Türkiye
ile Avrupa arasında yükselen gerilimin gölgesinde gidilen Bulgaristan erken
genel seçimlerinde soydaşlara yönelik sandık baskısı, engelleme ve sınır
kapatma girişimleri sonuç verdi.
Adeta
demokrasi ayıbı yaşanan ve Türkiye’de yaklaşık 100 bin hak sahibi soydaştan
ancak yüzde 20’ye yakınının oy kullanabildiği seçimde sandığın galibi yok.
Bulgaristan
seçimlerinde oy kullanma oranı yüzde 51’le oldukça düşük bir seviyede
gerçekleşirken, 6 milyon 810 bin 341 seçmenden ancak 2 milyon 910 bin 654 kişi
sandığa gitti.
Bulgaristan
Merkez Seçim Komisyonu’nun açıklamasına göre kullanılan oyların sayımı yapılan yüzde
95’inde parlamentoya yüzde 4 barajını aşarak 5 siyasi güç girdi.
Buna
göre;
·
Avrupalı Gelişimi İçin Yurttaşlar (GERB)
Partisi oyların yüzde 32.55'ini,
·
Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP)
yüzde 27.02’sini,
·
Birleşik Vatanseverler yüzde 9.12’sini,
·
Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS) yüzde
8.94’sini,
·
Volya (İrade) Partisi yüzde 4.16 oy
alarak Bulgaristan’ın geleceğinde belirleyici siyasi güç olma noktasında
halktan yetki aldılar.
Irkçı
ve aşırı milliyetçi partilerin sınır kapılarını kapatarak engellediği ve seçmenlere
oy kullanma sırasında zorunlu olarak doldurtulan Kiril alfabesi ile yazılmış
dilekçe de oy verme işlemini tıkayan ve engelleyen en başlıca unsur olarak
tepki çekti.
Türk
asıllı seçmenlerin iradesinin sandığa yansımadığı seçim sonuçlarındaki anti
demokratik uygulamalar dikkat çekerken en çarpıcı ve dikkat çekici tablolardan
biri ise yurt dışında kullanılan oyların yüzde 20’sini alan DOST Birliği’nin
meclis dışında kalması idi.
Kullanılan
toplam oyların 2.95’ini alan Özgürlük ve Hoşgörü için Demokratlar (DOST)
Partisi ile Hürriyet ve Şeref Halk Partisi (HŞHP)’nin kurduğu DOST Birliği’nin
yaşadığı engelleme gelecek günlerde yaşanacak olası siyasi krizin de habercisi
aynı zamanda.
Barajı 1.05 gibi bir farkla aşamayan DOST Birliği’nin antidemokratik uygulamalarla içine
düşürüldüğü durum milliyetçi kesimin seçim zaferi gibi kutlanmakta.
Birleşik
Vatanseverler Koalisyonu Eşbaşkanı Valeri Simeonov konu hakkında yaptığı
açıklamada sınır kapılarında Türk asıllı seçmenlere yönelik yaptıkları
engellemeden gurur duyduklarını söyledi.
Bu
konuda tam 3 bin kişiyi seferber ettiklerini ifade eden Simeonov, “Türkiye’de
yaptığımız çalışmalarda her bir seçim sandık kurulunda iki temsilcimiz vardı. Seçmenlerin
başka bir sandıkta oy kullanmadıklarına dair beyan formlarının yoğun olarak
dışarıda doldurulması sayesinde oy kullanımını sınırlamayı başardık. Bunun
sonucunda sadece 20 bin kişi oy kullanabildi. Aksi takdirde Sorumluluk Özgürlük
ve Hoşgörü İçin Demokratlar (DOST) Birliği koalisyonu Meclis’e girmeyi
başaracaktı” dedi.
Sınırın kuşatılması ve basında büyük yankı uyandıran Türk asıllı yaşlı
seçmenlere kaba davranış sergilenmesi hakkında sorulan sorulara ise Simeonov,
“Bu arada o yaşlı nine, ne kadar uyanık olduğunun farkında değildi. Tek onun
geri dönmeye niyeti yoktu ve haklarını da biliyordu. Hepsine çok iyi talimat
verilmişti” dedi.
“Bir
insanın haklarını bilmesi kötü bir şey mi’’ sorusuna ise Simeonov, “Milli
çıkarlarını korumamak kötü bir şey” diye yanıt verdi.
Simeonov, ”Soros’un uşaklarının manipülasyonlarını bir kenara bırakın. Bizim
baş düşmanımız tam da Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) ve onun yavru partisi -
DOST’tu” dedi.
Gündemin
bu kadar çarpıcı analizi olayı görmezden gelenler ve seçim sonuçlarını iyi
değerlendiremeyenler için yeterince açık bir ifade olsa da siyasi durum
Bulgaristan açısında iyi bir gelecek öngörmemize engel.
Olayı
en iyi tahlil eden yine de GERB lideri eski başbakan Boyko Borisov.
Borisov’u
tedirgin eden seçimlerdeki gelişmeler ve Türk asıllı seçmenlere yönelik antidemokratik
uygulamalar parlamentodaki dağılımın da sağlıklı olmadığının ve siyasi
bunalımın habercisi.
Seçimlerde
engellenmiş irade ile sandığın ortaya koyduğu tabloda hükümet kurmak mümkün
görünmüyor.
240
üyeli parlamentosunda GERB 96, BSP 79, Birleşik Vatanseverler 27, HÖH 26 ve Volya
12 sandalyeyle temsil ediliyor.
GERB’in
bu partilerden hiçbiri ile koalisyon kurması olası değil.
Daha
önce yapılan açıklamalar bu durumu teyit ediyor.
Bulgaristan'da
240 sandalyelik parlamentoda bir partinin tek başına hükümet
kurabilmesi için 121 milletvekili çıkarması gerekiyor.
Yürürlükte olan Seçim Yasası'na göre 31 seçim bölgesinden oluşan ülkede, nüfus
oranına göre her bölgenin milletvekili sayısı da farklı oluyor.
Parlamentoya milletvekili göndermek için yüzde 4
barajını aşması gereken siyasi partiler, mecliste grup oluşturabilmek için ise
en az 10 milletvekiline sahip olması gerekiyor.
Ortaya
çıkan tabloda zorlama yaşanıp GERB ile aşırı milliyetçiler koalisyonu oluştursa
bile hükümet etmeleri zor.
Tersi
durumda Rusya yanlısı Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) ile Bulgar aşırı
milliyetçilerini temsil eden Birleşik Vatanseverler’in oluşturacakları bir
koalisyon seçeneği hemen hemen yok gibi.
Böyle
bir denkleme Türk asıllı seçmenlerin desteği ile 26 milletvekili çıkaran DPS
(HÖH) bazı ikna yöntemleri ile zorlanarak dahil edilse bile oluşacak
koalisyonun Bulgaristan’ı bir dahaki seçimlere kadar yönetebilecek nefesi
olmayacaktır.
Nitekim bu durumun ve yaşanan açmazın farkında olan GERB lideri Boyko Borisov
yaptığı açıklamalarda istikrarlı bir hükümetin oluşturulmasının zor olduğunu,
bu durumun da Bulgaristan’ı siyasi bir krize sokma olasılığının yüksek olduğunu
belirtiyor.
‘’En
çok yaşanabilecek böyle bir durumdan korkuyorum’’ diyen Borisov’un durumu ‘çok
kritik bir ortam’ olarak tanımlaması dikkat çekici.
Boyko
Borisov siyasi analizinde Türk asıllı seçmenlere yönelik engellemeleri şiddetle
kınayan Türkiye’yi de hesaba katmadan edemiyor.
‘’Bulgaristan,
Türkiye ile Batı arasında çatışma alanı olabilir. Çünkü son günlerde Erdoğan’ın
ne dediğini duyuyoruz. Mültecilerle ilgili sözleşmeleri gözden geçirme
girişiminin Avrupa’ya rahat vermeyeceği açık. Bunlar, hep göz ardı edilmeyecek
uyarılar. Gerilim şiddetle tırmanıyor, bu nedenle NATO çizgisinde
Bulgaristan’da mülteci baskısı olmaması için elimizden geleni yapmalıyız. Seçimler
sırasında sınırda yaşananlar tehlikeli. İnsanlar itiliyor, kakılıyor. Bu durum Bulgaristan
ile Türkiye arasında gerilim yaratıyor. Olayların kontrolden çıkacak noktaya
tırmanmasından korkuyorum. Siyasî partiler, şu an birkaç oy fazla alma
arzusuyla haddini aşıp Bulgaristan’ı Yeniden Doğma Süreci (1984-89
yıllarında Türklere ve Müslümanlara yapılan zulümler) benzeri bir duruma
sokuyorlar. Bir kıvılcım bizi içinden çıkamayacağımız bir belaya sokabilir,
onlar ise ateşe meşalelerle gidiyor. Bulgaristan yıllar önce Varşova
Paktı’ndaydı, Türkiye NATO’da. Şimdi iki ülke de NATO’da. Durum Türkiye ile
Kıbrıs’ınkine benziyor. Biz o nedenle Kıbrıs konusunda o kadar keskindik. Çünkü
Kosova’nın, Kırım’ın ardından burada da büyük sorun yaşayabiliriz’’ dedi.
Görüldüğü
gibi Bulgaristan’ın Türk asıllı seçmenlerin iradesinin engellemesi ile yürüyebileceği,
gidebileceği istikrarlı bir gelecek ve yer yok.
Güçlü
bir Bulgaristan için eşit vatandaşlık temelinde, siyasi iradesi özgür bir şekilde
tecelli etmiş güçlü bir Türk azınlık tek seçenek.
Bu
iki ülke olarak içerisinde yer aldığımız askeri ve siyasi sistemin de, komşu
olmamızın da gereği.
Aşırıların
ve Rusya güdümündeki siyasi yapıların bu konuda oluşturabilecekleri bir seçenek
yok.
Sadece
uzun bir yürüyüşü gerektiren, ortaklık temelli, barış içinde yaşanacak, aktif
işbirliğimizi gerektiren mutlu geleceğimize uzanan yolda biraz daha zorlanarak mesafe
katedeceğiz.
Ancak
bu mümkün.
Merkez
Seçim Komisyonu, resmi seçim sonuçlarını 31 Mart'ta açıklayacak.
Siyasi
istikrarsızlığı yaşayacak olan Bulgaristan’ın tekrar bir erken seçime gitmesi
güçlü bir ihtimal.
Taaki
sandıktan istikrar ve akılcı bir siyasi irade çıkıncaya kadar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder