24 Şubat 2016 Çarşamba

AB'ye göre Bulgaristan eski hamam eski tas

Bulgaristan’ın 2007’de Avrupa Birliği’ne katılmasından bu yana her yıldır aynı nakaratı dinliyoruz: “yargıda reform gerekli, yolsuzluk ve örgütlü suç olayları kaldırılmalı”. Bulgaristan’ın yargı reformu, yolsuzluk ve örgütlü suçlarla mücadelede son bir yılda kaydetmiş olduğu ilerlemeye dair İşbirliği ve Denetim Mekanizması kapsamında hazırlanan yeni rapor AB Komisyonu tarafından resmen duyuruldu.
Raporda yer alan değerlendirme ile tavsiyeler önceden biliniyordu, içindeki tespitleri ise neredeyse ezberledik artık – örgütlü süç olayları ve iktidarın üst düzeylerinde dahil olmak üzere yolsuzluk olayları artıyor, kulis arkasında yapılanlar ve kleptokrasi yayılıyor.Adalete gelince son aylarda yaşanan bazı türbolansların ve Anayasa değişikliği yolu ile reform uygulanması yönündeki denemelerin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından yargı batağı tekrar donuk haline döndü, en azından şimdilik. “İt ürür kervan yürür” yani…İtalya, İspanya, İngiltere ve diğer AB ülkelerinde de yolsuzluk ve örgütlü suç olayları yok değil tabii, fakat orada bu olaylar makul sınırların içinde kalıyor. Ayrıca zaman zaman bir bakan, bir milletvekili, yargı mensubu veya iktidarın üst düzeyinde bulunan başka bir şahıs ya cezaevine giriyor ya da istifasını veriyor. Orada oluyor da bizde olmuyor işte…Brüksel’in diplomasi dili ile dahice yazılmış olan o belgeye dönelim yine. Raporda Bulgaristan’da yargı problemlerine çözüm getirilmediği, yolsuzluk düzeyinin yüksek olmaya devam ettiğini ve kuruluşların meydan okumaların üstesinden gelmeye muvaffak olmadığını belirtiliyor. İktidarın üst düzeylerinde yolsuzluk ve örgütlü suç olaylarına ilişkin davalarda ilerlemenin yavaş olması, toplumun Bulgar makamlarının adaleti garantileme kabiliyetine olan inancını çürütmeye devam ediyor, diye belirtiliyor raporda. Komisyon’un Başkan Yardımcısı Frans Timermans ise arkada kalan yılda Bulgaristan’ın reformu tekrar gündeme getirmek yolunda bazı önemli adımlar attığı yorumunda bulundu ve şimdi bir sonraki etaba geçmenin zamanı olduğu, yargı reformu ve yolsuzlukla mücadele stratejileri çerçevesinde harekete geçilmesi ve somut sonuçların alınmasının sırası geldiğini vurguladı.Adeti üzerine Boyko Borisov’un ikinci hükümeti, raporun iyimser bir okunuşunu sundu halka. Düzenlenen özel basın toplantısında Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Rumyana Bıçvarova, AB Komisyonunun izleme raporunun bir bütün olarak objektif olduğu ve bunun sırf ülkenin yaşadığı sorunlara ilişkin tespitlerden dolayı değil, Komisyon’un şimdiye kadar yapılanlarda gördüğü olumlu sinyallerden dolayı da böyle olduğunu öne sürdü. Başbakan yardımcısı Tomislav Donçev de hükümeti savundu, raporda “bütün erk ve makamlarla ilgili açık tespitlerin, yorum, teşvik ve tavsiyelerin olduğunu” vurguladı. Başbakan Yardımcısı Meglena Kuneva da raporu objektif olarak değerlendirirken 2016 yılının ülke halkının izlenen alanlarda gerçek ilerlemeyi hissedecekleri yıl olacağı sözünü verdi. Brüksel’in ülke yöneticilerinin dediğine mi güvensek acaba?Konuyu noktalarken ulusal ve uluslararası güvenlik profesörü 1989 yılının sonunda totaliter rejimin düşmesinden sonra Büyük Millet Meclisinde vekil olan Nikolay Slatinski’nin bir açıklamasını anımsatalım. Şöyle demişti profesör: “İktidarın bugünlerde intihar etmesini beklemeyin. Satırları değil, satırların arasında okuyan, içerik analizi yapan ve bağlamı anlamdırabilen herkesin bu raporla AB Komisyonunun ülkemizi darmadağın ettiğini anlayabileceğinin hiç önemli yoktur. Önemli olan iktidarın ne düşündüğüdür. İktidara göre ise hava hoş. İktidar şanslı. Halktan yana şanslıdır…”
(Tanya Blagova-Bnr)

22 Şubat 2016 Pazartesi

SÜRDÜRÜLEBİLİR GELİŞİM VE İNOVASYON ÖDÜLÜ ALCOMET’İN



Bulgaristan’ın AB Fonları ve Ekonomik Politikasından sorumlu Başbakan Yardımcısı Tomislav Donçev’in yürttüğü çalışmada Türk yatırımcıların gurur kaynağı haline gelen Şumnu’daki Alcomet ‘Yılın Şirketi’ seçildi. Ürünleri Londra Borsası’nda işlem gören Alcomet firması rekabetin en yoğun olduğu sanayi kategorisinde üretimde sürdürülebilir gelişim ve inovasyon ödülüne layık görüldü. Başkent Sofya’da düzenlenen törende Bulgaristan Ekonomi Bakanı Bojidar Lukarski şirket ödülünü Alkomet Denetleme Kurulu Başkanı Fikret İnce’ye takdim etti. Fikret İnce, ödülün Alcomet şirketinin tüm çalışanlarına ait olduğunu belirttiği teşekkür konuşmasında bu ödülü almalarını sağlayan yüksek çalışma ve kalite standartlarını ileride de muhafaza edeceklerini ve daha da fazla geliştireceklerini söyledi. Kuzey Bulgaristan’da Deliorman bölgesindeki Şumen (Şumnu) kentinde bulunan fabrika 1991 yılında yapılan özelleştirmeyle Türk sermayesine devrolmuştu.  Alüminyum fabrikası Alcomet 20 yıl önce yıllık 2 bin 500 ton üretim kapasitesiyle faaliyet yürütürken yıllar içerisinde 60 milyon avroluk yatırımla kapasiteni  58 bin tona çıkardı. Yıllık cirosu 150 milyon avro olan fabrika Avrupa pazarlarına 135 milyon avroluk satış yapıyor.

21 Şubat 2016 Pazar

Filibe’deki Osmanlı kültür mirası kül oldu!




Bulgaristan'ın Filibe kentinde, 15. Yüzyıldan kalma Osmanlı dönemi kültür mirası Taşköprü Cami ve Orta Mezar Hamamı, çıkan yangında kül oldu. Yangın nedeniyle büyük bülümü kullanılamaz hale gelen cami komünist dönemdeki hükümet tarafından kamulaştırılmış bir daha da müftülüğe  iade edilmemişti. Şahıs mülkü olan cami ve hamam, bir dönem taverna olarak da kullanılmış bundan 10 yıl önce de bir firma tarafında satın alınarak mobilya mağazasına dönüştürülmüştü.
YAKLAŞIK 500 YILLIK
Taşköprü Cami 1928’de meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremde yıkılmış, minareyi ve camiyi onarmak için satılan camiye ait araziden elde edilen gelir ise caminin onarımına yetmediği için ibadete kapatılmıştı. 1944’ten sonra ise dönemin iktidarı tarafından el konulan cami bir daha eski haline gelememişti. Yıllar içerisinde Bulgaristan Müslümanlarının camiyi geri alma girişimi ve bu uğurda verdikleri hukuksal mücadele her seferinde Bulgar mahkemelerinden geri dönerken, sahipleri  2013’te bu yönde yapılan çalışmada Başmüftülük’ten 600 bin avro talep etmişti. Zamanla sadece ana ibadet kısmı ayakta kalan caminin bahçesinde lokanta ile mobilya mağazası bulunuyordu.
(İsmail KORKMAZ)

Sofya - Ankara hattında diplomatik kriz

Uğur EMİROĞLU
Angel ANGELOV
Türkiye ile Rusya arasında yaşanan uçak düşürme krizinin ardından şimdi de Sofya – Ankara hattında ‘persona non grata’  (istenmeyen diplomat) savaşı patlak verdi. Bulgaristan Türkiye’nin Burgaz Başkonsolosluğu’nda görevli ataşe Uğur Emiroğlu’nun 72 saat içinde Bulgaristan’ı terk etmesini isterken, Türkiye İstanbul Başkonsolosu Angel Angelov’a kapıyı gösterdi
Hak ve Özgürlükler Partisi (HÖH) ’nde yaşanan tartışma ve akabinde meydana gelen bölünme sonucu Bulgaristan siyasetindeki Türkiye gündemi karşılıklı ‘istenmeyen diplomat’ notaları ile Ankara - Sofya savaşına dönüştü. Üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Partisi (HÖH) ’nde yaşanan bölünmenin tetiklemesiyle HÖH’ün Bulgaristan Meclisi’nde verdiği araştırma önergesinde Türkiye’nin Bulgaristan’ın içişlerine karıştığını iddia etmesi dost ve komşu iki ülkenin arasını açtı. Bu gelişme ve Bulgaristan kamuoyunda haftalardır yaşanan tartışmalar üzerine önceki gün Türkiye’nin Sofya Büyükelçisi Süleyman Gökçe kamuoyuna açıklama yapmıştı. Gökçe’nin Türkiye’nin Bulgaristan’ın içişlerine karışmasının sözkonusu olamayacağını belirtmesine rağmen Bulgar hükümeti, Türkiye’nin Burgaz Başkonsolosluğu’nda görevli ataşe Uğur Emiroğlu’nu 'istenmeyen adam' ilan ederek 72 saat içinde Bulgaristan’ı terk etmesini istedi. Ankara ise bu duruma sessiz kalmayarak tepkisini Bulgaristan’ın İstanbul Başkonsolosu Angel Angelov üzerinden verdi. Bulgaristan basınında yer alan haberlere göre Türk hükümetine yakın kaynaklar Türkiye’nin de Angelov’u 'istenmeyen adam' ilan ettiğini ve ilgili notanın Bulgaristan’a bugün ulaştırılacağını doğruladılar.
SİYASETE KARIŞMAKLA SUÇLANDI
Bu konuda verilen karşılıklı notalar Türkiye ile Bulgaristan arasında yeni bir süreç başlatırken, Bulgaristan basınında çıkan haberlerde Uğur Emiroğlu’nun resmi görevleri ile bağdaşmayan faaliyetlerde bulunduğu iddia edildi. Bu haberlerde Emiroğlu’nun Bulgaristan vatandaşlarına dini telkinlerde bulunduğu iddia ediliyor. İslamı yayma faaliyetleri yürüttüğü belirtilen Uğur Emiroğlu’nun Bulgaristan’da geçirdiği zamanının büyük bölümünde  sosyal konularda görevli olmasına rağmen dini faaliyetler yürüttüğü ve Bulgaristan iç siyasetine yönelik çalışmalarda bulunduğu vurgulanıyor. Türk diplomat Bulgaristan’da göreve başlamadan önce Bursa, Trabzon, Gümüşhane ve Strazburg'da müftü olarak görev yapmıştı. Bulgaristan Uğur Emiroğlu’nun Viyana Konvansiyonu gereği 72 saatte ülkeyi terk etmesini isterken, Bulgaristan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Betina Joteva basın mensuplarının konu hakkındaki sorularını yanıtlamadı. Joteva bakanlığının Türk diplomatın istenmeyen adam ilan edilmesiyle ilgili gelişmeleri yorumlamayacağını belirtmekle yetindi.Türkiye’nin  ülkeyi terk etmesini istediği Bulgaristan’ın İstanbul Başkonsolosu Angel Angelov ise Güneydoğu Avrupa bölgesinde deneyimli bir diplomat. 14 Nisan 2014 tarihinde başladığı İstanbul’daki görevinden önce Bulgaristan’ın Edirne Başkonsolosluğu’nu da yapan Angelov daha önce de Makedonya'da Bulgaristan Büyükelçiliği görevinde bulunmuştu. Uluslararası ilişkiler alanında yüksek lisans derecesine sahip olan Angel Angelov bir dönem Bulgaristan’ın Sırbistan, Bosna Hersek, Hırvatistan ve Karadağ Cumhuriyeti ile ilişkilerinden sorumluydu.
KRİZİ AHMET DOĞAN TETİKLEDİ
Türkiye ile Bulgaristan arasında soğuk rüzgarların esmeye başlamasına HÖH’ün Onursal Başkanı Ahmed Doğan’ın tutumu neden olmuştu. Doğan partinin genel başkanı Lütfi Mestan’ı Rus uçağının düşürülmesi olayında Türkiye’yi destekleyen açıklama yapması üzerine genel başkanlıktan azletmişti. Mestan’ın demokratik teamüllere aykırı bir şekilde, adeta parti içi darbe yapılarak görevden alınması Türkleri temsil eden çeşitli STK’ların tepkisine neden olmuştu. Ahmet Doğan’ın bu süreçte Türkiye aleyhine yaptığı açıklamalar üzerine Ankara Ahmet Doğan ile birlikte HÖH Milletvekili Delyan Peevski’ye Türkiye’ye giriş yasağı koymuştu. Patlak veren bu kriz ve ardından HÖH’te yaşanan bölünme üzerine HÖH Eş Başkanı Mustafa Karadayı Dışişleri Bakanı Daniel Mitov’un parlamentoya gelerek, partinin onursal başkanı Ahmed Doğan’a ve medya patronu olan milletvekilleri Delyan Peevski’ye karşı Türkiye’ye giriş yasağının neden konduğu konusunda bilgi vermesini istemişti. HÖH yetkilileri bununla da yetinmeyerek Bulgaristan Meclisi’ne 72 milletvekillinin imzasıyla verdikleri önerge ile Türkiye ve Rusya'nın Bulgaristan’ın  içişlerine karıştığı iddialarını araştıracak bir komisyon kurulmasını teklif etmişlerdi. 
GÖKÇE’DEN KOMİSYON ÖNERİSİNE TEPKİ
Hak ve Özgürlükler Hareketi'nin önergesinde özetle‘’Türkiye Cumhuriyeti, Bulgaristan'ın içişlerine karışmıştır. Bu olay, önerilen komisyonun gerekliliğini ortaya koyuyor " ifadeleri kullanılmıştı. Bu yönde kamuoyunda yer alan haberlerin endişe verici olduğu belirtilen önergede milli güvenliğin ve bağımsızlığın tehlikede olabileceği vurgusu yapılmıştı. Bunu fırsat bilen parlametodaki milliyetçi Bulgar milletvekillerinin sözcüleri de kurulacak komisyonun Türkiye'nin Sofya Büyükelçisi Süleyman Gökçe’yi de dinlemesini ve faaliyetlerini sorgulamasını talep eden açıklamalar yapmıştı. Bunun üzerine Bulgaristan basınına açıklama yapan Büyükelçi Gökçe, özel bir televizyonun canlı yayınına katılarak Bulgar meclisinin,  Türkiye ve  Rusya'nın  Sofya'nın içişlerine karıştığı iddialarını araştıracak bir komisyonun kurulmasının çok üzücü ve kırıcı bir durum olduğunu söylemişti. Açıklamasında Türkiye ile Bulgaristan’ın komşu ve iyi bir dost ülke olduğunu da belirten Gökçe ‘’ NATO ve AB’de müttefik olan ülkelerimiz arasındaki olayların bu şekilde gelişmesi çok yazık” demişti.
Bulgaristan’ın Uğur Emiroğlu’nu ‘persona non grata’ ilan etmesi ilk değil. Sofya daha önce de Türk diplomatlar hakkında aynı  tavrı sergilemiş ve geçtiğimiz yıllarda Türkiye’nin Burgaz Başkonsolosu Beyza Üntuna’yı istenmeyen diplomat ilan ederek sınır dışı etmişti.
(İsmail KORKMAZ)

KOSOVA MECLİSİ'NDE GAZ BOMBASI ATILDI

Kosova Meclisi'nde aylardır devam eden iktidar-muhalefet arasındaki gerginlik yeniden tırmandı. Muhalif milletvekilleri salona biber gazı attı, birçok milletvekili gözaltına alındı
Başkent Priştine'deki Meclis binasındaki oturumda, muhalefetteki Kendin Karar Al milletvekilleri tarafından iktidar sıralarına gaz bombası atıldı. Meclis Başkanı Kadri Veseli'nin, Kosova Kurtuluş Askerlerinin (UÇK) Sırp Mahkemeleri tarafından ceza almasına yönelik kınama kararını okuduğu sırada, muhalefetteki milletvekilleri gaz bombası atarak oturumu protesto etti. Toplantı öncesi açıklama yapan Kendin Karar Al Hareketi Genel Başkanı Visar Tmeri, oturumun "zorla" yapıldığını öne sürdü. Muhalefetin saldırısının ardından iktidar milletvekilleri salonu terk etti ve oturuma ara verildi.
MUHALEFET MİLLETVEKİLİNE YUMURTA ATILDIBu arada, Kendin Karar Al Hareketi milletvekillerinden Albin Kurti'ye kimliği belirlenemeyen iki kişi tarafından meclis girişinde yumurta fırlatıldığı bildirildi. Kendin Karar Al Hareketinden yapılan yazılı açıklamada, zanlıların gözaltına alındığı belirtildi. Ülkede altı aydır devam eden siyasi gerginlik nedeniyle Mecliste hükümet üyeleri ve iktidar milletvekillerine göz yaşartıcı sprey sıkılması ve gaz bombası atılması nedeniyle oturumlar birçok kez yarıda kalmıştı. Meclis oturumlarını gaz bombalarıyla yarıda kestikleri için muhalefetteki birçok milletvekili gözaltına alındı. Kosova ve Sırbistan arasında AB'nin ara buluculuğundaki müzakerelerde, 25 Ağustos'ta üzerinde uzlaşılan ve Kosova'da Sırp Belediyeler Birliği kurulmasını ve Karadağ-Kosova sınırının revize edilmesini öngören anlaşmaya karşı çıkan muhalefet, hükümetin geri adım atmasını talep ediyor.
          (HABERTÜRK)
 http://www.haberturk.com/dunya/haber/1198060-kosova-meclisinde-gaz-bombasi-atildi

