Aycan RAMİSOVA
Doğum günümde, yeni yaşımın mutluluğuyla birlikte, hayata farklı, yeni bir başlangıç yapmak, yaşamıma yeni bir sayfa açmak isteği ile kaleme sarıldım.
Geride kalan yıllarımın değerlendirmesini yaparken, duygularımı anlatmak, kelimelerin, cümlelerin dünyasından Tunus'un kum dünyasına geçerek gözlemlerimi aktarmak kolay olmadı.
Sonsuzluğu temsil eden kıyısı olmayan kumların arasında güneşin doğuşunu selamladığım o anları ve orayı vatan tutmuş Sahra bedevilerini anlatmak da.
Beni derinden etkileyen Sahra turumu söze dökmek, dile getirmek, yazıya geçmek de.
Kuzey Bulgaristan'dan Douz kentine uzanan yolculuğumun üzerinden aylar geçmiş olmasına rağmen hala etkisinden çıkamadığım bir deneyimdi Sahra'da bulunmak.
Minicik, milyarlarca kum tanelerinin oluşturduğu, insan eseri olmayan, sadece ve sadece doğa ile zamanın birleşiminden oluşan, nefesimi kesen muhteşem ve dev bir yapıt Sahra Çölü.
Bu karşılaşma gerçekleşene kadar sadece ders kitaplarından bildiğim kum tanelerini avucuma aldığımda hissettiğim heyecan tarif edilemezdi.
Ucu bucağı olmayan, altın sarısı kumlar ile kaplıydı dört bir yanım.
Gözümün gördüğü yere kadar.
Sonsuzluk kelimesinin canlandırılması oldu Sahra Çölü benim için.
Sonsuzluğu yaşamak, hayatımı ve duygularımı anlamlandırmak bu olsa gerek.
Devasa kum tepelerinin üzerine tırmanmak adeta bir dağ tepesine tırmanmak gibiydi.
Her adımda, özellikle de ayaklarımın kumlara batmasında, kalp atışlarımın temposu yükseliyordu.
Henüz keşfedilmemiş, farklı bir dünya sergileniyordu gözümün önüne tepelerden.
Sadece kumdan oluşan ve sadece sonsuzluk içeren bir dünya.
Ama işte tam da o sonsuzlukta hayallerim doğmaya başladı.
Bu kumların ötesinde ne var?
Nasıl bir hayat ve dünya?
Ve nasıl ulaşılabilir?
Güneşin doğuşu ile birlikte deve sırtında ritmik adımlarla başladı çölün sonsuzluğuna yolculuk.
Güneş ufukta yavaş yavaş belirirken oluşan görüntü ve kum denizinin ruhumda yarattığı fırtınaya bıraktım kendimi.
Sonsuzluğa doğru attığımız her adımda heyecanım daha da arttı.
Burada doğanın gücünü ve onun karşısında insanın ne kadar aciz oldugunu hissettim.
O an ve ufukta beliren güneşin oluşturduğu tablonun hayali sonsuza kadar kalacak bende.
Sadece manzara olarak degil, beni derinden etkileyen ve yeni seyahatlere, keşiflere ilham veren bir deneyim olarak da.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder