Bulgaristan’da 6 milyon 355 bin 633 kayıtlı seçmenden yüzde 40.23'nün katıldığı seçimlerde sandığa yönelik ilgisizlik geleceğe olan umutsuzluğu da yansıtıyor.
Geçim
derdindeki halk, parlamentoya ve oluşacak siyasi çözüme inancını yitirmiş gibi.
Ülkede
siyaset oynak, kaypak bir zeminde gidip geliyor.
Daha
önce de olduğu gibi yine yeni oluşan siyasi organizasyonlara ilgi fazla.
Tercihlerinde,
adeta savrulan mevcut seçmen, bu defa da Oxford’da okumuş, genç liderliğin
peşine düştü.
Cumhurbaşkanı Rumen Radev’in kurduğu teknokratlar hükümetinde her ikisi de bakan olan Kiril Petkov ve Asen Vasilev’in kurduğu Değişime Devam (PP) Partisi oyların yüzde 25.7’sini alarak parlamentoda 67 sandalye kazandı.
Ancak
bu sayı hükümeti kurmak için gereken 121 milletvekilliğinin yanına bile
yaklaşmıyor.
Üstelik
siyasi analizciler iplerin George Soros’un elinde olduğu kuşkusu ile bu partiye
pek gelecek tanımıyor.
Kiril
Petkov’un yalan beyandan yargılanması ve sahtecilik suçu işlemesi de işin
cabası.
Cumhurbaşkanı Radev’in hükümeti kurma yetkisi verdiği PP’nin liderliği daha işin başında çuvalladı desem yeridir.
Eski
Başbakan Boyko Borisov’un lideri olduğu Bulgaristan’ın Avrupalı Gelişimi İçin
Yurttaşlar (GERB) Partisi ve Türk asıllı seçmenin ezici çoğunluğunun desteğini
alan Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH-DPS) Partisi ile görüşmeyeceklerini
açıkladılar.
Koalisyon
için Sosyalistler ile görüşme startı veren Değişime Devam Partisi (PP)’nin
Bulgaristan için bir siyasi iktidar alternatifi yaratıp yaratamayacağını zaman
gösterecek.
Ancak
GERB (59) ve HÖH (33)’ün olmadığı bir iktidar denkleminin bu kaygan zeminde
mayalanması zor gibi.
Bu
iki partiyi dışlayan siyasi anlayış BSP (27), İTN (25), DB (16) ve YDP (13)
‘den oluşan tam 4 parti ile tam mutabakat sağlayabilmeli ki iktidarın ömrü
olsun.
Bu da çok zor gerçekleşecek, hatta olduğunda bile yamalı bohça misali kapanın elinde kalacak bir yapıdan farklı değil.
Anlayacağınız Bulgaristan’da kurulmak istenen yeni koalisyonun iradesi ile oluşacak iktidar Foucault sarkacı gibi olacak.
Bu
seçimde dikkatimi çeken bir olay da ATAKA’nın yok oluş süreci idi.
Bulgar
faşistlerinin partisi konumundaki ATAKA siyaset sahnesinden resmen silindi.
Baraj
altı kalan ATAKA’nın yerine bir önceki seçimde yüzde 4’lük seçim barajını
aşamayan Rusya yanlısı Yeniden Doğuş Partisi (Vızrajdane) 13 sandalye ile
parlamentoda küçük bir grup oluşturdu.
Aşı karşıtı söylemleri ile dikkat çeken partinin pandemi sürecinde daha da güçlenmesi HIV virüsünün siyasete de bulaşması sanki.
SOYDAŞIN CUMHURBAŞKANI TERCİHİ TARİHİ BİR KARAR OLACAK
Gelelim
Bulgaristan seçimlerinin ikinci ayağı olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine.
Yarın yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde geçen hafta yaşananları hatırlamakta fayda var.
Türkiye'deki
çifte vatandaş olan seçmenlerin yüksek katılımı, belirleyiciliği Bulgaristan kamuoyunu
da karıştırdı.
Hak
ve Özgürlükler Hareketi (HÖH)’nin Türkiye'den gelen oylarla Meclis'te üçüncü
parti olması dikkat çekti.
Partinin
aldığı 315 bin oyun, 82 bini Türkiye'deki seçmenler tarafından kullanıldı.
Bu
durum üzerine Bulgaristan İçişleri Bakanı Boyko Raşkov, Perşembe günü
yaptığı açıklamayla, Türkiye'yi seçimlere müdahale ile suçladı.
Türkiye'nin
Sofya Büyükelçisi Aylin Sekizkök de Dışişleri
Bakanlığı'na çağrıldı ve Türk kurumlarının propaganda faaliyetlerinden
kaçınması gerektiği noktasında uyarıldı.
Bu
gelişme üzerine, Ankara da, Bulgaristan Büyükelçisi Anguel Tcholakov’u
Dışişleri'ne çağırarak seçimlere karışıldığı iddiasını reddeden bir mesaj
verdi.
Bulgaristan
kamuoyu ve basınında seçimlere Türkiye tarafından müdahale edildiği yönündeki
suçlamalar da manidardı.
Bu
telaş niye?
Yarın
yapılacak seçimde, Rumen Radev ve Anastas Gercikov arasında tercih yapacak Türk
asıllı seçmenin kararından neden bu kadar endişe ediliyor?
Cumhurbaşkanı
Rumen Radev, ilk turda oyların yüzde 49.1'ini, Gercikov ise yüzde 26.5'ini
aldı.
HÖH’ün
Parlamento seçimlerinde aldığı yüzde 12.9 oy oranı olduğu gibi Gercikov’a
yönelirse seçim yarışının nerdeyse başa baş geçeceği ihtimali bazılarını
ürküttü.
HÖH
oylarının tamamının Gercikov’a yansıması gerçekleşse bile iki rakip arasında oluşan
10 puanlık fark Radev’in seçilmesine yetmeyebilir.
14
Kasım'da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde, adaylardan biri de, Hak ve
Özgürlükler Hareketi lideri Mustafa Karadayı'ydı.
Radev’in
bundan bir iki ay önce hükümet görüşmeleri sırasında, HÖH liderine
gazetecilerin önünde 'Sizin vatanınız neresi?' diye sorması Türk asıllı
seçmenin vicdanını yaralamıştı.
Bu
sorunun yanıtını seçimde almıştır diye düşünüyorum.
Sakın
ola ki bu korku ve telaş bundan olmasın?
HÖH
lideri Karadayı, Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 10 oranında oy almasına
karşın partisi, milletvekili seçiminde yüzde 13 oy aldı.
Aradaki
3 puanlık farkın da blok oy olarak Anastas Gercikov’a yönelebileceği ihtimali dengeleri
alt üst ediyor.
14
Kasım'da, Cumhurbaşkanlığı ile milletvekili seçiminin birleştirildiği ilk tura
katılım oranı yüzde 40.23 düzeyinde kaldı.
Yarın bu oran korunur ve Türkiye'de oy verecek soydaşlar da 19 ilde 100'den fazla sandıkta Radev’e karşı oy kullanırsa Bulgaristan’ın yeni bir cumhurbaşkanı ile geleceğe yürümesi olası.
Düşünsenize
geçen hafta yapılan seçimdeki düşük katılıma rağmen, tabanı büyük ağırlıkla
Türk Müslüman azınlığın oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH),
Türkiye'den rekor denebilecek katılımla sağlanan tercihli oylarla Meclis'te
üçüncü parti oldu.
Partinin
aldığı 315 bin oyun 82 bini Türkiye'deki seçmenler tarafından kullanıldı.
Tarih bir kez daha soydaşa önemli bir rol biçti.
Hesap
ortada.
Türk
ve Müslümanların Bulgaristan’ın geleceğinde söz sahibi olmak için kararlı bir
birlikteliğe ihtiyacı var.
Bu
seçim soydaşlarımız için bir kez daha ‘’Biz de varız’’ deme zamanı.
Eğer
bu duruş gerçekleşir ve 14 Kasım oylaması benzeri bir tercih ortaya çıkarsa
yarın akşam Bulgaristan siyasetinin geleceğini bir kez daha soydaş belirlemiş
olacak.
Bu sonuç koalisyon arayışındaki partilerin çözümlerini de kolaylaştıracak ve ülke rahat bir nefes alacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder