Bu gün Bursa'da kara bahtımızın sonlandığı kutlu anı bir kez daha yeniden yaşıyoruz.
Bursa düşman çizmeleri altında çiğnenince karalar bağlayan ilk meclisimiz tam 2 yıl 2 ay ve 2 gün yas tuttu.
İşgal haberini alan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde gözyaşı sel olup aktı.
8 Temmuz 1920"de işgal edilen Bursa için meclis hatim kürsüsüne siyah bir örtü konmasını isteyen Meclis Başkanı ve Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk bu örtüyü Bursa düşman elinden alınıncaya kadar yerinden kaldırtmadı.
Milli bir yas yaşadı tüm Türkiye.
Bu toprakların her karışı şehit kanları ile sulandı.
Bursa bu gün müreffeh ve geleceğe umut ile bakıyorsa bu fedakarlık ve azim sayesindedir.
En kıymetli varlığını, canını bizlerin geleceği için armağan eden vatan evlatlarının bir kısmı da Yenişehir'deki Kıblepınar Şehitliği'nde.
Onlara olan gönül borcumuz nedeniyle hayır dualarımızı okumak, ziyaret ederek makamlarını şereflendirmek için kabirlerine gittik.
Kıblepınar (eski adı Tepeköy) 'a vardığımızda büyük bir şaşkınlık yaşadım.
Şimdilerde Kıblepınar olarak bilinen köyü benim hemşehrilerim kurmuş.
Osmanlı - Rus savaşı sırasında 1896 yıllarında Bulgaristan'ın Osmanpazarı kasabasının Ellesler ve Sobecler köylerinden gelen soydaslarımızın kurduğu muhacir köyü tam bir anıt yerleşke.
Köyün girişinde bulunan kitabesi ve mini müzesi ile insanı tarihin derinliklerine çekiyor.
Burada biraz soluklanıp çeşmede serinledikten sonra köyü geride bırakıp tepelere tırmanan dar yoldan ilerlediğinizde karşılastığınız sarp kayalıklar ve keskin dönemeçler sizi korkutmasın.
Bilin ki 100 yıl önce vatanı kurtarmak için ölüme atılan yiğitlerimiz de buradaydı.
Kısmen toprak, ancak araç ile gidilebilen yollardan 780 metreye vardığınızda muhteşem bir arazi örtüsü ve ormanlık alanda şehitlerimiz bizi bekliyor.
Afyon Kocatepe'den bir sel gibi Yunan ordusunun üzerine akan mehmetçiklerimizin oluşturduğu dalganın bir ucu taaa buralara gelmiş, Uludağ eteklerinden Marmara Denizi'ne akmış.
Bozguna uğrayıp can havliyle kahramanlarımızın önünde çil yavrusu gibi dağılan Yunan ordusunu ecel gibi takip eden 18. Tümen 24. Alay 3. Tabur komutanı Binbaşı Muharrem bey onlara burada yetişmiş.
7 Eylül'de sağlanan ilk temas ve akabinde iki gün süren çatışmalarda burada 25 şehit vermişiz.
Yunan kuvvetleri pusu kurarak takip birliğindeki mehmetçiklerimizi şehit ederlerken Muharrem bey, yaralı olarak Selimiye köyüne iner ve orada hayatını kaybeder.
Şehitliği köy içi ana yol üzerindedir. Askerleri için ise, Kıblepınarın doğusunda, dağın sırtlarındaki şehitlikte yatmakta.
Onlar orada dalgalanan dev Türk bayrağının altında görevlerini can pahasına yapmanın derin huzurunda.
Ya biz...
Ezik yüreğimizin ruhumuzda kopardığı fırtınayı atlatma gayreti ile orada bir hayırseverimizin yaptırdığı mini camide kıldığımız namaza sığınıyoruz.
Dualarımız onlara ışık olsun.
Bu vesile ile Genelkurmay Başkanlığımızdan da bir ricamız ve isteğimiz var.
Bu ulvi yerde yatan vatan evlatlarının isimlerini mevcut kitabede görmek kurtuluştan bu güne en büyük tesellimiz olacak.
Bursalılar burayı adeta kutsamalı ve her insanımızın yolu bu gönül durağına çıkmalı.
Kentimizin ve ülkemizin kurtuluşunun 100. yılında bu günlere nasıl ulaştığımızı bir kez daha minnetle yadetmeliyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder