Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu olarak 4 günlük Kuzey Makedonya programı çerçevesinde Üsküp'teydik.Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin en büyük temsilcilerinden, Balkanların yetiştirdiği güzide insan şair, milletvekili, diplomat Yahya Kemal Beyatlı'nın (Ahmet Agah ) doğduğu kent burası aynı zamanda.Üsküp'e dair tarihimizde, edebiyatımızda elbette birçok çok not, kayıt vardır ama kente adım attığımın sabahı penceremden kente bakınca aklıma bu toprakların yetiştirdiği büyük değerlerden biri olan Beyatlı'nın ebediyete göçmesinden yıllar sonra ortaya çıkan bir şiirindeki dizeleri geldi."Senin güzelliğin sevda avcısı bir afettir,Benim gönlümse o tuzakta bir av"Makedonya ve Üsküp işte budur bence.Geçmişten süzülüp gelen Türk Balkan tarihimizin hüzün sayfası, güzellik abidesi.Hala sevdalarımız kadar yakıcı, hala yüreklerimiz kadar sıcak.Bu topraklar cumhuriyetimizin kurucusu, ebedi liderimiz, ulu çınarımız cennetmekan 'Atam' Mustafa Kemal'in de kök saldığı, izlerinin olduğu yerler.
MAKEDONYA'DA TÜRKLER 315 BÖLGEDE YAŞIYOR Makedonya'da kayda alınmış ülke genelinde 24 bin Türk aile, bu ocakları tüttüren de 128 bin insanımız var.Bazı insanlarımızdan, mesela ülkede yaşanan gelecek kaygısı nedeniyle kendi etnik kimliğinin dışında Makedon, ya da Arnavut olarak kayda aldırdıklarını da sayarsak Makedonya'da yaşayan Türklerin 200 bini geçtikleri ifade ediliyor.Türkiye'de yaşayan yüzbinlerce Makedonya kökenli kardeşlerimizi de hesaba katarsak ortaya çıkan sayısal tablo ve 'Makedonya' dendiğinde gönül telimizdeki tınının yansıması ve dalgası ne kadar büyük anlayın.Türkiye ile Makedonya'nın sosyolojik, kültürel, tarihsel bütünlüğü çok sıkı bağlar ile birbirine kenetlenmiş hatta bu coğrafyada yaşayan Türk ve Müslüman kardeşlerimiz sayesinde yıkılmaz, çelikten bir sete dönüşmüş durumda.Yunanista'ın engellemeleri ve ayak diremesi ile Avrupa Birliği'nin üvey evlat muamelesi yapıp Kuzey Makedonya olarak tanımladığı ülkede hala 315 bölgede Türkler yaşıyor.Biz de Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu (BRTK) olarak bu dostluk ve kardeşlik sürecine katkı koyabilmek, buradaki kardeşlerimize destek verebilmek, onlara buralarda yalnız olmadıklarını hissettirebilmek, ortak geleceğimize hep birlikte yürüyebilmek adına Genel Başkan Sabri Mutlu, Dış İlişkiler Genel Başkan Yardımcısı Erhan Pekkan, Makedonya Komisyonu Başkanı Hasan Hoşben, Teşkilatlanmadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Birol Özkardeşler ile birlikte 'seferi' olduk, yollara düşüp Makedonya'yı bir baştan diğerine dolaşıp kardeşlerimiz ile hasret giderdik, kucaklaştık, ebediyete intikal eden atalarımızı dualar ile yad ettik.
Duygu dolu anlara da tanık olduğumuz bu ziyaretin en önemli ayrıntısı ise Makedonya Kalkandelen (Tetova) doğumlu olan yönetim kurulu üyemiz Hasan Hoşben'in lise egitimi yıllarında anavatana, Türkiye'ye göç etmesiyle yaşadığı göç travması ve günümüzde aidiyetinin olduğu bu topraklardaki güçlü bağları ve sağlam kökleri idi.Balkan Rumeli Türkleri olarak buralarda ne aradığımızı merak edenlere en güzel yanıtı oluşturan bu tabloya ilave edeceğim diğer bilgi ise heyette yer alan bir kişi hariç hepimizin Balkan ülkeleri doğumlu oluşumuzdur.Çeşitli tarihlerde, buralarda bize hayatı dar eden anlayışı, gözü dönmüşlüğü terk edip göçüp gitmek zorunda kaldığımız vatanlarımızda yeniden filizlenip genç ve gür fidanlardan bir orman olarak Balkan dağlarındayız.Birimiz hariç dedim ama O'da, yani Birol Özkardeşler de bu toprakların çocukları olan bir anne ile babanın evladı. Baba tarafından Köprülü, anne tarafından ise İştip Kılavuzlu köyünden.
AVRUPA VE ANADOLU BİRLİKTELİĞİ BALKAN RUMELİ TÜRKÜLERİNİN ŞAHSINDA VÜCUDA GELECEK
Üsküp'e gelişimizin sabahında yoğun temaslarımızın ile ziyaret programımıza Kuzey Makedonya Türk Demokratik Partisi Genel Başkanı Beycan İlyas'ın bizi Parlamentoda beraberinde Kuzey Makedonya Cumhuriyet Meclisi İdari İşler Birim Başkanı Adem Bayram ile birlikte çok samimi, içten ve sıcak karşılaması ile başlıyoruz.Makedonya'nın demokrasi ile tanıştığı yıllarda Türklerin oluşturduğu ilk siyasi hareket olan TDP 27 Haziran 1992 yılında partileşmiş ve akabinde yapılan seçimlerde 1994 yılında milletvekili çıkarmış ve o günden beri Meclis'te bu temsiliyet hala devam etmektedir.Burada yaşayan Türklerin ülkedeki ve Parlamentodaki en eski temsilcisi."Sadece söylemde değil eylemde de Güçbirliği" ana temasını savunan Parti'nin lideri Beycan İlyas bizi Meclis'in çok özel konukları için kullanılan ve 'Usturga odası' denen özel konukevinde misafir etti.Avrupa ve Anadolu birlikteliğinin Balkan Türklerinde vücuda geleceği görüşünün öne çıktıgı sohbette bir diğer önemli gündem maddesi ise Türkiye'den yapılan Makedonya vatandaşlık ve oturum başvuruları idi.TÜRKİYE'DEN MAKEDONYA'YA YÖNELİK BÜYÜK İLGİDE SAYI 10 BİNİ AŞTI
Şu ana kadar 10 binin üzerinde vatandaşlık başvurusu gerçekleştiğini belirten İlyas konunun yakın takipçisi olduklarını önümüzdeki hafta bu konuda başbakan Hristijan Mickoski ve İçişleri Bakanı Pançe Toşkovski ile görüşme talep edeceklerini, gerek başbakandan gerekse de iç isleri bakanından bu başvurular hakkındaki kararların ivedilikle verilmesini ve sürecin bir an önce tamamlanmasını isteyeceklerini söyledi.Makedonya'ya Türkiye ve Türklerin gerektiğinin altını çizerek söze devam eden İlyas "Bu toprakların evladı olarak şunu söylemek isterim ki keşke bu göçler olmasaydı" diyor.Avrupa Parlamentosu dahil Türklerin yasal anlamda temsil edildiği her ülke meclisinde görev almış milletvekillerinin Türklük adına güç birliği yapması ve bir araya gelerek ortak politikalar oluşturması fikrinin öne çıktığı görüşmede kendisi ve partisi hakkında da bilgi aktaran Beycan İlyas şu anda ülkedeki birçok yerel yönetim birimi ile kurumda temsil edildiklerini söyledi.İlyas bunların başında Makedonya televizyonu ve Makedonya radyosu Türkçe yayınları bölümü olduğunu vurgularken,Türk Dramı, Kültür Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı ile Cumhuriyet düzeyinde yönetici yerleri, Maliye Bakanlığı Vergi İdare Dairesinde, Makedonya Cumhuriyeti Merkez Halk Bankasında, Anayasa Mahkemesinde, Cumhuriyet Yargıçlar Konseyinde birer temsilci bulundurma hakları olduğunu söyledi.MAKEDONYA TÜRKÜ OLARAK DÜNYADA BİR İLKİ YAŞAMAK
Kuzey Makedonya Avrupa Birliği ile entegrasyon sürecinde komşuları tarafından çeşitli sebeplerle engellenmeye çalışılsa da ülkede yaşayan azınlıklar açısından anayasal güvenceleriyle Balkanlar'da en demokratik ülke.Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu (BRTK) olarak Makedonya meclisindeki görüşmelerimizde ikinci ziyaretimizi Makedonya Türkleri Hak ve Demokrasi Hareketi Lideri milletvekili Salih Murat'a yapıyoruz.Hukukçu olan ve geçmiş dönemde bir Türk olarak azınlık olduğu ülkede anayasa mahkemesi başkanlığı yapan Salih Murat bizi "Osmanlı sonrası buranın sessiz bekçileriyiz" diyerek karşıladı.Makedonya Türklerinin anayurt konusunda tek, partilerde farklı düşünceler etrafında örgütlenmiş bir yapı sergilediğini aktaran Murat Türkiye'yi görmeden seven ve ilk ziyaretini 7 yaşında yapan bir Rumelili."Türkçenin olduğu her yer vatanımızdır" sözleri ile Makedonya'da anadili Türkçe konusunda verdiği mücadeleyi aktaran milletvekili Salih Murat Makedonya'nın en demokratik ülke olduğunu, Türklerin 80 yerel idarede söz sahibi olduğunu ancak bu anlamda da Türkçenin zor yolculuğunun başladığını söylüyor.
TÜRKİYE İLE MAKEDONYA ARASINDA DENGELİ VE AKILCI İLİŞKİLER OLMALI
Bu yerel idarelerde resmi dil olarak Türkçe'nin de kullanımı için pratikte sıkıntılar olsa da bu anayasal ve milli haklarından vazgeçmeyeceklerini dile getiren Murat, Mecliste ilk Türkçe konuşan vekil olduğunu da vurgulayarak, "Burada acı geçmiş olmak istemiyoruz" diyor."Eğer böyle düşünür ve bu şekilde davranırsak Kuzey Makedonya Meclisi'nde şimdiki hedefimiz olan 5 vekilliğe değil 20'ye çıkarız" diyen Salih Murat Makedonya siyasetinde ve Türkiye Makedonya ilişkilerinde dengeli ve akılcı ilişkilerden yana.Makedonya Türkleri Hak ve Demokrasi Hareketi Lideri Salih Murat parlamentoda bulunan 120 vekil içerisinde en çok önerge veren milletvekili vekili ve en çok kürsü kullanan hatip ünvanına da sahip.
TUNA BOYLARINDA DUYGUSAL DEGİL AKILCI POLİTİKALARA İHTİYAÇ VAR
Makedonya'da anadil ve Türkçe konusunda cumhurbaşkanı ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı dahil birçok kuruma 60 sayfalık rapor sunduğunu vurgulayan Murat Türkiye'den yapılan vatandaşlık başvuruları için de "Devletimizin vatandaşlık başvurularını onaylaması Kuzey Makedonya'ya her anlamda zenginlik sağlayacak, güç katacak" dedi.Söyleşimiz sırasında tüm Balkanlar'da Türkçe konuşarak dolaşılabileceğine de dikkat çeken Salih Murat "Bu coğrafyada asimile olmamalıyız. Biz onları nasıl altın kafeste sakladıysak onlar da bizi bu şekilde muhafaza etmeliler. Bu durum onlara güç olarak yansıyacak. Türkiye'nin gölgesi buraya yeter" dedi.Balkan Rumeli Türklerinin adeta itibarının çalındığını ve bunu geri almamız gerektiğini de ifade eden Salih Murat bunun şu anda Balkanlar'da yaşayan her Türkün yüz yıllık hasreti olduğunu da belirtiyor.Makedonya iç siyaseti ve Makedonya Türkleri ile Türk dünyası açısından değerlendirmelerde de bulunan Salih Murat'ın son sözleri şöyle; "İnsanımızı ve dertlerini iyi biliriz. Halkımızın moralini yüksek tutmalıyız. Diasporamızın çok parçalı olmasına gönlümüzün razı olmaması lazım. Anadilimiz Türkçe Tuna boylarından Asya'ya yegane birleştirici güçtür. Vatan, bayrak ve Rumelilik kutsallarımızdır. Anayasanın 8. Maddesinin 2. fıkrasının değişmesi ile elde edilen haklardan geri dönüşü asla kabul etmeyeceğiz. Ayrımcılık karşıtı mücadelede tarih yazdık, bu mücadeleden geri dönmeyeceğiz.
ÇİFTE VATANDAŞLIK BAŞVURULARININ ONAYLANMASI MAKEDONYA'YA ZENGİNLİK SAĞLAYACAK GÜÇ KATACAK
Çifte vatandaşlık başvurularını devlet zamana yaydı. Bence bu konuda oluşacak tabloyu görmek istiyorlar. Başvurulardaki derin analizden anladığımız bu. Bir de söz konusu olan ülkemizden beyin göçünün olmaması. Bunun için de anavatan Türkiye bizi burada güçlü tutmalı."Kuzey Makedonya Meclisi'nde Türk olarak görev yapmanın ve Türk olmanın zorluklarını da aktaran Salih Murat Tuna boylarında duygusal politikalara değil, doğru ve akılcı politikalara ihtiyaç olduğunu söylüyor.Rumeli ve Balkanlar'da yatan ecdadımıza ait mezarlarımızın buraların sessiz bekçisi olduğunu vurgulayan Salih Murat kendisini ifade ederken "Rumeli tarihinde bir cümle ile yer alırsam müteşekkir olacağım"diyor.
MAKEDONYA'YA YÖNELİK TÜRK YATIRIMLARI İSTENEN DÜZEYDE DEGİL
Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu heyeti olarak ilk günün öğleden sonraki bölümünde Makedonya Türkiye Ticaret Odası (MATTO) Başkanı Aydoğan Ademoski ile Genel Sekreter Şahbaz Mollaali tarafından Üsküp’te Double Tree by Hilton Hotel'de konuk edildik. Aynı saatlerde 'MATTO-HÜKÜMET İŞ FORUMU: İş dünyası ile Hükümet arasında Diyalog' adlı konferan'ın da gerçekleştiği mekanda büyük bir hareketlilik vardı.Kuzey Makedonya Başbakanı Hristiyan Mitskovski, Başbakan Yardımcısı ve Ulaştırma Bakanı Aleksandar Nikolosoki, Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Timço Mucunski, Ekonomi ve Çalışma Bakanı Beşar Durmişi, Kamu Yönetimi Bakan Yardımcısı Laze Yakimoski ve Türkiye Cumhuriyeti Üsküp Büyükelçisi Fatih Ulusoy'un da katıldığı etkinlik nedeniyle gerçekleşen programın ardından bir araya geldiğimiz Ademoski söze "Biz burada yetim kaldık" diyerek başladı.Forumda konuşan Başbakan Mitskovski'nin “Türk yatırımcıların her zaman ülkemizde hoş karşılandığını bilin.” sözünü hatırlatan ve altını çizen MATTO Başkanı Aydoğan Ademoski MATTO'nun kuruluş amacını aktardığı görüşmemizde kurumun çalışmalarından ve faaliyetlerinden sözettikten sonra bugünkü toplantıda Makedonya’da olduğu gibi Makedon-Türk işadamlarının ortak olarak 3. ülkelerde nasıl stratejik yatırım yapabileceği konularını da ele aldıklarını belirtti.Ademoski, MATTO sayesinde bugün Makedonya’da 2 Milyar Avroyu aşan Türk yatırımlarının olduğuna dikkat çektiği sohbetimizde tüm kolaylıklara rağmen Makedonya'da Türk iş dünyasının henüz bekledikleri büyüklükte bir yatırım hacmine ulaşmadığını söyledi. Makedon iş insanlarını ve yatırımcılarını Türkiye ile iş yapmaları konusunda teşvik ettiklerini de aktaran Ademoski sözlerini Kuzey Makedonya iş dünyası, hükümetin gelecekle ilgili plan ve programları ile yerli ve yabancılara yönelik destekler ve Türkiye ile Makedonya arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının güncellenmesi konularındaki bilgilendirmesi ile bitirdi.
TÜRKÇE BİLMENİN AYRICALIK OLDUĞU KALKANDELEN'İ GURBETÇİLERİ AYAKTA TUTUYOR
Heyetimizin Kuzey Makedonya ziyaretinin ikinci gününde programımız Kalkandelen (Tetova) Belediyesi'nden başlıyor. Şar dağlarının eteklerinde yer alan, verimli topraklarını Pena nehrinin suladığı Kalkandelen önceleri fasulyesi, elması ve adını da aldığı, kalkan da delen okları ile meşhurmuş.Şimdilerde topraklarının büyük bölümü adeta nadasa terkedilmiş olan Kalkandelen'in geçimi ise Avrupa'ya çalışmaya giden gurbete çıkanlarının aktardıkları para olarak belirtiliyor. Yazları memleketlerine dönen Avrupa'daki gurbetçiler nedeniyle Kalkandelen'de adım atmanın mümkün olmadığı belirtiliyor. Belediye Başkanı Bilal Kasami, Belediye Meclis Başkanı Beşart Durmuş, Koordinatör Muhammed Mustafa tarafından çok sıcak karşılanan biz BRTK yöneticilerini Türkçe de konuşan personel şaşırtıyor. Meclis Üyesi İsmaili'nin de katıldığı resmi görüşme öncesi koyu sohbette öğreniyoruz ki burada Türk asıllı olmasa da kentte yaşayan neredeyse herkes Türkçeyi kendi ana dilleri gibi konuşuyormuş. Bunun sebebini anlattıklarında ise gururlanmadım desem yalan olur. Çünkü daha çok eski zamanlardan, imparatorluk devrinden kalma bir gelenekmiş Türkçenin öğrenilmesi. O çağlarda Kalkandelen'de yaşam sürenlere 'kasabalı' denirmiş ve burada ekonomik yaşamı oluşturan yoğun ticaret nedeniyle o dönemin elitleri ve de Kalkandelenliler bu sıfatla anılırmış. Bir ayrıcalık, bir imtiyaz olarak görülürmüş Türkçe konuşmak. Başkent Üsküp ve Manastır'dan sonra Kuzey Makedonya'nın 3. büyük kenti olan Kalkandelen çok eski zamanlardan beri önemli bir ticaret merkezi ola gelmiş. Bu gün kentte başta Makedonlar olmak üzere Arnavutlar, Türkler, Sırplar, Hırvatlar, Boşnaklar ve çok az da olsa degişik etnik yapılardan insanlar yaşamını sürdürüyor. Bu çok renkli etnik görüntünün bileşeni ve tutkalı ise Türkçe. Bu nedenle Türkçe buraların birleştirici unsuru, bir nevi uluslararası dil.
MAKEDONYA HÜKÜMETİ BANGLADEŞ VEYA NEPALDEN İNSAN ALACAĞINA TÜRKİYE'YE YÖNELMELİ
Kalkandelen Belediye Başkanı Bilal Kasami'yi ziyaretimizde kente ve Makedonya'ya dair en büyük problemlerinin iş gücü açığı ve insan kaynağı olduğunu ögreniyoruz. Bunun için Türkiye'den Makedonya'ya yönelik vatandaşlık başvurularının kabul edilerek desteklenmesi gerektiğini ifade eden başkan Kasami'nin kendi hükümetine de bir çağrısı var; "Makedonya hükumeti Bangladeş veya Nepal'den insan alacağına Türkiye'ye yönelmeli"Kendimizi evimizde hissettiğimiz bu coğrafyada Başkan Bilal Kasami'nin samimi ilgisi ortamı daha da ısıtırken Arnavutlar, Türkler, Makedonlar, Sırplar ve Torbeşler'in karma sosyal yapısı üzerinde geleceğe yürüyen kentin geçmişte yaşanan büyük çatışmanın tam ortasında yer almış olduğunu da öğreniyoruz. Kosova'daki savaşı fırsat bilen Arnavut militanların oluşturduğu Ulusal Kurtuluş Ordusu (NLA) ile Makedon ordusu arasında Kalkandelen ve çevresinde yaşanan şiddetli çatışmaların neredeyse Balkanları alev topuna çevirmesi an meselesiyken ABD ve Batı ülkelerinin baskısıyla sona eren süreç bu gün hala anılardaki varlığını sürdürüyor.
BİRLİKTELİĞİMİZ BİZİM GÜCÜMÜZDÜR"Tarih birlikteliğimiz bizim gücümüzdür" diyen Kalkandelen Belediye Başkanı Bilal Kasami Kardeş belediyeleri olan Konya, Sterling Heights (ABD), Prizren (Kosova), Kökes (Arnavutluk) ile sıkı bağlar içinde olduklarını ve işbirliği projeleri ile desteklendiklerini de belirtiyor.Başkan Kasami Türkiye ile işbirliği yapabilecekleri projeler ile Türk girişimcilerin yatırım yapabilecekleri alanlar için önerileri de şöyle:- Türkiye'deki STK'lar ile sıkı işbirliği - Bayrak günü kutlamaları- Vatandaşlık başvuruları desteklenmeli- Makedonya hükumeti Bangladeş veya Nepal'den insan alacağına Türkiye'ye yönelmeli- Tarım- Yiyecek içecek - Başta otomotiv olmak üzere yan sanayi yatırımları- 30 dekardan fazla alan girişimcilere tahsis edilmiş durumda ancak yeni alanlar tahsis edilebilir- Avrupa'da geçmişte çok popüler olan kayak merkezi de cazip bir alan- Turizm için 2 milyon avrodan az olmamak üzere proje üretilebilir- Konut üretimi ve inşat sektörü - Serbest bölgede yer alacak firmalara da öncelik verilecek.
BÜTÜN MÜSLÜMANLARIN KIBLESİ MEKKE ANCAK BALKANLARDAKİ TÜRKLERİN KIBLESİ TÜRKİYE
Kalkandelen denince ilk akla gelen yerlerden biri de Alaca Cami.Günlerden cuma.Bu muhteşem yapıda namaz kılıp ruhlarımızın pasını silmeden olur mu?Vakit o vakit.Belediyeden ayrılıp oraya yöneliyoruz.Kalkandelen ziyaretimizin en önemli ayrıntıları hakkında bilgileneceğimiz, adeta tarihi yaşayacağımız andayız.Bu kentin çocuğu olan yönetim kurulu üyemiz, Makedonya Komisyonu Başkanımız Hasan Hoşben müthiş bir performans sergiliyor.Kente dair her ayrıntı hakkında bizi bilgilendiriyor.Elinde telefon her adımımız hakkında birilerini arıyor, bizim daha adım atmadıgımız noktadaki insanları seferber ediyor.Müthiş bir rehber ve lider aynı zamanda.Bu kentin insanının, buradaki kardeşlerimizin güzelliğini ve sevgisini Alaca Cami yanına vardığımızda gördüğümüz ilgi ile bir kez daha yaşıyoruz.Aracımızı park edip Alaca Dernegi'ne adım attığımızda kendimizi başka bir dünyada, başka boyutta hissettim.Bu güzel insanlar bambaşka bir yaşam formatında.Şehirlilerine "Türk" denen buraya, Kalkandelen'e gelmişken kente kültürel kimliğini veren bu günkü temsilcilerini ziyaret etmeseydik eksik kalırdık.Türk kimliğini yaşatmak için insanüstü bir gayret ve çaba sergileyen bu kardeşlerimi herkesin bilmesini tanımasını istiyorum.Sükriye Kahya'nın başkanlığını yaptığı dernek neredeyse tamamen kadınlardan oluşuyor.Mektepliler.Ama öyle lafta değil.Oturmaları, kalkmaları hitapları, zerafetleri ile tam mektepliler.Sergiledikleri kültürel görüntü, ortaya koydukları ev sahipliği yüce Türk milletinin buralardaki engin yansıması.Adeta kütüphane olan dernek lokalinde, kitapların arasında yitip gittiğimiz söyleşide ikramların, çayların ardı arkası kesilmiyor.Burası anlatılmaz, yaşanır...Bir de Anadolu Mektebi adı olan bir yapıları var.Okuma günleri yapıyorlar.Saglık konferansları ile tanınmışlar.Türklere, yani bizim örf ve adetlerimiz, yaşam biçimimize, inançlarımıza dair konularda duyarlılıkları var sürekli etkinlikler yapıyorlar.Filistin için bile eylem yapmışlar.Sanki evimizdeyiz.Koyu sohbette hasret giderirken kentteki en bilinen sülalelerden Uzun Hasanların evladı olan Hasan Hoşben'in burada bize yaşattığı bir başka duygusallığı anlatmadan geçemeyeceğim.Ordan burdan laflarken, Hasan başkan burada ilk defa gördüğü uzak kuzeni Menşure İlazi ile tanıştı.Bir başka bu tür tanışmaların, kucaklaşmaların görüntüsü.Anlatmaya kelimeler, cümleler yetmiyor.Ruhsal ve düşünsel olarak yaşamın farklı bir boyutunda olduğumuz kentin bu noktasında dentist Mümtaz Veli ve oğlu Nuhi bey ile buradaki bir başka sivil toplum kuruluşumuz Yeni Hayat Derneği'nin Başkanı Ersoy Yusuf ve yönetici arkadaşlarının da toplantımıza dahil olması ile sohbetin derinliğinde kayboluyoruz.Yusuf müzisyeb ve saz üstadı.Kalkandelen'in yüzde 90'ını evlendirdiğini ya da nişanında müziği ile eşlik ettiğini söylüyor.Bu kardeşlerimiz göçlerle eksilen buradaki varlığımızın ve kültürümüzün son temsilcileri."Bütün Müslümanların kıblesi Mekke, ancak Balkanlardaki Türklerin kıblesi Türkiye"diye özetliyor durumu Kalkandelenliler.Türklüğün buralarda yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunun da altını çiziyorlar.Eğitimde başlayan bu süreç hayata yansıyor.'İstikbal' ve 'Bartsvo Migyeni' okulları Türkçe egitim veren kurumlarmış bir de Saglık Meslek Lisesi.Ancak Kalkandelen Devlet Ünivesitesi Şarkiyat Bölümü Türk Dili ve Edebiyatı da Türkçe eğitim vermesine rağmen bunun yetersiz olduğunu gençlerin kendinana dilleri Türkçe ile eğitim alabilecekleri daha farklı fakülte ve okullara da ihtiyaç olduğunu belirtiyorlar.Bu arada Türkçe eğitim veren özel okul da var.Marif Vakfı Okulları ve bir de malum cemaatin okulu Yahya Kemal Koleji.Bu okullar Türkçe görünürde daha çok İngilizce ağırlıklı eğitim veriyorlarmış.Kalkandelen'de nüfus dengemiz yüzde 7 ancak sayımda sonuç yüzde 4 çıkmış.Çünkü Türkler kendilerini gelecek kaygısı nedeniyle Arnavut olarak kayda aldırmış.Tıpkı Bulgaristan Türklerinin bir kısmının hala asimilasyon sürecinde kendilerine zorla verilen Bulgar adlarını taşıması ve bu gün hala okullarda Türkçe eğitim talep etmemesi gibi.Oysa Gaguzlarda durum tam tersi.Onlar varlık yokluk sınırında Rus dili ve edebiyatı ile Moldovanların etkisinden kurtulabilmek ve geleceğe Türk olarak yürüyebilmek için olanca kuvvetleri ile ana dilleri olan ve Gagavuzca olarak tanımladıkları Türkçe'ye sarılıyorlar.
BALKANLARIN EN ZARİF VE GÖRKEMLİ CAMİSİ 'ALACA'
Osmanlı Türk mimarisinin en nadide örneklerinden olan Alaca Cami gerçekten görülmeye değer.Kalkandelen'in simge yapılarından biri olan Alaca Cami 1438 yılında inşa edilmiş.Mimarisinin İshak beye ait olduğu belirtilen cami 1833 yılında Abdurrahman Paşa tarafından onartılmıştır.Birbirinden kıymetli ve ince işlemeli süslemeleri ile göz kamaştırıyor.Gelmiş geçmiş tüm peygamberlerin adlarının ve İstanbul başta olmak üzere Avrupa'nın önde gelen kentlerinin minyatür görüntülerinin yer aldığı caminin duvarları çiçek motifleri ve ayetlerle süslenmiş.Kubbesini seyretmeye doyamadım.Görüntüsüyle de ihtişamlı olan bir cami örneği.Adını da mimari yapısındaki alacalıktan, çok renklilikten almış.Malum biz Balkan Rumeli Türkleri bu tür renk cümbüşlerine 'Alaca' deriz.Öz be öz Balkan Rumeli yani.Kalkandelenli iki kız karseşin çeyizleri ile finanse ettiği ve süslemelerinin harcında 30 bin yumurta kırılarak yapıldığı belirtilen caminin bir benzerini görmedim bu güne kadar.Caminin avlusu da iç süslemeleri gibi birbirinden güzel çiçeklerle bezenmiş.Duvarlarla çevrelenmiş olan avluda caminin yapımını sağlayan iki kız kardeş Hurşide ve Mensure hanımların türbeleri bulunmakta.Türkiye'de görmeye alışık olduğumuz türbelerden ve geleneksel yapılardan farklı olarak iç içe geçmiş iki dik dörtgen duvardan oluşuyor.Cami türbesi ve hizmet binası ile Balkanların en zarif yapısı bence.Sebep olanların ve eli değenlerin mekanları cennet olsun.
KALKANDELEN'E MİNTAS AYRICALIĞI
Dentist Mümtaz Talat Veli ve oğlu Nuhi bey tarafından işletilen bu klinik diş tedavisinde Kalkandelen'de çığır açmış.Teknolojinin en son imkanları ile donatılmış bu işletme 3 boyutlu dijital görüntüleme ile hizmet veriyor.Kalkandelen'de kendi alanında tek merkez.Burada yaşayan insanlar için büyük bir hizmet ve şans.İşletmenin kurucusu Mümtaz bey yaklaşık 40 yıl Kalkandelen Devlet Hastanesi'nde diş teknisyeni olarak çalışmış.Mümtaz Talat Veli'nin kurduğu bu modern klinik şimdilerde oğlu Nuhi Veli ve aile bireyleri tarafından geleceğe taşınıyor.Mümtaz beyin nazik davetini kırmayıp işletmeye vardığımızda gözüme takılan her ayrıntı beni etkiledi.Bir dakika baş başa kalamadığımız klinikte müthiş bir hasta sirkülasyonu var.Eeeeee.Allah insana her türlü derdi çektirmesin ama diş ağrısını asla.Kalkandelenliler Mintas sayesinde şanslı.Tüm çene ve ağız yapısının üç boyutlu grafisi sayesinde hekimlere ve hastalara büyük kolaylık.
İSTİKBAL İLKOKULU VE PAŞA KONAĞI TARİHİN BİZE ARMAĞANI
Kalkandelen'in ilgi çekici, sıcak ortamında zamanın su gibi akıp gittiğini farketmiyoruz.Hasan Hoşben daha görülecek çok yer var dese de biz Kalkandelen'in en eski Türk okullarından biri olan 'İstikbal'e yönelmiştik ki çok büyük bir konağın önünden geçerek ilerlediğimizde aralık olan kapıdan gördüklerime inanamadım.Bir muhteşem yapı olan Paşa Konagı duvarlar arkasına saklanmış, adeta zamana meydan okuyor.Ancak grup beni beklemiyor.Çaresiz peşlerine takılıyorum.
Türk asıllı Kalkandelenliler'in anayurda göç etmeye başladığı 1951 yılında Makedonca ve Arnavutça' nın yanı sıra Türkçe eğitim vermeye de başlayan ve günümüze kadar gelen bu ilkokulun önünde öğretmenler ve öğrenciler ile hatıra fotoğrafı çektirip kendimizi tanıttıktan sonra tam ayrılıp kentin bir başka bölgesine geçmek için servis aracına yöneliyoruz ki bir hanımefendi bizim Hasan başkana seslendi.Hasan Hoşben bir başka okul arkadaşına Flutura hanıma denk gelmiş ve ayak üstü bir kaç kelime edip hoş beş ettikten sonra ayrılmak istemişti ki o an zaman durdu.Bizi bir kahve içmeden asla bırakmayacağını söyleyen hanımefendi meğer biraz önce avlu kapısının aralığından gözlemleyip fotoğraflarını çektiğim konaktanmış.Tabi biz hemen daveti kabul edip gerisin geri döndük.
PAŞA KONAĞI ADETA BİR SANAT ESERİ
Recep paşaya ait olduğu belirtilen bu konakta yaşam süren hanımefendi Arnavutluğun kurucuları İlliryalıların genetik mirasçıları olan bir aileye gelin.Bizi eşi İlir Paloşi ile birlikte konağın içinde bilgilendirdiler.Büyük dedelerinin ihtişamlı yaşamından kalan bu bina hala eski güzel günlerin anıları ile dolu.
Her odasında yüzyıllara meydan okumuş eşyalar var.Mesela bir kaç kuşak önceki dedelerinden Sadık beyin resmi hala duvarda asılı.İzmirli Süha Tanık 'ın amca çocukları ve Ali Şen'in de dünürü olan aile ile anılar yad edildi, tarihi bir sohbet yapıldı.Anlattıklarına göre konakla Şar Dağı arasında yer altından bir tünel varmış eskiden.Bu kentin yöneticileri olan büyük büyük büyük dedeleri zamanında dağın içindeki kale misali kunut ile bura arasında aktif bir ilişki yaşama şekil veriyormuş.Zamanımızın dar oluşundan dolayı anlattıkları bu Şar dağındaki yeri görmeyi bir başka gelişimize bırakarak oradan ayrılırken hepimiz hüzünlüydük.Özel mülk olan bu yeri bizlere açıp konuk eden Paloşi ailesine sonsuz teşekkürler ediyorum.SERSEM ALİ BABA YA DA BİLİNEN ADIYLA HARABATİ TEKKESİ TAM DA ADI GİBİ 'HARAP' VAZİYETTE
Kalkandelen'de görülmesi gereken yerlerden biri olarak tavsiye edilen Harabati Baba Tekkesi'ndeyiz nihayet.
Kentin kenarında Şar Dağı'nın etekleri ile kent arasında konumlanan bu dini külliyenin içinde birçok yapı, bahçe var.
İç içe geçmiş binalar duvarlarla çevrili.
Tekke'nin iki yanında Türkiye ve Arnavutluk bayrakları sallanan büyük ve gösterişli bir giriş kapısı ve bu kapının üzerinde da bir kule var.
Büyük bölümü harabeye dönmüş bu tesisteki binalar gibi kapı ve kule de zamana yenik düşmüş.
Bir zamanlar otel olarak da kullanıldığı belirtilen giriş kulesine eklemlenmiş binanın bile yarısı çökmüş.
Geçmişte burada görkemli bir kompleks olarak hizmet verdiği bektaşi dervişleri gibi tarihin ayrıntılarında kaybolmak üzere.
İçinde küçük bir cami de olan komplekse ulaştığımızda ikindi ezanları okunuyordu.
Tekke, 1538 yılında Sersem Ali Baba veya Server Ali Baba adlarıyla anılan Bektaşi babası tarafından kurulmuş.
1799 yılında Kosova Valisi Recep Paşa'nın himayesinde kurulan bir vakıf vakfiyesi olduğu yazıyor kitabesinde.
Dergâhın içindeki Mavi Konak adlı yapıyı ise Recep Paşa'nın veremli kızı Fatma Hanım'ın yüksekte temiz hava alması için yaptırdığına inanılıyor.
Bilgilendirme panolarındaki ayrıntılara göre tekkenin kurucusu olan Server Ali Baba, Kalkandelen'e gelmeden önce Bektaşilik'te “dedebabalık” makamını kuran ve 1520'de ilk dedebaba olarak Hacıbektaş'taki dergâhta bu posta oturan kişiymiş.
Ayrıca, Kanuni Sultan Süleyman'ın ilk eşi olan Mahidevran Sultan'ın ağabeyi olması nedeniyle Osmanlı sarayı ile yakın ilişki içinde bulunmuş, Hacı Bektaş Dergâhına yerleşmeden önce devlet kademesinde mîr-i miran (beylerbeyi) rütbesine kadar yükselmiş bir devlet adamıymış.
“Sersem” lakabını alışı ile ilgili rivayet ise şöyle: Ali Baba gördüğü bir rüya üzerine devlet işlerini bırakıp Hacı Bektaş Veli dergâhında dinî hayata geçmek için padişahtan izin istemiş. Bu kararına şaşıran Sultan Süleyman “Sen sersem mi oldun? Vezirlik bırakılır da orada Dervişlik mi yapılır” deyince “Kabulümdür Sultanım, varsın bana Sersem Ali desinler. Müsaadenizi rica ederim” diye cevap vermiş ve padişah da izin vermiş.Mahidevran Sultan'ın Hürrem Sultan'ın entrikaları ile saraydan sürülmesinden sonra ağabeyi Sersem Ali Baba'nın Hacı Bektaş Veli dergâhından uzaklaştırıldığı ve Kalkandelen'e geldiği düşünülüyor.
Ali Baba'nın Kalkandelen'e gelişinden bir süre sonra Anadolu'da çıkan Celali isyanları nedeniyle Kanuni tarafından geri çağrıldığı da rivayet ediliyor.
Kalender Çelebi İsyanı'ndan sonra Anadolu'daki faaliyetlerine son verilen ve postnişinsiz kalan Hacıbektaş Veli Dergâhı'nda ikinci kez dedebaba unvanı ile posta oturduğu ve orada öldüğü de verilen bilgiler arasında.
Kalkandelen'deki Harabati Baba Dergâhının bahçesinde Sersem Ali Baba'nın makamı da var.
Kalkandelen'deki tekke adını, Sersem Ali Baba'nın ölümünden sonra yerine geçen dedelerden birisi olan Harabati Baba'dan alıyor.
16. yüzyılda Malatya'dan Kalkandelen'e gelen Harabati Baba tekkeyi dergâh haline sokmuş ve yüzyıllar boyunca dergâhın geniş bahçesinde tarım ve hayvancılık yapılmış.
Ben şu anda terkedilmiş yapıları incelerken sol üst köşede yer alan bir zamanlar kabul salonu olarak kullanıldığını düşündüğüm binada tavuk beslendiğini görüp üzüldüm.Bu görkemli geçmişe yakışmıyor.
Ayrıca şu bilgiyi de aktarayım.
Dergâh, Kosova Valisi Recep Paşa döneminde gelişip önem kazanmış.
Recep Paşa, dergâha 50 hektarlık arazi vakfedip yeniden yaptıran kişiymiş.
Mezarı, dergâhın bahçesinde.
1945 yılında kapatılan dergâh, 1948 yılında fanatik gözü dönmüşler tarafından yağmalanıp yakılmış.
Bir de Yugoslavya döneminde, buradaki yapılar güya turistik bir tesise dönüştürülmüş ve orduya tahsis edilmiş.
Tekke içindeki otel, lokanta ve diskoda eğlenceler düzenlenmiş.
Böylesi bir kültür mirasına karşı sergilenen tutumu anlattıklarında hiç şaşırmadım.
Yugoslavya'nın dağılmasından sonra 1992'de dergâhın Kış Evi ve Meydan Evi gibi bazı bölümleri yeniden açılarak dergâh canlandırılsa da bu gün gelinen nokta içler acısı.
2001'deki Ohri Çerçeve Antlaşması'ndan sonra otel, restoran olarak kullanılan bölümler kapatılmış ve 2003 yılında dergâhın kullanımı konusu Sünni Birliği ve Bektaşi Birliği arasında dava konusu olmuş.
İddialara göre, 2010 yılında bazı bölümleri sünniler tarafından şiddet yoluyla ele geçirilmiş.
Biz grup olarak tesisi gezerken caminin de olduğu bölümde bizi karşılayan biri tekke dedesinin namazdan sonra bizimle ilgilenecegini belirtip işletmenin müze olarak da kullanılan idari bölümüne davet etti.
Panolarda yer alan bilgilendirme notlarını incelerken gruptaki arkadaşlardan biri dedenin Atatürk ile ilgili hiç te iyi şeyler düşünmediği bilgilendirmesi gelince şaşırdım.
Arkadaşlarıma "Atamız ile derdi olan biriyle nezaketen de görüşmem, kendisini de dinlemem. Onunla tanışmayı kendime zul sayarım" dedim.
O dakikadan itibaren benim için tekke gezisi bitmişti.
MAKEDONYA VATANIMIZ, ANCAK TÜRKİYE VE TÜRKLÜK VARLIK NEDENİMİZ
Ve Vardar Nehri'nin de doğduğu bir başka kent Gostivar'dayız.Türkülerimize de konu olan Vardar Ovası'nın bu güzel yerleşkenin daglarının doruklarına karlar düşmüş, bembeyaz.Kuzey Makedonya'da aktif faaliyet yürüten Türk siyasetçilerin çoğunun Gostivarlı olduğunu söylersem buranın Türkler açısından önemini ifade etmiş olurum düşüncesindeyim.Yoğun bir Türk nüfusun yaşadığı kentte bir başka Gostivarlı Türk olan Erdoğan Saraç'ın Genel Başkanı olduğu Türk Milli Birlik Hareketi'ni ziyaret ediyoruz.Partinin Gostivar'daki merkezinde bizi karşılayan sayın Saraç'a Gostivar Şube Başkanı ve icra Kurulu Üyesi Orhan Neziri eşlik etti.Buradaki Türklük için çok büyük mücadeleler vermiş, maddi manevi çok büyük sıkıntılar yaşamış bir insanın lideri olduğu parti adından da belli olduğu gibi Makedonya'da bir referans.Hükümet ortağı da olan parti bürokraside de güçlü.
TÜRKİYE'NİN DIŞ TÜRKLERLE İLGİLİ PARTİLERÜSTÜ BİR POLİTİKASI OLMALI
Makedonya Türkleri'nin ilk siyasi lideri de olan Saraç'ın ifadesiyle sevdaları Türkiye.Sohbetimizde "Hiç bir partinin arka bahçesi değiliz" diyen Erdoğan Saraç Makedonya'nın vatanları olduğunu ancak Türkiye'nin ve Türklüğün de varlık nedenleri olduğunu belirtiyor.Saraç'ın partisinin ana sloganı "Biz Türkiye'yiz, Türkiye bizimle"...Kişisel sloganı ise sosyal medya hesabında da belirttiği gibi "Türklük Göklerde Dalgalanan Bir Sancak, Ve Biz Türkler Allah'ın Önünde Eğiliriz Ancak"Saraç Güneydoğu Makedonya'da yürüttükleri siyasi faaliyette kırmızı çizgilerinin Türklük ve Türkiye olduğunu vurguluyor."Güçlü Türkiye dış Türklerin teminatıdır" diyen Saraç ayrımcılağa da karşı.Arnavut ve Makedonlar ile bir problemleri olmadığını, herkesi kardeşleri olarak gördüklerini belirten Saraç "Elhamdülillah Türküm" söyleminin bu toprakların ortak paydası olduğunun altını çiziyor."Misak'ı Milli sınırları dışında kalan Türklerin güvencesi olan Türkiye'ye kimseyi dokundurtmam" diyen Genel Başkan Erdoğan Saraç BRTK Genel Başkanı Sabri Mutlu'nun Türkiye'nin dış Türklere kimlik vermesi önerisinin sadece devlet politikası ile mümkün olduğunu söyledi.Söyleşimizde Türkiye'nin dış Türklerle ilgili olarak partilerüstü bir devlet politikasına ihtiyacı olduğunu da belirten Saraç, "Bu çocuklarımız açısından da olamazsa olmazımız"dedi.Saraç 'Su'ya göre değil 'Kum'a göre politikadan yana ve herkesin anlayacağı dilden söylemler geliştirmek gerektiğini vurguluyor.Bayrak, dil, devlet ve sınırların tartışmaya kapalı olduğunu belirten Saraç Türkiye'deki anayasa tartışmalarına da değinerek Anayasanın ilk dört maddesine dokunmaya kimsenin gücünün yetmeyeceği görüşünde.
TÜRKİYE'DEN ÇİFTE VATANDAŞLIK BAŞVURUSU YAPAN İNSANLARIMIZIN BEKLEYİŞLERİ SONA ERMELİ
Saraç söyleşimizin ilerleyen dakikalarında Makedonya'da 3 Türk partisinin olduğunu, dördüncüsünün de kurulmak üzere olduğunu belirterek hatırlatmamız üzerine sözü çifte vatandaşlık başvurularına getirip"İçişleri bakanı çifte vatandaşlık başvurularının incelemelerini tamamlayarak insan hak ve hukukuna uygun adımları atmalı. Makedonya ile sosyal ve duygusal bağı olan bu insanlarımızın Türkiye'deki bekleyişleri sona ermeli" dedi.Genel başkan Erdoğan Saraç Aralık başına kadar, yıl bitmeden konuyu başbakan ile görüşmeyi umduğunu da ifade ederek, "Anayasa mahkemesi kararları uygulanmalı. Çifte vatandaşlık başvuruları konusunda iki ay içerisinde karar verilmeli. Bu nedenle de yapılan başvuruların yasal süre dikkate alınarak 20 gün içerisinde neticeye ulaşması gerek. Mevcut durumda elimizi kolumuzu bağlayan subjektif yaklaşım aşılmalı" dedi.Saraç başvurular hakkında Cumhurbaşkanlığı, Devlet Güvenlik Teşkilatı ve Milli Güvenlik Ajansı'nın ayrı ayrı inceleme yaptığını belirterek Cumhurbaşkanlığı dışındaki iki ajansın birleştirilmesi gerektiğini bu yapılırsa konu hakkında daha hızlı yol alınabileceğini belirtti.
KUZEY MAKEDONYA VE BALKANLARIN EN GÜÇLÜ TÜRK STK'SI MATUSİTEB
Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu olarak Makedonya'da sürdürdüğümüz siyasi, ticari ve kültürel temasların son noktasında ülkedeki Türklerin çatı kurumu konumundaki Makedonya Türk Sivil Toplum Teşkilatları Birliği (MATUSİTEB) ziyaretimize sıra geldiğinde Gostivar'dan Üsküp'e varıncaya kadar hava kararmasına ve saat 18.00'i geçmesine rağmen Başkan Tahsin İbrahim'in bizi beklediğini belirtmesiyle soluğu orada aldık.MATUSİTEB 2003 yılında ülkedeki Türk ileri gelenlerinin, aydınlarının, düşün insanlarının çabasıyla kurulmuş.Yeni süreçte çok kültürlü bir Makedonya beklenirken ortaya çıkan iki kültürlülükte zorunluluk olarak Türkler de örgütlenme yoluna gitmişler ve birleşerek bu Türk Sivil Toplum Kuruluşunu oluşturmuşlar.Kuzey Makedonya'da daha Yugoslavya döneminde Türklere yönelik saldırıların ve baskıların oluşması 'Yücelciler' bahane edilerek tam bir sürgün ve Türkiye'ye yönelik göçe zorlama şeklinde hayat bulmuş.Baskılar ve suskun geçen onlarca yılın ardından 23 dernek ile kurulan ve şu anda 66 dernek ile güçlü bir şekilde geleceğe yürüyen bir Makedonya Türk Sivil Toplum Teşkilatları Birliği var.Devlet aklının güzide örnegi bu STK'mızın ana faaliyet konusu Kuzey Makedonya'da yaşayan Türk insanını devlet kurumlarında temsil etmek.Üsküp ve Gostivar Türklerinin dışında kalan Kuzey Makedonya'daki tüm Türk bireylerinin en küçük hücresine kadar temsil edildiği bir yapı burası.
TÜRKİYE'NİN YARDIM VE DESTEKLERİ GURUR VESİLESİ
Makedonya Türk toplumuna Türkiye'den yazılan her reçeteyi alan, ancak gerektiğinde bu reçetelerin öngördüğü ilaçları hiç kullanmayan bir yapı MATUSİTEB.Milli ve dini değerleri önemsiyorlar.Türkiye'nin Kuzey Makedonya'ya yönelik tarım destekleri dahil siyasi, askeri yardımlar en büyük gururları.Minnet duygularının zirvesindeler.Bu güçlü yapının başkanı Tahsin İbrahim yılların eğitimcisi.Gostivar Fen Lisesi'nde görev yapan İbrahim 35 yıllık hoca.Milli değerleri zirvede tutacak ilişkilere ihtiyacı olduğunu söylüyor.Kuzey Makedonya'da Türkler açısından oluşan siyasi yapının daha farklı olması gerektiğini vurguluyor.Makedonya Türk Sivil Toplum Teşkilatları Birliği (MATUSİTEB) Başkanı Tahsin İbrahim Anavatan Türkiye'nin varlığının kendileri için bir şans olduğunun bilincinde.
Aynı zamanda Abdülhakim Hikmet Doğan Eğitim Kültür ve Sanat Derneği (ADEKSAM) Başkanı da olan İbrahim verdiği bilgide özellikle Türkçe eğitimi ve yerel yönetimlerde Türklerin istihdam edilmediği noktalarda verdikleri zorlu ve büyük uğraşlarla kazanımlar elde ettiklerini vurguluyor.Makedonya Türkleri bu gün dünden daha zengin ve güçlü.Anavatanın gölgesi bu bölgeye yansıdıkça ilelebet varlıkları taçlanacak.Ormana değil de ağaçlara takılmamak gerektiği bilinciyle Makedonya'da Türklük konusunda yürütülen çalışmaları canı gönülden destekliyorlar.BRTK ile Makedonya'da yürütülecek çalışmalarda birlikte hareket etme noktasında bir protokol çerçevesinde işbirliği yapılacak.
BALKANLARDA YASAYAN HER İNSAN KARDEŞİMİZ
MATUSİTEB Başkanı Tahsin İbrahim son söz olarak bir Balkanlı ve kökleri Makedonya'da olan ezeli ve ebedi liderimiz, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk'e sözü getirerek; "Atatürk ve onun ilkeleri ile sorunu olan ile işimiz yoktur" deyip söze şöyle devam etti;"Selçuklu da, Osmanlı da bizimdir. Irkçı değiliz. Kimseye bir hıncımız yok. Arnavutlar, Boşnaklar ve hatta Balkanlar'da yaşayan her ulustan insanlar bizim kardeşimiz. Ancak Omurgamız Türk toplumudur ve Atatürk'ün ilkeleridir"Makedonya'da gözlemlediklerimi özetlersem Türkiye'nin bölgedeki gücünün sürdürülebilirliği adına şunu söyleyebilirim ki anavatanımız Balkanlar başta olmak üzere dış Türklerle daha sıkı bağlar kurmalı, hatta her bireyine birer kimlik vermelidir.Son söz olarak;- Her nerede yaşıyor isek kendimizi Türk olarak ifade etmek önemli,- Omurgasızlık ve Türk kimliğini gizlemek en büyük handikapımız,- Güçlü karakter, güçlü siyaset ve anavatan desteği önemli,- Bir sistem oturtmalı ve doğru koordine etmeliyiz,- Kardeşlikler geliştirmemiz, birbirimize daha sıkı sarılmamız gerek,- Makedonya Türkleri ve mücadeleleri diğer ülkelerde azınlık durumundaki tüm Türklere örnek olmalı.
ENES İBRAHİM: "BİZDEN HAİN ÇIKMAZ, RUMELİLİLER VATANSEVERDİR"
Kuzey Makedonya ziyaretimizin son gününde Türk Hareket Partisi'nin Üsküp'te yapılan genel kuruluna katılıyoruz. Enes İbrahim'in bir kez daha güven tazelediği 6. genel kurulda Kuzey Makedonya Sosyal Demokratlar Birliği Genel Başkanı Venko Filipçe, Liberal Demokrat Parti Başkanı Monika Zaykova, Kültür Eski Bakanı Güner İsmail de vardı.Güçlü bir Türkiye temsiliyetinin de olduğu 25 yıllık partinin kongresi Makedon Milli Marşı çalınması ardından da İstiklal Marşı'nın okunması ile başlarken, Türkiye'den Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel, İstanbul Milletvekili Nimet Özdemir, İyi Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, Konya Milletvekili Ümit Karaman, Romanya eski Milletvekili ve Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği Derneği (UKİD) Balkanlar Koordinatörü Sabit Danış, Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu (BRTK) Genel Başkanı Sabri Mutlu, BRTK Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Pekkan, Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Birol Özkardeşler, Basın Yayından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İsmail Korkmaz, Makedonya Komisyonu Başkanı Hasan Hoşben katıldı.Balkan coğrafyasından siyasi temsilciler ile Türk Hareket Partisi’nin yer aldığı ittifak ortaklarının temsilcilerinin hazır bulunduğu genel kurula görüntülü mesajlarını ileten Avrupa Parlamentosu Milletvekili İlhan Küçük ile Yunanistan’dan PASOK Milletvekili İlhan Ahmet başarı ve dostluk dileklerini ilettiler.
Balkanlar ve Makedonya özelinde Rumeli Balkan Türkleri ile Türkiye'nin ana gündem maddesi olduğu genel kurulun divan başkanlığını Kuzey Makedonya Siyasi Sistem ve Topluluklar Arası İlişkiler Bakan Vekili ve Türk Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Cabir Doko yaptı.Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanlığı Yurt Dışı Kıbrıs Türkleri Komitesi üyesi Hikmet Eren'in mesajının okunmasının ardından selamlama konuşmasını yapan Enes İbrahim Rumeli ve Balkan cografyası ile iç içe olacaklarını vurgulayarak "Bizden hain çıkmaz. Rumeliler vatanseverdir"dedi.Din ile kimlik arasına sıkışmış, anadilde tercih sorunu yaşayan Balkan Türklüğü eğitim açmazındayken İbrahim'in daha ilk cümlede verdiği mesaj salonda büyük bir coşkuya neden oluyor.
"ANADOLU'DAN GELDİ SOYUMUZ ATİLLA'DAN ATATÜRK'E BİRDİR YOLUMUZ"
Kırmızı beyaz renklerin hakim olduğu ve Makedon ile Türk bayraklarının süslediği salondaki konuklar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Tahsin Ertugruloğlu'nun yolladığı tebrik telgrafındaki "Kıbrıs ve Makedonya Türkleri birdir. Atatürkümüzün ata topraklarıına selam ediyorum" vurgusu konukları ateşlemişken Enes İbrahim'in sözleri yaşanan duygu selini zirveye çıkarıyor.Salonda çalan;"Anadolu'dan geldi soyumuz,Atilla'dan Atatürk'e birdir yolumuzDilimiz bir, dinimiz bir, özümüz bir, bizde vatan sevgisi atadan gelir..."sözleri Türk Hareket Partisi'ni özetlemeye yeter sanırım.Enes İbrahim konuşmasında Mecliste yer alan Türk vekillere yüklendi. Yarınlara daha iyi hazırlanmak için dilde, işte fikirde birliği sağlama çağrısı yapan İbrahim "Bir olunca güçlüyüz, beraber olunca daha da güçlüyüz" diyerek Atatürk'ün Rumeliligi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesinin yollarını aydınlattığını söyledi.Enes İbrahim "Kahve siyaseti ile olmuyor" diyerek Türkiye'nin gücünü göstermek gerektiğini belirtip vatandaşlık başvurularının derhal onaylanmasını istedi."Partiler gelir geçer, Türk devleti ebedidir" diyen Enes İbrahim Kuzey Makedonya Parlamentosu'nda yer alan iki Türk milletvekili ile güçlerinin sınırlı olduğunu da belirttiği konuşmasında azınlık hakları, iktidar değişimi ve tıkanan Avrupa Birliği sürecini anlattı.
ÜLKE VE TÜRKLER OLARAK KARANLIK BİR DÖNEMDEN GEÇİLDİ
Makedonya Sosyal Demokrat Birliği Partisi ile koalisyon yapan Türk Hareket Partisi Genel Başkanı Enes İbrahim'in 247 delegeden 218'inin katıldığı genel kurulda yaptığı konuşmada partisinin temellerinin atıldığı 25 yıl önce Makedonya Türkleri'nin dağınık bir şekilde bulunduğunu ve siyasette varlık gösteremeyen bir durumda olduğunu belirterek " Remzi abiler, Rita ablalar, rahmetli Adil abiler ve bu gün hayatta olmayanlar ile aramızda bulunan değerli kurucularımız bir bayraktarlık yapmışlardır. En zor dönemlerde Türk Hareket Partisi'ni en iyi şekilde temsil ettiler. Dile kolay. Çeyrek asırdır Makedonya siyasi arenasında yer almaktayız. Son yıllarda da Makedonya ve Balkan coğrafyasında saygın bir parti haline geldik. Bizler bir bölgenin partisi değiliz. Nerede bir Türk varsa biz oradaydık. Bizler kutuplaşmak yerine birlikte yaşama kültürünü geliştirdik. Bizlerde ayrıştırma olmaz. Çünkü bizler fikir birliğine inanan, Makedonya Türklerinin ortak hedeflerde, ortak noktalarda ortak hareket edilmesi gerektiğine inanan bir partiyiz. 2024 yılı ülkemiz için de, Makedonya Türkleri için de, partimiz için de çok zor geçti. 2024 yılında çok değerli arkadaşlarımızı da kaybettik. Mekanları cennet olsun" dedi.İbrahim konuşmasının devamında ülke olarak karanlık dönemden geçtiklerini, rejim politikaları ile Makedonya Tüklerinin haysiyetini, onurunu kurtarmak için mücadele ettiklerini ve bir taraftan baskıcı unsur, diğer taraftan da Makedonya Türklerini yok gören, Makedonya Türklerine hizmet götürmeyen, demokratik bir ülkeye yakışmayan anlayışa karşı şahsi çıkarlar peşinde koşmadan savaştıklarını vurgulayarak ölüm tehditlerine, meclisteki 27 nisan darbe girişiminde rehin kalmalarına rağmen yine mücadeleden vazgeçmediklerini çünkü Makedonya ve soydaşlarımızın kendileri için çok önemli olduklarını belirtti.
BÜTÜN KAZANIMLAR KAYBEDİLDİ
Konuşmasında Makedonya Türkleri'nin ülkenin barışını ve huzurunu sağlayan en önemli etnik topluluk olduğunun alțını çizen Enes İbrahim bunu geçmiş yıllarda gösterdiklerini ve en önemli siyasal olaylarda yer aldıklarını belirterek; "Ülkede krizin en üst safhada olduğu dönemlerde barışcıl üslupla yerimizi almış olduk. Çünkü bizim için Türkler ne kadar önemli ise ülkemizin geleceği de önemli. Çünkü bizler, atalarımız da dahil olmak üzere bu coğrafyada doğduk. Makedonya Cumhuriyeti vatandaşıyız. Bizim en önemli görevlerimizden biri ülkemizi de kalkındırmaktır. Bunu yaparken de soydaşımızın ekonomik gelişimini de, hakkını hukukunu da korumaktır"dedi.Kuzey Makedonya'da yıllardır hak, hukuk, eşitlik mücadelesi verdiklerini ve kısmen başarılı olduklarını da ifade eden İbrahim, "Bir rejim yıkmak, ülkenin normalleşme sürecini, demokratikleşmeyi başlatmak tabi ki kolay değildi. 2017 yılında iktidara geldiğimizde bir enkazla karşılaştık. Emekli maaşını ödeyecek bütçe dahi kasada yoktu. Üsküp 2014 projesi ülkemizin en büyük yolsuzluk projesi, aynı zamanda da ülkemizde ve Üsküp'te Türk izlerinin yokedilme projesi idi. Devlet bütçesinden yaklaşık 1 milyar avro Üsküp meydanında harcanırken heykellere ve inşaatları çökmüş binalara, kırsal alanda yaşayan soydaşımıza Ali Koç olsun, Pırnalı olsun, Dedeli olsun, Çalıklı olsun, Novak olsun, Kocacık olsun Makedonya'nın tüm Türk köylerine hizmet gitmiyordu. Makedonya'daki soydaslarımız tamamiyle unutulmuştu. İktidara gelmemizle birlikte onlarca yıl çözülmeyen sorunlarımızı kısmen de olsa çözmüş olduk. Belki tüm istediklerimizi yapamadık, gerçekleştiremedik fakat bu gün itibaryla hangi köye giderseniz gidin yolu ve asvaltı olmayan bir köy yoktur. Bunları da sadece 7 içinde başarmış olduk" dedi.
KİRLİ SİYASET DOĞRU DEGİLDİR
Hükümeti kurduklarında ilk dönem bakan ile temsil edildiklerini, ikinci hükümette, bakan vekili ve müsteşar olmak üzere yürütmede birçok arkadaşlarının önemli görevler üstlendiklerine dikkat çeken Enes İbrahim soydaşlarımızı en iyi şekilde temsil ettiklerini ancak Makedonya Türklerine kazandırdıkları bu önemli mevkileri, konumları diğer siyasi partilerin 4 ayda peşkeş çektiğini söyledi.Bu yüzden bu gün hükümette ne bir bakan, ne de bir bakan yardımcısı ya da başka bir mevkide insanlarının olduğunu belirten İbrahim Makedonya Türkleri'nin 2016 öncesi döneme döndüklerini bunun da gerek Makedonya gerekse de Türkler için zor bir dönemi işaret ettiğini belirtti.Bu durumun sinyalini daha ilk aylardaki uygulamarda aldıklarını ifade eden Enes İbrahim bu zor şartların gereklerine parti olarak hazır olduklarını, buna göre siyaset yapacaklarını ancak popülist olmayacaklarını söyledi.
AVRUPA BİRLİĞİ MAKEDONYA VE TÜRKLER İÇİN VAZGEÇİLMEZ HEDEF
Demokratik bir ülkede siyasi baskı oluşturmanın ve popülist söylemlerde bulunmanın doğru bir davranış olmayacağını da ifade eden İbrahim "Nüfusu az olan bir ülkede azınlık durumunda olan Makedonya Türkleri arasında kirli siyaset yapmak doğru değildir. Hepimiz akraba sayılacak derecedeyiz ve birbirimizi de kandırmaya gerek yok. Ancak maalesef son seçimde ırkçı, popülist, gerçek dışı söylemlere karşı kaybettik. Hem Türk Hareket Partisi hem de yer almış olduğumuz ittifak bu söylemlerden dolayı kaybetti. Ancak gelin görün ki rakiplerimiz seçim öncesi söylemleri hemen terketti. Ülkenin anayasal ismini geri getireceğini söyleyenler bu gün Kuzey Makedonya adıyla siyaset yapıyor. Gerek Başbakan gerekse de bakanlar seçim öncesi vaadlerini çok çabuk unuttu. Ülke tarihinin en vasıfsız cumhurbaşkanı bu döneme denk geldi. En büyük tehlike de soydaşlarımıza yönelik insan hakları ihlallerinin başlamasıdır. Demokrasi kültürünün gelişimi Makedonya Türkleri için büyük önem arzetmektedir. Avrupa Birliği süreci bizim için çok önemlidir. Avrupa Birliği dört dörtlükmüdür? Elbette değildir. Fakat Makedonya ve Türklerin ciddi anlamda Avrupa standarlarına ulaşması gerekmektedir. Yıllardır hukuk sistemi ayaklar altında. Bizim Avrupa hukuk sistemine ihtiyacımız vardır. Ekonomimiz komşu ülkeleri baz aldığımızda bölgenin en düşük ekonomilerinden biri. Avrupa ekonomisine ihtiyacımız var. Avrupa'daki insan hakları ihlalleri minimumdayken Makedonya'da maksimum olarak uygulanmaktadır. Ondan dolayı Avrupa Birliği Makedonya ve Mekedonya Türkleri için vazgeçilmezdir" dedi.
YAŞANILACAK SORUNLARA ŞİMDİDEN HAZIRLIKLI OLMALIYIZ
Bundan yıllar önce Kuzey Makedonya'nın eski rejimi döneminde etnikler arası kavgalar, tartışmalar, otobüslerde gençlerin birbirleri ile dalaşması gibi olaylara herkesin şahit olduğunu ancak bu durumun güvenli bölge statüsüne ulaşılması ile aşıldığını hatırlatan Milli Hareket Partisi Genel Başkanı Enes İbrahim ancak o zaman birlikte yaşama kültürünün geliştiğini, bununla birlikte ekonominin de geliştiğini vurgulayarak sitem etti ve " Altı ayda 7 yılda yaptıklarımız hiçe sayılıyor dostlar. Ondan dolayı yakın gelecekte yaşanılacak sorunlara şimdiden hazırlıklı olmalı, geleceği görmeli, önlem almamız ve bu doğrultuda da siyaset yapmamız gerekmektedir "dedi.Enes İbrahim konuşmasının son bölümünde Kuzey Makedonya'da yaşanan belki de en önemli konuya değinip dikkat çekerek din ve kimlik arasında sıkıştırılmaya çalışılan Türk toplumuna seslendi.
BİZE YENİ BİR İSLAM ANLAYIŞI DAYATMAYA ÇALIŞIYORLAR BU BİZİM KÜLTÜRÜMÜZE TERS
Dışarıdan ülkeye empoze edilmek istenen ve kendilerine yabancı olan dini ritüellere karşı olduklarını vurgulayan Enes İbrahim bu konuda Rumeli Türklerinin İslami yorumunu da hatırlatarak "Düzenlenen özel dini toplantılar, sünnet şölenleri, kurban eti dağıtım faaliyetleri bize uymuyor. Bu tür şeyler bizde yapılmaz. Makedonya'da Rumeli coğrafyasında bu tür faaliyetler hiçbir zaman olmamıştır. Çok şükür melidimiz var ve ne şekilde yapılması gerektiğini de iyi bilmekteyiz. Ondan dolayı son yıllarda yaşanan bu tür bölücü hareketler Makedonya Türklerini de bölmüştür. Bu gün itibariyle camilerimizi gezdiğimizde Türk imam bulmakta zorluk çekmekteyiz. 1990 yılından bu güne kadar binin üzerinde Türkiye'deki imam hatiplerden mezun vermiş bir topluluğun bu gün Makedonya'nın bir çok bölgesinde imamı yoktur. Fakat siyasette imam var, medyada imam var, vakıflarda imam var her türlü cemaatlerde imam var, ancak olması gereken yerde yok. Binin üzerinde mezun vermişken bu gün hala imamlarımızın olmayışını biraz daha fazla sorgulamamız lazım. Makedonya'da herkes kendi görevini yapmalıdır. Siyasetçi siyasi, din görevlisi dini, vakıf dernek çalışanları da gönüllü bir şekilde kendi görevlerini yapmalıdır.
MAKEDONYA TÜRKLÜĞÜNE YAKIŞMIYOR
Ben ve dava arkadaşlarımın geçmişinde dernekçilik, vakıfçılık vardır. Bizler birer gönüllü olarak bu işleri yapardık. Kendi paramızı harcıyorduk. Şimdikilere bakıyoruz maalesef dilenci haline geldiler. Her cuma namazında Türkiye'nin değişik illerinde, ilçelerinde para toplar hale geldiler. Makedonya Türklüğüne yakışmaz. Makedonya Türklerini artık bir erzak paketiyle kandırmak mümkün değil. İster doğu Makedonyası olsun ister batı Makedonyası bizler gelişmekte olan bir toplumuz. Artık kırsal alanda da özellikle kadınlarımızın özel sektörde çalışmaya başlaması nedeniyle Makedonya Türklerinin bir adım önde olduğunu da görmekteyiz. Bundan dolayı yeni kültürleri empoze etmeye çalışanlara da artık dur dememiz gerekmektedir. Çünkü yeni kültürlerle bizler biteriz. Makedonya'daki varlık mücadelemiz de biter. Varlık mücadelesi veren atalarımıza da ihanet etmiş oluruz. Çünkü en zor dönemlerde burada Türklüğümüzü korudular, kültürümüzü korudular, dinimizi korudular" dedi.
DÜNYANIN EN BÜYÜK DEVRİMCİSİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN YETİŞTİĞİ TOPRAKLARDA YAŞAYAN MAKEDONYALI SOYDAŞLARIMIZIN HER ZAMAN YANINDA OLACAĞIZ
Türk Hareket Partisi'nin 6. Genel Kurulu'nda Türkiye'den katılım sağlayan siyasiler ile mesaj gönderen Türk asıllı politikacılar da verdikleri mesajlarda ve yaptıkları selamlama konuşmalarında Kuzey Makedonya Türkleri başta olmak üzere tüm Rumeli Balkan Türkleri'ne güçlü bir destek beyan ettiler.Bu siyasilerin en rütbelisi konumundaki Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili, Genel Başkan Yardımcısı, MYK üyesi ve parti sözcüsü Deniz Yücel bir Rumelili ve bu toprakların çocuğu olduğu vurgusunu yaptığı konuşmasında ailesinin Makedonya Ustrumca'dan İzmir'e göç ettiğini belirterek "100 yıl sonra Türkiye'nin 1. partisinin temsilcisi olarak atalarımın topraklarında olmaktan mutluyum. Kadim tarih bize, savaşlar ve yaşanan acılar üzerinden çok şey ögretti. Kardeşlik ve barış da bu ögretinin en temel ilkeleri. Türkiye'nin kalbi Makedonya Türkleri olan kardeşleri ile atmaya devam edecektir. Popülist siyaset dışında kalan THP'yi ve bu süreci önemsiyoruz. Dünyanın en büyük devrimcisi Mustafa Kemal Atatürk'ün yetiştiği topraklarda yaşayan Makedonyalı soydaşlarımızın her zaman yanında olacağız" dedi.
İLHAN KÜÇÜK "BULGARİSTAN VE KUZEY MAKEDONYA'NIN BİRLİKTELİĞİ İÇİN ÇALIŞACAĞIZ"
Bulgaristan Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS Demokratik Haklar) Partisi Avrupa Parlamentosu Milletvekili ve Kuzey Makedonya Raportörü İlhan Küçük genel kurula gönderdiği video mesajında Türk Hareket Partisi mensuplarına başarılar dilerken, birlik beraberlik ve demokrasi vurgusu yaptı. Küçük mesajında Kuzey Makedonya'daki kardeşleri ile el ele olacaklarını, kardeşlik bağlarını daha da güçlendireceklerini, hep birlikte barış, güvenlik ve kalkınma için güçbirliği yapacaklarını vurgulayarak "Bulgaristan ve Makedonya'nın birlikteliği için çalışacağız" dedi.
İLHAN AHMET "BALKANLARDAKİ BARIŞIN SÜRELİ OLMASI EĞİTİM, DİL VE KÜLTÜREL HAKLARIN KORUNMASINDAN GEÇİYOR"
Yunanistan Panhelenik Sosyalist Hareket Partisi (PASOK) Milletvekili İlhan Ahmet ise Kuzey Makedonya Türk Hareket Partisi 6. Olağan Genel Kurulu'na gönderdiği video mesajında partisinin kurucu lideri Andreas Papandreu tablosu ile görüntü vererek Türkiye ile Batı ülkeleri arasında imzalanan Lozan anlaşmasına atıfta bulunup Batı Trakya Türkleri için tek resmi azınlık vurgusu yaptı.Yunanistan Parlamentosu'nda Rodop Milletvekili olarak 4 dönemdir görev yapan vePASOK- KİNAL Partisi'nin Adalet Bakanlığı İnsan Haklarını takipten sorumlu milletvekili de olan İlhan Ahmet mesajında Yunanistan ile Kuzey Makedonya'yı kastederek "Komşular iyi ilişkiler içinde olmalı"dedi.Ahmet Balkanlardaki çok kimliklilik ve barışın süreli olmasının eğitim, dil ve kültürel hakların korunmasından geçtiğini de vurguladığı mesajında bu politikalara destek vereceklerini belirterek "Bizlere kimsenin vesayet dayatmasını kabul etmiyoruz. Kimse kendi dünya görüşü doğrultusunda bize yaptırım uygulamaya kalkmasın"dedi.KUZEY MAKEDONYA TÜRKLERİNİ 'BİZDEN' VE 'BİZDEN OLMAYANLAR' DİYE BÖLMEK BÜYÜK KÖTÜLÜKTÜR
Türkiye'den Kuzey Makedonya Türk Hareket Partisi kongresine en anlamlı katılımlardan biri de İyi Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan'dı. Üsküplü bir ailenin çocuğu ve THP'nin isim babası da olan Türkkan yaptığı konuşmada Türk Hareket Partisi'ni gururla izlediğini belirterek partinin kuruluş öyküsünü ve Tefeyyüz günlerini anlattı. "Kalbimiz sadece Türkiye'de atmıyor, siz akrabalarımız ile de atıyor" diyen Türkkan'ın konuşmasında söz
Türkiye Cumhuriyeti'nin banisi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına gelince salonda büyük bir coşku oluştu. Gerçi konuşmacıların her biri ne zaman sözü Atatürk'e getirse salonda duygusal bir fırtına oluştu katılımcılarından büyük alkış aldı.
Lütfü Türkkan konuşmasının son bölümünde Ankara'ya da mesaj göndererek sözlerini "Kuzey Makedonya'da yaşam süren her Türk bizim canımız kanımızdır. Buradaki Türkleri bizden ve olmayanlar diye bölmek büyük kötülüktür" diyerek bitirdi.
ÜSKÜP'TEKİ 'YENİ YOL DERNEĞİ' TÜRK HALKININ KÜLTÜR BEŞİĞİ
Kuzey Makedonya temaslarımız çerçevesinde Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu'nu (BRTK) temsilen Genel Başkan Sabri Mutlu, Konfederasyon Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Pekkan, BRTK Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Birol Özkardeşler ve Basın Yayından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İsmail Korkmaz olarak Kuzey Makedonya’nın başkenti Üsküp’te faaliyet gösteren Yeni Yol Kültür Güzel Sanatlar Derneği (KGSD) 'ni ziyaret ettik.
Üsküp'te 1948 yılında kurulan derneğin Başkanı Halil Abdullah ve arkadaşları Cemil Kuçeviç ile Timur Torgay tarafından misafir edilen ekibimiz binbir yokluk içerisinde, yaşadıkları tüm ayrımcılığa, ötekileştirme çabalarına rağmen insanüstü bir gayret ve çaba ile Üsküplü gençlerin çağdaş değerler ışığında geleceğe hazırlanması için uğraş veren bu insanlara hayran kaldı.BRTK ile KGSD arasında gerçekleştirilmesi düşünülen projelerin de ele alındığı görüşmede Türkiye'den beklentilerini dile getiren Başkan Halil Abdullah Türkiye Cumhuriyeti’nin 101. yıldönümü vesilesiyle 55 folklorcu ve dansçı ile ses sanatçısının katılımıyla Üsküp Orduevi'nde düzenledikleri ve MTV 4 kanalından canlı yayınlanan konseri örnekleyerek aktardığı çalışmalar ile gurur kaynağımız oldu.Üsküp Türk halkının kültür beşiği ‘Yeni Yol’ Derneği'nin çalışmaları milli günlerde ortaya konan sadece bu etkinliklerle sınırlı değil.Başta dans kursları olmak üzere, müzik enstrumanı kullanma, halk oyunları eğitimi de derneğin en yaygın faaliyetlerinden. Uluslararası kültür festivallerinde de Kuzey Makedonya'yı temsilen görev alan dernek ekiplerinin ve faaliyetlerinin tüm masraflarını kendi bütçelerinden karşılıyor.Dernek Başkanı Halil Abdullah bu anlamda biraz dertli. Bir dokunduk bin ah işittik. Yardım ve destekler konusunda üvey evlat muamelesi gördüklerini belirten başkan tavanı çökmek üzere olan çalışmaların yapıldığı salonu göstererek bu şartlarda yürüttükleri ve ses getiren, farkındalık yaratan faaliyetlerini daha ne kadar sürdürebilecekleri şeklindeki sorumuza "Siz tahmin edin" deyip yorum yapmıyor.Biz şimdi buradan gerek Kuzey Makedonya, gerekse de Türkiye ve Balkanlardaki hayırseverlere sesleniyoruz " Bu yürekli, cefakar, nokta kadar menfaat için virgül kadar kıvrılmayan, milli bir görevi tüm yoksunluklara rağmen bu güne kadar hiç yüksünmeden sahiplenen, Üsküp gençlerine kol kanat geren bu kardeşlerimize sahip çıkın, destek verin."
Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu olarak 4 günlük Kuzey Makedonya programı çerçevesinde Üsküp'teydik.
Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin en büyük temsilcilerinden, Balkanların yetiştirdiği güzide insan şair, milletvekili, diplomat Yahya Kemal Beyatlı'nın (Ahmet Agah ) doğduğu kent burası aynı zamanda.
Üsküp'e dair tarihimizde, edebiyatımızda elbette birçok çok not, kayıt vardır ama kente adım attığımın sabahı penceremden kente bakınca aklıma bu toprakların yetiştirdiği büyük değerlerden biri olan Beyatlı'nın ebediyete göçmesinden yıllar sonra ortaya çıkan bir şiirindeki dizeleri geldi.
"Senin güzelliğin sevda avcısı bir afettir,
Benim gönlümse o tuzakta bir av"
Makedonya ve Üsküp işte budur bence.
Geçmişten süzülüp gelen Türk Balkan tarihimizin hüzün sayfası, güzellik abidesi.
Hala sevdalarımız kadar yakıcı, hala yüreklerimiz kadar sıcak.
Bu topraklar cumhuriyetimizin kurucusu, ebedi liderimiz, ulu çınarımız cennetmekan 'Atam' Mustafa Kemal'in de kök saldığı, izlerinin olduğu yerler.
MAKEDONYA'DA TÜRKLER 315 BÖLGEDE YAŞIYOR
Makedonya'da kayda alınmış ülke genelinde 24 bin Türk aile, bu ocakları tüttüren de 128 bin insanımız var.
Bazı insanlarımızdan, mesela ülkede yaşanan gelecek kaygısı nedeniyle kendi etnik kimliğinin dışında Makedon, ya da Arnavut olarak kayda aldırdıklarını da sayarsak Makedonya'da yaşayan Türklerin 200 bini geçtikleri ifade ediliyor.
Türkiye'de yaşayan yüzbinlerce Makedonya kökenli kardeşlerimizi de hesaba katarsak ortaya çıkan sayısal tablo ve 'Makedonya' dendiğinde gönül telimizdeki tınının yansıması ve dalgası ne kadar büyük anlayın.
Türkiye ile Makedonya'nın sosyolojik, kültürel, tarihsel bütünlüğü çok sıkı bağlar ile birbirine kenetlenmiş hatta bu coğrafyada yaşayan Türk ve Müslüman kardeşlerimiz sayesinde yıkılmaz, çelikten bir sete dönüşmüş durumda.
Yunanista'ın engellemeleri ve ayak diremesi ile Avrupa Birliği'nin üvey evlat muamelesi yapıp Kuzey Makedonya olarak tanımladığı ülkede hala 315 bölgede Türkler yaşıyor.
Biz de Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu (BRTK) olarak bu dostluk ve kardeşlik sürecine katkı koyabilmek, buradaki kardeşlerimize destek verebilmek, onlara buralarda yalnız olmadıklarını hissettirebilmek, ortak geleceğimize hep birlikte yürüyebilmek adına Genel Başkan Sabri Mutlu, Dış İlişkiler Genel Başkan Yardımcısı Erhan Pekkan, Makedonya Komisyonu Başkanı Hasan Hoşben, Teşkilatlanmadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Birol Özkardeşler ile birlikte 'seferi' olduk, yollara düşüp Makedonya'yı bir baştan diğerine dolaşıp kardeşlerimiz ile hasret giderdik, kucaklaştık, ebediyete intikal eden atalarımızı dualar ile yad ettik.
Duygu dolu anlara da tanık olduğumuz bu ziyaretin en önemli ayrıntısı ise Makedonya Kalkandelen (Tetova) doğumlu olan yönetim kurulu üyemiz Hasan Hoşben'in lise egitimi yıllarında anavatana, Türkiye'ye göç etmesiyle yaşadığı göç travması ve günümüzde aidiyetinin olduğu bu topraklardaki güçlü bağları ve sağlam kökleri idi.
Balkan Rumeli Türkleri olarak buralarda ne aradığımızı merak edenlere en güzel yanıtı oluşturan bu tabloya ilave edeceğim diğer bilgi ise heyette yer alan bir kişi hariç hepimizin Balkan ülkeleri doğumlu oluşumuzdur.
Çeşitli tarihlerde, buralarda bize hayatı dar eden anlayışı, gözü dönmüşlüğü terk edip göçüp gitmek zorunda kaldığımız vatanlarımızda yeniden filizlenip genç ve gür fidanlardan bir orman olarak Balkan dağlarındayız.
Birimiz hariç dedim ama O'da, yani Birol Özkardeşler de bu toprakların çocukları olan bir anne ile babanın evladı. Baba tarafından Köprülü, anne tarafından ise İştip Kılavuzlu köyünden.
AVRUPA VE ANADOLU BİRLİKTELİĞİ BALKAN RUMELİ TÜRKÜLERİNİN ŞAHSINDA VÜCUDA GELECEK
Üsküp'e gelişimizin sabahında yoğun temaslarımızın ile ziyaret programımıza Kuzey Makedonya Türk Demokratik Partisi Genel Başkanı Beycan İlyas'ın bizi Parlamentoda beraberinde Kuzey Makedonya Cumhuriyet Meclisi İdari İşler Birim Başkanı Adem Bayram ile birlikte çok samimi, içten ve sıcak karşılaması ile başlıyoruz.
Makedonya'nın demokrasi ile tanıştığı yıllarda Türklerin oluşturduğu ilk siyasi hareket olan TDP 27 Haziran 1992 yılında partileşmiş ve akabinde yapılan seçimlerde 1994 yılında milletvekili çıkarmış ve o günden beri Meclis'te bu temsiliyet hala devam etmektedir.
Burada yaşayan Türklerin ülkedeki ve Parlamentodaki en eski temsilcisi.
"Sadece söylemde değil eylemde de Güçbirliği" ana temasını savunan Parti'nin lideri Beycan İlyas bizi Meclis'in çok özel konukları için kullanılan ve 'Usturga odası' denen özel konukevinde misafir etti.
Avrupa ve Anadolu birlikteliğinin Balkan Türklerinde vücuda geleceği görüşünün öne çıktıgı sohbette bir diğer önemli gündem maddesi ise Türkiye'den yapılan Makedonya vatandaşlık ve oturum başvuruları idi.
TÜRKİYE'DEN MAKEDONYA'YA YÖNELİK BÜYÜK İLGİDE SAYI 10 BİNİ AŞTI
Şu ana kadar 10 binin üzerinde vatandaşlık başvurusu gerçekleştiğini belirten İlyas konunun yakın takipçisi olduklarını önümüzdeki hafta bu konuda başbakan Hristijan Mickoski ve İçişleri Bakanı Pançe Toşkovski ile görüşme talep edeceklerini, gerek başbakandan gerekse de iç isleri bakanından bu başvurular hakkındaki kararların ivedilikle verilmesini ve sürecin bir an önce tamamlanmasını isteyeceklerini söyledi.
Makedonya'ya Türkiye ve Türklerin gerektiğinin altını çizerek söze devam eden İlyas "Bu toprakların evladı olarak şunu söylemek isterim ki keşke bu göçler olmasaydı" diyor.
Avrupa Parlamentosu dahil Türklerin yasal anlamda temsil edildiği her ülke meclisinde görev almış milletvekillerinin Türklük adına güç birliği yapması ve bir araya gelerek ortak politikalar oluşturması fikrinin öne çıktığı görüşmede kendisi ve partisi hakkında da bilgi aktaran Beycan İlyas şu anda ülkedeki birçok yerel yönetim birimi ile kurumda temsil edildiklerini söyledi.
İlyas bunların başında Makedonya televizyonu ve Makedonya radyosu Türkçe yayınları bölümü olduğunu vurgularken,
Türk Dramı, Kültür Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı ile Cumhuriyet düzeyinde yönetici yerleri, Maliye Bakanlığı Vergi İdare Dairesinde, Makedonya Cumhuriyeti Merkez Halk Bankasında, Anayasa Mahkemesinde, Cumhuriyet Yargıçlar Konseyinde birer temsilci bulundurma hakları olduğunu söyledi.
MAKEDONYA TÜRKÜ OLARAK DÜNYADA BİR İLKİ YAŞAMAK
Kuzey Makedonya Avrupa Birliği ile entegrasyon sürecinde komşuları tarafından çeşitli sebeplerle engellenmeye çalışılsa da ülkede yaşayan azınlıklar açısından anayasal güvenceleriyle Balkanlar'da en demokratik ülke.
Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu (BRTK) olarak Makedonya meclisindeki görüşmelerimizde ikinci ziyaretimizi Makedonya Türkleri Hak ve Demokrasi Hareketi Lideri milletvekili Salih Murat'a yapıyoruz.
Hukukçu olan ve geçmiş dönemde bir Türk olarak azınlık olduğu ülkede anayasa mahkemesi başkanlığı yapan Salih Murat bizi "Osmanlı sonrası buranın sessiz bekçileriyiz" diyerek karşıladı.
Makedonya Türklerinin anayurt konusunda tek, partilerde farklı düşünceler etrafında örgütlenmiş bir yapı sergilediğini aktaran Murat Türkiye'yi görmeden seven ve ilk ziyaretini 7 yaşında yapan bir Rumelili.
"Türkçenin olduğu her yer vatanımızdır" sözleri ile Makedonya'da anadili Türkçe konusunda verdiği mücadeleyi aktaran milletvekili Salih Murat Makedonya'nın en demokratik ülke olduğunu, Türklerin 80 yerel idarede söz sahibi olduğunu ancak bu anlamda da Türkçenin zor yolculuğunun başladığını söylüyor.
TÜRKİYE İLE MAKEDONYA ARASINDA DENGELİ VE AKILCI İLİŞKİLER OLMALI
Bu yerel idarelerde resmi dil olarak Türkçe'nin de kullanımı için pratikte sıkıntılar olsa da bu anayasal ve milli haklarından vazgeçmeyeceklerini dile getiren Murat, Mecliste ilk Türkçe konuşan vekil olduğunu da vurgulayarak, "Burada acı geçmiş olmak istemiyoruz" diyor.
"Eğer böyle düşünür ve bu şekilde davranırsak Kuzey Makedonya Meclisi'nde şimdiki hedefimiz olan 5 vekilliğe değil 20'ye çıkarız" diyen Salih Murat Makedonya siyasetinde ve Türkiye Makedonya ilişkilerinde dengeli ve akılcı ilişkilerden yana.
Makedonya Türkleri Hak ve Demokrasi Hareketi Lideri Salih Murat parlamentoda bulunan 120 vekil içerisinde en çok önerge veren milletvekili vekili ve en çok kürsü kullanan hatip ünvanına da sahip.
TUNA BOYLARINDA DUYGUSAL DEGİL AKILCI POLİTİKALARA İHTİYAÇ VAR
Makedonya'da anadil ve Türkçe konusunda cumhurbaşkanı ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı dahil birçok kuruma 60 sayfalık rapor sunduğunu vurgulayan Murat Türkiye'den yapılan vatandaşlık başvuruları için de "Devletimizin vatandaşlık başvurularını onaylaması Kuzey Makedonya'ya her anlamda zenginlik sağlayacak, güç katacak" dedi.
Söyleşimiz sırasında tüm Balkanlar'da Türkçe konuşarak dolaşılabileceğine de dikkat çeken Salih Murat "Bu coğrafyada asimile olmamalıyız. Biz onları nasıl altın kafeste sakladıysak onlar da bizi bu şekilde muhafaza etmeliler. Bu durum onlara güç olarak yansıyacak. Türkiye'nin gölgesi buraya yeter" dedi.
Balkan Rumeli Türklerinin adeta itibarının çalındığını ve bunu geri almamız gerektiğini de ifade eden Salih Murat bunun şu anda Balkanlar'da yaşayan her Türkün yüz yıllık hasreti olduğunu da belirtiyor.
Makedonya iç siyaseti ve Makedonya Türkleri ile Türk dünyası açısından değerlendirmelerde de bulunan Salih Murat'ın son sözleri şöyle; "İnsanımızı ve dertlerini iyi biliriz. Halkımızın moralini yüksek tutmalıyız. Diasporamızın çok parçalı olmasına gönlümüzün razı olmaması lazım. Anadilimiz Türkçe Tuna boylarından Asya'ya yegane birleştirici güçtür. Vatan, bayrak ve Rumelilik kutsallarımızdır. Anayasanın 8. Maddesinin 2. fıkrasının değişmesi ile elde edilen haklardan geri dönüşü asla kabul etmeyeceğiz. Ayrımcılık karşıtı mücadelede tarih yazdık, bu mücadeleden geri dönmeyeceğiz.
ÇİFTE VATANDAŞLIK BAŞVURULARININ ONAYLANMASI MAKEDONYA'YA ZENGİNLİK SAĞLAYACAK GÜÇ KATACAK
Çifte vatandaşlık başvurularını devlet zamana yaydı. Bence bu konuda oluşacak tabloyu görmek istiyorlar. Başvurulardaki derin analizden anladığımız bu. Bir de söz konusu olan ülkemizden beyin göçünün olmaması. Bunun için de anavatan Türkiye bizi burada güçlü tutmalı."
Kuzey Makedonya Meclisi'nde Türk olarak görev yapmanın ve Türk olmanın zorluklarını da aktaran Salih Murat Tuna boylarında duygusal politikalara değil, doğru ve akılcı politikalara ihtiyaç olduğunu söylüyor.
Rumeli ve Balkanlar'da yatan ecdadımıza ait mezarlarımızın buraların sessiz bekçisi olduğunu vurgulayan Salih Murat kendisini ifade ederken "Rumeli tarihinde bir cümle ile yer alırsam müteşekkir olacağım"diyor.
MAKEDONYA'YA YÖNELİK TÜRK YATIRIMLARI İSTENEN DÜZEYDE DEGİL
Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu heyeti olarak ilk günün öğleden sonraki bölümünde Makedonya Türkiye Ticaret Odası (MATTO) Başkanı Aydoğan Ademoski ile Genel Sekreter Şahbaz Mollaali tarafından Üsküp’te Double Tree by Hilton Hotel'de konuk edildik. Aynı saatlerde 'MATTO-HÜKÜMET İŞ FORUMU: İş dünyası ile Hükümet arasında Diyalog' adlı konferan'ın da gerçekleştiği mekanda büyük bir hareketlilik vardı.
Kuzey Makedonya Başbakanı Hristiyan Mitskovski, Başbakan Yardımcısı ve Ulaştırma Bakanı Aleksandar Nikolosoki, Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Timço Mucunski, Ekonomi ve Çalışma Bakanı Beşar Durmişi, Kamu Yönetimi Bakan Yardımcısı Laze Yakimoski ve Türkiye Cumhuriyeti Üsküp Büyükelçisi Fatih Ulusoy'un da katıldığı etkinlik nedeniyle gerçekleşen programın ardından bir araya geldiğimiz Ademoski söze "Biz burada yetim kaldık" diyerek başladı.
Forumda konuşan Başbakan Mitskovski'nin “Türk yatırımcıların her zaman ülkemizde hoş karşılandığını bilin.” sözünü hatırlatan ve altını çizen MATTO Başkanı Aydoğan Ademoski MATTO'nun kuruluş amacını aktardığı görüşmemizde kurumun çalışmalarından ve faaliyetlerinden sözettikten sonra bugünkü toplantıda Makedonya’da olduğu gibi Makedon-Türk işadamlarının ortak olarak 3. ülkelerde nasıl stratejik yatırım yapabileceği konularını da ele aldıklarını belirtti.
Ademoski, MATTO sayesinde bugün Makedonya’da 2 Milyar Avroyu aşan Türk yatırımlarının olduğuna dikkat çektiği sohbetimizde tüm kolaylıklara rağmen Makedonya'da Türk iş dünyasının henüz bekledikleri büyüklükte bir yatırım hacmine ulaşmadığını söyledi. Makedon iş insanlarını ve yatırımcılarını Türkiye ile iş yapmaları konusunda teşvik ettiklerini de aktaran Ademoski sözlerini Kuzey Makedonya iş dünyası, hükümetin gelecekle ilgili plan ve programları ile yerli ve yabancılara yönelik destekler ve Türkiye ile Makedonya arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının güncellenmesi konularındaki bilgilendirmesi ile bitirdi.
TÜRKÇE BİLMENİN AYRICALIK OLDUĞU KALKANDELEN'İ GURBETÇİLERİ AYAKTA TUTUYOR
Heyetimizin Kuzey Makedonya ziyaretinin ikinci gününde programımız Kalkandelen (Tetova) Belediyesi'nden başlıyor. Şar dağlarının eteklerinde yer alan, verimli topraklarını Pena nehrinin suladığı Kalkandelen önceleri fasulyesi, elması ve adını da aldığı, kalkan da delen okları ile meşhurmuş.
Şimdilerde topraklarının büyük bölümü adeta nadasa terkedilmiş olan Kalkandelen'in geçimi ise Avrupa'ya çalışmaya giden gurbete çıkanlarının aktardıkları para olarak belirtiliyor. Yazları memleketlerine dönen Avrupa'daki gurbetçiler nedeniyle Kalkandelen'de adım atmanın mümkün olmadığı belirtiliyor.
Belediye Başkanı Bilal Kasami, Belediye Meclis Başkanı Beşart Durmuş, Koordinatör Muhammed Mustafa tarafından çok sıcak karşılanan biz BRTK yöneticilerini Türkçe de konuşan personel şaşırtıyor.
Meclis Üyesi İsmaili'nin de katıldığı resmi görüşme öncesi koyu sohbette öğreniyoruz ki burada Türk asıllı olmasa da kentte yaşayan neredeyse herkes Türkçeyi kendi ana dilleri gibi konuşuyormuş.
Bunun sebebini anlattıklarında ise gururlanmadım desem yalan olur. Çünkü daha çok eski zamanlardan, imparatorluk devrinden kalma bir gelenekmiş Türkçenin öğrenilmesi. O çağlarda Kalkandelen'de yaşam sürenlere 'kasabalı' denirmiş ve burada ekonomik yaşamı oluşturan yoğun ticaret nedeniyle o dönemin elitleri ve de Kalkandelenliler bu sıfatla anılırmış.
Bir ayrıcalık, bir imtiyaz olarak görülürmüş Türkçe konuşmak. Başkent Üsküp ve Manastır'dan sonra Kuzey Makedonya'nın 3. büyük kenti olan Kalkandelen çok eski zamanlardan beri önemli bir ticaret merkezi ola gelmiş. Bu gün kentte başta Makedonlar olmak üzere Arnavutlar, Türkler, Sırplar, Hırvatlar, Boşnaklar ve çok az da olsa degişik etnik yapılardan insanlar yaşamını sürdürüyor. Bu çok renkli etnik görüntünün bileşeni ve tutkalı ise Türkçe. Bu nedenle Türkçe buraların birleştirici unsuru, bir nevi uluslararası dil.
MAKEDONYA HÜKÜMETİ BANGLADEŞ VEYA NEPALDEN İNSAN ALACAĞINA TÜRKİYE'YE YÖNELMELİ
Kalkandelen Belediye Başkanı Bilal Kasami'yi ziyaretimizde kente ve Makedonya'ya dair en büyük problemlerinin iş gücü açığı ve insan kaynağı olduğunu ögreniyoruz. Bunun için Türkiye'den Makedonya'ya yönelik vatandaşlık başvurularının kabul edilerek desteklenmesi gerektiğini ifade eden başkan Kasami'nin kendi hükümetine de bir çağrısı var; "Makedonya hükumeti Bangladeş veya Nepal'den insan alacağına Türkiye'ye yönelmeli"
Kendimizi evimizde hissettiğimiz bu coğrafyada Başkan Bilal Kasami'nin samimi ilgisi ortamı daha da ısıtırken Arnavutlar, Türkler, Makedonlar, Sırplar ve Torbeşler'in karma sosyal yapısı üzerinde geleceğe yürüyen kentin geçmişte yaşanan büyük çatışmanın tam ortasında yer almış olduğunu da öğreniyoruz.
Kosova'daki savaşı fırsat bilen Arnavut militanların oluşturduğu Ulusal Kurtuluş Ordusu (NLA) ile Makedon ordusu arasında Kalkandelen ve çevresinde yaşanan şiddetli çatışmaların neredeyse Balkanları alev topuna çevirmesi an meselesiyken ABD ve Batı ülkelerinin baskısıyla sona eren süreç bu gün hala anılardaki varlığını sürdürüyor.
BİRLİKTELİĞİMİZ BİZİM GÜCÜMÜZDÜR
"Tarih birlikteliğimiz bizim gücümüzdür" diyen Kalkandelen Belediye Başkanı Bilal Kasami Kardeş belediyeleri olan Konya, Sterling Heights (ABD), Prizren (Kosova), Kökes (Arnavutluk) ile sıkı bağlar içinde olduklarını ve işbirliği projeleri ile desteklendiklerini de belirtiyor.
Başkan Kasami Türkiye ile işbirliği yapabilecekleri projeler ile Türk girişimcilerin yatırım yapabilecekleri alanlar için önerileri de şöyle:
- Türkiye'deki STK'lar ile sıkı işbirliği
- Bayrak günü kutlamaları
- Vatandaşlık başvuruları desteklenmeli
- Makedonya hükumeti Bangladeş veya Nepal'den insan alacağına Türkiye'ye yönelmeli
- Tarım
- Yiyecek içecek
- Başta otomotiv olmak üzere yan sanayi yatırımları
- 30 dekardan fazla alan girişimcilere tahsis edilmiş durumda ancak yeni alanlar tahsis edilebilir
- Avrupa'da geçmişte çok popüler olan kayak merkezi de cazip bir alan
- Turizm için 2 milyon avrodan az olmamak üzere proje üretilebilir
- Konut üretimi ve inşat sektörü
- Serbest bölgede yer alacak firmalara da öncelik verilecek.
BÜTÜN MÜSLÜMANLARIN KIBLESİ MEKKE ANCAK BALKANLARDAKİ TÜRKLERİN KIBLESİ TÜRKİYE
Günlerden cuma.
Bu muhteşem yapıda namaz kılıp ruhlarımızın pasını silmeden olur mu?
Vakit o vakit.
Belediyeden ayrılıp oraya yöneliyoruz.
Kalkandelen ziyaretimizin en önemli ayrıntıları hakkında bilgileneceğimiz, adeta tarihi yaşayacağımız andayız.
Bu kentin çocuğu olan yönetim kurulu üyemiz, Makedonya Komisyonu Başkanımız Hasan Hoşben müthiş bir performans sergiliyor.
Kente dair her ayrıntı hakkında bizi bilgilendiriyor.
Elinde telefon her adımımız hakkında birilerini arıyor, bizim daha adım atmadıgımız noktadaki insanları seferber ediyor.
Müthiş bir rehber ve lider aynı zamanda.
Bu kentin insanının, buradaki kardeşlerimizin güzelliğini ve sevgisini Alaca Cami yanına vardığımızda gördüğümüz ilgi ile bir kez daha yaşıyoruz.
Aracımızı park edip Alaca Dernegi'ne adım attığımızda kendimizi başka bir dünyada, başka boyutta hissettim.
Bu güzel insanlar bambaşka bir yaşam formatında.
Şehirlilerine "Türk" denen buraya, Kalkandelen'e gelmişken kente kültürel kimliğini veren bu günkü temsilcilerini ziyaret etmeseydik eksik kalırdık.
Türk kimliğini yaşatmak için insanüstü bir gayret ve çaba sergileyen bu kardeşlerimi herkesin bilmesini tanımasını istiyorum.
Sükriye Kahya'nın başkanlığını yaptığı dernek neredeyse tamamen kadınlardan oluşuyor.
Mektepliler.
Ama öyle lafta değil.
Oturmaları, kalkmaları hitapları, zerafetleri ile tam mektepliler.
Sergiledikleri kültürel görüntü, ortaya koydukları ev sahipliği yüce Türk milletinin buralardaki engin yansıması.
Adeta kütüphane olan dernek lokalinde, kitapların arasında yitip gittiğimiz söyleşide ikramların, çayların ardı arkası kesilmiyor.
Burası anlatılmaz, yaşanır...
Bir de Anadolu Mektebi adı olan bir yapıları var.
Okuma günleri yapıyorlar.
Saglık konferansları ile tanınmışlar.
Türklere, yani bizim örf ve adetlerimiz, yaşam biçimimize, inançlarımıza dair konularda duyarlılıkları var sürekli etkinlikler yapıyorlar.
Filistin için bile eylem yapmışlar.
Sanki evimizdeyiz.
Koyu sohbette hasret giderirken kentteki en bilinen sülalelerden Uzun Hasanların evladı olan Hasan Hoşben'in burada bize yaşattığı bir başka duygusallığı anlatmadan geçemeyeceğim.
Ordan burdan laflarken, Hasan başkan burada ilk defa gördüğü uzak kuzeni Menşure İlazi ile tanıştı.
Bir başka bu tür tanışmaların, kucaklaşmaların görüntüsü.
Anlatmaya kelimeler, cümleler yetmiyor.
Ruhsal ve düşünsel olarak yaşamın farklı bir boyutunda olduğumuz kentin bu noktasında dentist Mümtaz Veli ve oğlu Nuhi bey ile buradaki bir başka sivil toplum kuruluşumuz Yeni Hayat Derneği'nin Başkanı Ersoy Yusuf ve yönetici arkadaşlarının da toplantımıza dahil olması ile sohbetin derinliğinde kayboluyoruz.
Yusuf müzisyeb ve saz üstadı.
Kalkandelen'in yüzde 90'ını evlendirdiğini ya da nişanında müziği ile eşlik ettiğini söylüyor.
Bu kardeşlerimiz göçlerle eksilen buradaki varlığımızın ve kültürümüzün son temsilcileri.
"Bütün Müslümanların kıblesi Mekke, ancak Balkanlardaki Türklerin kıblesi Türkiye"
diye özetliyor durumu Kalkandelenliler.
Türklüğün buralarda yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunun da altını çiziyorlar.
Eğitimde başlayan bu süreç hayata yansıyor.
'İstikbal' ve 'Bartsvo Migyeni' okulları Türkçe egitim veren kurumlarmış bir de Saglık Meslek Lisesi.
Ancak Kalkandelen Devlet Ünivesitesi Şarkiyat Bölümü Türk Dili ve Edebiyatı da Türkçe eğitim vermesine rağmen bunun yetersiz olduğunu gençlerin kendinana dilleri Türkçe ile eğitim alabilecekleri daha farklı fakülte ve okullara da ihtiyaç olduğunu belirtiyorlar.
Bu arada
Türkçe eğitim veren özel okul da var.
Marif Vakfı Okulları ve bir de malum cemaatin okulu Yahya Kemal Koleji.
Bu okullar Türkçe görünürde daha çok İngilizce ağırlıklı eğitim veriyorlarmış.
Kalkandelen'de nüfus dengemiz yüzde 7 ancak sayımda sonuç yüzde 4 çıkmış.
Çünkü Türkler kendilerini gelecek kaygısı nedeniyle Arnavut olarak kayda aldırmış.
Tıpkı Bulgaristan Türklerinin bir kısmının hala asimilasyon sürecinde kendilerine zorla verilen Bulgar adlarını taşıması ve bu gün hala okullarda Türkçe eğitim talep etmemesi gibi.
Oysa Gaguzlarda durum tam tersi.
Onlar varlık yokluk sınırında Rus dili ve edebiyatı ile Moldovanların etkisinden kurtulabilmek ve geleceğe Türk olarak yürüyebilmek için olanca kuvvetleri ile ana dilleri olan ve Gagavuzca olarak tanımladıkları Türkçe'ye sarılıyorlar.
BALKANLARIN EN ZARİF VE GÖRKEMLİ CAMİSİ 'ALACA'
Osmanlı Türk mimarisinin en nadide örneklerinden olan Alaca Cami gerçekten görülmeye değer.
Kalkandelen'in simge yapılarından biri olan Alaca Cami 1438 yılında inşa edilmiş.
Mimarisinin İshak beye ait olduğu belirtilen cami 1833 yılında Abdurrahman Paşa tarafından onartılmıştır.
Birbirinden kıymetli ve ince işlemeli süslemeleri ile göz kamaştırıyor.
Gelmiş geçmiş tüm peygamberlerin adlarının ve İstanbul başta olmak üzere Avrupa'nın önde gelen kentlerinin minyatür görüntülerinin yer aldığı caminin duvarları çiçek motifleri ve ayetlerle süslenmiş.
Kubbesini seyretmeye doyamadım.
Görüntüsüyle de ihtişamlı olan bir cami örneği.
Adını da mimari yapısındaki alacalıktan, çok renklilikten almış.
Malum biz Balkan Rumeli Türkleri bu tür renk cümbüşlerine 'Alaca' deriz.
Öz be öz Balkan Rumeli yani.
Kalkandelenli iki kız karseşin çeyizleri ile finanse ettiği ve süslemelerinin harcında 30 bin yumurta kırılarak yapıldığı belirtilen caminin bir benzerini görmedim bu güne kadar.
Caminin avlusu da iç süslemeleri gibi birbirinden güzel çiçeklerle bezenmiş.
Duvarlarla çevrelenmiş olan avluda caminin yapımını sağlayan iki kız kardeş Hurşide ve Mensure hanımların türbeleri bulunmakta.
Türkiye'de görmeye alışık olduğumuz türbelerden ve geleneksel yapılardan farklı olarak iç içe geçmiş iki dik dörtgen duvardan oluşuyor.
Cami türbesi ve hizmet binası ile Balkanların en zarif yapısı bence.
Sebep olanların ve eli değenlerin mekanları cennet olsun.
KALKANDELEN'E MİNTAS AYRICALIĞI
Dentist Mümtaz Talat Veli ve oğlu Nuhi bey tarafından işletilen bu klinik diş tedavisinde Kalkandelen'de çığır açmış.
Teknolojinin en son imkanları ile donatılmış bu işletme 3 boyutlu dijital görüntüleme ile hizmet veriyor.
Kalkandelen'de kendi alanında tek merkez.
Burada yaşayan insanlar için büyük bir hizmet ve şans.
İşletmenin kurucusu Mümtaz bey yaklaşık 40 yıl Kalkandelen Devlet Hastanesi'nde diş teknisyeni olarak çalışmış.
Mümtaz Talat Veli'nin kurduğu bu modern klinik şimdilerde oğlu Nuhi Veli ve aile bireyleri tarafından geleceğe taşınıyor.
Mümtaz beyin nazik davetini kırmayıp işletmeye vardığımızda gözüme takılan her ayrıntı beni etkiledi.
Bir dakika baş başa kalamadığımız klinikte müthiş bir hasta sirkülasyonu var.
Eeeeee.
Allah insana her türlü derdi çektirmesin ama diş ağrısını asla.
Kalkandelenliler Mintas sayesinde şanslı.
Tüm çene ve ağız yapısının üç boyutlu grafisi sayesinde hekimlere ve hastalara büyük kolaylık.
İSTİKBAL İLKOKULU VE PAŞA KONAĞI TARİHİN BİZE ARMAĞANI
Kalkandelen'in ilgi çekici, sıcak ortamında zamanın su gibi akıp gittiğini farketmiyoruz.
Hasan Hoşben daha görülecek çok yer var dese de biz Kalkandelen'in en eski Türk okullarından biri olan 'İstikbal'e yönelmiştik ki çok büyük bir konağın önünden geçerek ilerlediğimizde aralık olan kapıdan gördüklerime inanamadım.
Bir muhteşem yapı olan Paşa Konagı duvarlar arkasına saklanmış, adeta zamana meydan okuyor.
Ancak grup beni beklemiyor.
Çaresiz peşlerine takılıyorum.
Türk asıllı Kalkandelenliler'in anayurda göç etmeye başladığı 1951 yılında Makedonca ve Arnavutça' nın yanı sıra Türkçe eğitim vermeye de başlayan ve günümüze kadar gelen bu ilkokulun önünde öğretmenler ve öğrenciler ile hatıra fotoğrafı çektirip kendimizi tanıttıktan sonra tam ayrılıp kentin bir başka bölgesine geçmek için servis aracına yöneliyoruz ki bir hanımefendi bizim Hasan başkana seslendi.
Hasan Hoşben bir başka okul arkadaşına Flutura hanıma denk gelmiş ve ayak üstü bir kaç kelime edip hoş beş ettikten sonra ayrılmak istemişti ki o an zaman durdu.
Bizi bir kahve içmeden asla bırakmayacağını söyleyen hanımefendi meğer biraz önce avlu kapısının aralığından gözlemleyip fotoğraflarını çektiğim konaktanmış.
Tabi biz hemen daveti kabul edip gerisin geri döndük.
PAŞA KONAĞI ADETA BİR SANAT ESERİ
Recep paşaya ait olduğu belirtilen bu konakta yaşam süren hanımefendi Arnavutluğun kurucuları İlliryalıların genetik mirasçıları olan bir aileye gelin.
Bizi eşi İlir Paloşi ile birlikte konağın içinde bilgilendirdiler.
Büyük dedelerinin ihtişamlı yaşamından kalan bu bina hala eski güzel günlerin anıları ile dolu.
Her odasında yüzyıllara meydan okumuş eşyalar var.
Mesela bir kaç kuşak önceki dedelerinden Sadık beyin resmi hala duvarda asılı.
İzmirli Süha Tanık 'ın amca çocukları ve Ali Şen'in de dünürü olan aile ile anılar yad edildi, tarihi bir sohbet yapıldı.
Anlattıklarına göre konakla Şar Dağı arasında yer altından bir tünel varmış eskiden.
Bu kentin yöneticileri olan büyük büyük büyük dedeleri zamanında dağın içindeki kale misali kunut ile bura arasında aktif bir ilişki yaşama şekil veriyormuş.
Zamanımızın dar oluşundan dolayı anlattıkları bu Şar dağındaki yeri görmeyi bir başka gelişimize bırakarak oradan ayrılırken hepimiz hüzünlüydük.
Özel mülk olan bu yeri bizlere açıp konuk eden Paloşi ailesine sonsuz teşekkürler ediyorum.
SERSEM ALİ BABA YA DA BİLİNEN ADIYLA HARABATİ TEKKESİ TAM DA ADI GİBİ 'HARAP' VAZİYETTE
Kalkandelen'de görülmesi gereken yerlerden biri olarak tavsiye edilen Harabati Baba Tekkesi'ndeyiz nihayet.
Kentin kenarında Şar Dağı'nın etekleri ile kent arasında konumlanan bu dini külliyenin içinde birçok yapı, bahçe var.
İç içe geçmiş binalar duvarlarla çevrili.
Tekke'nin iki yanında Türkiye ve Arnavutluk bayrakları sallanan büyük ve gösterişli bir giriş kapısı ve bu kapının üzerinde da bir kule var.
Kentin kenarında Şar Dağı'nın etekleri ile kent arasında konumlanan bu dini külliyenin içinde birçok yapı, bahçe var.
İç içe geçmiş binalar duvarlarla çevrili.
Tekke'nin iki yanında Türkiye ve Arnavutluk bayrakları sallanan büyük ve gösterişli bir giriş kapısı ve bu kapının üzerinde da bir kule var.
Büyük bölümü harabeye dönmüş bu tesisteki binalar gibi kapı ve kule de zamana yenik düşmüş.
Bir zamanlar otel olarak da kullanıldığı belirtilen giriş kulesine eklemlenmiş binanın bile yarısı çökmüş.
Geçmişte burada görkemli bir kompleks olarak hizmet verdiği bektaşi dervişleri gibi tarihin ayrıntılarında kaybolmak üzere.
İçinde küçük bir cami de olan komplekse ulaştığımızda ikindi ezanları okunuyordu.
Tekke, 1538 yılında Sersem Ali Baba veya Server Ali Baba adlarıyla anılan Bektaşi babası tarafından kurulmuş.
1799 yılında Kosova Valisi Recep Paşa'nın himayesinde kurulan bir vakıf vakfiyesi olduğu yazıyor kitabesinde.
Dergâhın içindeki Mavi Konak adlı yapıyı ise Recep Paşa'nın veremli kızı Fatma Hanım'ın yüksekte temiz hava alması için yaptırdığına inanılıyor.
Bilgilendirme panolarındaki ayrıntılara göre tekkenin kurucusu olan Server Ali Baba, Kalkandelen'e gelmeden önce Bektaşilik'te “dedebabalık” makamını kuran ve 1520'de ilk dedebaba olarak Hacıbektaş'taki dergâhta bu posta oturan kişiymiş.
Ayrıca, Kanuni Sultan Süleyman'ın ilk eşi olan Mahidevran Sultan'ın ağabeyi olması nedeniyle Osmanlı sarayı ile yakın ilişki içinde bulunmuş, Hacı Bektaş Dergâhına yerleşmeden önce devlet kademesinde mîr-i miran (beylerbeyi) rütbesine kadar yükselmiş bir devlet adamıymış.
Bir zamanlar otel olarak da kullanıldığı belirtilen giriş kulesine eklemlenmiş binanın bile yarısı çökmüş.
Geçmişte burada görkemli bir kompleks olarak hizmet verdiği bektaşi dervişleri gibi tarihin ayrıntılarında kaybolmak üzere.
İçinde küçük bir cami de olan komplekse ulaştığımızda ikindi ezanları okunuyordu.
Tekke, 1538 yılında Sersem Ali Baba veya Server Ali Baba adlarıyla anılan Bektaşi babası tarafından kurulmuş.
1799 yılında Kosova Valisi Recep Paşa'nın himayesinde kurulan bir vakıf vakfiyesi olduğu yazıyor kitabesinde.
Dergâhın içindeki Mavi Konak adlı yapıyı ise Recep Paşa'nın veremli kızı Fatma Hanım'ın yüksekte temiz hava alması için yaptırdığına inanılıyor.
Bilgilendirme panolarındaki ayrıntılara göre tekkenin kurucusu olan Server Ali Baba, Kalkandelen'e gelmeden önce Bektaşilik'te “dedebabalık” makamını kuran ve 1520'de ilk dedebaba olarak Hacıbektaş'taki dergâhta bu posta oturan kişiymiş.
Ayrıca, Kanuni Sultan Süleyman'ın ilk eşi olan Mahidevran Sultan'ın ağabeyi olması nedeniyle Osmanlı sarayı ile yakın ilişki içinde bulunmuş, Hacı Bektaş Dergâhına yerleşmeden önce devlet kademesinde mîr-i miran (beylerbeyi) rütbesine kadar yükselmiş bir devlet adamıymış.
“Sersem” lakabını alışı ile ilgili rivayet ise şöyle: Ali Baba gördüğü bir rüya üzerine devlet işlerini bırakıp Hacı Bektaş Veli dergâhında dinî hayata geçmek için padişahtan izin istemiş. Bu kararına şaşıran Sultan Süleyman “Sen sersem mi oldun? Vezirlik bırakılır da orada Dervişlik mi yapılır” deyince “Kabulümdür Sultanım, varsın bana Sersem Ali desinler. Müsaadenizi rica ederim” diye cevap vermiş ve padişah da izin vermiş.
Mahidevran Sultan'ın Hürrem Sultan'ın entrikaları ile saraydan sürülmesinden sonra ağabeyi Sersem Ali Baba'nın Hacı Bektaş Veli dergâhından uzaklaştırıldığı ve Kalkandelen'e geldiği düşünülüyor.
Ali Baba'nın Kalkandelen'e gelişinden bir süre sonra Anadolu'da çıkan Celali isyanları nedeniyle Kanuni tarafından geri çağrıldığı da rivayet ediliyor.
Ali Baba'nın Kalkandelen'e gelişinden bir süre sonra Anadolu'da çıkan Celali isyanları nedeniyle Kanuni tarafından geri çağrıldığı da rivayet ediliyor.
Kalender Çelebi İsyanı'ndan sonra Anadolu'daki faaliyetlerine son verilen ve postnişinsiz kalan Hacıbektaş Veli Dergâhı'nda ikinci kez dedebaba unvanı ile posta oturduğu ve orada öldüğü de verilen bilgiler arasında.
Kalkandelen'deki Harabati Baba Dergâhının bahçesinde Sersem Ali Baba'nın makamı da var.
Kalkandelen'deki tekke adını, Sersem Ali Baba'nın ölümünden sonra yerine geçen dedelerden birisi olan Harabati Baba'dan alıyor.
16. yüzyılda Malatya'dan Kalkandelen'e gelen Harabati Baba tekkeyi dergâh haline sokmuş ve yüzyıllar boyunca dergâhın geniş bahçesinde tarım ve hayvancılık yapılmış.
Kalkandelen'deki Harabati Baba Dergâhının bahçesinde Sersem Ali Baba'nın makamı da var.
Kalkandelen'deki tekke adını, Sersem Ali Baba'nın ölümünden sonra yerine geçen dedelerden birisi olan Harabati Baba'dan alıyor.
16. yüzyılda Malatya'dan Kalkandelen'e gelen Harabati Baba tekkeyi dergâh haline sokmuş ve yüzyıllar boyunca dergâhın geniş bahçesinde tarım ve hayvancılık yapılmış.
Ben şu anda terkedilmiş yapıları incelerken sol üst köşede yer alan bir zamanlar kabul salonu olarak kullanıldığını düşündüğüm binada tavuk beslendiğini görüp üzüldüm.
Bu görkemli geçmişe yakışmıyor.
Ayrıca şu bilgiyi de aktarayım.
Dergâh, Kosova Valisi Recep Paşa döneminde gelişip önem kazanmış.
Recep Paşa, dergâha 50 hektarlık arazi vakfedip yeniden yaptıran kişiymiş.
Mezarı, dergâhın bahçesinde.
1945 yılında kapatılan dergâh, 1948 yılında fanatik gözü dönmüşler tarafından yağmalanıp yakılmış.
Bir de Yugoslavya döneminde, buradaki yapılar güya turistik bir tesise dönüştürülmüş ve orduya tahsis edilmiş.
Tekke içindeki otel, lokanta ve diskoda eğlenceler düzenlenmiş.
Ayrıca şu bilgiyi de aktarayım.
Dergâh, Kosova Valisi Recep Paşa döneminde gelişip önem kazanmış.
Recep Paşa, dergâha 50 hektarlık arazi vakfedip yeniden yaptıran kişiymiş.
Mezarı, dergâhın bahçesinde.
1945 yılında kapatılan dergâh, 1948 yılında fanatik gözü dönmüşler tarafından yağmalanıp yakılmış.
Bir de Yugoslavya döneminde, buradaki yapılar güya turistik bir tesise dönüştürülmüş ve orduya tahsis edilmiş.
Tekke içindeki otel, lokanta ve diskoda eğlenceler düzenlenmiş.
Böylesi bir kültür mirasına karşı sergilenen tutumu anlattıklarında hiç şaşırmadım.
Yugoslavya'nın dağılmasından sonra 1992'de dergâhın Kış Evi ve Meydan Evi gibi bazı bölümleri yeniden açılarak dergâh canlandırılsa da bu gün gelinen nokta içler acısı.
2001'deki Ohri Çerçeve Antlaşması'ndan sonra otel, restoran olarak kullanılan bölümler kapatılmış ve 2003 yılında dergâhın kullanımı konusu Sünni Birliği ve Bektaşi Birliği arasında dava konusu olmuş.
İddialara göre, 2010 yılında bazı bölümleri sünniler tarafından şiddet yoluyla ele geçirilmiş.
Biz grup olarak tesisi gezerken caminin de olduğu bölümde bizi karşılayan biri tekke dedesinin namazdan sonra bizimle ilgilenecegini belirtip işletmenin müze olarak da kullanılan idari bölümüne davet etti.
Panolarda yer alan bilgilendirme notlarını incelerken gruptaki arkadaşlardan biri dedenin Atatürk ile ilgili hiç te iyi şeyler düşünmediği bilgilendirmesi gelince şaşırdım.
Arkadaşlarıma "Atamız ile derdi olan biriyle nezaketen de görüşmem, kendisini de dinlemem. Onunla tanışmayı kendime zul sayarım" dedim.
O dakikadan itibaren benim için tekke gezisi bitmişti.
Yugoslavya'nın dağılmasından sonra 1992'de dergâhın Kış Evi ve Meydan Evi gibi bazı bölümleri yeniden açılarak dergâh canlandırılsa da bu gün gelinen nokta içler acısı.
2001'deki Ohri Çerçeve Antlaşması'ndan sonra otel, restoran olarak kullanılan bölümler kapatılmış ve 2003 yılında dergâhın kullanımı konusu Sünni Birliği ve Bektaşi Birliği arasında dava konusu olmuş.
İddialara göre, 2010 yılında bazı bölümleri sünniler tarafından şiddet yoluyla ele geçirilmiş.
Biz grup olarak tesisi gezerken caminin de olduğu bölümde bizi karşılayan biri tekke dedesinin namazdan sonra bizimle ilgilenecegini belirtip işletmenin müze olarak da kullanılan idari bölümüne davet etti.
Panolarda yer alan bilgilendirme notlarını incelerken gruptaki arkadaşlardan biri dedenin Atatürk ile ilgili hiç te iyi şeyler düşünmediği bilgilendirmesi gelince şaşırdım.
Arkadaşlarıma "Atamız ile derdi olan biriyle nezaketen de görüşmem, kendisini de dinlemem. Onunla tanışmayı kendime zul sayarım" dedim.
O dakikadan itibaren benim için tekke gezisi bitmişti.
MAKEDONYA VATANIMIZ, ANCAK TÜRKİYE VE TÜRKLÜK VARLIK NEDENİMİZ
Ve Vardar Nehri'nin de doğduğu bir başka kent Gostivar'dayız.
Türkülerimize de konu olan Vardar Ovası'nın bu güzel yerleşkenin daglarının doruklarına karlar düşmüş, bembeyaz.
Kuzey Makedonya'da aktif faaliyet yürüten Türk siyasetçilerin çoğunun Gostivarlı olduğunu söylersem buranın Türkler açısından önemini ifade etmiş olurum düşüncesindeyim.
Yoğun bir Türk nüfusun yaşadığı kentte bir başka Gostivarlı Türk olan Erdoğan Saraç'ın Genel Başkanı olduğu Türk Milli Birlik Hareketi'ni ziyaret ediyoruz.
Partinin Gostivar'daki merkezinde bizi karşılayan sayın Saraç'a Gostivar Şube Başkanı ve icra Kurulu Üyesi Orhan Neziri eşlik etti.
Buradaki Türklük için çok büyük mücadeleler vermiş, maddi manevi çok büyük sıkıntılar yaşamış bir insanın lideri olduğu parti adından da belli olduğu gibi Makedonya'da bir referans.
Hükümet ortağı da olan parti bürokraside de güçlü.
TÜRKİYE'NİN DIŞ TÜRKLERLE İLGİLİ PARTİLERÜSTÜ BİR POLİTİKASI OLMALI
Makedonya Türkleri'nin ilk siyasi lideri de olan Saraç'ın ifadesiyle sevdaları Türkiye.
Sohbetimizde "Hiç bir partinin arka bahçesi değiliz" diyen Erdoğan Saraç Makedonya'nın vatanları olduğunu ancak Türkiye'nin ve Türklüğün de varlık nedenleri olduğunu belirtiyor.
Saraç'ın partisinin ana sloganı "Biz Türkiye'yiz, Türkiye bizimle"...
Kişisel sloganı ise sosyal medya hesabında da belirttiği gibi "Türklük Göklerde Dalgalanan Bir Sancak, Ve Biz Türkler Allah'ın Önünde Eğiliriz Ancak"
Saraç Güneydoğu Makedonya'da yürüttükleri siyasi faaliyette kırmızı çizgilerinin Türklük ve Türkiye olduğunu vurguluyor.
"Güçlü Türkiye dış Türklerin teminatıdır" diyen Saraç ayrımcılağa da karşı.
Arnavut ve Makedonlar ile bir problemleri olmadığını, herkesi kardeşleri olarak gördüklerini belirten Saraç "Elhamdülillah Türküm" söyleminin bu toprakların ortak paydası olduğunun altını çiziyor.
"Misak'ı Milli sınırları dışında kalan Türklerin güvencesi olan Türkiye'ye kimseyi dokundurtmam" diyen Genel Başkan Erdoğan Saraç BRTK Genel Başkanı Sabri Mutlu'nun Türkiye'nin dış Türklere kimlik vermesi önerisinin sadece devlet politikası ile mümkün olduğunu söyledi.
Söyleşimizde Türkiye'nin dış Türklerle ilgili olarak partilerüstü bir devlet politikasına ihtiyacı olduğunu da belirten Saraç, "Bu çocuklarımız açısından da olamazsa olmazımız"dedi.
Saraç 'Su'ya göre değil 'Kum'a göre politikadan yana ve herkesin anlayacağı dilden söylemler geliştirmek gerektiğini vurguluyor.
Bayrak, dil, devlet ve sınırların tartışmaya kapalı olduğunu belirten Saraç Türkiye'deki anayasa tartışmalarına da değinerek Anayasanın ilk dört maddesine dokunmaya kimsenin gücünün yetmeyeceği görüşünde.
TÜRKİYE'DEN ÇİFTE VATANDAŞLIK BAŞVURUSU YAPAN İNSANLARIMIZIN BEKLEYİŞLERİ SONA ERMELİ
Saraç söyleşimizin ilerleyen dakikalarında Makedonya'da 3 Türk partisinin olduğunu, dördüncüsünün de kurulmak üzere olduğunu belirterek hatırlatmamız üzerine sözü çifte vatandaşlık başvurularına getirip
"İçişleri bakanı çifte vatandaşlık başvurularının incelemelerini tamamlayarak insan hak ve hukukuna uygun adımları atmalı. Makedonya ile sosyal ve duygusal bağı olan bu insanlarımızın Türkiye'deki bekleyişleri sona ermeli" dedi.
Genel başkan Erdoğan Saraç Aralık başına kadar, yıl bitmeden konuyu başbakan ile görüşmeyi umduğunu da ifade ederek, "Anayasa mahkemesi kararları uygulanmalı. Çifte vatandaşlık başvuruları konusunda iki ay içerisinde karar verilmeli. Bu nedenle de yapılan başvuruların yasal süre dikkate alınarak 20 gün içerisinde neticeye ulaşması gerek. Mevcut durumda elimizi kolumuzu bağlayan subjektif yaklaşım aşılmalı" dedi.
Saraç başvurular hakkında Cumhurbaşkanlığı, Devlet Güvenlik Teşkilatı ve Milli Güvenlik Ajansı'nın ayrı ayrı inceleme yaptığını belirterek Cumhurbaşkanlığı dışındaki iki ajansın birleştirilmesi gerektiğini bu yapılırsa konu hakkında daha hızlı yol alınabileceğini belirtti.
KUZEY MAKEDONYA VE BALKANLARIN EN GÜÇLÜ TÜRK STK'SI MATUSİTEB
Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu olarak Makedonya'da sürdürdüğümüz siyasi, ticari ve kültürel temasların son noktasında ülkedeki Türklerin çatı kurumu konumundaki Makedonya Türk Sivil Toplum Teşkilatları Birliği (MATUSİTEB) ziyaretimize sıra geldiğinde Gostivar'dan Üsküp'e varıncaya kadar hava kararmasına ve saat 18.00'i geçmesine rağmen Başkan Tahsin İbrahim'in bizi beklediğini belirtmesiyle soluğu orada aldık.
MATUSİTEB 2003 yılında ülkedeki Türk ileri gelenlerinin, aydınlarının, düşün insanlarının çabasıyla kurulmuş.
Yeni süreçte çok kültürlü bir Makedonya beklenirken ortaya çıkan iki kültürlülükte zorunluluk olarak Türkler de örgütlenme yoluna gitmişler ve birleşerek bu Türk Sivil Toplum Kuruluşunu oluşturmuşlar.
Kuzey Makedonya'da daha Yugoslavya döneminde Türklere yönelik saldırıların ve baskıların oluşması 'Yücelciler' bahane edilerek tam bir sürgün ve Türkiye'ye yönelik göçe zorlama şeklinde hayat bulmuş.
Baskılar ve suskun geçen onlarca yılın ardından 23 dernek ile kurulan ve şu anda 66 dernek ile güçlü bir şekilde geleceğe yürüyen bir Makedonya Türk Sivil Toplum Teşkilatları Birliği var.
Devlet aklının güzide örnegi bu STK'mızın ana faaliyet konusu Kuzey Makedonya'da yaşayan Türk insanını devlet kurumlarında temsil etmek.
Üsküp ve Gostivar Türklerinin dışında kalan Kuzey Makedonya'daki tüm Türk bireylerinin en küçük hücresine kadar temsil edildiği bir yapı burası.
TÜRKİYE'NİN YARDIM VE DESTEKLERİ GURUR VESİLESİ
Makedonya Türk toplumuna Türkiye'den yazılan her reçeteyi alan, ancak gerektiğinde bu reçetelerin öngördüğü ilaçları hiç kullanmayan bir yapı MATUSİTEB.
Milli ve dini değerleri önemsiyorlar.
Türkiye'nin Kuzey Makedonya'ya yönelik tarım destekleri dahil siyasi, askeri yardımlar en büyük gururları.
Minnet duygularının zirvesindeler.
Bu güçlü yapının başkanı Tahsin İbrahim yılların eğitimcisi.
Gostivar Fen Lisesi'nde görev yapan İbrahim 35 yıllık hoca.
Milli değerleri zirvede tutacak ilişkilere ihtiyacı olduğunu söylüyor.
Kuzey Makedonya'da Türkler açısından oluşan siyasi yapının daha farklı olması gerektiğini vurguluyor.
Makedonya Türk Sivil Toplum Teşkilatları Birliği (MATUSİTEB) Başkanı Tahsin İbrahim Anavatan Türkiye'nin varlığının kendileri için bir şans olduğunun bilincinde.
Aynı zamanda Abdülhakim Hikmet Doğan Eğitim Kültür ve Sanat Derneği (ADEKSAM) Başkanı da olan İbrahim verdiği bilgide özellikle Türkçe eğitimi ve yerel yönetimlerde Türklerin istihdam edilmediği noktalarda verdikleri zorlu ve büyük uğraşlarla kazanımlar elde ettiklerini vurguluyor.
Makedonya Türkleri bu gün dünden daha zengin ve güçlü.
Anavatanın gölgesi bu bölgeye yansıdıkça ilelebet varlıkları taçlanacak.
Ormana değil de ağaçlara takılmamak gerektiği bilinciyle Makedonya'da Türklük konusunda yürütülen çalışmaları canı gönülden destekliyorlar.
BRTK ile Makedonya'da yürütülecek çalışmalarda birlikte hareket etme noktasında bir protokol çerçevesinde işbirliği yapılacak.
BALKANLARDA YASAYAN HER İNSAN KARDEŞİMİZ
"Selçuklu da, Osmanlı da bizimdir. Irkçı değiliz. Kimseye bir hıncımız yok. Arnavutlar, Boşnaklar ve hatta Balkanlar'da yaşayan her ulustan insanlar bizim kardeşimiz. Ancak Omurgamız Türk toplumudur ve Atatürk'ün ilkeleridir"
Makedonya'da gözlemlediklerimi özetlersem Türkiye'nin bölgedeki gücünün sürdürülebilirliği adına şunu söyleyebilirim ki anavatanımız Balkanlar başta olmak üzere dış Türklerle daha sıkı bağlar kurmalı, hatta her bireyine birer kimlik vermelidir.
Son söz olarak;
- Her nerede yaşıyor isek kendimizi Türk olarak ifade etmek önemli,
- Omurgasızlık ve Türk kimliğini gizlemek en büyük handikapımız,
- Güçlü karakter, güçlü siyaset ve anavatan desteği önemli,
- Bir sistem oturtmalı ve doğru koordine etmeliyiz,
- Kardeşlikler geliştirmemiz, birbirimize daha sıkı sarılmamız gerek,
- Makedonya Türkleri ve mücadeleleri diğer ülkelerde azınlık durumundaki tüm Türklere örnek olmalı.
ENES İBRAHİM: "BİZDEN HAİN ÇIKMAZ, RUMELİLİLER VATANSEVERDİR"
Kuzey Makedonya ziyaretimizin son gününde Türk Hareket Partisi'nin Üsküp'te yapılan genel kuruluna katılıyoruz. Enes İbrahim'in bir kez daha güven tazelediği 6. genel kurulda Kuzey Makedonya Sosyal Demokratlar Birliği Genel Başkanı Venko Filipçe, Liberal Demokrat Parti Başkanı Monika Zaykova, Kültür Eski Bakanı Güner İsmail de vardı.
Güçlü bir Türkiye temsiliyetinin de olduğu 25 yıllık partinin kongresi Makedon Milli Marşı çalınması ardından da İstiklal Marşı'nın okunması ile başlarken, Türkiye'den Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel, İstanbul Milletvekili Nimet Özdemir, İyi Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, Konya Milletvekili Ümit Karaman, Romanya eski Milletvekili ve Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği Derneği (UKİD) Balkanlar Koordinatörü Sabit Danış, Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu (BRTK) Genel Başkanı Sabri Mutlu, BRTK Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Pekkan, Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Birol Özkardeşler, Basın Yayından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İsmail Korkmaz, Makedonya Komisyonu Başkanı Hasan Hoşben katıldı.
Balkan coğrafyasından siyasi temsilciler ile Türk Hareket Partisi’nin yer aldığı ittifak ortaklarının temsilcilerinin hazır bulunduğu genel kurula görüntülü mesajlarını ileten Avrupa Parlamentosu Milletvekili İlhan Küçük ile Yunanistan’dan PASOK Milletvekili İlhan Ahmet başarı ve dostluk dileklerini ilettiler.
Balkanlar ve Makedonya özelinde Rumeli Balkan Türkleri ile Türkiye'nin ana gündem maddesi olduğu genel kurulun divan başkanlığını Kuzey Makedonya Siyasi Sistem ve Topluluklar Arası İlişkiler Bakan Vekili ve Türk Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Cabir Doko yaptı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanlığı Yurt Dışı Kıbrıs Türkleri Komitesi üyesi Hikmet Eren'in mesajının okunmasının ardından selamlama konuşmasını yapan Enes İbrahim Rumeli ve Balkan cografyası ile iç içe olacaklarını vurgulayarak "Bizden hain çıkmaz. Rumeliler vatanseverdir"dedi.
Din ile kimlik arasına sıkışmış, anadilde tercih sorunu yaşayan Balkan Türklüğü eğitim açmazındayken İbrahim'in daha ilk cümlede verdiği mesaj salonda büyük bir coşkuya neden oluyor.
"ANADOLU'DAN GELDİ SOYUMUZ ATİLLA'DAN ATATÜRK'E BİRDİR YOLUMUZ"
Kırmızı beyaz renklerin hakim olduğu ve Makedon ile Türk bayraklarının süslediği salondaki konuklar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Tahsin Ertugruloğlu'nun yolladığı tebrik telgrafındaki "Kıbrıs ve Makedonya Türkleri birdir. Atatürkümüzün ata topraklarıına selam ediyorum" vurgusu konukları ateşlemişken Enes İbrahim'in sözleri yaşanan duygu selini zirveye çıkarıyor.
Salonda çalan;
"Anadolu'dan geldi soyumuz,
Atilla'dan Atatürk'e birdir yolumuz
Dilimiz bir, dinimiz bir, özümüz bir,
bizde vatan sevgisi atadan gelir..."
sözleri Türk Hareket Partisi'ni özetlemeye yeter sanırım.
Enes İbrahim konuşmasında Mecliste yer alan Türk vekillere yüklendi. Yarınlara daha iyi hazırlanmak için dilde, işte fikirde birliği sağlama çağrısı yapan İbrahim "Bir olunca güçlüyüz, beraber olunca daha da güçlüyüz" diyerek Atatürk'ün Rumeliligi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesinin yollarını aydınlattığını söyledi.
Enes İbrahim "Kahve siyaseti ile olmuyor" diyerek Türkiye'nin gücünü göstermek gerektiğini belirtip vatandaşlık başvurularının derhal onaylanmasını istedi.
"Partiler gelir geçer, Türk devleti ebedidir" diyen Enes İbrahim Kuzey Makedonya Parlamentosu'nda yer alan iki Türk milletvekili ile güçlerinin sınırlı olduğunu da belirttiği konuşmasında azınlık hakları, iktidar değişimi ve tıkanan Avrupa Birliği sürecini anlattı.
ÜLKE VE TÜRKLER OLARAK KARANLIK BİR DÖNEMDEN GEÇİLDİ
Makedonya Sosyal Demokrat Birliği Partisi ile koalisyon yapan Türk Hareket Partisi Genel Başkanı Enes İbrahim'in 247 delegeden 218'inin katıldığı genel kurulda yaptığı konuşmada partisinin temellerinin atıldığı 25 yıl önce Makedonya Türkleri'nin dağınık bir şekilde bulunduğunu ve siyasette varlık gösteremeyen bir durumda olduğunu belirterek " Remzi abiler, Rita ablalar, rahmetli Adil abiler ve bu gün hayatta olmayanlar ile aramızda bulunan değerli kurucularımız bir bayraktarlık yapmışlardır. En zor dönemlerde Türk Hareket Partisi'ni en iyi şekilde temsil ettiler. Dile kolay. Çeyrek asırdır Makedonya siyasi arenasında yer almaktayız. Son yıllarda da Makedonya ve Balkan coğrafyasında saygın bir parti haline geldik. Bizler bir bölgenin partisi değiliz. Nerede bir Türk varsa biz oradaydık. Bizler kutuplaşmak yerine birlikte yaşama kültürünü geliştirdik. Bizlerde ayrıştırma olmaz. Çünkü bizler fikir birliğine inanan, Makedonya Türklerinin ortak hedeflerde, ortak noktalarda ortak hareket edilmesi gerektiğine inanan bir partiyiz. 2024 yılı ülkemiz için de, Makedonya Türkleri için de, partimiz için de çok zor geçti. 2024 yılında çok değerli arkadaşlarımızı da kaybettik. Mekanları cennet olsun" dedi.
İbrahim konuşmasının devamında ülke olarak karanlık dönemden geçtiklerini, rejim politikaları ile Makedonya Tüklerinin haysiyetini, onurunu kurtarmak için mücadele ettiklerini ve bir taraftan baskıcı unsur, diğer taraftan da Makedonya Türklerini yok gören, Makedonya Türklerine hizmet götürmeyen, demokratik bir ülkeye yakışmayan anlayışa karşı şahsi çıkarlar peşinde koşmadan savaştıklarını vurgulayarak ölüm tehditlerine, meclisteki 27 nisan darbe girişiminde rehin kalmalarına rağmen yine mücadeleden vazgeçmediklerini çünkü Makedonya ve soydaşlarımızın kendileri için çok önemli olduklarını belirtti.
BÜTÜN KAZANIMLAR KAYBEDİLDİ
Konuşmasında Makedonya Türkleri'nin ülkenin barışını ve huzurunu sağlayan en önemli etnik topluluk olduğunun alțını çizen Enes İbrahim bunu geçmiş yıllarda gösterdiklerini ve en önemli siyasal olaylarda yer aldıklarını belirterek; "Ülkede krizin en üst safhada olduğu dönemlerde barışcıl üslupla yerimizi almış olduk. Çünkü bizim için Türkler ne kadar önemli ise ülkemizin geleceği de önemli. Çünkü bizler, atalarımız da dahil olmak üzere bu coğrafyada doğduk. Makedonya Cumhuriyeti vatandaşıyız. Bizim en önemli görevlerimizden biri ülkemizi de kalkındırmaktır. Bunu yaparken de soydaşımızın ekonomik gelişimini de, hakkını hukukunu da korumaktır"dedi.
Kuzey Makedonya'da yıllardır hak, hukuk, eşitlik mücadelesi verdiklerini ve kısmen başarılı olduklarını da ifade eden İbrahim, "Bir rejim yıkmak, ülkenin normalleşme sürecini, demokratikleşmeyi başlatmak tabi ki kolay değildi. 2017 yılında iktidara geldiğimizde bir enkazla karşılaştık. Emekli maaşını ödeyecek bütçe dahi kasada yoktu. Üsküp 2014 projesi ülkemizin en büyük yolsuzluk projesi, aynı zamanda da ülkemizde ve Üsküp'te Türk izlerinin yokedilme projesi idi. Devlet bütçesinden yaklaşık 1 milyar avro Üsküp meydanında harcanırken heykellere ve inşaatları çökmüş binalara, kırsal alanda yaşayan soydaşımıza Ali Koç olsun, Pırnalı olsun, Dedeli olsun, Çalıklı olsun, Novak olsun, Kocacık olsun Makedonya'nın tüm Türk köylerine hizmet gitmiyordu. Makedonya'daki soydaslarımız tamamiyle unutulmuştu. İktidara gelmemizle birlikte onlarca yıl çözülmeyen sorunlarımızı kısmen de olsa çözmüş olduk. Belki tüm istediklerimizi yapamadık, gerçekleştiremedik fakat bu gün itibaryla hangi köye giderseniz gidin yolu ve asvaltı olmayan bir köy yoktur. Bunları da sadece 7 içinde başarmış olduk" dedi.
KİRLİ SİYASET DOĞRU DEGİLDİR
Hükümeti kurduklarında ilk dönem bakan ile temsil edildiklerini, ikinci hükümette, bakan vekili ve müsteşar olmak üzere yürütmede birçok arkadaşlarının önemli görevler üstlendiklerine dikkat çeken Enes İbrahim soydaşlarımızı en iyi şekilde temsil ettiklerini ancak Makedonya Türklerine kazandırdıkları bu önemli mevkileri, konumları diğer siyasi partilerin 4 ayda peşkeş çektiğini söyledi.
Bu yüzden bu gün hükümette ne bir bakan, ne de bir bakan yardımcısı ya da başka bir mevkide insanlarının olduğunu belirten İbrahim Makedonya Türkleri'nin 2016 öncesi döneme döndüklerini bunun da gerek Makedonya gerekse de Türkler için zor bir dönemi işaret ettiğini belirtti.
Bu durumun sinyalini daha ilk aylardaki uygulamarda aldıklarını ifade eden Enes İbrahim bu zor şartların gereklerine parti olarak hazır olduklarını, buna göre siyaset yapacaklarını ancak popülist olmayacaklarını söyledi.
AVRUPA BİRLİĞİ MAKEDONYA VE TÜRKLER İÇİN VAZGEÇİLMEZ HEDEF
Demokratik bir ülkede siyasi baskı oluşturmanın ve popülist söylemlerde bulunmanın doğru bir davranış olmayacağını da ifade eden İbrahim "Nüfusu az olan bir ülkede azınlık durumunda olan Makedonya Türkleri arasında kirli siyaset yapmak doğru değildir. Hepimiz akraba sayılacak derecedeyiz ve birbirimizi de kandırmaya gerek yok. Ancak maalesef son seçimde ırkçı, popülist, gerçek dışı söylemlere karşı kaybettik. Hem Türk Hareket Partisi hem de yer almış olduğumuz ittifak bu söylemlerden dolayı kaybetti. Ancak gelin görün ki rakiplerimiz seçim öncesi söylemleri hemen terketti. Ülkenin anayasal ismini geri getireceğini söyleyenler bu gün Kuzey Makedonya adıyla siyaset yapıyor. Gerek Başbakan gerekse de bakanlar seçim öncesi vaadlerini çok çabuk unuttu. Ülke tarihinin en vasıfsız cumhurbaşkanı bu döneme denk geldi. En büyük tehlike de soydaşlarımıza yönelik insan hakları ihlallerinin başlamasıdır. Demokrasi kültürünün gelişimi Makedonya Türkleri için büyük önem arzetmektedir. Avrupa Birliği süreci bizim için çok önemlidir. Avrupa Birliği dört dörtlükmüdür? Elbette değildir. Fakat Makedonya ve Türklerin ciddi anlamda Avrupa standarlarına ulaşması gerekmektedir. Yıllardır hukuk sistemi ayaklar altında. Bizim Avrupa hukuk sistemine ihtiyacımız vardır. Ekonomimiz komşu ülkeleri baz aldığımızda bölgenin en düşük ekonomilerinden biri. Avrupa ekonomisine ihtiyacımız var. Avrupa'daki insan hakları ihlalleri minimumdayken Makedonya'da maksimum olarak uygulanmaktadır. Ondan dolayı Avrupa Birliği Makedonya ve Mekedonya Türkleri için vazgeçilmezdir" dedi.
YAŞANILACAK SORUNLARA ŞİMDİDEN HAZIRLIKLI OLMALIYIZ
Bundan yıllar önce Kuzey Makedonya'nın eski rejimi döneminde etnikler arası kavgalar, tartışmalar, otobüslerde gençlerin birbirleri ile dalaşması gibi olaylara herkesin şahit olduğunu ancak bu durumun güvenli bölge statüsüne ulaşılması ile aşıldığını hatırlatan Milli Hareket Partisi Genel Başkanı Enes İbrahim ancak o zaman birlikte yaşama kültürünün geliştiğini, bununla birlikte ekonominin de geliştiğini vurgulayarak sitem etti ve " Altı ayda 7 yılda yaptıklarımız hiçe sayılıyor dostlar. Ondan dolayı yakın gelecekte yaşanılacak sorunlara şimdiden hazırlıklı olmalı, geleceği görmeli, önlem almamız ve bu doğrultuda da siyaset yapmamız gerekmektedir "dedi.
Enes İbrahim konuşmasının son bölümünde Kuzey Makedonya'da yaşanan belki de en önemli konuya değinip dikkat çekerek din ve kimlik arasında sıkıştırılmaya çalışılan Türk toplumuna seslendi.
BİZE YENİ BİR İSLAM ANLAYIŞI DAYATMAYA ÇALIŞIYORLAR BU BİZİM KÜLTÜRÜMÜZE TERS
MAKEDONYA TÜRKLÜĞÜNE YAKIŞMIYOR
Ben ve dava arkadaşlarımın geçmişinde dernekçilik, vakıfçılık vardır. Bizler birer gönüllü olarak bu işleri yapardık. Kendi paramızı harcıyorduk. Şimdikilere bakıyoruz maalesef dilenci haline geldiler. Her cuma namazında Türkiye'nin değişik illerinde, ilçelerinde para toplar hale geldiler. Makedonya Türklüğüne yakışmaz. Makedonya Türklerini artık bir erzak paketiyle kandırmak mümkün değil. İster doğu Makedonyası olsun ister batı Makedonyası bizler gelişmekte olan bir toplumuz. Artık kırsal alanda da özellikle kadınlarımızın özel sektörde çalışmaya başlaması nedeniyle Makedonya Türklerinin bir adım önde olduğunu da görmekteyiz. Bundan dolayı yeni kültürleri empoze etmeye çalışanlara da artık dur dememiz gerekmektedir. Çünkü yeni kültürlerle bizler biteriz. Makedonya'daki varlık mücadelemiz de biter. Varlık mücadelesi veren atalarımıza da ihanet etmiş oluruz. Çünkü en zor dönemlerde burada Türklüğümüzü korudular, kültürümüzü korudular, dinimizi korudular" dedi.
DÜNYANIN EN BÜYÜK DEVRİMCİSİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN YETİŞTİĞİ TOPRAKLARDA YAŞAYAN MAKEDONYALI SOYDAŞLARIMIZIN HER ZAMAN YANINDA OLACAĞIZ
Türk Hareket Partisi'nin 6. Genel Kurulu'nda Türkiye'den katılım sağlayan siyasiler ile mesaj gönderen Türk asıllı politikacılar da verdikleri mesajlarda ve yaptıkları selamlama konuşmalarında Kuzey Makedonya Türkleri başta olmak üzere tüm Rumeli Balkan Türkleri'ne güçlü bir destek beyan ettiler.
Bu siyasilerin en rütbelisi konumundaki Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili, Genel Başkan Yardımcısı, MYK üyesi ve parti sözcüsü Deniz Yücel bir Rumelili ve bu toprakların çocuğu olduğu vurgusunu yaptığı konuşmasında ailesinin Makedonya Ustrumca'dan İzmir'e göç ettiğini belirterek "100 yıl sonra Türkiye'nin 1. partisinin temsilcisi olarak atalarımın topraklarında olmaktan mutluyum. Kadim tarih bize, savaşlar ve yaşanan acılar üzerinden çok şey ögretti. Kardeşlik ve barış da bu ögretinin en temel ilkeleri. Türkiye'nin kalbi Makedonya Türkleri olan kardeşleri ile atmaya devam edecektir. Popülist siyaset dışında kalan THP'yi ve bu süreci önemsiyoruz. Dünyanın en büyük devrimcisi Mustafa Kemal Atatürk'ün yetiştiği topraklarda yaşayan Makedonyalı soydaşlarımızın her zaman yanında olacağız" dedi.
İLHAN KÜÇÜK "BULGARİSTAN VE KUZEY MAKEDONYA'NIN BİRLİKTELİĞİ İÇİN ÇALIŞACAĞIZ"
Bulgaristan Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS Demokratik Haklar) Partisi Avrupa Parlamentosu Milletvekili ve Kuzey Makedonya Raportörü İlhan Küçük genel kurula gönderdiği video mesajında Türk Hareket Partisi mensuplarına başarılar dilerken, birlik beraberlik ve demokrasi vurgusu yaptı. Küçük mesajında Kuzey Makedonya'daki kardeşleri ile el ele olacaklarını, kardeşlik bağlarını daha da güçlendireceklerini, hep birlikte barış, güvenlik ve kalkınma için güçbirliği yapacaklarını vurgulayarak "Bulgaristan ve Makedonya'nın birlikteliği için çalışacağız" dedi.
İLHAN AHMET "BALKANLARDAKİ BARIŞIN SÜRELİ OLMASI EĞİTİM, DİL VE KÜLTÜREL HAKLARIN KORUNMASINDAN GEÇİYOR"
Yunanistan Panhelenik Sosyalist Hareket Partisi (PASOK) Milletvekili İlhan Ahmet ise Kuzey Makedonya Türk Hareket Partisi 6. Olağan Genel Kurulu'na gönderdiği video mesajında partisinin kurucu lideri Andreas Papandreu tablosu ile görüntü vererek Türkiye ile Batı ülkeleri arasında imzalanan Lozan anlaşmasına atıfta bulunup Batı Trakya Türkleri için tek resmi azınlık vurgusu yaptı.
Yunanistan Parlamentosu'nda Rodop Milletvekili olarak 4 dönemdir görev yapan ve
PASOK- KİNAL Partisi'nin Adalet Bakanlığı İnsan Haklarını takipten sorumlu milletvekili de olan İlhan Ahmet mesajında Yunanistan ile Kuzey Makedonya'yı kastederek "Komşular iyi ilişkiler içinde olmalı"dedi.
Ahmet Balkanlardaki çok kimliklilik ve barışın süreli olmasının eğitim, dil ve kültürel hakların korunmasından geçtiğini de vurguladığı mesajında bu politikalara destek vereceklerini belirterek "Bizlere kimsenin vesayet dayatmasını kabul etmiyoruz. Kimse kendi dünya görüşü doğrultusunda bize yaptırım uygulamaya kalkmasın"dedi.
KUZEY MAKEDONYA TÜRKLERİNİ 'BİZDEN' VE 'BİZDEN OLMAYANLAR' DİYE BÖLMEK BÜYÜK KÖTÜLÜKTÜR
Türkiye'den Kuzey Makedonya Türk Hareket Partisi kongresine en anlamlı katılımlardan biri de İyi Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan'dı. Üsküplü bir ailenin çocuğu ve THP'nin isim babası da olan Türkkan yaptığı konuşmada Türk Hareket Partisi'ni gururla izlediğini belirterek partinin kuruluş öyküsünü ve Tefeyyüz günlerini anlattı. "Kalbimiz sadece Türkiye'de atmıyor, siz akrabalarımız ile de atıyor" diyen Türkkan'ın konuşmasında söz
Türkiye Cumhuriyeti'nin banisi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına gelince salonda büyük bir coşku oluştu. Gerçi konuşmacıların her biri ne zaman sözü Atatürk'e getirse salonda duygusal bir fırtına oluştu katılımcılarından büyük alkış aldı.
Lütfü Türkkan konuşmasının son bölümünde Ankara'ya da mesaj göndererek sözlerini "Kuzey Makedonya'da yaşam süren her Türk bizim canımız kanımızdır. Buradaki Türkleri bizden ve olmayanlar diye bölmek büyük kötülüktür" diyerek bitirdi.
Türkiye Cumhuriyeti'nin banisi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına gelince salonda büyük bir coşku oluştu. Gerçi konuşmacıların her biri ne zaman sözü Atatürk'e getirse salonda duygusal bir fırtına oluştu katılımcılarından büyük alkış aldı.
Lütfü Türkkan konuşmasının son bölümünde Ankara'ya da mesaj göndererek sözlerini "Kuzey Makedonya'da yaşam süren her Türk bizim canımız kanımızdır. Buradaki Türkleri bizden ve olmayanlar diye bölmek büyük kötülüktür" diyerek bitirdi.
ÜSKÜP'TEKİ 'YENİ YOL DERNEĞİ' TÜRK HALKININ KÜLTÜR BEŞİĞİ
Kuzey Makedonya temaslarımız çerçevesinde Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu'nu (BRTK) temsilen Genel Başkan Sabri Mutlu, Konfederasyon Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Pekkan, BRTK Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Birol Özkardeşler ve Basın Yayından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İsmail Korkmaz olarak Kuzey Makedonya’nın başkenti Üsküp’te faaliyet gösteren Yeni Yol Kültür Güzel Sanatlar Derneği (KGSD) 'ni ziyaret ettik.
Üsküp'te 1948 yılında kurulan derneğin Başkanı Halil Abdullah ve arkadaşları Cemil Kuçeviç ile Timur Torgay tarafından misafir edilen ekibimiz binbir yokluk içerisinde, yaşadıkları tüm ayrımcılığa, ötekileştirme çabalarına rağmen insanüstü bir gayret ve çaba ile Üsküplü gençlerin çağdaş değerler ışığında geleceğe hazırlanması için uğraş veren bu insanlara hayran kaldı.
BRTK ile KGSD arasında gerçekleştirilmesi düşünülen projelerin de ele alındığı görüşmede Türkiye'den beklentilerini dile getiren Başkan Halil Abdullah Türkiye Cumhuriyeti’nin 101. yıldönümü vesilesiyle 55 folklorcu ve dansçı ile ses sanatçısının katılımıyla Üsküp Orduevi'nde düzenledikleri ve MTV 4 kanalından canlı yayınlanan konseri örnekleyerek aktardığı çalışmalar ile gurur kaynağımız oldu.
Üsküp Türk halkının kültür beşiği ‘Yeni Yol’ Derneği'nin çalışmaları milli günlerde ortaya konan sadece bu etkinliklerle sınırlı değil.
Başta dans kursları olmak üzere, müzik enstrumanı kullanma, halk oyunları eğitimi de derneğin en yaygın faaliyetlerinden.
Uluslararası kültür festivallerinde de Kuzey Makedonya'yı temsilen görev alan dernek ekiplerinin ve faaliyetlerinin tüm masraflarını kendi bütçelerinden karşılıyor.
Dernek Başkanı Halil Abdullah bu anlamda biraz dertli. Bir dokunduk bin ah işittik. Yardım ve destekler konusunda üvey evlat muamelesi gördüklerini belirten başkan tavanı çökmek üzere olan çalışmaların yapıldığı salonu göstererek bu şartlarda yürüttükleri ve ses getiren, farkındalık yaratan faaliyetlerini daha ne kadar sürdürebilecekleri şeklindeki sorumuza "Siz tahmin edin" deyip yorum yapmıyor.
Biz şimdi buradan gerek Kuzey Makedonya, gerekse de Türkiye ve Balkanlardaki hayırseverlere sesleniyoruz " Bu yürekli, cefakar, nokta kadar menfaat için virgül kadar kıvrılmayan, milli bir görevi tüm yoksunluklara rağmen bu güne kadar hiç yüksünmeden sahiplenen, Üsküp gençlerine kol kanat geren bu kardeşlerimize sahip çıkın, destek verin."