Bulgaristan Türklerinin partisi HÖH (DPS) de çatlak büyüyor
Soydaşların 1984 yılındaki olaylar ile şehitleri anmak
için düzenledikleri etkinliklerde parçalanmışlık zirveye taşındı
Bulgaristan
Türkleri 31 yıl önce yaşadıkları acı olayların yıldönümünde kendi siyasi
geleceklerine de yön ve yol arıyor. Hafta
sonunda tüm Bulgaristan genelinde gerçekleştirilen etkinliklerin hiç şüphesiz
en önemli ve anlamlı olanı Kırcaali ve ilçelerindekilerdi. Ülkedeki Türklerin Bulgarlaştırılmasına
yönelik insanlık suçu niteliğindeki olayların başladığı Sütkesiği (Mleçino)
Köyünde düzenlenen etkinlikle başlayan ve iki gün süren anma proğramlarına
damgasını vuran ise Bulgaristan’daki Türklerin en güçlü siyasi temsilcisi
konumundaki Hak ve Özgürlükler Partisi (HÖH)’ndeki yol ayrımıydı. 17 aylıkken Bulgar
güvenlik elemanlarının açtığı yaylım ateşiyle yaşamını yitiren Türkan bebek ve
tüm şehitler adına Kızılağaç (Kirkovo) Yoğurtçular (Mogilyane) köyünde düzenlenen
etkinlikte doruğa çıkan parti içindeki sinir savaşı burada alana yansıdı.
Tarafların adeta karşılıklı gövde gösterisine bürünen etkinlikte Türkiye’nin
Sofya Büyükelçisi Süleyman Gökçe, Filibe Başkonsolosu Alper Aktaş ve Burgas
Başkonsolosu Niyazi Evren Akyol ile Türkiye’den etkinliklere katılan Balkan
Rumeli Türkleri Konfederasyonu ile diğer STK başkan ve yöneticileri anma
töreninde Lütfi Mestan’ın yanında yer aldı. Büyükelçi Süleyman Gökçe ve Mestan’ın heyetleri ile Türkiye’den gelen STK
başkanlarının Türkan bebeğin (Türkan Feyzullah) mezarı başında dualar edip
adına yapılan anıta çiçekler bırakıp buradan ayrılmasının ardından Mestan'ın
görevden alınıp partinin başına getirilen eş başkanlar Ruşen Rıza, Çetin Kazak
ve Mustafa Karadayı etkinliklere katıldı. Karşılıklı gövde gösterisi aynı gün
Kırcaali’nin en büyük ilçelerinden biri olan Mestanlı (Momçilgrad)’da da sürdü. Günlerdir susan ve kamuoyu önüne
çıkmayan Lütfi Mestan beraberinde HÖH milletvekilleri Hüseyin Hafızov, Şabanali
Ahmet ve Aydoğan Ali Mestan ile partinin kurucularından ve Kırcaali il Başkanı
Bahri Ömer ile birlikte 1984 olayları ve şehitleri anma adına düzenlenen etkinlikte
partililer ile bir araya geldi. İlçe meydanında görülmeleri ile birlikte
etrafları basın mensupları ve vatandaşlar tarafından kuşatılan Mestan ve
arkadaşları soruları yanıtladı. Hafızov, Ahmet, Mestan ile Bahri Ömer burada yaptıkları açıklamalarda HÖH (DPS)’de
yaşanan hukuksuzluk ve partinin onursal başkanı Ahmet Doğan’ın yürüttüğü linç
kampanyası nedeniyle partiden ayrıldıklarını açıkladı. İlçe meydanında mini bir
mitinge dönüşen açıklamaların ardından şehitler abidesine kırmızı karanfil
bırakıp saygı duruşunda bulunan Lütfi Mestan açıklamalarını burada da sürdürdü.
Lütfi Mestan açıklamasında üç dört gündür hakkında bir sürü yalan yanlış şeyler
iddia edildiğini belirterek ‘’Bütün bunlar benim partiden ihraç edilip tüm
görevlerimden alınmam kararının HÖH seçmenleri tarafından desteklenmediğinden
dolayı hatanın gizlenmesi için yapılıyor. Buna rağmen bu karar bir gerçek,
fakat bu kararın gerekçesini ve söz hakkı verilmemesini kabul etmiyorum. Ölüm
cezasına çarptırılana bile son söz hakkı veriliyor. 19 yıl sadakatle hizmetten
sonra ve en kritik anlarda bile partinin kurucusu ve onursal başkanı Dr. Ahmet
Doğan’ı savunmuşumdur ve hatta bu yüzden alaycı lakaplar takılmasına bile maruz
kaldım. En kritik anlarda bile imajına bir toz bile kondurmadım. Bunu neyle hak
ettiğimi bilmiyorum. Hatta istifa etmem bile istenmeden davet edilmediğim bir
Merkez Konsey oturumu yapıldı. Beni eleştiri yağmuruna tuttuğu gece
eleştirileri kabul etmesem de ortaya attığı sorular üzerine nihayet partide
gerçekten değerlerin tartışılmaya başlayacağını hissettim. Şunu belirtmek
isterim ki, ben Parlamento’da okuduğum bildiriden dolayı bir kez “kafamın
kesileceğini” bilseydim, ben yine de onu okuyacaktım. Çünkü her bir Bulgar
siyasetçinin, siyasi gücün tam da böyle kritik durumlarda ilk önce
Bulgaristan’ın NATO ve AB üyesi bir ülke statüsüne göre pozisyon beyan etmesi
bir borçtur. Biz, bir NATO üyesi ülkenin hava sahasının ihlal edilmesinde Rusya
ve NATO arasında tarafsız kalamayız” dedi. Mestan parlamentoda okuduğu
bildiriyi HÖH Grubu ile birlikte hazırladıklarını da vurguladığı açıklamasında aynı
kişilerin partiden ihraç edilmesi ve görevlerinden alınması kararının
alınmasında yer aldıklarını, fakat onlara küskün olmadığını belirterek onlara
birlikte çalıştığı için kendilerine teşekkür etti. Mestan, şu anda nasıl bir
durumda olduklarını bildiğini ifade ettiği açıklamasında her şeye rağmen onurunun
korunması gerektiğini vurguladı ve ‘’ Arkadaşlarım ile ben parti haini değiliz.
Avrupa-Atlantik değerlerini izlemekten başka yolumuz yok. Bunu gayet net ifade
edebilirim’’ dedi. Açıklamasında 1989 yılında yaklaşık yarım milyon soydaşa
kapısını açan Türkiye’deki göçmen derneklerine de teşekkür eden Mestan,
“Bulgaristan’da var olan Türkler bir tercih yapamaz, çünkü onlar demokrasiyi,
Bulgaristan ve Türkiye arasındaki iyi komşuluğu seçiyor” dedi. Etkinliğe
katılan vatandaşlara Türkçe açıklama yaptığı için aldığı cezaları da hatırlatan
Mestan, bunun için ceza almaya alışık olduğunu ifade ederken bir Bulgar
gazetecinin tahrik amaçlı sorusu ve Bulgarca konuşması gerektiğine dikkat
çekmesi üzerine devreye giren Hüseyin Hafızov, Mestan’ın Türklerle Türkçe
konuşacağının altını çizdi. Bulgaristan
Türkleri, 1984-1990 yılları arasında kendilerine karşı yürütülen asimilasyon
sürecinde komünist rejimin etnik eritme politikasına karşı geldikleri,
anadillerinde konuştukları için güvenlik güçlerince takibata uğrayıp çeşitli
para cezalarına çarptırılmış ve yaşadıkları bölgelerden sürgün edilmişlerdi. Bulgar
parlamentosunda üçüncü siyasi güç konumunda bulunan HÖH'te daha önce de
kopmalar yaşanmış ve bir parti daha kurulmuştu. HÖH’ün son istifalarla 240
sandalyeli Bulgaristan parlamentodaki milletvekili sayısı 36’dan 32’ye indi. (İsmail KORKMAZ)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder