26 Aralık 2020 Cumartesi

GELECEK KUŞAKLARA ''BİZİM BURSAMIZ''I ANLATMAK !

Bursa üzerine yazan, düşünen, katkı koyan, yayın yapıp katma değer yaratan insanlarımızın çalışmalarına özel bir ilgi duyarım hep. Elimden geldiğince takip eder, okurum. Bu insanlarımızdan biri olan Bursa sevdalısı Ekrem Hayri Peker kadim kentimiz Bursa üzerine yeni bir inceleme, anı kitabı kaleme alıp yayımladı. Bunu duyurmayı vicdani sorumluluğum gereği görev edinip sizlere aktarıyorum. Yazarın 13. kitabı olan eser 1960-80 yılları arası Bursa'sı için önemli bir kaynakça ve bu anlamdaki çabanın da ikinci bölümü.

 'Altıparmak-Muradiye-Çekirge Arasında Nostaljik Bir Gezinti' isimli çalışma Alp Dağıtım yayınları tarafından  basılmış. 

"Çocukluğumuzun, gençliğimizin Bursa'sı maalesef tanınmayacak kadar değişti. Gelecek kuşaklara "Benim Bursamı" anlatmak istedim" diyen yazarın görüşüne ve tespitlerine katılmamak elde değil. 

Yazarın anılarından belleğimize kazınan Bursa üzerine tespitlerini ve görüşlerini kendi satırlarından aktarmak isterim ;

       "2014 yılında yitirdiğimiz ünlü edebiyatçı Marquez anılarını dile getirdiği Anlatmak İçin Yaşamak adlı kitabında “Hayat, insanın yaşadığı değildir; aslolan, hatırladığı ve anlatmak için nasıl hatırladığıdır” demiştir.

Yaşımız büyürken, yıllar geçerken Bursa da değişti ve eski kimliğini yitirdi. Yazdıklarım önce birkaç sayfaydı. Anılar geldi sayfalara yerleşti. 

Yazmak için 1960-1980 yılları tarih aralığını seçtim." Neden bu yıllar?" derseniz bu yıllarda Bursa kimliğini korudu, gelenleri içine aldı. Ama seksen sonrası gelen göç içinde boğulup gitti. Sadece boğulmadı, kimliğini de kaybetti. Metropol da olamadı. Sadece nüfusu fazla olan bir şehir oldu. 

Şehri yönetenler de bunun farkında olduğu için ha bire kimlik arıyorlar; Felsefe şehri Bursa gibi. En ironik olanı da bir zamanlar şehir girişine asılı olan Kalite şehri Bursa ibaresidir. 

Kimliğini kaybedince kişiliğini de kaybedersin. 

Şehrin yerlileri azınlığa düşüp, bir de yerel iktidarı kaybedince şehir kimliğini iyice kaybediyor. Onları da anlamak lazım, bu şehirle ilgili anıları yok ki? 

Kiremit uçuran lodosları ve dar sokaklarıyla sanki daha bir sıcaktı Bursa.

Fransız yazar Roland Barthes: “Şehir bir yazıdır, okur onu istediği gibi okur” diye yazmış. Ben böyle okudum, umarım farklı okuyanlar da çıkar, okuduklarını yazıya dökerler. 

Ortaokul ikinci sınıftaydım. Türkçe dersimize Bursa'dan İnegöl Ortaokulu’na tayin olmuş Beyhan öğretmen giriyordu, Yıllar soyadını unutturdu. 35-40 yaşlarında olan Beyhan Hanım Bursalıydı.  Sınıfta ders anlatırken, birden bir anısını anlattı;

“Bir gün yaşlı bir adam, bakalım gerçek Bursalı mısın? Diye beni imtihan etti” demişti. Şu soruları sormuş:


-Altı şadırvan, üstü cami?


-Altı şadırvan, üstü minare?


Bu yerleri rahmetli babam bana gezdirmişti bu yüzden soruları cevapladım.


Ama, 


-Altı dam, üstü hamam sorusunun cevabını unutmuştum (o da sonuncuyu bilememiş, bize öyle anlattı)


Sayın Yavuz Bubik, kitabında bir bilmece daha olduğunu yazmış.


-Deve yükü ağırlığındaki Kur’an nerededir?


Hocamız deve yükü ağırlığındaki Kur'an'ı anlatmamıştı, ben de bilmiyordum, yıllar sonra öğrendim…"


Evet.

'Altıparmak-Muradiye-Çekirge Arasında Nostaljik Bir Gezinti' başlıklı yeni yayın 

Bursa'nın ana arteri olan Altıparmak-Çekirge arasındaki değişimi ele alan önemli bir çalışma.

Alp Dağıtım'dan temin edebilir. (www.alpkitap.com)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder