendi sülalemden bazı aileler ile konuyu görüştüğümde de ilginç fikirlere ulaştım, saptamalar yaptım.
Ana dillerinin zaten Türkçe olduğunu belirten hısım akraba efradı bu nedenle okula giden gençlerimiz için yetkililerden Türkçe ders almayı talep etmiyor.
İlginç ve talihsiz bir süreç yaşanıyor bu konuda.
Kendilerine bunun yanlışlığını akademik Türkçe’nin zenginliği ile orada şu anda günlük dilde kullanılan Türkçe’nin kelime yetersizliğinden örnekler vererek anlattım.
Ancak kişisel çabalarımız ne yazık ki üstte verdiğim rakamların soyut ve acı gerçekliğini gidermeye yetmiyor.Bu nedenle sayın Mutlu, İnce ve Tarancı’nın ön ayak olduğu proje ve bu konudaki çalışma çok önemli.
Ve konuya duyarlı her kurum ile kişi gücü oranında destek vermeli, bir görev almalı.
Bulgaristan’da Türkçe eğitim almak isteyenler
kultureletkilesim@gmail.com
elektronik
postasından ya da
00 359 896 359 440
numaralı telefondan yetkililere ulaşıp destek alabilir.