18 Mayıs 2020 Pazartesi

YUNANİSTAN’DAKİ SAVAŞ DİLİ BÖLGEYİ ATEŞE SÜRÜKLEYEBİLİR


Her yıl 19 Mayıs yaklaştıkça Yunanistan’da bir sancı oluşuyor.Bu durum özellikle de üniversite öğrencileri arasında nüksediyor.Ancak Selanik’teki üniversiteliler diğerlerine göre mikroba karşı daha zayıf.Sağcısı, solcusu, liberali hangi kesimden olursa olsun mutlaka Türkiye hastalığına yakalanıyorlar.Dün yine Selanik sokaklarında tansiyon yüksekti.Üniversiteden çıkan fanatikler bildiğimiz üzre genel protesto gösterisi adı altında Türkiye karşıtlığı sergilediler.Malum, 19 Mayıs Anadolu’da büyük hayalleri olan Yunanistan’a atılan büyük tokadın miladını ve ilk adımını temsil ediyor.Bu yüzden batının ve özellikle de İngilizlerin oyununa gelerek varlığımıza kasteden Venizelos ve temsil ettiği düşün Ege’de boğulduğu sürecin başlangıcıdır 19 Mayıs.Yunanistan'ın eski başbakanı Elefterios Venizelos’un başta Yunanlılar olmak üzere biz Türklere de yaşattığı acının, yani Megali İdea ( büyük fikir ) hayalinin tarihe gömüldüğü zamanın başlangıcıdır.Şimdinin Yunan gençlerine bu dönemde yaşananlar doğru anlatılmadığı için hangi fikri yapıdan olursa olsun istinasız çoğunluğu Türk, dolayısı ile Türkiye düşmanı olarak yetişiyor.Halbuki geçmişi irdeleseler Venizelos’un bile hatasından döndüğünü görecekler.Ama günümüz fanatizminin fikir pınarına yeni yeni sular doldurulduğu için adetten oldu.Okuldan çıkıp konsolosluğumuzu taş ve molotof yağmuruna tutmayı marifet sanıyorlar.Halbuki eski bir Yunan diplomatı A.A. Pellis bile İngilizce olarak yayınlanan anılarında Yunanistan’ın Anadolu’ya saldırmasını ve bilhassa bu kararı veren Venizelos’un büyük bir siyasi ve coğrafik hata yaptığını anlatıyor.Atina’da 6 Ocak 1930 tarihli Patris gazetesinde yayınlanan röportajda konu tüm yönleri ile ele alınıyor.Aynı röportajda tarihe not niteliğindeki ‘’Bugüne dek hala Paris’teki mümtaz devlet adamları Wilson, Clemenceau, Lloyd George ve Venizelos’un böyle düşüncesiz ve öldürücü bir adım atmak hususunda nasıl baştan çıkarıldıklarını anlamıyorum’’sözü gerçekliğin en yalın hali iken yaşananlara üzülmemek elde değil.Yunanistan’a gideniniz bilir ülkedeki anti Türk havası oldukça oksijensiz ve sağlıksız bir ortam oluşturuyor.Bence Yunanlı fanatik siyasiler küçük devlet olmanın hıncını bizden çıkarmaya çalışıyorlar.Halbuki her daim barış dilinin konuşulması ve önde tutulması gereken bölgemizde hala Ege’nin sularını ısıtıyorlar.Ada işgalleri ve uluslararası hukuka aykırı silahlandırmaların ağır tahrik olmasını AB’nin aklı başındaki politikacıları bile dile
getirmiyor.Olası bir Türk-Yunan çatışmasından kazançlı çıkacaklarını düşünmeleri büyük gaflet.Yunan kamuoyunun bu zehirli havası gençleri hasta ediyor ister istemez.Halbuki ortak geleceğimizi barış, sevgi ve kardeşlik söylemleri ile pekiştirmeliyiz.Kurtuluş savaşı sonrası yaşanan nüfus mübadelesinde Yunanistan’a giden Türk asıllı Ortodokslar iki milleti kan kardeş yapmışken çatışmadan uzak durulmalı.Sorumluluk sahibi Yunan siyasiler de gençlere çıkıp doğruları anlatmalı.Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu ev de olan bugünkü konsolosluk binasını taşlayarak, yanıcı maddeler atarak yaptıkları saygısızlık tarihe de kara leke.Atina ziyaretlerimden birinde tanık olduğum Türkiye’nin tabelasız diplomatik misyonları ne ifade ediyor size.Bizlere sadece üzüntü, şaşkınlık ve öfke duyguları yaşatan uygulamalar ile fikirlerden vazgeçin.Tarih barış içinde yaşamamız noktasında ibret alınması gereken oldukça fazla kayıt tutmuş.Yunanistan Genelkurmay Başkanı Konstantinos Floros’un şahsında dile gelen tehditler ile bütünleşen üniversitelilerin eylemleri iyi analiz edilmeli.
Birbirimizin ekmeğine ve geleceğine kastetmeyelim.Başta Batı Trakya olmak üzere Ege Denizi’ni ateşe verecek davranışlar kan ve gözyaşından başka kimseye bir şey kazandırmayacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder