12 Şubat 2021 Cuma

BALKAN RUMELİ TÜRKLERİ'NDEN BULGARİSTAN'A YOL HARİTASI

 

Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu’na bağlı Bulgaristan göçmenlerinin oluşturdukları derneklerin başkanları ile yöneticileri ve sorumluları Bursa Birlik Hotel’de yaptıkları toplantı ile Balkanları ve özelinde de Bulgaristan’ı masaya yatırdı. Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu (BRTK) Genel Başkanı Sabri Mutlu liderliğinde Bulgaristan'da 4 Nisan’da gerçekleştirilecek genel seçimler ile Kasım ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimini ve eylül-ekim ayında yapılacak nüfus sayımını ele alan kurul üyeleri Balkanlarda yaşanan sorunları da dile getirdiler. Toplantı sonrası ‘Kamuoyuna Çağrı’ niteliğindeki basın bildirisinde Balkan ve Rumeli Türklerinin sorunları ile alınması gereken tedbirler ve bu konularda yürütülecek çalışmalara dair çözüm önerileri şu şekilde sıralandı ;

‘’Bizler, Balkan ve Rumeli Türkleri olarak, temsil ettiğimiz camianın yaşadığımız yüzyılın en can alıcı sorunlarını giderme, tarihle barışma, bölge insanımız ile kucaklaşma sürecindeyiz.

Özellikle Balkan yarımadasında 1900 yıllar başında gündeme getirilen ve sonrasında da Bulgaristan özelinde 1980 yılında zirveye taşınan asimilasyon süreci değişik görüntü ve örtülemelerle halen devam ettirilmektedir.

Bölgenin içinden geçtiği hassas, tarihsel süreçte Balkan ülkelerinde gündem seçimler ve etnik kültürel tasnifleme ve sayımlar ile yeniden öne çıkmakta.

Bu nedenle;

Balkan ülkelerindeki seçim ve sayım süreci bizim de gündemimiz, çalışma konumuzdur.

Bölgenin yeniden şekillendiği bu dönemde Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu (BRTK) olarak duruşumuz tüm ülkelerde eşit, özgürce yaşayacağımız, barış, demokrasi ve kardeşlikten yanadır.

Bu vesile ile Bulgaristan’da 4 Nisan’da yapılacak genel seçimler öncesi bölgede dünün ve bu günün soydaş camiamız açısından ne ifade ettiğini tüm siyasilere ve yöneticilere Bulgaristan özelinde bir kez daha hatırlatmak isteriz. 

  • -          Komünist rejim tarafından doğdukları büyüdükleri ülkeden göçe zorlanan, adeta sürülen insanlarımız seçimlerde kendini ifade etme, oy kullanma sorunu yaşamaktadır.
  • -          Bunun giderilmesi için Türkiye’de kurulacak sandık sayılarının artırılması zorunluluğu demokratik bir seçim ortamı yaratılmasının olmazsa olmazıdır.
  • -          Öncelikle pandemi koşullarında yapılacak seçimlerde insanlarımıza sağlıklı bir ortamın sunulması, hastalık bulaşmaması için her türlü tedbirin alınması gerekliliğini önemle hatırlatıyoruz.
  • -          Türkiye’de kurulacak sandıkların Bulgaristan için anayasal haklarımızı kullanma,  doğduğumuz topraklarda kendimizi var etme mücadelesi olduğunun bilincindeyiz.
  • -          Oy kullanacak insanlarımızın Türkiye’deki sayısal varlığı yüzbinlerle ifade edebileceğimiz rakamlardayken en az 350 bin kişinin oy kullanacağı gerçeği görülmeli, Bulgaristan devleti bunun siyasi sorumluluğunu kabul etmelidir.
  • -          Bu yüzden Türkiye’de açılacak sandık sayısının 35 değil mutlaka en az 150 olması gerekmektedir.
  • -          Bunun yanında Bulgaristan’da anadilde eğitimin zorunlu hale getirilmesi, bu hakkımızın anayasal güvence altına alınmasını beklemekteyiz.
  • -          Bulgaristan okullarında okutulan tarih kitaplarında Türklere karşı bulunan düşmanca ifadeler kaldırılmalı, bu duyguyu körükleyen tutuma son verilmelidir.
  • -          Bu konularda Türkiye ile Bulgaristan arasında bilim insanlarından oluşacak bir komisyon kurulmalı, müfredat yeniden yazılmalıdır.
  • -          Azınlıkların birinci sınıf vatandaş olarak tüm kurum ve kuruluşlarda eşit şekilde temsili sağlanmalıdır.
  • -          Bizler doğduğumuz topraklarda üvey evlat muamelesi görmek istemiyoruz.
  • -          Doğduğumuz büyüdüğümüz ülkemizde birinci sınıf vatandaş olarak yaşama fırsatı ve hakkı verilmelidir.
  • -          Bu nedenle seçimlere katılacak her siyasi parti bizlere temel insan haklarına saygı çerçevesinde ileri demokrasi ile yönetileceğimiz bir Bulgaristan’ı sağlayacaklarını şimdiden taahhüt ve ilan etmelidir.
  • -          İleri demokrasinin tüm kural ve kurumlarıyla yerleştiği bir Bulgaristan’da yaşamak en temel arzumuzdur.
  • -          Soya dönüş siyasetinin mimarları tarih önünde mahkum edilmeli, yaşananların bir daha tekrarlanmaması için bu süreçte yer alan, sorumluluğu bulunan, herkesin mahkeme huzuruna çıkarılması, yargılanması olmazsa olmaz şartımızdır.
  • -          Bu konuda şimdiye kadar atılmış hukuksal adımlar mutlaka tamamlanmalı, 30 yılı bulan yargılama ve karar alma süreçleri sonlandırılmalı, dönemin şehit yakınları ile mağdurlarına hak ettikleri maddi manevi tazminatlar derhal verilmelidir
  • -          Yasal başvuru gerekmeksizin devlet tek taraflı olarak gaspedilen isimleri iade etmeli  ve kütük kayıtlarını aslına uygun olarak yeniden düzenlemelidir.
  • -          Yurtdışında bulunan Bulgaristan Çifte vatandaşlarının Bulgaristan’da seçme ve seçilme hakkı mutlaka verilmelidir.
  • -          Tarihi eserlerin, kültür varlıklarının korunması sağlanmalı, vakıf malları sahiplerine derhal iade edilmelidir.
  • -          Özellikle 1950, 70 ve sonrasında göç etmiş insanlarımızın Bulgaristan’daki çalışma süreleri sosyal güvenlik anlaşması kapsamına alınarak yasal statüye kavuşturulmalıdır.
  • -          Bu yıllarda totaliter rejimin baskıları sonucu göç eden ve Bulgaristan dışında yaşamak zorunda bırakılan insanlarımıza vize kolaylığı sağlanmalı, talep edenlere etnik ayrım yapılmaksızın tekrar oturum ve vatandaşlık verilmelidir.
  • -          Önümüzdeki sürecin en önemli çalışmalarından biri olarak gördüğümüz sayım ve kayıt altına alma işleminde mutlaka tarafsız gözlemciler yer almalı, azınlıkların temsilcilerinin de bulunacağı ekipler uluşturulması yasal güvenceye bağlanmalıdır.’’

TOPLANTIYA KATILAN DERNEK BAŞKANLARI VE YÖNETİCİLER

-          Sabri Mutlu - Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu (BRTK) Genel Başkanı

-          Kader Özlem – Balkan Göçmenleri ve Mülteci Dernekleri Federasyon (BGF) Genel Başkanı

-          Erhan Pekkan – Trakya Balkan Türkleri Federasyonu (BTF) Başkanı

-          Recep Demir – Eskişehir Muhacir Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı

-          Hasan Yarbasan – İstanbul Rumeli Balkan Dernekleri Federasyonu Başkan Yardımcısı

-          Veli Öztürk – Balkan Göçmenleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (BALGÖÇ) Bursa Başkanı

-          Abdurrahim Nursoy -  Balkan Göçmenleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (BALGÖÇ) İzmir Başkanı

-          Zürfettin Hacıoğlu - Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu (BRTK) Trakya Sorumlusu

-          Nedim Dönmez - Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu (BRTK) Dış İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı

-          Gökhan Sözüçetin - Balkan Göçmenleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (BALGÖÇ) Bursa Genel Sekreteri

-          Sadık Yılmaz - Balkan Göçmenleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (BALGÖÇ) Bursa Genel Başkan Yardımcısı

-          Ayhan Işık - Balkan Göçmenleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (BALGÖÇ) Bursa Yönetim Kurulu Üyesi

-          İsmail Kırbaş – Eskişehir Gerenliler Dernek Başkanı

-          Alattin Kaya -  Eskişehir Gerenliler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi

-          Hüseyin Paşaoğlu - Balkan Göçmenleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (BALGÖÇ) İzmir Başkan Yardımcısı

-          Gülten Yarbasan – İstanbul Avcılar Rumeli Balkan Kadınlar Derneği Başkanı

-          Şaban Güler – Bulgaristan Göçmenleri Dernek Başkanı

-          Sabri İskender – Balkanlarda Adalet, Haklar, Kültür ve Dayanışma derneği (BAHAD) Başkan Yardımcısı

-          Ahmet Alpay - Balkanlarda Adalet, Haklar, Kültür ve Dayanışma Derneği (BAHAD) Yönetim Kurulu Üyesi

-          Mümin Muratoğlu - Balkanlarda Adalet, Haklar, Kültür ve Dayanışma Derneği (BAHAD) Yönetim Kurulu Üyesi

-          Mehmet Zafer - Balkanlarda Adalet, Haklar, Kültür ve Dayanışma Derneği (BAHAD) Yönetim Kurulu Üyesi

-          Remzi Öztürk - Balkanlarda Adalet, Haklar, Kültür ve Dayanışma Derneği (BAHAD) Yönetim Kurulu Üyesi

-          Remzi Yılmaz - Balkanlarda Adalet, Haklar, Kültür ve Dayanışma Derneği (BAHAD) Yönetim Kurulu Üyesi

-          Fehim Karaduman - Balkanlarda Adalet, Haklar, Kültür ve Dayanışma Derneği (BAHAD) Yönetim Kurulu Üyesi

 İNTERAKTİF KATILIM SAĞLAYANLAR

-          Safiye Yurdakul - Balkanlarda Adalet, Haklar, Kültür ve Dayanışma Derneği (BAHAD) Başkanı

-          Avukat Hilmiye İnce – Sofya Kültürel Etkileşim Derneği Başkanı

ARNAVUTLUK’TA FETÖ İÇİN KARA PARA SORUŞTURMASI


TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) yapılanmasıyla ilgili Arnavutluk’ta başsavcılığın kara para aklama bağlamında bir soruşturma yürüttüğünü açıkladı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Şentop, temaslarda bulunmak üzere Arnavutluk'un başkenti Tiran'da çeşitli görüşmelerde bulundu. Şentop, bu kapsamda ilk olarak Arnavutluk Cumhurbaşkanı İlir Meta ile Arnavutluk Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda bir araya geldi.

Basına kapalı yapılan görüşme sonrası yayınlanan basın bülteninde Arnavutluk Cumhurbaşkanı Meta, Türkiye ile Arnavutluk arasındaki ilişkilerin geleneksel ve mükemmel seviyede olduğunu belirti ve bu ilişkilerin daha da geliştirilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Açıklamada, Türk yatırımların Arnavutluk'taki varlığının artırılmasını arzu ettiklerini de belirten Meta, "NATO dahilinde partner olan iki ülkenin işbirliği ve Stratejik Ortaklığın olması Türkiye ve Arnavutluk barış ve güvenlik konusundaki çabaları çok önemli' dedi. Meta açıklamada Türkiye'ye deprem sonrasında verdikleri hızlı yardımlarından ve depremzedeler için Türkiye tarafından Laç bölgesinde inşaa edilen 500 konut ile Fier bölgesinde inşa edilen Hastane için Türk halkına teşekkürlerini de iletti.


ARNAVUTLUK DÖRDÜNCÜ EN BÜYÜK  TİCARİ ORTAĞIMIZ

Cumhurbaşkanı Meta ile görüştükten sonra Arnavutluk Meclis Başkanı Gramoz Ruçi tarafından kendisi ve heyeti onuruna verilen öğle yemeğine katılan Şentop, daha sonra Başbakan Edi Rama ile bir araya geldi. Başbakanlık binasında gerçekleşen görüşmeye, Türkiye'nin Tiran Büyükelçisi Murat Ahmet Yörük ve iki ülke heyetleri katıldı.

Toplantı sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Şentop Balkanlar'ın ve özellikle dost ve kardeş Arnavutluk'un istikrarının Türk dış politikasının önceliklerinden olduğunu söyledi. Şentop, toplam 509 milyon dolarlık ticaret hacmiyle Türkiye'nin Arnavutluk'un en büyük dördüncü ticaret ortağı olduğuna da dikkati çekti.

Şentop ve beraberindeki heyet, daha sonra Tiran'daki İskenderbey Meydanı ve meydandaki Osmanlı döneminden kalma Saat Kulesi ile Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından restorasyon çalışmaları sürdürülen Ethem Bey Camisi'ni de ziyaret etti.
TİKA Tiran Koordinatörü Dr. Emine Gizem Başkan'dan restorasyon çalışmaları hakkında bilgi alan Şentop, Tiran Kalesi ile komünist döneminde sığınak olarak kullanılan "Bunkart" isimli müzeyi de gezdi.
Temasları kapsamında muhalefetteki Arnavutluk Demokrat Partisi Genel Başkanı Lulzim Başa ile de görüşen Şentop, daha sonra Türkiye'nin Tiran Büyükelçiliği tarafından onuruna verilecek akşam yemeğine katıldı.
Arnavutluk'taki temaslarının ikinci gününde ülkenin kuzeyindeki İşkodra kentindeki Yunus Emre Enstitüsü’nü ziyaret eden Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, 2012 yılından beri hizmet veren merkez hakkında Müdür Zafer Kıyıcı'dan bilgi aldı. Şentop, daha sonra basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Arnavutluk Meclis Başkanı Gramoz Ruçi’nin daveti üzerine bu ziyaretleri gerçekleştirdiklerini dile getiren Şentop, bu ziyaretin 6-7 Ocak 2021'de Rama’nın Türkiye’ye ziyareti ve imzalanan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Anlaşması'nın hemen akabinde gerçekleşmiş olmasının önemine değindi.
Bu tür üst düzey siyasi ziyaretlerin yol açıcı yönleri olduğunu belirten Şentop, "Bu ziyaretlerden sonra farklı düzeylerde bu ziyaretlerin kapsamında başka ziyaretler ve irtibatlar gerçekleşecektir. Arnavutluk kardeş ve dost ülkemiz bizim. Yaklaşık 30 yıldan beri çok yakın ilişkilerimiz ve her yıl, her geçen gün daha da artan sıcak münasebetlerimiz var her alanda. Bunların daha gelişmesi için de hep beraber gayret içerisinde olacağız. Bu konuda gerek Türkiye gerek Arnavutluk makamları bir kararlılık içerisindedir daima." diye konuştu.

BALKANLARDAKİ FETÖ VARLIĞINA DİKKAT ÇEKTİ

Arnavutluk’ta başta olmak üzere Balkanlar'da FETÖ yapılanmasıyla ilgili bilgi ve duyumlarının olduğunu vurgulayan Şentop, bunlarla ilgili bazı tedbirlerin alındığını söyledi. Burada Türkiye tarafından aranan, iadesi istenen şahısların bulunduğuna dikkati çeken Şentop, şunları kaydetti:

"Bunlardan iade edilenler oluyor, oldu zaman içerisinde. Ancak biz bu yapılanmanın, Fetullahçı Terör Örgütünün uluslararası, yeni jenerasyon bir terör örgütü olduğunu ifade ediyoruz. Bunun birinci hedefi zarar vermek bakımından Türkiye olmakla beraber faaliyet gösterdikleri bütün ülkelerde ve o ülkelerin güvenliği açısından bir tehdit oluşturduğunu biliyoruz ve bunu söylüyoruz. Buna dair bizim yapmış olduğumuz soruşturmalarda, yargılamalarda Türkiye’de ortaya çıkan bilgiler var, belgeler var. Bunları da mevkidaşlarımızla paylaşıp değerlendiriyoruz.

Arnavutluk’ta da FETÖ’ye ait önemsenecek miktarda, sayıda şahıs ve kuruluş var. Eğitim, medya, sivil toplum kuruluşu ve şirketler çerçevesinde örgütlenmiş yapı. Tabii bütün bu legal yapılanmalar tırnak içerisinde aslında onların gerçek amaçlarını, gerçek faaliyetlerini gizleyen yapılardır. Nitekim Arnavutluk’ta da başsavcılığın kara para aklama bağlamında bir soruşturma yürüttüğünü de biliyorum Fetullahçı Terör Örgütü yapılanmasıyla ilgili. Tam isabetle ortaya konulmuş bir soruşturma adıdır bu. Hakikaten onların başta ekonomik kaynaklar olmak üzere her türlü şeyi gerçek amaçları için kullanırken, eğitim kurumu, medya, STK gibi yapılanmaları da birer maske şeklinde faaliyetlerini örtmek, gizlemek için kullandıklarını biliyoruz. Biz bunları, elimizdeki bilgileri arkadaşlarla, burada yetkililerle de paylaştık." FETÖ'nün başta Arnavutluk olmak üzere faaliyet gösterdikleri her ülkede ciddi bir tehdit oluşturduğunun altını da çizen Şentop, başka ülkelerin bu örgütten zarar görmesini arzu etmediklerini dile getirdi.  Şentop, "İkaz ettik. Bu konuda prensip olarak hemfikir olduklarını müşahede ediyoruz memnuniyetle, ancak fazla gecikmeden gerekenlerin yapılmasını da tekrar dile getirmiş olduk." diye konuştu.

11 Şubat 2021 Perşembe

ÖĞRENCİLER ATİNA'YI SAVAŞ ALANINA ÇEVİRDİ

  


Yunanistan'da 'üniversitelere kampüs polisi' tasarısını protesto eden öğrenciler polisle çatıştı

 

Yunanistan'da üniversite reformu oylaması öncesi öğrenci ve güvenlik güçleri arasında gerilim artıyor. Çaramba günü Atina ve Selanik gibi büyük şehirlerde öğrenciler üniversitelerde düzeni yeniden sağlama gerekçesiyle polisin kampüse girmesine izin veren tasarıya tepki gösterdi. Yer yer polis ve göstericiler arasında çatışma çıktı. Öğrenciler polise şişe, taş ve molotof kokteyli ararken polis göz yaşartıcı gaz kullandı. Parlamento önünde yapılan gösterilerde iki kişi göz altına alındı. Merkez sağ hükümeti üniversitelerdeki sahte ürünlerin satışı ve şiddet gösterilerinin organize edilmesi gibi yasadışı faaliyetleri engellemek için kampüslere özel polis gücü kurmak istiyor. 

Eğitim Bakanı Niki Kerameus parlamentodaki oturumlar sırasında "üniversitelerde on yıllardır süren kanunsuzluğu ve korku atmosferini bir kere de ve tamamen bitirmenin zamanı geldi," ifadelerini kullandı.

Muhalif sol partiler ve öğrenci birlikleri hükümeti Covid-19 tedbirlerini kullanarak sert güvenlik önlemlerini aldığını savunuyor ve yasa tasarısına karşı düzenlenen protestolara destek veriyor.

Söz konusu yasa tasarısının perşembe günü oylanması bekleniyor.

3 Şubat 2021 Çarşamba

BULGARİSTAN’DA SAHTE 'RAMBO' PASAPORTU ELE GEÇİRİLDİ

Bulgaristan’da çökertilen kalpazanlık çetesinin hazırladığı sahte evrakların arasında "Rambo" filmiyle ün kazanan Hollywood yıldızı Sylvester Stallone adına düzenlenen sahte turistik pasaport bulundu.

Özel Savcılığın (SP) yayınladığı bildiride, Örgütlü Suçlarla Mücadele Genel Müdürlüğünün (GDBOP) operasyonunda, Karadeniz sahilinde “Slınçev Bryag" tatil merkezinde bir adrese yapılan baskın sonucu yüklü miktarda sahte evrak ve para ele geçirildiği belirtildi. ABD’nin Gizli Servis ajanları ile iş birliği ile yapılan operasyonda, 295 bin 800 avro ve 340 bin 750 dolar değerinde banknot, evraklar ve teçhizat bulundu.

Olayla ilgili başkent Sofya’nın yanı sıra Burgaz, Filibe, Pazarcık ve Şumnu kentlerinde 30’u aşkın adreste arama yapıldı, sabıkalı 4 Bulgaristan vatandaşı gözaltına alındı. Özel Savcılık, kalpazanlık çetesinin hazırladığı evrakların arasında, üretiminin yüksek kalitesinin “reklam kanıtı” olarak kullanılan, ünlü sinema yıldızı Sylvester Stallone adına düzenlenmiş sahte turistik Bulgaristan pasaportuna da rastlandığını duyurdu. Gözaltına alınan sabıkalı şahısların, 2018 yılında yine Slınçev Bryag’da diğer bir operasyonda ortaya çıkarılan sahte evrak matbaası işlettikleri, haklarında soruşturma işlemleri sürerken, yeniden ve daha gelişmiş teknolojiyle kalpazanlık işi yaptıkları öğrenildi.

Bosna Hersek’te Dayton Barış Anlaşması üzerinden yürütülen siyasi güç mücadelesi batı ülkelerini birbirine düşürdü

Bosna Hersek’te barış, bir kez daha, 1990’larda yaşanan şiddet olaylarını “insani” bir mesele olarak gören ve soykırım dehşeti karşısında “çevreleme” politikaları güden ülkelerin elinde.

Araştırmacı haber portalı Istraga, 2020’nin son haftasında Almanya’nın Bosna-Hersek’teki Avusturyalı Yüksek Temsilci Valentin Inzko’nun yerine başka birini tayin ettirmeye çalıştığını iddia eden bir makale yayımladı. Bu haber üzerine Bosna’da pek çok kişi büyük bir şok yaşadı. Bosna-Hersek Yüksek Temsilcilik Ofisi (YTO) Dayton Barış Anlaşması kapsamında, anlaşmanın “sivil alanda uygulanmasını” denetlemek üzere kuruldu. Bosna-Hersek’teki en güçlü uluslararası kuruluş olan YTO, yakın geçmişte Bosna’daki kurumsallık inşası sürecinde mühim roller oynadı. Ancak Angela Merkel’in şansölyeliğinin başlangıcından bu yana, YTO’nun rolü büyük ölçüde Sırp ayrılıkçılar ve Hırvat siyasetçilerin ülkenin barış ve istikrarını baltalamaya yönelik gittikçe artan cüretkâr girişimlerine ilişkin kamuoyu endişelerini dile getirme işlevine indirgenmiş durumda.

Istraga’da çıkan haber bir dizi nedenden ötürü ziyadesiyle şaşırtıcı oldu. İlk olarak, Almanya’nın bölgedeki Avrupa Birliği (AB) politikasına tahakküm etmek için (aralarında ABD, İngiltere, Fransa ve İtalya’nın da bulunduğu NATO üyelerinden müteşekkil gayriresmi bir grup olan) Quint’in diğer NATO ve AB üyesi mensuplarının arkasından iş çevirdiği belliydi. İkincisi ve daha da önemlisi, Almanya’nın yeni bir Yüksek Temsilci atama konusunda onayını almak için Rusya ile ayrı bir anlaşma yaptığı ortaya çıktı. Rus yetkililer on yıldan fazla bir süredir YTO’nun güvenilirliğini zayıflatmak için ter dökerek, defalarca kapatılması çağrısında bulundukları için, böyle bir anlaşmanın nasıl bir şey karşılığında yapılmış olduğu konusu gerçekten huzur kaçıran cinsten. Yaraya tuz-biber eken şey ise anlaşmanın, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un yakın tarihte Bosna’ya gerçekleştirdiği tartışmalı ziyaretten hemen sonra ortaya çıkmış olması. Son olarak ise yeni Yüksek Temsilci olması planlanan Christian Schmidt, birçokları için şüphe uyandıran bir tercih gibi görünüyor. Russland-Versteher (kelimenin tam anlamıyla “Rusya’yı anlayan”) şeklinde mimli birisi olmasına ek olarak, Schmidt’in hem Hırvatistan hem de Bosna’da iktidardaki Hırvat milliyetçi partileriyle güçlü bağları var. Hatta bir Alman yetkili olarak, bir kısmı Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından insanlığa karşı suçlardan hüküm giyen siyasi ve askeri şahsiyetlere tevcih edilmiş Hırvat devletinin “Ante Starčević Nişanı” ile ödüllendirildi.

ABD'ye karşı ön alıcı hamle

Istraga tarafından yayınlanan ilk haber Alman günlük gazetesi Tageszeitung’un yanı sıra saygın Alman gazeteci ve Balkan uzmanı Michael Martens tarafından da birkaç gün içinde doğrulandı. Martens daha sonra, Bosna’da barışa yönelik en büyük tehditlerin, AB muhalefeti karşısında başarılı olamayacak olan “ABD’nin dayattığı anayasal ‘çözümler’ ” olduğuna dair bir tweet attı. ABD’nin Joe Biden yönetiminde Bosna’ya geri dönüş yapması beklentilerine karşı bariz bir ön alıcı püskürtme hamlesi olan bu adım, Alman şansölyeliğindeki entelektüel iklime dair de epey aydınlatıcı bir gösterge vazifesi görüyor. Ne ilginçtir ki, Alman yetkililer ABD’nin bölgedeki müdahalesini kötülese bile, Alman hükümeti eş zamanlı olarak Almanya’daki Amerikan askeri varlığını korumaya yönelik lobi faaliyetleri için milyonlar harcıyor. “Erkek kaza uyan dişisine de uyar” diye bir laf vardır; ABD askeri ve siyasi varlığının aynı anda, Almanya için bir güvenlik avantajı oluştururken nasıl olup da Bosna-Hersek’te “barışa yönelik bir tehdit” oluşturabildiği ise had safhada müphem bir mesele.

Almanya’nın yeni bir Yüksek Temsilci için bastırması, AB’nin, daha da baskın bir şekilde, Birleşik Krallık güçlerini Bosna’daki ALTHEA askeri misyonundan dışlamaya yönelik çabalarına eşlik etmekte. “Ufukta” olarak bilinen bu gücün dahilindeki Birleşik Krallık birliği, acil durumlarda hızlı bir şekilde konuşlandırılmak üzere hazırlanmış tabur büyüklüğünde bir birimdi. Bir caydırıcı unsur olarak taşıdığı etkiye rağmen bu tabur artık misyonun bir parçası değil. Bosna Hersek’te barış, bir kez daha, 1990’larda yaşanan şiddet olaylarını “insani” bir mesele olarak gören ve soykırım dehşeti karşısında “çevreleme” politikaları güden ülkelerin elinde.

Almanya'nın hamleleri yıkıcı sonuçlar doğuruyor

Almanya’nın, en azından son on yılda, Bosna-Hersek’te pek de iyi niyetle hareket etmekte olduğu söylenemez. Angela Merkel’in birbiri ardınca kurduğu hükümetler, ülkenin hastalıklarına çarenin daha fazla [ırklar arası] ayrılık, daha fazla “apartheid”da yattığı düşüncesini yaymak suretiyle Bosna’nın liberal ve sivil bir demokrasi olarak ilerlemesinin engellenmesi çabalarına yardımcı oldular. Almanya, Bosna’nın, çok büyük zorluklarla elde tuttuğu beşerî sermayesini kaybetmesi pahasına nitelikli yabancı işgücünden yararlanmak için bile-isteye Bosna-Hersek tarihindeki en yıkıcı beyin göçlerinden birini de harekete geçirdi. Alman işgücü piyasasının muazzam baskısı, çok daha güçlü ekonomileri bile felce uğratırdı. Bosna-Hersek vatandaşları Avrupa işgücüne “aman efendim, yeter ki buyurun!” şeklinde bir coşkuyla dahil edilirken, geride bıraktıkları ülkeleri, Avrupa’nın dış çeperlerinin de en dışına itilmekte. Bu dinamikler, kendi kendini devindirip sürdüren kısır bir döngü olarak işlev görüyor: Avrupa topluluğundan dışlanma, işlevsizlik doğuruyor; işlevsizlik ümitsizlik doğuruyor; ümitsizlik ise sayıları giderek artan nitelikli genç erkek ve kadınları ülkelerini terk ederek Almanya’ya gitmeye itiyor.

Bu en son Alman hamlesi, Joe Biden’ın ABD’nin yeni başkanı olarak yemin etmesinden sadece haftalar önce gerçekleşti. Biden yönetiminin Balkanlar’a dönük daha sağlam bir yaklaşım benimseyeceği yönündeki yaygın beklentiler süredursun, Almanya’nın son eylemleri, bölgedeki müstakbel ABD girişimlerini köreltmeye yönelik aceleci ve prematüre birer girişim yahut anayasal reform çabaları gibi görünüyor. Rus faktörü de çok dikkat çekici; tüm bu olaylar dizisine etki alanları üzerinde oynanan büyük güç oyunları havası veriyor. Hatta bazı Bosnalı yorumcular bu en son düzenlemeye “Molotov-Ribbentrop Paktı 2.0” adını bile verdiler. Bu benzetme, tam nokta vuruş olmamakla ihtiva ettiği eksikliği bölge bazlı anlaşmalara yönelik yerel iştahları kabartma potansiyeliyle telafi ediyor. Bölgedeki siyasi, ekonomik ve sosyal koşullar kötüleşmeye devam ederken, Avrupa’ya basit bir tarihsel gerçeği hatırlatmakta fayda var: yatıştırma siyaseti işe yaramıyor. 1990’larda işe yaramadı. 1940’larda da işe yaramamıştı. Ve günümüzde yeniden dirilmekte olan Sırp ve Hırvat milliyetçiliklerinin yatıştırılması çabaları da kesinlikle hiçbir işe yaramayacak. (Dr. Emir Suljagić)


[Dr. Emir Suljagić, Srebrenica Soykırım Anıtı Merkezinin müdürüdür. Uluslararası Saraybosna Üniversitesi (IUS) Uluslararası İlişkiler Bölümünde yarı zamanlı öğretim üyesi olan Dr. Suljagić, ayrıca iki kitabın da yazarıdır: “Ethnic Cleansing: Politics, Policy, Violence - Serb Ethnic Cleansing Campaign in former Yugoslavia” ve “Postcards from the Grave”]

[Bosna Hersek Federasyonu’nda kısa bir dönem Enerji Bakanlığı yapmış olan Reuf Bajrović halihazırda Washington merkezli bir düşünce kuruluşu olan US-Europe Alliance’ın eşbaşkanlığını yürütmektedir]

ARNAVUTLUK’TAKİ YATIRIMLARIMIZ 1 MİLYAR DOLARA YAKLAŞTI

Ticaret Bakanı Pekcan, Türkiye-Arnavutluk Ticaret ve Sanayi Odası Forumu 1. Ekonomi Konferansı'nda, Türk firmalarının Arnavutluk'ta gerçekleştirmiş oldukları yatırımların piyasa değerinin 1 milyar dolara yaklaştığını söyledi

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Türk firmalarının Arnavutluk'ta gerçekleştirmiş oldukları yatırımların piyasa değerinin 1 milyar dolara yaklaştığını belirterek, "Bu sayının daha da artması için önemli fırsatlar var. Sanayide, turizmde, tarımsal teknolojilerde ve altyapı yatırımlarında önemli iş imkanları olduğu açıktır." dedi.

Bakan Pekcan, Türkiye-Arnavutluk Ticaret ve Sanayi Odası Forumu 1. Ekonomi Konferansı'ndaki konuşmasında Arnavutluk Başbakanı Edi Rama'nın Türkiye'ye 6-7 Ocak'ta gerçekleştirdiği resmi ziyaretten sonra iki ülke arasında İş ve Yatırım Forumunun düzenleniyor olmasını oldukça önemli gördüğünü ifade etti. Pekcan, iki ülke arasındaki ilişkilerin stratejik ortalık seviyesine çıkarılmasına yönelik bildirinin de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rama arasında imzalandığını hatırlattı.
Türkiye ve Arnavutluk arasındaki sağlam dostluğun köklü temelleri olduğunu dile getiren Pekcan, şunları kaydetti: "Amacımız, ticarette ve yatırımlarda dostane ilişkilerimize yaraşır bir iş birliği seviyesini temin etmek ve pek çok ortak projeye birlikte imza atabilmektir. Her iki ülkenin de Avrupa Birliği (AB) adayı ülkeler olması gerçekleştireceğimiz teknik ve ekonomik iş birliklerine ayrı bir önem kazandırmaktadır. Gerek devletlerimiz, gerekse özel sektörlerimiz arasında yapılacak yeni çalışmalarla en iyi sonuçları almayı ümit ediyoruz."

 "ARNAVUTLUK İLE HER TÜRLÜ İŞ BİRLİĞİNE AÇIĞIZ"

 Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının tüm dünyayı etkisi altına aldığı dönemde sergilenen dayanışma ve iş birliğinin daha da önemli hale geldiğine dikkati çeken Pekcan, "Her iki ülke için de turizm sektörünün önemli sektörler arasında yer aldığını biliyoruz ve maalesef turizm sektörü pandemiden en çok etkilenen sektörler arasında. Bu çerçevede, salgının ekonomik etkileriyle mücadele anlamında Arnavutluk ile her türlü iş birliğine açık olduğumuzun altını bir kez daha çizmek isterim." diye konuştu.

Türkiye ekonomisinin 2020'nin ortalarından itibaren özellikle de son çeyrekte önemli normalleşme emareleri sergilediğine değinen Pekcan, 51,2 milyar dolarlık ihracatla son çeyrekte bugüne kadarki en yüksek çeyrek dönem ihracat rakamının elde edildiğini, 2021 Ocak ayı itibarıyla kapasite kullanım oranının da 75,6 seviyesine yükseldiğini söyledi.
Doğrudan yatırımlar açısından 2020'nin ocak-kasım döneminde salgına rağmen 6,1 milyar dolar giriş olmasının oldukça önemini vurgulayan Pekcan, İmalat Sektörü (PMI) Endeksi'nin, geçen ay yeniden yükselerek 50 seviyesinin üzerinde gerçekleştiğini belirtti.
Pekcan, "Bu tür ekonomik göstergeler bir taraftan gelecekten beklentilerimizi güçlendirirken, bir taraftan da Türkiye ekonomisinin ne kadar dinamik olduğunu, ne kadar sağlam temeller üzerinde gittiğini de en güzel biçimde ortaya koymaktadır." dedi.

BÜYÜK POTANSİYELLER ARZ EDEN BİR ÜLKE

Uluslararası Para Fonunun (IMF) 2020 yılına ilişkin son güncellemelerine göre dünya ekonomisinde ve en önemli ihracat pazarlarında küçülmelerin yaşandığı bir dönemde Türkiye'nin, "pozitif büyüme sağladığı öngörülen az sayıda ülke" arasında olduğunu dile getiren Pekcan, şöyle devam etti:

"Türkiye bu dinamizmini her zaman komşu ve çevre ülkelerle olan ticaret ve yatırım ilişkilerine yansıtma arzusundadır. Bu anlamda, yeni iş birliği adımlarına ve bölgesel ekonomik entegrasyonlara da açığız. Şüphesiz Arnavutluk da bölgemiz içerisinde hızlı gelişim perspektifi olan bu anlamda önemli bir performans sergileyen ticaret ve yatırımlar bağlamında büyük potansiyeller arz eden bir ülkedir. Bu çerçevede Türkiye olarak Arnavutluk ile ikili ticari ve yatırım ilişkilerimizin derinleştirilmesini oldukça değerli görüyoruz."
Türkiye ile Arnavutluk arasında ticaret hacminin yıllar içerisinde giderek artarak "yarım milyar dolar" seviyesine geldiğini anlatan Pekcan, ticari ilişkilerin gelişimi bakımından 2008'den bu yana yürürlükte olan Serbest Ticaret Anlaşması'nın (STA) önemli olduğunu söyledi. Pekcan, bu hafta içinde STA'nın menşe kurallarının revizyonuna uygun protokolün TBMM Dış İlişkiler Komisyonunda kabul edildiğini belirterek, kısa süre sonra onay sürecinin tamamlanacağını ve yürürlüğe gireceğini bildirdi.
Bunun ticari ilişkiler açısından yeni ve önemli bir gelişme olduğunu vurgulayan Pekcan, şunları kaydetti: "Yenilenen Menşe Protokolü sayesinde firmalarımız Avrupa-Akdeniz ağında, girdi tedarik etme ve işleme bakımından yeni imkanlara kavuşmuş olacaktır. Gelecek dönemde STA'nın olumlu katkıları ile ticaretimizin dengeli, sürdürülebilir ve ortak fayda temelinde gelişmesini, bu çerçevede en kısa sürede 1 milyar dolarlık ticaret hedefini aşmasını ümit ediyoruz."
Pekcan, iki hükümet arasında başlatılan yeni bir teknik iş birliği alanına ilişkin, "Gümrük işlemlerinin etkin, hızlı ve verimli olması Arnavutluk ekonomisi ve dış ticaretinin gelişiminde kritik öneme sahiptir. Sayın Rama'nın son Ankara ziyareti esnasında, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın bizzat verdiği talimatlar doğrultusunda Arnavutluk Gümrük İdaresinin modernizasyonu çalışmalarına katkı yapmak üzere tüm imkanlarımızı seferber etmiş bulunmaktayız." ifadesini kullandı.
Bu çerçevede Arnavutluk Gümrük İdaresinin talepleri doğrultusunda gerekli teknik iş birliğini temin etmek üzere Bakanlıktan bir heyetin şubat ayı içerisinde Arnavutluk'a gideceğini bildiren Pekcan, iş birliğinin iki ülke ortaklığı için hayırlara vesile olmasını diledi.

YATIRIMLARIN PEK ÇOK AÇIDAN GETİRİSİ YÜKSEK

Bakan Pekcan, Kovid-19 salgını süreciyle uluslararası firmaların, üretimlerini uzak coğrafyalardan ziyade, kendilerine ve tüketiciye daha yakın coğrafyalarda yapma yönündeki ilgilerinin arttığını söyledi.

Bunun da Türkiye ve Arnavutluk gibi belli coğrafi avantajları olan ülkeler için yeni yatırım fırsatları oluşturabileceğine değinen Pekcan, "Umuyorum her iki ülke de bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirebilecektir. Türkiye olarak firmalarımızın Arnavutluk'ta yapacağı yatırımların pek çok açıdan getirisi yüksek yatırımlar olabileceğini biliyoruz." dedi.
Pekcan, halihazırda Türk firmalarının Arnavutluk'ta gerçekleştirmiş oldukları yatırımların piyasa değerinin 1 milyar dolara yaklaşmış durumda olduğunu belirterek, "Türk firmaları bugüne kadar Arnavutluk'ta telekomünikasyon, finans, enerji, madencilik ve tarımsal üretim gibi önemli sektörlerde yatırımlar yaptı. Farklı ölçeklerde 600'ün üstünde firmamızın Arnavutluk'ta faaliyet gösterdiğini biliyoruz. Bu sayının artması için önemli imkan ve fırsatlar bulunuyor." ifadesini kullandı.

TURİZM ALANINDA İŞ VE YATIRIM FIRSATLARI

Pekcan, altyapı yatırımları özelinde Türk müteahhitlik firmalarının bugüne kadar Arnavutluk’ta yaklaşık 1,8 milyar dolar değerinde 31 proje tamamladığını belirterek, şunları kaydetti: "Arnavutluk'un gelişen ekonomi ve altyapı sürecine paralel olarak müteahhitlik projelerinin de artmasını arzu ediyoruz. Özellikle Arnavutluk'un öncelikli olarak gördüğü Divjaka Turizm Bölgesi'nin geliştirilmesi, Durres Limanı'nın yenilenmesi, Muria-Milot ve Milot-Fier otoyollarının inşası ve diğer kara yolu, sağlık hizmetleri ve toplu konut projelerini birlikte gerçekleştirmeye hazırız."

Arnavutluk'un, turizm alanında iş ve yatırım fırsatları sunduğuna da dikkati çeken Pekcan, bu alanın pek çok farklı kolunda ortak girişim ve yatırımların söz konusu olabileceğini anlattı.
Pekcan, Trans Anatolia Projesi'nin Arnavutluk'u Şahdeniz sahalarından Balkan ülkelerine ve İtalya'ya bağlayan bir enerji koridoru haline getirdiğine işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu: "Gerek bu enerji hattı, gerekse enerjinin dağıtımı anlamında öngörülen her türlü alt ve üst yapı projelerinde de Türk müteahhitlerinin etkin katkı sunabileceğini değerlendiriyoruz. Hidroelektrik ve yenilenebilir enerji yatırımlarında birlikte çalışılması mümkündür. Tüm bu konuları birlikte ele aldığımızda sanayide, turizmde, tarımsal teknolojilerde ve altyapı yatırımlarında önemli iş imkanları olduğu açıktır."

"İŞ İNSANLARI ARASINDA GERÇEKLEŞECEK

 HER TÜRLÜ GİRİŞİMİ DESTEKLEYECEĞİZ"

Söz konusu iş imkanlarının en iyi şekilde değerlendirilmesi için iş insanları arasında gerçekleşecek her türlü girişimi destekleyeceklerini anlatan Pekcan, "Ayrıca, iş insanlarımızın karşılaşabileceği herhangi bir sorunu hızla çözüme kavuşturma ticaret ve yatırımların önünü açmak için gerekli tüm katkıyı sağlama noktasında, iki ülke hükümetleri olarak güçlü bir iradeye sahip olduğumuzu da vurgulamak isterim." dedi.

Pekcan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile muadili Arnavutluk Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği arasında geçen yıl kurulan forumun ilişkilere önemli bir ivme kazandıracağına inandığına değinerek, bu anlamda Türkiye-Arnavutluk İş Konseyi'ne önemli sorumluluk düştüğünü söyledi.
Devlet başkanlarının vizyonları ve destekleri sayesinde ikili ticari ve ekonomik ilişkilerin çok daha ileri seviyelere taşınacağına inandığını dile getiren Pekcan, forumun gerçekleşmesine katkı sunan Arnavutluk Maliye ve Ekonomi Bakanı Anila Denaj, Arnavutluk hükümeti, büyükelçiler, TOBB ve Arnavutluk Odalar Birliğine teşekkür etti.

2 Şubat 2021 Salı

SREBRENİTSA VE DOBOJ SEÇİMLERİ 21 ŞUBATTA

Bosna Hersek Merkez Seçim Komisyonu, Srebrenitsa'da usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle iptal edilen yerel seçimin 21 Şubat'ta yapılacağını açıkladı. Seçimlerin iptal edildiği bir diğer kent olan Doboj'da da seçimler Srebrenitsa ile aynı gün yapılacak.

Bosna Hersek Merkez Seçim Komisyonu (CIK), Srebrenitsa'da "usulsüzlük yapıldığı" gerekçesiyle iptal edilen yerel seçimin 21 Şubat 2021'de yapılacağını açıkladı.

Müslüman Boşnaklara yönelik 1995 yılında soykırım yapılması sebebiyle ayrı bir öneme sahip Srebrenitsa'daki seçimin yeni tarihini açıklayan CIK, 15 Kasım 2020'de düzenlenen yerel seçimlerin iptal edildiği bir diğer kent olan Doboj'da seçimlerin Srebrenitsa ile aynı gün yapılacağını aktardı.
Srebrenitsa ve Doboj'daki yerel seçimin 21 Şubat 2021'de yineleneceğine işaret edilen açıklamada, Travnik'te belediye başkanlığına seçilen adayın aynı gün yaşamını yitirmesi üzerine yenilenecek seçimin ise Nisan 2021'de yapılacağı belirtildi.

SREBRENİTSA'DAKİ USULSÜZLÜK SÜRECİ

Bosna Hersek Savcılığının talimatıyla Bosna Hersek Araştırma ve Koruma Ajansı (SIPA) bünyesindeki özel polis birlikleri, yerel seçimlerde usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle 1 Aralık 2020'de Srebrenitsa'da operasyon düzenlemiş ve çok sayıda kişiyi gözaltına almıştı.

Seçim öncesi ve sonrası Srebrenitsa'daki ana gündem Sırpların usulsüzlük yaptığına dair iddialar olurken, seçim günü Sırbistan plakalı çok sayıda aracın Srebrenitsa'ya seçmen taşıdığı görülmüştü.
Boşnakları tek çatı altında toplayan "Benim Adresim: Srebrenitsa" isimli inisiyatif, seçim günü yaklaşık 200 kişinin sahte belgelerle oy kullandığını ve şehirdeki seçimin iptal edilmesi gerektiğini belirtmiş, iddialar üzerine CIK de soruşturma başlatmıştı.
CIK, 21 Ocak 2021'de düzenlediği oturumda, Srebrenitsa'daki seçim merkezlerinin büyük çoğunluğunda çok sayıda seçmenin geçersiz belgelerle oy kullandığının kanıtladığına hükmetmiş, oy çokluğuyla seçimlerin iptaline karar verilmişti.