Romanya: 45 - Türkiye: 56

Kadınlar EuroBasket 2017 Elemeleri H Grubu’ndaki ilk iki maçını kazanan Türkiye, konuk olduğu yenilgisiz Romanya’yı da etkileyici savunmasıyla sahadan sildi. Potanın Perileri, grubun ilk yarısında zirvenin hakimi oldu

Kusursuz bir başlangıç yaptığı EuroBasket 2017 Elemeleri H Grubu’nda, 3. sınavında yenilgisiz Romanya ile deplasmanda karşılaşan A Milli Bayan Basketbol Takımımız, savunmasıyla devleştiği ve tam 5 blok yaptığı maçı farklı kazandı: 45-56. 3’te 3 yapan Potanın Perileri, böylece zirvedeki yerini sağlamlaştırdı. İlk çeyrekte Olcay ve Quanitra ile boyalı alanı iyi işleyen Türkiye, acele atışlara giden Romanya karşısında maça ağırlığını koydu. Faul çizgisindeki isabetlerle farkı açan Türkiye, ilk periyodu 19-12 önde kapattı. İkinci çeyreğe de iyi başlayan milliler, periyodun bitimine 3 dakika kala farkı çift hanelere çıkardı: 19-29. Ancak son bölümde hücumda sorun yaşayan Türkiye, vites artıran Romanya’nın 9-0’lık serisine engel olamadı, soyunma odasına giderken fark bir sayıya indi: 28-29. 
SAVUNMADA ZİRVE YAPTIK  Üçüncü periyodun ilk 7 dakikasında sadece 5 sayıya izin veren Türkiye, Işıl’ın üçlükleriyle farkı açtı. Çeyreğin bitimine 2 dakika kala Quanitra’nın 4. faulünü alıp kenara gelmesi, özellikle boyalı alan savunmasında başımıza iş açtı ve fark 4 sayıya kadar düştü: 40-44. Son periyotta ise parkede adeta Türkiye fırtınası vardı. Savunma sertliğini artıran Periler, tam 6.5 dakika sayı şansı tanımadığı ve potasında sadece 5 sayı gördüğü 4. çeyrekte, Işıl ve Quanitra’nın önderliğinde bulduğu 7-0’lık seriyle farkı tekrar çift hanelere çıkardı: 40-51. Finalde Bahar ve Işıl’ın enerjisiyle skoru koruyan Türkiye, zaman zaman zorlandığı maçtan savunmasıyla 11 farkla galip ayrıldı: 45-56.(HABERTÜRK) 

20 Şubat 2016 Cumartesi

SIRPLAR’DAN NATO'YA ÖFKE, PUTİN'E SEVGİ GÖSTERİSİ

Sırbistan’ın NATO ile lojistik destek ve işbirliği anlaşması imzalaması Sırpları sokağa döktü. Başkent Belgrad’da gerçekleştirilen eylemlerde aşırı milliyetçi Zavetnici ve Obraz hareketlerinin çagrıları üzerine organize edilen gösterilerde NATO aleyhine, ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin lehine sloganlar atıldı. Ellerinde Sırp bayrakları eşliğinde milliyetçi marşlar söyleyen kalabalıklar NATO aleyhtarı sloganlar içeren ve Kosova’nın Sırbistan’a ait olduğunu ileri süren pankartlar ile Putin posterleri taşıdı. Başbakanlık binası önünde sona eren gösteriler geç saatlere kadar sürerken, imzalanan anlaşmanın halkoyuna sunularak kararın referandum sonrasında belirlenmesini içeren bir dilekçenin Anayasa Mahkemesi’ne verilmesi talep edildi.