Türk-Yunan
siyaseti değişim içinde mi, yoksa herkes günü kurtarma derdinde mi?
Yunan politikacıların
uzun yıllardır ana malzemesi konumundaki Türk düşmanlığına yönelik söylemi,
yerini dostluk ve barışın diline mi bırakıyor.
Türkiye
bu konuda yıllardır niyeti önceden belli bir politik duruş içindeyken, Yunanistan
adeta kapalı kutu konumundaydı.
Atatürk
ile Venizelos’un, iki halk arasında 1900’lü yılların başında yaşanan kanlı
boğazlaşmaya inat inşa ettikleri karşılıklı güvene dayanan kontrollü dostluk
tekrar canlanıyor.
Bu
gelişmede Yunanistan’ın içinde bulunduğu ekonomik darboğaz ve Avrupa ile
yaşadığı sorunlar da etkili kuşkusuz.
Ancak
sebebi ve tetikleyici unsuru ne olursa olsun, iki komşu ülkenin başbakanlarının,
sınırda sergiledikleri karşılıklı jestler güven ortamını pekiştirmektedir.
Noel
kutlamaları kapsamında önce Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, ardından da refiki
Yunanistan
Başbakanı Antonis Samaras’ın, Pazarkule (Kastanies) Sınır Kapısı’nda
gerçekleştirdikleri barış ve dostluk gösterisi her iki halkın geleceğine ışık
tutmaktadır.
Ancak
gerek Davutoğlu’nun gerekse de Samaras’ın bu davranışının kendi siyasi
alanlarında birer manevra unsuru olmaması gerek.
Samimiyetin
hayatın tüm alanlarına yansımasını, özellikle de Kıbrıs açıklarında yürütülen
güç mücadelesindeki yoğunluğun düşmesini bekliyoruz.
Bu
gelişmeyi vize protokolünü revize ederek atılacak ikinci adım izlemeli.
Devamında
ise dostluk ve barış adına yapılacak her hareket, ortak geleceğimize yönelik
her eylem, Atina’nın alışılageldik manevralarının dışına çıkarsa anlam
kazanacak.
İsmail KORKMAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder