Ebedi Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk’ün eşi
benzeri görülmemiş bir siyasi zafer olarak nitelediği Türkiye Cumhuriyeti’nin
kuruluş tapusu niteliğindeki Lozan Antlaşması’nın 97. Yılı bir kez daha Rumeli
Balkan Türkleri’nin gündemindeydi. Batı
Trakya Türklüğü’nün efsane lideri Dr. Sadık Ahmet’i yitirişimizin 25. Yılı’na da
denk gelen etkinlik bu anlamıyla da özel önem taşıyordu. Edirne Balkan Türkleri
Federasyonu’nun ev sahipliğinde Edirne’de düzenlenen çifte anma programında
gündeme taşınan her iki konu 24 Temmuz özelinde Rumeli Balkan Türkleri açısından
unutulmaz bir tarih notu. Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği
başkanı Cevat Güneş , Büyükkarıştıran Bulgaristan Türkleri Derneği başkanı
Cevat Sedes, Ergene Balkan Türkleri Derneği Başkanı Murat Com, Babaeski Balkan
Türkleri Derneği Başkanı Erdinç Öztürk, Silivri Bulgaristan Göçmenleri Derneği
Başkanı Beyzat Bedel, Lüleburgaz Bulgaristan Türkleri Derneği Başkanı Yüksel
Mert, Edirne Gençlik ve Eğitim Derneği Başkanı Şerif Çapkın başta olmak üzere çok
sayıda konfederasyon, federasyon ve dernek yöneticisinin de katıldığı
etkinlikte Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Başkanı Sabri Mutlu günün
anlamını özetlediği konuşmasında Lozan Anıtı önünden Türk dünyasına mesaj
verdi. Balkanlar’ın başkenti olarak nitelediği Edirne’den Dr. Sadık Ahmet’in de
24 Temmuz günü faili meçhul bir kaza ile aramızdan ayrılmasına vurgu yapan
Mutlu ‘’Bu tarih Dr. Sadık Ahmet’i yitirdiğimiz tarih. Birileri bize Lozan’ı
imza ettiğimiz günde sayın Ahmet’i faili meçhule uğratarak mesaj verdi. Hiç
unutmayacağız. 25 yıl önce elim bir kaza neticesinde kaybettiğimiz Batı Trakya
Türklerinin lideri ve insan hakları savunucusu Dr. Sadık Ahmet’i bu yıl bu
nedenle çok anlamlı bir yerde Lozan anıtı önünde Lozan Meydanı’nda anıyoruz.
Sayın Ahmet 24 Temmuz 1923 yılında İsviçre’nin Lozan kentinde imzalanan ve önemli bir bölümü ile Batı
Trakya’da yaşayan Türk azınlığının azınlık haklarını düzenleyen bu anlaşma
ihlal edildiği için mücadele veriyordu. Bu iki tarihin çakışmasının da tesadüf
olmadığını hepimiz biliyoruz. Biz biliyoruz ki kazanın gerçekleşme şekli de, meyda
geldiği tarih de karanlık güçlerin bir senaryosu idi. Buna inanıyoruz. Bu ve
benzeri azınlık haklarını da içeren anlaşmalar ülkemiz ile Balkan ülkeleri
arasında defalarca imzalanmıştır ve nihayetinde de BM Evrensel İnsan Hakları
Beyannamesine tüm bu ülkeler imza koymuştur. Ancak buna rağmen hala bu manada
bir arpa boyu yol alınamamıştır. Anadilde eğitim veren okullarımız yok denecek
kadar azdır ve olanlar da sürekli engellemelerle karşı karşıya kalmaktadırlar. Birçok
Osmanlı yadigârı camimiz ve vakıf malı eserlerimiz ya yıkılmış ya da “tarihi
eser” kisvesi altında kasıtlı yıkılmaya bırakılmıştır. Buna karşılık benim
ülkemde bir insanlık dersi niteliğinde kararlar alınmış ve birçok kilise
restore edilerek insanlığın hizmetine açılmıştır, ayrıca azınlık vakıflarına
ait vakıf malları da sahiplerine iade edilmişlerdir. İbadete açılan Ayasofya
camii de tüm insanlığın hizmetine sunulmuştur. Henüz 48 yaşında hayatının
baharında hayattan koparılan, Batı Trakya’da insan Hakları mücadelesinin
simgesi olmuş Dr. Sadık Ahmet’i özlemle, minnetle ve rahmetle anıyoruz, ruhu
şad mekanı cennet olsun’’dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder